Pestisitler genelde kullanıldıkları yerde kalmazlar. Adeta havaya uçarlar: Rüzgâr bunları yakınlardaki yerleşim alanlarına savurur, hatta bazen yüzlerce kilometre öteye taşır. Ruhsat işlemlerinde ise bunun pek bir önemi yoktur.
Pestisitler, pülverizatörle püskürtülürken rüzgârla komşu tarlalara savrulabilen bir sis oluşur. Bu olguya sürüklenme denir. Pülverizatörün memelerinin yanlış ayarlanması veya püskürtme hızının aşırı yüksek olması bu etkiyi artırır. Aktif etken maddeler birkaç yüz metreden tutun, 1000 kilometreyi aşan mesafeleri kat edebilir. Buna “uzağa taşınım” denir. Püskürtme sırasında toprak ısınmışsa etken maddeler buharlaşarak veya yapıştıkları en ince toz parçacıklarıyla birlikte havaya yükselir ve rüzgârla uzaklara savrulur. Hava akımları aerosol denilen bu asılı maddeleri her yöne dağıtır. Soğuma ve yağmurla da tekrar toprağa inerler. Bu şekilde pestisitler, doğal koruma alanlarına, şehir parklarına ve insanların akciğerlerine varana kadar her yere ulaşır.
Pestisitlerde bir uzağa taşınım oluştuğu bilgisi yeni değil. Daha 1999 yılında Avrupa çapında yapılan bir çalışmalar derlemesi 30 pestisitin ilk kullanıldığı yerlerden uzaktaki ölçüm noktalarında ortaya çıktığına dikkat çekmişti. 2020 yılında Alman sivil toplum kuruluşu Torunlara Faydalı Tarım Birliği, Münih Çevre Enstitüsü ile birlikte yürüttüğü ve havadaki pestisit kalıntılarının yıllar boyu incelendiği bir çalışma yayınladı. Aralarında koruma alanlarının, şehirlerin ve organik tarlaların da bulunduğu Almanya genelinde 163 noktada hava yoluyla ölçüm noktalarına ulaşan 138 pestisitin izine rastlandı.
Bulunan maddelerin yüzde 30’u Almanya’da artık yasak olan, uzun ömürlü, zor ayrışan organik bileşenlerden biri olan diklordifenil trikloretan (DDT) gibi maddelerdi. DDT’nin kullanımı Almanya’da daha 1972’de yasaklanmıştı. Araştırmacılar ayrıca, ölçüm noktalarının dörtte üçünde çeşitli pestisitleri bir arada buldu; aynı anda 5 ila 34 pestisitle birlikte bunların metabolitleri de birikmişti. Dünyada en sık kullanılan herbisit olan glifosat, filtreli yerlerin istisnasız hepsinde tespit edildi. Bu bilgi çok önemli, zira glifosatın hava yoluyla yayılan bir madde olmadığı varsayılıyor—glifosat ve içerebileceği tuzların uçucu olmadıkları düşünülüyor—ve bu nedenle Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) glifosatın uzağa taşınımı olasılığını ekarte etmişti. 2020 yılına ait bir başka çalışma, Fransa genelinde 50 noktada havadaki pestisit konsantrasyonunu on iki aylık bir dönem boyunca inceledi. Burada da incelenen noktaların yüzde 80’inde glifosat kanıtlandı; işte size pestisitin havayla uzağa taşınımına bir kanıt daha.
Uzağa taşınım ve sürüklenmenin dünya genelinde yaşandığını Şili ve Güney Tirol’de yapılan başka güncel çalışmalar da gösteriyor. Örneğin Güney Tirol’de, oyun bahçelerinden ve okul avlularında havadan alınan gaz numuneleri incelendi. Numunelerin yüzde 96’sında bir pestisit veya içinde herşeyin olduğu bir pestisit kokteyli bulunduğu kanıtlandı. Bunların arasında düşük dozlarda dahi insanlarla hayvanların sağlığını olumsuz etkileyen ve ağırlıklı olarak hormonlar üzerinde etkili olan maddeler de vardı.
Ekolojik tarım yapan işletmeler için pestisitin sürüklenmesi ve uzağa taşınımı özellikle sorun oluşturuyor, çünkü hava yoluyla oluşan kirlenmede ürünler organik ürün olma özelliklerini kaybeder. Böyle bir durumda da finansal zarar genelde işletmelerin üzerinde kalır çünkü kirlenme kaynağı neredeyse asla belirlenemez.
Etken madde ruhsatları ve ürün izinleri kapsamında bu olgu hâlâ dikkate alınmıyor. Olası bir uzağa taşınım riski sadece teorik olarak değerlendiriliyor. Buna karşın uygulamada kirlilik kontrol edilmiyor. Bu nedenle sivil toplum örgütleri, EFSA’nın pestisitlerle ilgili uzağa taşınım konusunu sistematik olarak izlemeyi görev edinmesini istiyorlar. Zira ruhsatlandırma dairesi ancak bu şekilde gelecekte pestisit etken maddelerinin havada geniş alana yayılıp yayılmadıklarını gerçekçi olarak değerlendirebilir.
Şu andaysa hava pestisit varlığı açısından sadece İsveç’te resmî dairelerce izleniyor. Sürekli değişen ve kısmen çok zehirli pestisitler içeren bir karışımın en ufak dozlarının sürekli solunmasının yaratabileceği olası sağlık risklerinin değerlendirilmesi için gereken bilimsel verilerse eksik. İnsan sağlığına zarar vermeden günlük tüketebilecek ve önemsiz olarak sınıflandırılan etken madde miktarları, sadece sindirim yolu üzerinden ve tek bir etken madde alımı için geçerlidir. Oysa solunum yolları metabolizması farklıdır. Akciğer üzerinden insan vücuduna ulaşan karma pestisitlerin sağlığa etkileri henüz pek bilinmiyor.
Uygulandığı bölgeden uzağa taşınan pestisitlerin zararlı etkilerinden en fazla pestisit uygulamasının yapıldığı yerin yakınında ikamet edenler özellikle de çiftçiler, tarım işçileri ve onların aileleri etkileniyor. Çiftçiler ve tarım işçilerinin, hem kendilerini hem de ailelerini korumak için, pestisit kullanımının geniş ölçekli zararlarına karşı bilgilenmesi gerekiyor. Ancak bu konuda bilgilendirici çalışmalar yapıldığı söylenemez. Buna ek olarak, bir pestisitin biyolojik birikim yapma özelliği ile toprakta ve suda uzun süre zehirli etkisini koruyabilmesi doğurduğu sağlık sorunlarının uzun bir zamana yayılmasına yol açıyor.
Toprakta uzun süre zehirli etkisini koruyan pestisitler rüzgârla civarda bulunan evlere taşınabiliyor. Taşınan pestisit kalıntılı toz parçacıkları evlerin zemininde ve eşyaların yüzeyinde tutunuyor ve hane halkı özellikle de çocuklar için sağlık riski yaratıyor. Küçük çocukların yerde daha fazla zaman geçirmesi, ellerini ve ellerine aldıkları nesneleri ağızlarına sık götürmesi pestisitlere daha fazla maruz kalmaları sonucunu doğuruyor.