Kararlar ve Tavsiyeler
Uluslararası İstanbul Su Mahkemesi Kararlarını Açıkladı
Türk hükümetinden çevre ile ilgili ulusal ve uluslararası sözleşmeler ve mevzuatlardaki yükümlülüklerini yerine getirmesini talep eden İstanbul Su Mahkemesi jürisi, bütün projelerde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının istenmesi ve Hasankeyf ve Yusufeli vadisindeki kültürel mirasın UNESCO dünya mirası listesine alınması için gerekenlerin yapılması gerektiğini vurguladı.
Heinrich Böll Stiftung Derneği ve Latin Amerika Su Mahkemesi’nin (Tribunal Latin Americano del Agua) desteği ve danışmanlığında 10- 11 Mart tarihlerinde Tütün Deposu’nda yapılan İstanbul Su Mahkemesi’nin aldığı kararları oyuncu Pelin Batu’nun başkanı olduğu, Avrupa ve Latin Amerika’dan saygın isimlerin bulunduğu jüri açıkladı.
16 Mart’ta İstanbul’da başlayacak olan 5. Dünya Su Forumu’na alternatiflerinden biri olan İstanbul Su Mahkemesi’nin Dicle, Çoruh ve Munzur nehirleri üzerinde yapılacak olan Ilısu (Hasankeyf), Yusufeli ve Konaktepe baraj ve hidroelektrik santralleri davalarıyla ilgili su kaynaklarının yönetimi, doğal ve kültürel mirasın korunması ve enerji politikaları ile ilgili saptamaları, kararları ve Türk hükümetine önerilerde bulundu
10- 11 Mart tarihleri arasında yapılan İstanbul Su Mahkemesi’nde şu davalar ele alınmıştı:
1)Çoruh Nehri üzerindeki Yusufeli Barajı projesi 2) Dicle Nehri üzerindeki, tarihi Hasankeyf kentini sular altında bırakacak olan Ilısu Barajı projesi; 3)Tunceli ilinde, Munzur Vadisinde, Fırat Nehri üzerindeki barajlar; 4)Brezilya’nın Rondônia eyaletinde Madeira Nehri üzerindeki mega-baraj inşaatları; 5)Meksika’daki su projelerinin toplumsal ve çevresel etkileri.
Sivil toplum örgütlerinin davacı olduğu duruşmada sanık sandalyesinde aralarında Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Federal Almanya Başbakan’ı Angela Merkel’in de yer aldığı aktörler ve resmi makamlar vardı.
Bu kuruluş ve kişilerin bazıları şunlar: Enerji Ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, T.C. Başbakanlık
DSİ Genel Müdürlüğü, Çevre Ve Orman Bakanlığı, Almanya Başbakanı / Angela Merkel, İsviçre Başbakanı Micheline Calmy-Rey, Avusturya Başbakanı / Werner Faymann.
Bakılacak beş davanın jürisi ise şu isimlerden oluşuyordu:
Pelin Batu- Oyuncu; Dilek Kurban- TESEV; Emel Kurma- Helsinki Yurttaşlar Derneği; David Barkin- Fransa; Maurits Groen-Hollanda; Silke Helfrich-Almanya; Alexandro Comanho-Brezilya
Latin Amerika Su Mahkemesi (Tribunal Latinamericano del Agua)
İlk örnekleri 80’li ve 90’lı yıllarda Hollanda ve Brezilya’da görülen Su Mahkemesi 1998 yılında kuruldu. İlk duruşma 2000 yılında Kosta Rika’nın San Jose kentinde yapıldı. Davanın konusu Orta Amerika’daki sulak alanlara yönelik on bir tehdit vakasıydı. Orta Amerika ile ilgili olarak yine San Jose kentinde 15-19 Mart 2004 tarihleri arasında yapılan ikinci duruşmada sulak alanların haksız işgali ve bölgede yaşayan toplulukların çevre haklarının ihlali ile ilgili dokuz davaya bakıldı. Su Mahkemesi 13-20 Mart 2006 tarihleri arasında Mexico kentinde toplandı. Bu kez diğer çeşitli davaların yanı sıra Meksika’da La Parota’daki kapsamlı baraj projesi, sanayi ve madencilik faaliyetlerinin yarattığı kirlilik, ve Bolivya’daki gibi suyun özelleştirilmesi nedeniyle ortaya çıkan haksız hidrolojik sistem işgalleri ve Latin Amerika ülkelerinde çevre haklarının ihlalleri ile ilgili on üç davaya bakıldı. Ekim 2007’de Meksika’nın Guadalajara kentinde yapılan bir sonraki duruşmada Su Mahkemesi Meksika’dan Güney Amerika’ya ve Orta Amerika’daki açık maden ocaklarının yarattığı kirlilikle ilgili çeşitli davalara kadar yedi vaka hakkında karar vererek uluslararası kimliğini bir kez daha ortaya koydu. Son duruşma Guatemala’nın Antigua kentinde yapıldı. Yerlilerin yaşadığı bölgelerdeki sulak alanlara verilen zararlarla ilgili davalara Guatemala’nın başlıca yerli topluluklarının bazılarından temsilciler çağırıldı.
Su Mahkemesi su kütleleri ve hidrolojik sistemlerle ilgili anlaşmazlıkların çözümlenmesine yardımcı olmak amacıyla oluşturulan, uluslararası, bağımsız, ve özerk bir çevre adaleti kuruluşu. Su Mahkemesi’nin yargılama usulleri iki ana paradigmaya dayanıyor. Bunlardan birincisi merkeze insanı değil, doğayı yerleştirmesi, ikincisi ise, katı mekanizmaları reddederek, gerçekliği parçalara ayıran köktenci düşünce tarzının aksine bütünselci bir yaklaşımı benimsiyor.
Su Mahkemesi’nin hedefi, su temelli ekolojik sistemleri ve su kaynaklarını olumsuz biçimde etkileyen uygulamaları değiştirmek veya ortadan kaldıran bir yaklaşımı güçlendirmek.
Görüşülen davalara ilişkin alınan kararları aşağıda bulabilirsiniz.