Tütün Deposu, Istanbul, March 14, 2009
DAVA KONUSU: Munzur Vadisindeki Konaktepe Barajı ve Konaktepe I ve II
Hidroelektrik Santralleri
Davacılar:
Tunceli Birlikleri Federasyonu Munzur Vadisini Koruma Kurulu
Davalılar:
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ANKARA, Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı, ANKARA, Türkiye
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, ANKARA, Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı, ANKARA, Türkiye
OLAYLAR:
1) 42.000 hektarlık yüzölçümüyle Türkiye’deki ulusal parkların en eski ve en
büyüklerinden biri olan Munzur Vadisi Ulusal Parkı, ulusal park statüsünü 1971’de
kazanmıştır. Türkiye’nin Tunceli ilinde yer alan bu Ulusal Park, üç koruma bölgesinden
oluşur. Bölgede, bazıları bu yöreye özgü olan önemli miktarda hayvan ve bitki türleri
bulunmaktadır.
2) Tunceli halkı Alevidir. Munzur Vadisi’nde yer alan Munzur Baba isimli türbe Aleviler için
çok büyük ruhani öneme sahiptir. Yerel halkın Alevi ve Kürt-Zaza kimliği Türkiye’de baskın
olan etnik ve dinî çoğunluktan farklıdır. Son yüzyılda, bölge siyasi ve sosyal
istikrarsızlıktan olumsuz yönde etkilenmiş, bu da zorunlu göç dalgalarına neden olmuştur.
1930’larda bölgeden zorunlu göçe zorlanan halk 1950’lerde Tunceli’ye geri dönmüştür,
ancak 1994’ten bu yana göç edenlerin tamamının geri dönüşü halen mümkün
olamamıştır.
3) Munzur Projesine ilişkin fizibilite çalışmaları 1960’larda, projenin 1967 Fırat Nehri
Havzası Kalkınma Raporuna dahil olduğu dönemde başlamıştır. Proje kapsamında altı
baraj ile sekiz hidroelektrik santrali yer almaktadır. Bunlardan iki baraj ve bir santral
tamamlanmak üzeredir, diğer dördünün nazım planları ve iki baraj ve santral çiftinin de
planlama safhaları tamamlanmıştır.
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 2
4) Bir baraj ve Konaktepe I ve II adlı iki hidroelektrik santralinin
inşaatını kapsayan Konaktepe Projesi (Proje) 1994 yılında
Munzur Projesinin yatırım programına dahil edilmiştir. Planlama
safhası tamamlanmıştır. Proje tamamlandığında 384.5 MW
toplam yükte 1.571 GWh/yıl enerji üretileceği öngörülmekte olup,
bu rakam Türkiye’nin toplam enerji üretiminin %1.2’sine tekabül
etmektedir. Bu projeden elde edilecek enerjinin yıllık tutarı 80
milyon dolardır.
5) Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu 10.09.1998 tarihinde Projenin inşaatine ilişkin
sözleşmenin ihalesini Türkiye ile ABD arasında 26.02.1998 tarihinde imzalanan bir
protokol çerçevesinde oluşturulan uluslararası bir konsorsiyuma vermiştir. Proje, Devlet
Su İşleri’nin 1999 malî yılı yatırım ve uygulama programına ve Devlet Planlama
Teşkilatı’nın programına dahil edilmiştir. 15.11.1999 tarihinde, ABD’li Stone & Webster
firmasının liderliğinde Türkiye ve ABD’li firmalardan oluşan konsorsiyum bakanlar kurulu
kararıyla onaylanmıştır.
6) Bakanlar Kurulu, 10.09.1998 tarihinde ABD ile Türkiye arasında imzalanan bir protokol
çerçevesinde kararlaştırılan bir konsorsiyum tarafından icra edilmesi dolayısıyla, Projenin
2886 sayılı Devlet İhale Yasasının kapsamında olmadığına karar vermiştir.
7) Dava, Türkiye mahkemelerinde görülmüş ve 05.07.2005 tarihinde Danıştay 10. Dairesi
davacıların yürütmenin durdurulması yolundaki talebini kabul ederek projenin iptali
hükmünü vermiştir. Mahkeme, uygulama projesinin 07.02.1993’ten önce hazırlanmamış
olması nedeniyle, bazı koşullar altında çevresel etki değerleme raporu zorunluluğundan
muafiyet veren Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin Geçici Madde 4’ünün bu
proje için geçerli olmadığına karar vermiştir. Mahkeme, söz konusu raporun bulunmaması
durumunda, projenin mahalinin bir ulusal parkın sınırları içerisinde olmasından dolayı,
projenin hukuki açıdan geçerli olmadığına hükmetmiştir.
8) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin kararı temyiz etmesi üzerine, Danıştay İdari Dava
Daireleri Genel Kurulu, Danıştay 10. Dairesinin kararını bozmuştur. Genel Kurul, barajın
ve elektrik santralinin mahallerine 1984 yılında, yani uygulama projesi tamamlandığında
karar verilmiş olması nedeniyle, projenin Yönetmeliğin sağladığı muafiyetten
faydalanması gerektiğine karar vermiştir. Genel Kurul ayrıca, Projenin finansmanının
tamamen uluslararası bir konsorsiyum tarafından karşılanması dolayısıyla, Projenin
Devlet İhale Yasasının 89ncu Maddesi kapsamında “nitelikli iş” olduğuna karar vermiştir.
Bununla birlikte, Genel Kurul, kredi kuruluşlarının isteği üzerine, konsorsiyumun Dünya
Bankası standartlarında bir çevresel etki değerlendirme raporu hazırlattığını da
kaydetmiştir.
9) Genel Kurul’un kararından üç yıl geçmiş olmasına rağmen, söz konusu raporun
hazırlandığına dair herhangi bir kanıt mevcut değildir ve böyle bir çalışmanın sonuçları
kamuya açıklanmamıştır.
10) Davacıların Genel Kurul’un kararının düzeltilmesi yolundaki talepleri 25.01.2007
tarihinde usul hukuku gerekçesiyle reddedilmiştir. Türkiye’deki hukuki çareleri tükenen
davacılar, Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayette bulunmuşlardır.
Bu mahkeme henüz herhangi bir karar vermemiştir.
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 3
11) Söz konusu bölgede herhangi bir arkeolojik inceleme
yürütülmemiştir.
12) Yerel halk projenin yoksulluğu ve göçü arttıracağından ve
aynı zamanda 1994’te Tunceli’den göçe zorlananların dönüşü
açısından yeni engeller yaratacağından endişe duymaktadır.
AŞAĞIDAKİ HUSUSLARI GÖZ ÖNÜNE ALARAK:
1) Yeterli miktarda ve kalitede su sağlanması temel bir insan hakkı olup bu hakkın tam
olarak kullanılmasının ilgili hükümetlerce teminat altına alınmasının gerekliliği evrensel
olarak kabul edilmiştir (BM Konseyinin İnsan Hakları Beyannamesine ilişkin 2002 tarih ve
15 sayılı Gözlemi);
2) Su diğer herhangi bir ürün gibi ticari bir ürün olmayıp, korunması, savunulması ve buna
göre muameleye tabi tutulması gereken bir bir miras olarak görülmelidir (Avrupa Birliği
2000 yılı Su Çerçeve Yönergesi);
3) Çevre politikaları doğal kaynakların akıllıca ve rasyonel bir biçimde kullanımıyla
çevrenin kalitesinin muhafaza edilmesi, korunması ve iyileştirilmesi amacına yönelik
olmalı; önleyici olma ilkesine ve önleyici tedbirlerin alınması ilkesine dayalı olmalıdır
(Avrupa Birliği 2000 yılı Su Çerçeve Yönergesi);
4) Su politikasi için saydam, etkili ve tutarlı bir yasal [ve idari] çerçeve gereklidir (Avrupa
Birliği 2000 yılı Su Çerçeve Yönergesi);
5) Mahalli topluluklar biyolojik kaynaklara ve bunların yönetilmesine olan bağımlılıkları
temelinde gelişirler. Bunu yaparken biyolojik çeşitliliğin muhafaza edilmesi ve bu
çeşitliliğin unsurlarının sürdürülebilir bir biçimde kullanılmasına ilişkin yeterli uygulamalar
geliştirirler (1992 yılı Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi);
6) Bir nehir havzasında suyun kullanımının sınır ötesi etkileri olabilir. Böyle bir durumda
çevre hedeflerine ulaşımın gerekleri tüm nehir havzası bölgesi için koordine edilmelidir.
(1992 yılı, Birleşmiş Milletler Sınır Aşan Su Yolları ve Uluslararası Göllerin Korunması ve
Kullanımına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi)
7) Zorunlu ve öncelikli kamu yararı gerekçesi olmaksızın gerçekleştirilen büyük ölçekli
kalkınma projeleri nedeniyle rastgele bir biçimde evinden veya alıştığı yaşama ortamından
çıkartılmaya karşı her insan korunma hakkına sahiptir (Birleşmiş Milletlerin 1998 yılında
yayınlanan, Ülke İçi Yer Değiştirmeye İlişkin Yol Gösterici İlkeler, İlke 6(c));
8) Devletlerin birincil görev ve sorumluluğu, ülke içinde yerinden edilmiş insanların
evlerine veya yaşamaya alıştıkları konutlara güvenli ve insan onuruna yakışır bir biçimde
dönmeleri için gerekli koşulları hazırlamak ve vasıtaları sağlamaktır (Birleşmiş Milletlerin
1998 yılında yayınlanan, Ülke İçi Yer Değiştirmeye İlişkin Yol Gösterici İlkeler, İlke 28);
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 4
9) Konaktepe Projesinin ekosistem ve hidrolojik döngü üzerinde
önemli etkileri olacak, bunun sonucunda sudaki ve karadaki
biyoçeşitlilikle birlikte önemli sayıda insanın geçim kaynağı yok
olacaktır;
10) Önerilen projenin inşası sular altında kalacak alanlarda ciddi
çevresel, ekolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlar
doğuracaktır. Projenin uygulanmasının ve finansal olarak hayata
geçirilebilirliğinin değerlendirilmesinde söz konusu sonuçların da
göz önüne alınması gerekir.
11) Önerilen projenin inşası Tunceli’nin çok özel tarihi, kültürel ve dinsel mirasına ciddi
zararlar verecektir.
12) Proje Tunceli’den yeni bir göç dalgasına neden olabilir ve 1994 yılında bölgeden göç
etme zorunda bırakılanların geri dönmesini engelleyebilir;
13) Ulus ötesi bir niteliği olan Munzur Nehri boyunca inşa edilecek barajların Türkiye’nin
son yıllarda düzelmekte olan, komşusu İran ve Suriye ile ilişkileri üzerinde olumsuz etkileri
olabilir (Avrupa Birliği 2000 yılı Su Çerçeve Yönergesi ve 2004 yılı Avrupa Komşuluk
Politikası);
14) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını ihlal
ederek (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 56; 2872 sayılı Çevre Yasası; 2873 sayılı
Milli Parklar Yasası) söz konusu Projeyi çevresel etki değerlendirme raporu kapsamı
dışında bırakmış, projeyi ilgili ulusal yasal mevzuatta yer alan usule ilişkin kurallardan da
muaf tutmuştur;
15) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti söz konusu Projeyi, kamu ihaleleri usulünün dışında
bırakarak Projeye yetki verilmesiyle ilgili ulusal yasal mevzuatta yer alan kurallardan da
muaf tutmuştur (Kamu İhaleleri Yasası Madde 89);
16) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yer alan temel insan hakları ve demokrasi ilkeleri ihlal
edilerek, Projenin tasarım ve onay sürecinde yerel halkla gereken biçimde istişarede
bulunulmamış, yerel halkın projeyle ilgili itirazları göz ardı edilmiştir.
AŞAĞIDAKİ KARARLARI ALIR:
1) Davacıların Munzur Vadisinde önerilen Konaktepe baraj ve hidroelektrik santrallerinin
inşasından doğacak sorunların kamuoyuna açıklanması dilekçesini kabul etmek;
2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinden halen inşa edilmiş ve planlananlarla sınırlı
kalmayarak, Munzur Nehri Havzasına ilişkin tüm inşaat programıyla ilgili olarak bir çevre
etki değerlendirme raporu hazırlanması talimatını vermesini talep etmek;
3) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini demokrasi ilkelerine saygı göstermeye ve yerel halkın
gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından ve yasalardan gerekse Türkiye Cumhuriyeti
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 5
Devletinin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinden
kaynaklanan hak ve özgürlüklerini kullanmasını
sağlamaya ısrarla davet etmek;
4) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Munzur Vadisindeki,
insanlığın ortak mirası olan ekolojik ve kültürel hazineleri
korumaya çağırmak;
5) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Tunceli halkının güçlü ve
sürekli itirazına rağmen, Konaktepe Projesini sürdürmesini mümkün kılacak şekilde,
ihaleleri, inşaat sözleşmelerini ve uygulama sürecini amir yasa ve yönetmelikleri manipüle
etmesini kınamak;
AŞAĞIDAKİLERİ ÖNERİR:
1) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, yerel doğal kaynakların tam, etkili ve sürdürülebilir
bir şekilde kullanılmasını sağlayacak alternatif politikaların geliştirilmesi amacıyla,
kalkınma amaçlı inşaat, su kullanımı ve enerjiye ilişkin genel politikalarını, sivil toplum ve
etkilenen topluluklarla istişarede bulunarak gözden geçirmesi ve yeniden tasarlaması;
2) Bunu yaparken Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi (Kyoto Protoklü), Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi, UNESCO Dünya Mirası Komitesinin Dünya Kültür ve Doğal Mirasını Koruma
Sözleşmesi de dahil olmak üzere, imzaladığı uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan
yükümlülüklerini yerine getirmesi;
3) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bütüncül bir strateji geliştirme konusunda Birleşmiş
Milletlerin Ülke İçi Yer Değiştirmeye İlişkin Yol Gösterici İlkelerini göz önüne alacağına
ilişkin olarak 17 Ağustos 2005 yılında aldığı bir icra erki kararıyla yüklendiği taahhüdü
yerine getirmesi;
4) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin AB katılım süreci uyarınca çevre, insan hakları ve
kültürel mirasla ilgili ulusal yasalarını AB yasalarıyla uyumlaştırma taahhütlerini yerine
getirmesi;
5) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, su kullanımı ve enerji üretimiyle, Munzur Nehri
Havzasına ilişkin mevcut ve geleceğe yönelik projeleriyle ilgili olarak geniş bir kamu
tartışması açarak, demokratik bir toplumun temel ilkelerine bağlı kalması;
6) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin sosyal, çevresel ve kültürel faktörlerin yanı sıra
ekonomik mülahazaları da birleştiren bir maliyet-yarar analizine dayalı, kapsamlı bir kamu
yararı kavramı oluşturması;
7) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Çevre Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Geçici 4.
Maddesini iptal etmesi;
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 6
İstanbul’daki Tütün Deposu Oditoryumunda 10-14 Mart 2009
tarihleri arasında yapılması programlanmış İstanbul Su
Mahkemesi duruşmaları tamamlandıktan, ilgili tarafların
açıklamaları, kanıtları ve bildirileri sunulduktan sonra aşağıda
imzaları bulunan İstanbul Su Mahkemesi üyeleri Türkiye’de
yapılması planlanan Konaktepe Barajı ve Hidroelektrik
Santralının inşasına ilişkin davayla ilgili olarak yukarıdaki karara
varmıştır.