Tütün Deposu, Istanbul, March 14, 2009
DAVA: Hasankeyf’te Dicle Nehri üzerindeki Ilısu Baraj Projesi
DAVACILAR:
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi
DAVALILAR:
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ANKARA, Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı, ANKARA, Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Su İşleri (DSI) Genel Müdürlüğü, ANKARA, Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı, ANKARA, Türkiye
Almanya Şansölyesi Bn. Angela Merkel, BERLIN, Almanya
Almanya Ekonomi Bakanı Sn. Michael Glos, BERLIN; Almanya
Euler Hermes Kreditversicherungs-AG, HAMBURG, Almanya
Avusturya Başbakanı Sn. Werner Faymann, VİYANA, Avusturya
Avusturya Maliye Bakanı Sn. Wilhelm Molterer, VİYANA, Avusturya
ÖKB – Österreichische Kontrollbank AG, VİYANA, Avusturya
İsviçre Konfederasyonu Başkanı Bn. Micheline Calmy-Rey
İsviçre İhracat Kredi Kuruluşu, ZÜRİH, İsviçre
Société Générale, PARİS, Fransa
Bank Austria Creditanstalt AG, VİYANA, Avusturya
DekaBank – Deutsche Girozentrale, VİYANA, Avusturya
UniCredit Bank, MİLANO, İtalya
OLGULAR:
1. Ilısu Baraj Projesi Suriye sınırına yaklaşık 45 km uzaklıkta, Dicle Nehri üzerinde
Türkiye’nin toplam enerji kapasitesinin yaklaşık %2,5’i olan 1200 MW kurulu
potansiyel güçte bir baraj ve hidroelektrik santralı içermekte olup, rezervuar kabaca
313 km2 ‘lik bir alanı kaplayacaktır.
2. Baraj ve rezervuarı, çoğu tarımda çalışan yaklaşık 55.000 insanın yerlerinden
olmasını gerektiren bir şekilde yaklaşık 60.000 hektarlık bir alanı sular altında
bırakacak; 95 köy ve 104 mezranın çoğu, tarihi Hasankeyf şehri de dahil olmak
üzere yok olacaktır. Dicle Nehri Vadisi yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar giden
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 2
arkeolojik kalıntılara sahiptir.
3. Vadide, çoğunluğu yöreye özgü özellikte (endemik) olan,
flora ve fauna (hayvan valığı) tehdit altında olacaktır.
4. Ilısu Baraj Projesine ait çalışmalar 1954 yılında başlamış;
proje daha sonra 1982’de Güneydoğu Anadolu Projesi
(GAP) bünyesine dâhil edilmiş ve 1997’de resmen
bölgesel yatırım programı kapsamına alınmıştır.
5. Ilısu Barajını inşa edecek olan; yedi Avrupa şirketi ve üç
diğer şirketten oluşan konsorsiyum, daha sonra üç
Avrupa şirketi ve bir Avrupa Bankasının projeden çekilmesiyle 1998’de tasfiye
edilmiştir.
6. 2004 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Su İşleri (DSI) ve dört yerli şirket (Nurol,
Cengiz, Çelikler ve Temelsu Uluslararası) ile altı Avrupalı Şirket (VA Tech/ Andritz,
Züblin, Alstom, Stucky, Maggia and Colencio) arasında ikinci bir konsorsiyum
oluşturulmuştur.
7. Baraj inşaatına resmen 5 Ağustos 2006’da başlanmış olup, barajın 2013’te
tamamlanması beklenmektedir.
8. 1999’da çevre değerlendirmesi yapılmış ve değerlendirme raporunun revize edilmiş
bir versiyonu Kasım 2005’te yayımlanmıştır.
9. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti proje için Avrupa bankalarından borçlanma cihetine
gidecektir. Ancak Avrupa hükümetleri revize edilmiş çevre değerlendirmesinden
tatmin olmadıkları için kültürel, sosyal ve çevresel konularda karşılanmasını
istedikleri 153 koşul öne sürerek 2007’de kredi garantilerini askıya almıştır.
10.2008’de uygunluğu değerlendirmek üzere çalışma yapan uzmanlar komitesi bu
gereksinimin karşılanmadığı sonucuna varmış; Avrupa hükümetlerinin talebi olan
153 şartın yerine getirilmesi çözüm beklerken bankalar da kredi verme kararlarını
Temmuz 2009’a kadar askıya almıştır.
11.Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi 5 Ocak 2006’da sivil toplum kuruluşları, belediyeler,
meslek örgütleri ve sendikalar tarafından kurulmuş olup; 72 grup bu Girişim’e
katılmaktadır.
12.Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi ve Allianoi Girişim Grubu 13 Aralık 2006’da, Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 27 Ekim 2006 tarihinde Resmi
Gazetede yayımlanan “prensip kararı” karşısında Türkiye Cumhuriyeti Diyarbakır
Mahkemesi ve Türkiye Cumhuriyeti Danıştayı nezdinde dava açmıştır. Prensip
kararında: “Baraj inşaatının planlandığı bölgede taşınmaz kültür varlıkları ve
arkeolojik sahalar varsa, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Su İşleri inşaat için müsait
başka yerlerin mevcut olup olmadığını araştıracaktır.” denilmektedir.
13.Dört Hasankeyf hemşerisi 11 Eylül 2006’da, 12 Temmuz 2006 tarihinde Resmi
Gazetede yayımlanan 2006/10642 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten
kaldırılması yönünde, Hasankeyf kasabasını bir başka yere taşıma kararını Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanlığı nezdinde dava etmiştir.
14.1999’da, avukat Kemal Vuraldoğan Türkiye Cumhuriyeti Ankara İdare Mahkemesi
aleyhindeki bir davada Ilısu Barajı inşaat sözleşmesinin iptalini istemiştir. Türkiye
Cumhuriyeti Danıştayı 10. Dairesi Temmuz 2003’te, ihale sürecinin ulusal hukuka
uygun biçimde yürütülmüş olduğuna karar vermiş; karara yapılan itirazda ise
Türkiye Cumhuriyeti Danıştay İdari Daireler Genel Kurulu 9 Şubat 2007’de, Cano –
Türkiye Cumhuriyeti Diyarbakır İdare Mahkemesi davasında bir hüküm oluşana
kadar bidayetteki kararın yerinde kalması gerektiğine karar vermiştir.
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 3
15.2003’te avukat Murat Cano, en başta geçerli bir ihale
prosedürünün yürütülmemiş olduğu iddiası olmak üzere,
çeşitli gerekçelerle Ilısu Projesinin iptalini talep ederek
Türkiye Cumhuriyeti Diyarbakır İdare Mahkemesinde dava
açmış olup, dava halen derdest durumdadır.
16.Son zamanlarda yerel güvenlik görevlilerinin bir takım
gazetecileri ve eylemcileri Ilısu köyüne girişten men ettiği
olaylar cereyan etmiştir.
GEREKÇE:
1. Yeterli miktar ve kalitede suyun temel insan hakkı olup, bu hakkın kullanımının
hükümetler tarafından uygulamaya konulmasının zorunlu olduğunun evrensel
kabulü (Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Deklarasyonu, 2002 tarih ve 15
sayılı Gözlemi)
2. Bir bölgedeki sosyal su hakkının suyun alındığı alandaki insanlara ve çevreye
masraf getirmemesi gerektiğinin güvence altına alınmış olması (2000 tarihli Avrupa
Birliği Su Çerçeve Yönergesi);
3. Su kullanımının sınır aşan etkilerinin olabileceği bir nehir havzası içerisinde,
çevresel amaçların sağlanmasına ilişkin gerekliliklerin nehir havzası bölgesinin
tamamı için koordine edilmesi gerektiği (1992 yılı, Birleşmiş Milletler Sınır Aşan Su
Yolları ve Uluslararası Göllerin Korunma ve Kullanılmasına ilişkin Birleşmiş
Milletler Sözleşmesi);
4. Her insanın kamu menfaatlerinin zorlaması ve baskın çıkması gerekçesine
dayanmayan büyük ölçekli kalkınma projeleri nedeniyle evinden veya yaşamaya
alışık olduğu yerinden edilerek, keyfi olarak göçe zorlanmasına karşı korunma
hakkına sahip olduğu (1998 yılında yayınlanan Birleşmiş Miletler İç Göç Temel
İlkeleri, 6(c) İlkesi);
5. Yurt içinde yerlerinden edilen kişilerin evlerine veya yaşamaya alışık oldukları kendi
yerlerine gönüllü olarak geri dönmelerine olanak sağlayacak şartlar ortaya
koymanın ve vasıtalar sağlamanın devletlerin birinci derecede görevi ve
sorumluluğu olduğu (1998 yılında yayınlanan, Birleşmiş Miletler İç Göç Temel
İlkeleri, 28. İlke);
6. Tarihsel, kültürel ve doğal varlıkların ve değerlerin korunmasından devletin sorumlu
olduğu (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 63)
7. Korunması zorunlu olan kültür ve tabiat varlıklarını yeniden kullanıma açmak veya
kullanım şekillerini değiştirmek için her türlü inşaat değişiklikleri veya fiziki
değişiklikler yapmanın yasak olması (Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına
dair İç Hukuk, Madde 9);
8. Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması için tedbirler almanın ve bunlar
üzerinde her türlü denetimin yapılmasının, bu varlıkların sahibi ve idarecisi kim
olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına ait olduğu” (Kültür
ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına dair İç Hukuk, Madde 10);
9. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun bu
proje için alternatif yerler tanımlama görevini yerine getirmiş olduğuna dair
Mahkemeye hiçbir kanıt sunulmadığı gibi; baraj yapımının bölgenin doğal, tarihi ve
kültürel hazinelerinin yıkımına yol açacağı bariz olmasına rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının bölgenin kültür ve tabiat varlıklarını
korumak için herhangi bir faaliyet üstlenmiş olup olmadığı hususunda da netlik
olmaması;
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 4
10.Yerel toplumların biyoçeşitliliğin korunması ve
bileşenlerinin sürdürülebilir kullanımı için yeterli
uygulamalar geliştirerek gerek kültürel ve sosyal varlıklara
gerekse biyolojik kaynaklara ve kaynak yönetimine
bağımlılığa dayalı evrim geçirmesi (1992 yılı, Dünya Kültür
ve Tabiat Mirasının Korunmasına ilişkin UNESCO Dünya
Mirası Komitesi Konvansiyonu, Bölüm II, Madde 4 ve 5,
1972 yılı; Dünya Biyolojik Çeşitlilik Kültür Konvansiyonu);
11.Ilısu baraj ve hidroelektrik santral projesinin uygulamaya
konulmasında devam eden gecikmelerin toplumun karakterine, yaşam koşullarına,
ekonomik kalkınmasına ve Hasankeyf’lilerin ve diğer toplulukların geleceğine ciddi
zararlar vermiş olduğu;
12.Ilısu projesinin gerek sudaki ve karadaki biyoçeşitliliği gerekse on binlerce insanın
geçim kaynağını yok ederek ekosistem ve hidrolojik çevrim üzerinde önemli ölçüde
olumsuz etkilerinin olacağı;
13.Hasankeyf’in kendine özgü bölgesel tarihi, arkeolojik ve kültürel mirasının
mahvolacağı;
14.Hiçbir istişare sürecinin uygulamaya konulmamış ve etkilenen toplulukların
endişelerinin gözetilmemiş olması ve bunun da insan haklarına saygıya ilişkin
Anayasal zorunluluğun dikkate alınmasındaki eksikliği yansıtması (Madde 2);
15.Hasankeyf ve çevresinin kendine özgü kültürel ve tarihi karakterinden avantaj
sağlayacak bir kalkınma stratejisi tasarlamaya yönelik sayısız alternatifler sunması
ve alternatif stratejinin ek gelir kaynakları yaratacak çeşitli üretim unsurlarından
oluşan bir sürdürülebilir temel sunacak olması;
16.Önerilen barajın amacının elektrik üretmek olduğu ve aynı amaca hizmet eden
ekonomik olarak daha yaşamsal ve ekolojik açıdan somut bir dizi alternatiflerin
olması;
17.Mevcut yurtiçi Yüksek Gerilim enerji iletim hattı sisteminin, eşdeğer OECD
ortalaması %6-15 iken, (resmi rakamlara göre) %21-23 oranında nakil kaybına
uğradığı;
18.Hasankeyf bölgesinin yaklaşık 3.600 MW, yani Ilısu Elektrik Santralı potansiyelinin
üç katına eşdeğerde bir jeotermal enerji potansiyeline sahip olduğu ve
19.Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi çok elverişli rüzgâr
enerji potansiyeli sunmakla birlikte, bunun henüz araştırılmamış olması olgu ve
düşüncelerini dikkate alan İstanbul Su Mahkemesi jürisi aşağıdaki karar ve
tavsiyeleri kabul etmiştir:
KARARLAR:
1. Projenin ekonomik, ekolojik ve kültürel açıdan hayata geçirilebilir olmadığı deklare
edilecektir.
2. Hasankeyf ve çevresini korumak için Ilısu baraj ve hidroelektrik santrali projesini
iptal etmesi için Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine çağrıda bulunulacaktır. Bu,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 63. Maddesi ve
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de taraf olduğu Dünya Kültür ve Tabiat Mirasının
Korunmasına ilişkin 1972 tarihli UNESCO Dünya Mirası Komitesi Konvansiyonu ile
uyumlu hale getirecektir.
Interpretation and Translation Facility is funded by the European Union. 5
TAVSİYELER:
1. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin çevre, insan hakları ve
kültür mirası konusundaki ulusal yasaları AB müktesebatı
ile uyumlu kılma yönünde AB giriş süreci kapsamındaki
taahhütlerini yerine getirmesi;
2. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının
Hasankeyf’i UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine aday
göstermek için gerekli adımları atması;
3. Yerli otoritelerin, yerel nüfus ile istişare süreci içinde, Hasankeyf ve çevresinin
kendine özgü arkeolojik varlıklarından avantaj sağlayan bir sosyo-ekonomik
kalkınma programı gerçekleştirmesi;
4. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin enerji nakil sistemindeki mevcut ciddi kayıpların
azaltılarak, bu suretle Ilısu Elektrik Santralinin üretmesi planlanan elektrik
miktarının en az üç katı tasarruf sağlama olanaklarını inceleyerek bu olanaklardan
yararlanması;
5. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin jeotermal enerji ve bol miktarda rüzgâr enerjisi
potansiyelini inceleyip bu potansiyelden yararlanması ve bu suretle hem bölgenin
ekonomik kalkınmasına hem, Türkiye’nin de taraf olduğu, Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Anlaşması (Kyoto Protokolü) ile gerekli kılınan CO2 azaltma hedeflerinin
tutturulmasına katkıda bulunması;
6. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kapsamlı bir
ekolojik değerlendirmesine karar vermesi ve bilahare bölgedeki flora, fauna ve
habitatı gereğine uygun ve etkin biçimde koruyacak bir program tasarlaması;
7. İlgili makamların vatandaşların serbest dolaşımına saygı göstermesi ve medyanın
ve sivil toplumun proje sahasına serbest ve açık erişimine izin vermesi.
Türkiye’nin İstanbul şehrinde bulunan Tütün Deposu Oditoryumunda 10-14 Mart 2009
tarihleri arasında yapılması programlanmış İstanbul Su Mahkemesi huzurundaki
oturumlardan sonra ve ilgili tarafların beyan, kanıt ve bildirimlerinin dinlenmesinin
akabinde İstanbul Su Mahkemesinin aşağıda imzaları bulunan jüri üyeleri Ilısu, Türkiye’de
bir baraj ve iki hidroelektrik santral yapımı davasında yukarıdaki karara varmıştır.