Ne bileyim ben TCK’nin 301. maddesinin çok can yaktığı sıralarda hem yurtiçinden hem de yurtdışından gelen en yaygın soru şuydu: “ Bu maddeden kaç dava açılmış, içeride kaç kişi var.” ÇeTeLe’nin bu soruya az hatalı bir şekilde yanıtladığını sanıyorduk ki Adalet Bakanlığı yıllık açıklamasını yaptı. Yanılmıyorsam bir milletvekilinin TBMM’de sorduğu soruyu yanıtlamasından da anladık ki bizim ulaşabildiğimiz dava sayısı, gerçeğin yüzde 15’i bile değil.
Gazeteci Değişim Programı Bu sene gerçekleştirilen bölümünde Türkiye’den on kişilik bir gazeteci grubu 3 Mayıs-9 Mayıs 2012 tarihlerinde Ermenistan’ı ziyaret etme olanağını buldu. Programın 4. senesinde yapılan bu seyahat ile Ermenistan’da 6 Mayıs’ta gerçekleşen genel seçimleri yerinde izleyen gazeteciler, seçim öncesi ve sonrası gözlemlerini okuyucu ve izleyicilerine sıcağı sıcağına komşu ülkeden aktardılar.
Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü sorunları kaç yönlü? Son 10 yıla damgasını vuran ‘tayin edilmişler’le ‘seçilmişler’ arasındaki amansız çatışma, giderek ikinciler lehine gelişti ama henüz bitmiş değil. Ordunun, büyük skandallarla itibar kaybedip mecburen geri çekilirken kendinden boşalan yere yargıyı sürmesi, yargının yapısına önemli reformlar getiren anayasa değişikliklerine yol açtı. Yargının ‘yansızlığı’ hedefine yönelik bu değişiklikler, bu kez de bağımsızlığını zedelediği iddiasıyla eleştiriliyor.
Türkiye’de sanatta ifade özgürlüğü ve sansürün bugünkü hali Devlet, kendine bağlı çalışan tiyatroların içerik, organizasyon sorunlarının tespiti ve iyileştirilmesi yerine, çözüm sürecine ana aktörleri dahil etmeden aniden yürürlüğe koyduğu bir yönetmelikle organizasyon yapısını değiştirmiş, repertuvar oluşturma görevini sanat yönetmeninden alıp, kendi atadığı bir bürokrata vermiştir. Bu süreç, tiyatroların halkla ilişkisinin kopuk olması ve izleyici sayısının düşüklüğü gibi spekülatif nedenlerle meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.