Et Atlası
Et Atlası’nda sıklıkla üzerinde durulan endüstriyel ve yoğun et tüketiminin neden olduğu
sosyal ve çevresel tahribatlar konusunda ise Türkiye’deki tartışmalar farklı noktalara odaklanıyor. Geçen yüzyılın geri kalmışlık ve/veya bırakılmışlık tartışmalarının şekillendirdiği kalkınma anlayışını baz alarak beslenme açısından toplumları kıyaslamak söz konusu olduğunda sıklıkla dile getirilen “beslenmedeki protein miktarı” argümanı Türkiye’de hâlâ önemini koruyor. Oysa günümüzde klasik kalkınma anlayışının hataları ve yarattığı yıkımlar bu kadar göz önündeyken ve kalkınma kavramı bu kadar tartışılırken; bir kalkınma
göstergesi olarak halen hayvansal protein tüketimini esas almanın bizi doğru bir yöne götürmeyeceği açık.
Bu çalışma her gün tabağımızda yer alan et ve süt ürünlerinin üretildikleri ve tüketildikleri
koşullara göre nasıl tahribatlara yol açabileceğini gösteriyor. Yiyeceğimize karar vermenin nasıl politik bir faaliyet olduğunu bize anlatıyor. Daha iyi, adil, güvenli ve sürdürülebilir gıdalara, tarıma ve hayvancılığa nasıl ulaşılabileceğine dair tartışmaların artmasını istiyor. Bu konuda politikalar oluşturulurken gıdaya erişim hakkı, açlık ve yoksulluğun giderilmesi, temel insani ihtiyaçların karşılanması, diğer canlıların da hayat hakkına sahip çıkılması ve iklim adaletine katkıda bulunulması gibi temel ölçütlerin dikkate alınmasını sağlamayı ve insanların harekete geçmeleri için ilham vermeyi umuyor.