Ermeni soykırımının 100. Yılı ve seçim sath-ı maili “Bakın bu penaltıya benziyor. Ben Ermeni olsaydım, şimdiye kadar ne dediysem onu söylemeye devam ederdim. Çünkü 100. yıl bir nevi penaltı. Biz penaltıya itiraz ediyoruz. Ama o penaltı şansını deneyecek. 100. yılı kendi lehine verilmiş bir penaltı olarak görüyor ve bunu kullanmaya çalışacak." By Fatih Gökhan Diler
2015: Bir iyileşme fırsatı Bir yanda sivil toplumun demokrasi ve hak mücadelesi, diğer yanda giderek otoriterleşen yönetimin yarattığı gerginlik, bölgedeki alt üst oluşlar ve çatışma ortamında girdik 2015’e. 1915’in üzerinden 100 yıl geçti. By Fethiye Çetin
Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında Türkiye: Yeni bir tartışmanın zamanı Yerel hareketin etki, gizlilik ve dayanıklılığa ihtiyacı var. Ancak, bugünkü durumda bile geçtiğimiz yıllardaki büyüme kriterlerine dair basın açıklamalarından çok daha fazla dikkat çekiyor ve değişim getiriyorlar. Dolayısıyla, cesaretimiz kırılmasın. Türkiye sivil toplum hareketinin gücü kendisinde yatıyor. Dış aktörler ise Türkiye’de tanımlanan koşullar çerçevesinde destek olmalı. Ancak o zaman neyin katkıda bulunacağını bilebiliriz. Dengelerin değişmesinin vakti geldi. By Ska Keller
Sokakta yaşayan çocukları kazanmak için üniversite-toplum işbirliği Türkiye’de sokak çocuklarına sunulan hizmet onların daha çok fiziksel ihtiyaçlarına odaklanmakta, duygusal ihtiyaçları neredeyse tamamen gözardı ediliyor. Çocukların öncelikli olarak duygusal ve sosyal açıdan desteklenmeleri için özel olarak geliştirilmiş ve aile çalışmalarını da kapsayan terapötik yaklaşımlara ihtiyaç var. By H. Özden Bademci
Türkiye’de çocuğun onuru ve adalet Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yüzde 31,2’si (76,4 milyon) 18 yaşın altındadır, yani Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 verilerine göre çocuk sayılmaktadır. Çocukların sayıca bu kadar fazla olması çocukları korumaya yönelik güçlü bir sistemin varlığını gerektirmektedir. Ancak, bu ihtiyacın aksine, 245.080 çocuk güvenlik birimlerine getirildi. Bunların çoğu suç ve hafif suç vakaları, ancak aralarında suç mağduru olanlar da var (nedenlerin ve rakamların dağılımı için bkz. aşağıdaki tablo). 2013’te en az 117.367 çocuk adaleti ihlâl ettiği için mahkemeye çıkarıldı. Bu çocuklardan çoğu ilk defa suç işlemişti ve en az 44.352’si cezaya çarptırıldı. By Adem Arkadaş-Thibert
Şiddet, ihmal, istismar Türkiye çocuk hakları konusunda uluslararası sözleşmelere imza atmış ve yasalarla çocuk koruma kanunu çerçevesinde kâğıt üstünde koruyucu ve destekleyici çerçeve sağlamıştır. Ancak, hükümetin girişimlerindeki tutarsızlıklar ve ayrımcı politikalar, devletin kurumları arasındaki kopukluk, yasaların uygulanma aşamasındaki zorluklar, toplumsal alanda bilinçlenme ve farkındalığın yetersiz olması, ataerkil sistemin çocuk şiddetini meşrulaştırması, yasa yapıcıların muhataplarıyla işbirliği ve dayanışma içinde olmaması “geleneklerin” çocuğu köleleştiren anlayışının, çocuk ihmali ve istismarının, şiddetin, tecavüzün sürmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, devlet politikası kapsamında çocuk politikası oluşturmak ve bunu bu alanda uğraş veren platformlarla birlikte uygulamaya geçirmek gerekmektedir. By Damla Gürkan ve Evrem Tilki
Gezici tarım işçisi çocuklar Mevsimlik işçi göçü kapsamında çocuklar hemen hemen bütün sektörlerde istihdam ediliyor. Bitkisel üretim sürecinde istihdam edilme biçimleri genellikle hane düzeyinde gerçekleşiyor ve hanenin işi gerçekleştirdiği ücret biçimi çocukların çalışma biçimini de belirliyor. By Ertan Karabıyık
Türkiye’de Çocuk Olmak Kamu yönetimi alanındaki araştırmalar, Türkiye’de çocukların katılım hakkına sahip özneler ya da yönetişim süreçlerinde yer alması gereken vatandaşlar olarak görülmediğini ortaya koyuyor.6 Türkiye’de nüfusun ciddi bir kesimini oluşturan çocuklar “yarım vatandaş” veya “yapım aşamasında” vatandaşlar olarak görülüyor. Çocuklar yasal olarak sınırlandırılmış katılım ve örgütlenme hakları sebebiyle yaşadıklarını ifade etmede her alanda önemli sorunlarla karşı karşıya kalıyor. By Nazan Maksudyan
KCK davaları ve yargı Bu yazının ana konusu ise KCK davaları hakkında bilgi verilmesi, hukuki durumunun tespiti ve anlaşılabilir olmasına yardımcı olabilmektir. Bu yazının amacı Kürt sorunu nasıl çözülebilir, sorusunun yanıtını aramak değildir. Ama açılan, devam eden KCK davalarını ve ceza adalet sistemini bu davaları açan iddianamelerde öne sürülen suçlamalarla birlikte düşünmektir.
Türkiye’nin Kürt sorunu politikası ve bölgedeki gelişmeler Kürt sorunu konusunda Türkiye’nin geleneksel güvenlik eksenli politikaları, 10 yıllık kesintisiz ve güçlü parlamenter çoğunluğa sahip AKP hükümetleri döneminde artık tam bir açmaza girdi. AKP hükümetleri, arkalarındaki bu güçlü parlamenter desteğe, AB tam üyelik süreci gibi demokratikleşme ve özgürlükler konusunda elverişli uluslararası koşullara, bunlara ek olarak da Ortadoğu’nun siyasi gelişmelerinin sunduğu olanaklara rağmen toplumsal uzlaşma, demokrasi, özgürlükler ekseninde barışçı bir çözüm zemini yaratma yerine, “göstermelik reformlar”, “açılımlar” ile sahte umutlar yaratmayı, aslında güvenlik eksenli politikalara bel bağlamayı tercih etti. Bu politikanın sonuçları ise giderek artık onarılamayacak tahribatlara yol açıyor.