Toprakta biriken pestisitlere gereken önem verilmiyor ama bunların toprak yaşamı üzerinde yarattığı doğrudan ve dolaylı olumsuz sonuçlar bazen on yıllar boyu sürüyor.
Sağlıklı toprakların son derece yüksek bir biyoçeşitlilik barındırdığını gözlemleyebiliriz: Toprak, dünyada bilinen tüm türlerin dörtte birine ev sahipliği yapıyor. Toprak yaşamı o kadar verimlidir ki, bir kürek sağlıklı toprakta, dünya nüfusundan daha fazla canlı organizma vardır. Topraktaki bu bereketli yaşamın nelere kadir olduğunu isteseniz de abartamazsınız; yeraltında yaşayan on binlerce omurgasız, bakteri ve mantar türü suyumuzu sürekli olarak filtreler, besinleri geri dönüştürür, toprak kaynaklı hastalıklarla mücadele eder, humus üretir, sera gazlarını tutar ve iklimi düzenler. Yani toprak sadece besin yetiştirdiğimiz bir ortam değil, aynı zamanda özenle işlenmesi gereken ve yenilenemeyen bir kaynaktır.
Pestisitlerin çoğu, organizmalar üzerinde toksik etki yaratmak üzere tasarlanmıştır ve dünya genelinde tüm tarım arazilerinin yaklaşık üçte ikisinin en az bir pestisit etken maddesi ile kirlenmiş (kontamine) olması daha da endişe vericidir. Avrupa’da yapılan toprak testleri, 317 tarım arazisinden alınmış yüzey toprağının yüzde 80’inden fazlasının pestisit kalıntıları içerdiğini ortaya koydu. En sık görülen ve en yüksek konsantrasyonlu pestisitler, uzun süredir yasaklı olan bir insektisit olan DDT, herbisit glifosat ve bunun bozunma ürünü olan aminometilfosfonik asit (AMPA) ile boskalid, epoksikonazol ve tebukonazol gibi geniş spektrumlu fungisitlerdi.
Bu pestisitlerin çoğu, toprağa nüfuz eder ve toprak yaşamını etkiler. Yayınlanmış yaklaşık 400 araştırma üzerinde yapılan sistematik bir inceleme sonucunda, pestisitlerin, sağlıklı toprakları korumak için hayati önem taşıyan organizmalara zarar verdiği ortaya çıktı. Aslında çalışmalara dahil edilen 2.800’den fazla testin yüzde 70’inden fazlasında bu sonuca ulaşıldı. Tüm organizma düzeylerinde, yani bakteri, mantar ve toprak faunalarında bu etkilere rastlandı. Ayrıca solucanların veya bitkilere azot sağlayan mikrobiyal ve simbiyotik mikorizalin azalması da topraktaki pestisit kalıntılarıyla ilişkilidir. Pestisitler bu organizmaların topraktan daha fazla besin ve su çekmelerine neden olurlar. Böcek ve mantar öldürücülerle ilgili ekotoksikolojik araştırmalar bunların yararlı toprak böceklerini ve toprak mantarlarını nasıl etkilediğine odaklanır. Bununla birlikte, pestisitlerin bunun çok ötesinde sonuçları vardır: Genellikle asıl hedefledikleri dışındaki çok sayıda organizmayı olumsuz etkilerler. Bunun bir örneği, dünyada en yaygın kullanılan herbisit türü olan glifosattır. Glifosatın toprak yaşamı üzerinde kimi doğrudan kimi dolaylı, çok çeşitli sonuçları vardır. Glifosat kullanımı toprak bakterilerine ve bazı mantarların asma kökleriyle girdiği mikorizal simbiyoza zararverebilir. Bu herbisitin, uygulanmasından 11 ay sonra bile, asmanın tamamının besin bileşimi üzerinde etki etmeye devam etmesi olasıdır. Glifosat herbisitler, solucanların aktivitesini ve üremesini azaltır, küçük yay kuyruk böceklerini topraktan yüzeye çıkmaya zorlayarak yırtıcılara karşı daha savunmasız hale gelmelerine neden olabilir. Glifosatın toprak yaşamı üzerinde doğurduğu bu sonuç, şiddetli yağışlardan sonra suyun süzülmesini azaltabilir; bu da su kütlelerinin glifosatla daha fazla kirlenmesine yol açar.
Pestisit kullanımının sonraki mahsullere zarar vermesi de ihtimal dahilinde. Ancak risk değerlendirmesinde bu pek dikkate alınmıyor. Topraktaki uzun ömürlü glifosat kalıntılarının birçok bitkinin yaşam seyrini değiştirdiği biliniyor: Bu kalıntılar bitkinin savunma sistemini hastalıklarla ve toprak kaynaklı zararlı mantarlarla baş edebilecek şekilde geliştirmesini engeller. Hayvan yemindeki glifosat kalıntıları gübreye bile geçebilir ve bir sonraki sene gübrelenen ürünlerin gelişimini etkiler. İçeriğine bilinçli olarak eklenmiş mikroplastik barındıran pestisitler de toprağın kirlenmesine katkıda bulunur. Bu tür plastik kaplı sentetik zirai kimyasalların kullanımı, üreticilerin bu kimyasalların yavaş salınımlı işlevlerini pazarlaması nedeniyle artıyor. Avrupa Kimyasallar Ajansı’nın (ECHA) 2019’da yayınladığı bir rapora göre, gübrelere, böcek ilaçlarına ve tohum kaplamalarına kasıtlı olarak eklenen mikroplastikler, Avrupa Ekonomik Bölgesi‘nde her yıl kullanılan yaklaşık 51.500 ton mikroplastiğin neredeyse yarısını oluşturuyor.
Çevre uzmanları, pestisitlerin toprak yaşamı üzerinde on yıllar boyunca yarattığı olumsuz etkilerden endişe duyuyorlar. Pestisitlerin çevresel riskleri değerlendirilirken biyoçeşitlilik ve toprak sağlığı sorunlarının daha fazla dikkate alınması çağrısında bulunuyorlar. Ortak toprak yaşamının yanı sıra yer böcekleri, yere yuva yapan arılar ve amfibiler gibi diğer birçok tür de yaşam döngüsünün bir kısmını toprakta geçirir. Bu nedenle toprağın pestisitlerle kirlenmesi genel olarak biyoçeşitlilikteki sert düşüşle birlikte düşünülmelidir.
Bu yazıda Türkiye'ye dair yer alan bilgiler Bülent Şık tarafından derlenmiştir.