2020
Derken SARS-CoV-2 geldi.
2020 başında hayatımıza giren ve Covid-19 hastalığına neden olan virüsün adı. Kramponları var.
İnsanın doğayla marazi ve gaddar ilişkisinin sonucuydu. Salgının idaresi ve önlemlerin uygulanışı da devletlerin yurttaşlarıyla ilişkisini yansıtmaktan eksik kalmadı.
Türkiye, haftalar boyunca seri sokağa çıkma yasaklarıyla tecrübe etti bu süreci.
Amansız bir virüs bildiğimiz anlamıyla kamusallığı, sosyalleşmeyi, üretimi vurmuştu. Sokaktan çekilen muhalefet sosyal medyada takibe alınmıştı.
Sivil toplum çalışanları karantina koşullarına nispeten kolay adapte oldu. Pijamalar, kediler ve ütü masalarının süslediği Zoom ekranlarıyla işimize olabildiğince devam ettik. Ancak aktivistler için pandemi akamet demekti.
En azından, halen devam eden erken evliliklere karşı önceden başlayan projenin yerine ulaştığını görebilmiş, çocuk gelinlere gelinlik dikmeyi reddeden terziler yaratabilmiştik.
1 – Pandemi sadece kadının ev içi emek yükünü katlamamış, ev içi şiddeti de körüklemişti. Mor Salkım ile partnerliğimizden doğan bu projenin amacı, kampanyanın hedefine şiddetin faillerinin ekosistemlerini koymaktı. 2 – 2020 yılının yıldızı oydu. Kimsenin güvenmediği Covid-19 vaka sayılarını her akşam ondan duymayı bekledik. Fahrettin Koca'nın Türkiye'de ilk vaka sonrası sosyal medyadan yaptığı açıklamalardan biri. Bu verilerin doğruluğu hala tartışmalı. 3 – Aileleri yıllar önce işçi olarak çalışmaya giden iki Türk asıllı Alman bilim insanı, insanlığın beklediği müjdeyi ilk verenler oldular. Covid-19 aşısı sokağa çıkabilme, olağan hayata yavaş yavaş da olsa dönebilme umuduydu. 4 – Sokaklar boşalsa, hayat eve hapsolsa da çatışmalar devam ediyor, Cudi Dağı alev alev yanıyordu. 5 – hbs İstanbul'un demokrasi alanındaki yeni burs programı Agora'nın ilk jüri buluşmasından. Soldan sağa Hakan Yücel, Burcu Karakaş, Yıldız Tar, Roj Girasun, Yonca Verdioğlu, Selin Yıldız, Hamit Levent Evci ve Yasemin Köker.