Alternatif - Türkiye'den Siyasi Analiz ve Yorum Sayı 2
TÜRKİYE'DE MÜLTECİLER, DEĞİŞEN PARADİGMA VE GÜNCEL DURUM
Editörden
Kalıcı olarak gelmek –Türkiye’nin göçmen politikası değişiyor mu?
Aralık ayında AB ve Türkiye’nin ortak bir Eylem Planı üzerinde anlaşmaya varmasıyla, mülteci krizinde gidişatı değiştirmeye yönelik siyasî irade her iki aktör için de yararlı olabilecek biçimde hayata geçmiş gibi görünüyor. Türkiye açısından, AB ile sağlanan uzlaşma uluslararası arenada nispeten yalnızlaştığı bir zamanda, hem Ortadoğu’da ani gelişen bölgesel arabuluculuk rolünün hem de Rusya ile ilişkisinin tuzla buz olduğu bir sırada gerçekleşiyor. AB ve Türkiye’nin aralarındaki ilişkiyi canlandırması olumlu bir gelişme olabilir, ancak bu gerek AB’nin gerekse Türkiye’nin şu anki iç durumuna pek de uygun düşmeyen, yanlış tarihlenmiş bir politika gibi görünüyor.
Kuruluşundan bu yana en büyük krizini yaşayan AB içe dönmüş durumda: Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılması ve böylece mevcut ortak kuru dağıtabilecek bir hareketi başlatması söz konusu, İngiltere’nin AB’den tamamen ayrılma anlamına gelecek bir referandum düzenlemesi söz konusu, yabancı düşmanı sağ partiler yükselişe geçiyor ve birliği içerden sarsıyor; ayrıca, mülteci krizi AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlığın ulaştığı düzeyi göz önüne sermiş bulunuyor. AB’nin orta vadede dahi yeni üye kabul edebilecek bir durumda olup olmadığı belirsizliğini koruduğu gibi, güneydoğusunda bir savaş yürüten, halkın demokratik haklarını kısıtlayan ve muhalif medyaya baskı yapan bir Türkiye’nin AB denetimine tâbi olmaya gerçekten sıcak bakıp bakmadığı da belirsiz.
Her halükârda AB ve Türkiye arasında sağlanan anlaşmanın Türkiye’de bulunan mülteci nüfustan yararlanarak gerçekleştirilmiş olabileceğini unutmamak gerekiyor. İnsan hakları örgütlerinin, Türkiye yetkililerince yakalanan mültecilerin alıkonmaları ve geri gönderilmelerine ilişkin raporları da bunu teyid eder nitelikte. Türkiye’nin Yunanistan kıyılarına ulaşan mülteci sayısını düşürmesini arzu eden AB üç milyar euro ödemeye hazır, fakat Ege denizini geçerken yakalanan mültecilere ne yapılacağını belirlemek konusunda oldukça tereddütlü. Gerek mültecilerin tutuklanması gerekse Suriye’ye geri gönderilmeleri uluslararası hukuka göre yasadışı. AB’nin daha çok mültecinin kendi sınırlarına ulaşmasından kurtulmuş olmak adına bu tür uygulamaları kabul etmeye istekli olup olmadığını ise zaman gösterecek.
Sonuçta, mülteciler açısından –yasal statü verilmiş bulunan Iraklı ve Suriyeli mültecilerin bile kendileri ve aileleri için bir gelecek perspektifi kurma şanslarını görece düşük gördüğü– Türkiye’de kalmaktansa AB kıyılarına kaçmak daima daha cazip olacaktır. Bunun gerçekleşmesi için, Türkiye’nin yoğun bir biçimde yeni bir entegrasyon politikasına yatırım yapması gerekecektir. Bu ise yalnızca finansal ve siyasal bakımdan zorlu bir iş olmakla kalmayacak, aynı zamanda mevcut Türkiye toplumunda bile çeşitliliği yok sayan toplum anlatısını tehdit edecektir.
Alternatif’in bu sayısında, mülteci krizinin yalnızca Türkiye-AB ilişkileri açısından değil, aynı zamanda ülkenin iç siyaseti ve bölge politikaları bakımından da Türkiye gündeminin ilk sıralarında olmaya devam edeceğinden hareketle, konuya geniş yer verdik. Göksun Yazıcı, Ezgi Koman ve Kemal Vural Tarlan mülteci krizinin farklı yönlerine dair analizleriyle mevcut durumun anlaşılmasına yönelik değerli katkılarda bulundular. Jens Siegert’in makalesi, geçtiğimiz günlerde Türkiye-Suriye sınırında bir Rus SU-24 bombardıman uçağının düşürülmesinin ardından Rusya ile Türkiye arasında yaşanan gerilimi geniş bir tarihsel ve siyasal bağlam içinde ele alıyor. Bu sayıda ayrıca KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ile 1 Kasım seçimleri hakkında yaptığımız söyleşiyi okuyabilirsiniz. Söyleşi, seçim öncesi anketlerinin “başarısızlığı” ve öngörülmeyen seçim sonuçlarının, başta barış sürecinin kaderi olmak üzere tartışmaya devam edileceği aşikar olan siyasî sonuçlarına odaklanıyor. Alternatif’in yeni sayısını da keyifle okumanızı umuyor, tüm okuyucularımıza mutlu ve verimli bir yeni yıl diliyoruz.
Alternatif ekibi adına,
Kristian Brakel