Habitat III Ulusal Raporu’na dair bir Değerlendirme: Türkiye Sürdürülebilir Kentleşmenin Neresinde?

Okuma süresi: 1 dakika
Teaser Image Caption
#Habitat3: New Urban Agenda (draft outcome document ... wordled)

Yurttaşlık Derneğinin; İnsani Güvenlik Projesi kapsamında Ulaş Bayraktar, Bediz Yılmaz ve Ali Ekber Doğan tarafından hazırlanan "Habitat III Ulusal Raporu’na dair bir Değerlendirme: Türkiye Sürdürülebilir Kentleşmenin Neresinde?" başlıklı raporudur "Habitat III Ulusal Raporu’na dair bir Değerlendirme: Türkiye Sürdürülebilir Kentleşmenin Neresinde?" raporu

Giriş Bölümü'nden:

17-20 Ekim tarihleri arasında Ekvador’un Quito kentinde düzenlenecek HABİTAT III İnsan Yerleşimleri Zirvesine sunulmak üzere hazırlanan Ulusal Rapor, ağırlıklı olarak, KENTGES çalışmasının çıktıları üzerine kurgulanmıştır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın geniş katılımlı bir süreç çerçevesinde oluşturduğu KENTGES Raporu ne yazık ki herhangi bağlayıcılık ve etkiye sahip olmadığı için raflarda kaldıya mahkum doğmuştur. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sil baştancı bir anlayışla kurulması, ülkenin bu alandaki kurumsal ve sektörel tecrübesini tamamen işlevsiz kılan bir sonuç doğurmuştur. HABİTAT III Ulusal Raporu’nda HABITAT II’ye, özellikle de İstanbul Deklarasyonu’na herhangi bir atıf olmamasında bu kurumsal değişikliğin önemli bir payı olduğu düşünülebilir.

Bu noktadan hareketle, HABİTAT III Raporuna ilişkin söylenebilecek en genel tespit, katılımlı süreçlerin sonunda, bilimsel kaygılar ve önceki Habitat toplantılarında öne çıkan tema ve ilkeler gözetilerek ortaya çıkarılmış bir çalışma olmaktan uzak bir metin oluşudur. Bundan ziyade, Türkiye’nin önceki birikimlerini de unut(tur)arak, büyük ölçüde 14 yıllık AKP iktidarı sırasında gerçekleştirilen uygulamalarla, hukuksal düzenlemeleri içeren fakat bunlara da eleştirel değerlendirmeleri ihmal etmiş bir raporla karşı karşıyayız. İstanbul’da düzenlenen 1996’daki HABİTAT II Zirvesi’ne damgasını vuran katılım ve yerellik vurgusunun bu raporda çok tali kalması da vurgulanması gereken önemli bir noktadır.

Günümüz Türkiye’sinde toprakta değer artışı yaratma ve onu sosyal kesimlerce bölüşümündeki özgül konumu nedeniyle kentleşmeyi ve dolayısıyla da insan yerleşmelerinin gelişimini belirleyen en önemli konu imar planları ve düzenlemeleridir. Raporun ikinci başlığı “Arazi ve Kent Planlaması” olsa da bu konuda yaşananlarla ilgili söylenenlerin çok sınırlı ve örtük kaldığı görülmektedir. Rapor’un 2. bölümünde planlamanın bir boyutu olarak ele alındığı anlaşılan, halbuki mekan düzenlemesinde ondan ayrı ve onu tamamlayan bir uzmanlık alanı sayılan kentsel tasarımın daha büyük bir sorun olarak sunulduğu görülmektedir. Sosyal ve mekansal gelişme açısından daha belirleyici olan, kentsel siyaset ve kaynak, rant dağıtımının merkezi konusu konumundaki planlamanın geçiştirilip, kentlinin karşısına daha ziyade bir takım merkezi yerlerdeki kamusal alanlarla, zengin-revaçta muhitlerin estetizasyonu şeklinde çıkan tasarımın en önemli sorun addedilmesi ancak raporun mekansal adaletten ne kadar uzak olduğunun göstergesidir. Habitat’ın ilkelerinden biri olan sosyo-mekansal adalete ancak 5. Bölümde bağlamından kopuk biçimde atıfta bulunulmaktadır.

Bu genel değerlendirmeleri biraz daha somutlaştırmak adına raporda öne çıkan bazı başlıkları daha derinlemesine ele almakta fayda görüyoruz.