Koreli çiftçiler güneş panellerine neden karşı?

Yakın zamanlarda Kore'nin güneş enerjisi kapasitesindeki artış Kore halkının takdirini kazandı. Ancak birçok kişi, çevreciler de, yeterli olmadığı gerekçesiyle Moon Jae-in'in güneş enerjisi politikasını eleştiriyor. Yi Hyun Kang bunun nedenlerini açıklıyor.

Okuma süresi: 1 dakika
Güneş Paneli

Kore'nin güneş enerjisi kapasitesi 2016'dan bu yana dört kattan fazla arttı; bugün Kore, Fransa ve Belçika'nın toplamından (yaklaşık 18 GW) daha fazla üretim kapasitesine sahip. Yalnızca Başkan Moon Jae-in'in 2017'de başlayan görev süresi boyunca kurulan güneş PV kapasitesi 13.908 MW'dir; bu da hükümetinin yürüttüğü enerji dönüşüm politikasının işe yaradığını gösteriyor. Mevcut güneş paneli kapasitesinin %75'inden fazlasının son beş yılda kurulduğu anlamına da gelir bu.

Kırsal topluluklarda “savaş hali”

2017 yılında Kore hükümeti, yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını 2030 yılına kadar %7,6'dan %20'ye (48,7 GW) çıkarmayı hedefleyen Enerji Dönüşümü Yol Haritası’nı açıkladı. Yenilenebilir Enerji 3020 Planı, bu yol haritasının detaylı eylem planıdır. Bu planda, toplam yenilenebilir enerji kapasitesinin (3.8GW) %25'ini oluşturan atık yakma fırınlarının payının azaltılması ve yenilenebilir enerji karışımı içinde güneş ve rüzgar enerjisinin payının artırılması hedefleniyor. Bu plan, yeni kurulan yenilenebilir kapasitenin büyük ölçüde büyük ölçekli projelere (28,8 GW) ve tarım alanlarından elde edilecek PV gücüne (10 GW) bağlı olacağını göstermektedir. Güneş paneli kurulumunu teşvik etmek için, kırsal alanlardaki projeler için teşviklerin yanı sıra şebekeye elektrik satış tarifesi (FIT) uygulamaya konuldu.

3020 Planı'nın ardından tarım arazilerine birçok güneş paneli kuruldu. Ayrıca, kıyıdaki tarım arazileri de toprak tuz oranı değerlendirildikten sonra güneş paneli alanlarına dönüştürüldü. Ne var ki, bu arazi örtüsü değişikliği, çiftçiler, toprak sahipleri ve güneş enerjisi geliştiricileri arasında çatışmalara yol açtı.

Hükümet bu planında, Kore'de tarım arazilerinin yarısından fazlasının kiralandığı gerçeğini gözden kaçırmıştı. Sahipleri genellikle başka yerlerde yaşayan bu araziler için güneş paneli kurulumu kararı verildiğinde, bu arazileri kiralayan çiftçiler geçim kaynaklarını kaybederler. Bu tür soylulaştırma çalışması şu anda birçok kırsal toplulukta yaşanıyor, hatta çiftçiler artan çatışmalar için “savaş durumu” tabirini kullanıyor.

Yenilenebilir enerji mi, gıda güvenliği mi?

Yeşil Dönüşüm Enstitüsü'nde araştırmacı ve Kore Yeşiller Partisi eski Eş Başkanı olan Yujin Lee, bir Kore gazetesine verdiği röportajda "mevcut enerji dönüşümü girişiminin yanlış bir şekilde başladığını" savunuyor.

“Yenilenebilir enerji, nükleer enerji veya kömüre kıyasla düşük enerji yoğunluğuna sahiptir. Bu nedenle, yerel topluluklar üzerindeki etkileri ve bölge sakinlerinin rızası gibi faktörler hassas bir şekilde değerlendirildikten sonra, tesislerin küçük ölçekli tesisler halinde dağıtılması çok önemlidir. 3020 Planı'nın tasarım sürecinde 'mekân ve aracılar' konusunun dikkate alınmaması ciddi çatışmalara neden oldu.”

Sürecin siyaseten kötü tasarlanmış olması dışında bir başka eleştiri noktası da, karar alma sürecinde vatandaş katılımının eksik olmasıydı. Kore Kırsal Ekonomi Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Jungseop Kim, aynı röportajda, “3020 Planı’nı duyurmak için hiç çaba gösterilmedi. Plan’ın yürürlüğe girmesinin üzerinden birkaç yıl geçti ve artık paydaşlarla rasyonel bir tartışma yapmak daha da zor, çünkü daha şimdiden çiftçiler ciddi sorunlarla boğuşuyor” diyor.

Güneş panelleri tarım arazileri üzerine kurulduğu için, çiftçiler arasında sayıları artan bu güneş enerjisi tesislerinin gıda güvenliğini tehdit edebileceğine dair endişeler arttı. Kore'de, arazi kullanımı değişikliği nedeniyle tarım arazileri hızla azalıyor ve genel gıda ürünlerinde kendi kendine yeterlilik oranı sadece %49 civarında. Gıda güvenliği ile yenilenebilir enerjinin yaygınlaşması arasında nasıl bir denge kurulacağı konusunda toplumsal veya siyasi bir konsensüs olmadığından, enerji çıkar grupları ile tarım çıkar grupları arasında gerilim giderek artıyor.

Ayrıca, çoğu elektrik ve gıdanın yoğun nüfuslu kentsel alanlarda tüketildiği gerçeğinden hareketle çiftçiler, elektrik ve gıda üretiminin yükünü kırsal topluluklara yüklenmemesi, kırsal-kentsel bölgeler arasında adaletin sağlanması gerektiğini savunuyor.

Olası yollar

Lee, biyogaz ve sürdürülebilir ısıtmanın kırsal toplulukların enerji sistemiyle birleştirilmesi halinde güvenli bir gıda üretim sistemi ile karbon nötrlüğünü uyumlu hale getirmenin mümkün olabileceğini söylüyor. Şu anda, çok sayıda enerji geliştiricisi dikkatini, FIT planı nedeniyle PV'lerden elde edilecek kârlara yoğunlaştırmış durumda, ancak daha çeşitli bir yenilenebilir strateji için politikayı yeniden düzenlemek gerekiyor.

Yerel toplulukları hedefleyen enerji projelerine destek başka bir çözüm sunabilir. 3020 Planı, finansal teşvikler yoluyla küçük ölçekli projeleri teşvik etmeyi hedefliyor, ancak kırsal alanlarda PV dağıtımını içermiyor. Yenilenebilir enerji üretimi işinin kırsal topluluklara (sadece toprak sahiplerine değil) verilmesi ve geçim kaynaklarının güvence altına alınması durumunda ise enerji dönüşümü daha kabul edilebilir hale gelecektir. Alman Kooperatif ve Raiffeisen Konfederasyonu’na bağlı Ulusal Enerji Kooperatifleri Ofisi Başkanı Andreas Wieg, Almanya'nın Energiewende dönüşüm planının geniş destek görmesinin, yenilenebilir enerji üretimi işinin enerji kooperatifleri aracılığıyla çok sayıda kişiye dağıtılmasından kaynaklandığını vurguluyor. “Yerel zanaatkârlar, küçük ve orta ölçekli hizmet şirketleri ve yerel bankalar, enerji kooperatifinin ticari faaliyetlerinden doğrudan yararlanıyor. Bu da yerel topluluklar üzerinden yeşil enerjiye yapılan yatırımın yerel ekonomiyi canlandırdığı anlamına geliyor, ki enerji dönüşümünü kabul ettirmenin anahtarı da bu” diyor Wieg.

Kore hükümeti şimdi Tarım, Balıkçılık ve Kırsal Politikalar Özel Komisyonu altında bir karbon nötr komitesi kurarak kırsal alanlarda artan çatışmaları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu bir başlangıç. Ancak Glasgow'daki COP26'da Başkan Moon tarafından taahhüt edildiği gibi, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını %40 azaltmak için, ülkenin yeşil enerji kaynaklarına geçişini hızlandırmanın tam zaman.

Yi hyun Kang, Brüksel’deki Université Saint-Louis’de doktora sonrası çalışmaları kapsamında araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Bir Kore çevrimiçi gazetesi olan Pressian'da gazeteci olarak çalıştı. İklim değişikliği, su ve politika değişikliği sorunlarıyla ilgileniyor.

Bu metin Energy Transition-The global Energiewende sayfasından alınmıştır.

İngilizceden Türkçeye çeviren; Çağrı Ekiz