Türkiye'de dezenformasyon: Zehirlenen kamuoyu Published: 17 Eylül 2021 Yorum Türkiye, AKP’li yıllarda birçok ulusal ve uluslararası kurumların raporları tarafından işaret edildiği üzere, her geçen gün bilgi ve ifade özgürlüğünün daha da kısıtlandığı, haberleşme hakkının ise ciddi bir şekilde baskılandığı bir ülke konumuna düşmüş durumda. Bu süreçte iktidarın yeni düzenleme talepleri de ardı ardına gelmeye devam ediyor. Mehmet Şafak Sarı
Ruh ve egemenlik hakkında: Ursula von der Leyen’in 2021 yılı Birliğe Sesleniş konuşmasına yanıtımız Published: 17 Eylül 2021 Yorum Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 2021 yılı Birliğe Sesleniş konuşmasında, pek çok krizin yaşandığı dönemlerde her yönüyle sınandığını söylediği Avrupa’nın ruhuna seslendi. Heinrich-Böll-Stiftung Avrupa Birliği ekibi, von der Leyen’in konuşmasındaki iyi yönlere, pek de iyi olmayanlara ve eksiklere işaret ederek kendi içinde bir ruh çözümlemesinde bulundu. Eva van de Rakt, Lisa Tostado, Martin Kleim, Anna Schwarz, Zora Siebert, Joan Lanfranco
Cinsiyetçi dezenformasyon: ABD içerik çözümleriyle yetinemez Published: 14 Eylül 2021 Yorum Çevrimiçi alanları düzenlerken, zararlı içerik sorunlarını zararlı sistemlerin neden olduğu sorunlardan ayrı tutarsak, bu sorunların çözülmesini de riske atarız. Kadınlara yönelik dezenformasyon ve çevrimiçi şiddetin üstesinden gelmek için bütüncül bir düzenleyici müdahale gerekir. Ellen Judson
Berlin’in Kalbi Published: 10 Eylül 2021 Deneme Yabancı olmakla ait olmak arasındaki ayrım bazen hiç beklenmedik yerlerde silikleşiyor. Hermannstrasse üzerindeki Alevî Mezarlığı, Türkiye’den yeni gelmiş, feminist bir oyun yazarına şehrin bir parçası olmanın kapılarını aralıyor. Ebru Nihan Celkan
Hatırlamak, tanımak demektir Published: 10 Eylül 2021 Deneme Almanya’da, misafir işçilerin tarihini ortak belleğin bir parçası haline getiren ve onurlandıran bir hatırlama kültürünün pratikleri mevcut değil. Bu durum sonraki kuşaklar üzerinde de iz bırakıyor. Fatma Sağır’ın kaleminden hatırlama, unutma ve ırkçılık üzerine bir deneme. Dr. Fatma Sağır
Yeni Türk Diaspora Politikası ve Almanya'daki Türkiye Kökenli “Diaspora”nın Yeniden Keşfi Published: 10 Eylül 2021 Analiz Almanya'daki Türkiye kökenli toplulukların Almanya ve Türkiye hükümetleri tarafından onlarca yıl ihmal edilmesinden sonra AKP, yeni bir diaspora politikasının potansiyelini keşfetti. Seçkin Söylemez
Süreli bir sözleşmeden ortak bir tarihe Published: 9 Eylül 2021 Giriş Almanya ile Türkiye arasındaki göçün yakın zamanlı tarihi, 30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Anlaşmasıyla başladı. Bu tarih, bugün her iki toplumu da şekillendirmeye devam ediyor. Sinem Vardar
Avrupa Birliği Adına: Kelimelerin Önemi Üzerine Published: 31 Ağustos 2021 Son günlerde AB'de bir “mülteci dalgası” veya “göç felâketi”nin eli kulağında olduğu lafları çok edildi. Brüksel'deki ofisimizin müdürü Eva van de Rakt’a göre ise asıl felâket, Batılı hükûmetlerin bizler tarafından korunmayı hak eden insanları Afganistan'dan kurtarmayı başaramamış olması. Eva van de Rakt
Hâl böyleyken devam edersek: AB’nin göç ve mülteci anlaşmasının izlenmesi Published: 28 Ağustos 2021 Analiz Avrupa Komisyonu tarafından önerilen AB’nin yeni göç ve iltica anlaşmasının incelenmesi kapsamında, Heinrich-Böll-Stiftung Paris ofisi bu konuya yönelik bir dizi analiz yayınlıyor. İkinci makale, Avrupa düzeyinde anlaşma tartışmalarının ilerlemesini incelerken mültecilerin, sığınmacıların ve göçmenlerin Avrupa Birliği'ne yasal giriş yollarıyla birlikte özellikle göç ve sığınma politikalarının dışsal boyutunu ve üçüncü ülkelerle olan ilişkilerini ele almaktadır. Christopher Hein
AB feminist bir aktör mü? Published: 27 Ağustos 2021 Yorum Feminist ilkelerin benimsenmesi AB’nin dış ilişkiler politikaları açısından önemli bir ilerici bir adımdır. Bu ilkelerin benimsenmesiyle geliştirilen toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının hedefi çatışma koşullarında ve uluslararası gelişmelerde destek oluşturmaktı. AB’nin dış politika arenasında cinsiyet eşitliği konusunda lider konumda olduğu söylenebilir. Yine de feminizmin entegrasyonu somut cinsiyet eşitliği politikalarını desteklese de, feminizmin sınırlı yorumlanışı dönüştürücü potansiyelini etkisizleştirirken AB’nin yaklaşımlarındaki uyum eksikliklerini görünür kılıyor. Toni Haastrup