Böcek ölümleri; Ekolojik mahşer!

Pestist Atlası 2023

Böcekler çiçeklerin tozlaşmasını sağlar, zararlılarla mücadele eder ve hasada bereket getirir. Böcek popülasyonu uzun süredir hızla azalırken insanlarla doğa zora giriyor. Pestisitlerin bunda payı var.

pestitist-atlas-s.-36_37-dindigi-dali-kesmek

2018 yılında Sydney Üniversitesi, çeşitli kıtalardan araştırma çalışmalarını bir araya getirerek böcek ölümleriyle ilgili bir rapor hazırladı. Veriler, bütün böcek popülasyonlarının yüzde 41 oranında azaldığını ve bütün türlerin üçte birinin yok oluşla karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Her yıl böceklerin toplam biyolojik kütlesi—Sydney Üniversitesi tahminlerine göre—yüzde 2,5 oranında azalıyor. İncelemeye dahil edilen araştırmaların çoğu Avrupa’da, bir kısmı Kuzey Amerika’da, çok azı da Asya, Afrika veya Latin Amerika’da gerçekleştirilmiş. Böcek ölümlerine dair bölgesel örnekler çok: Birleşik Krallık’ta kelebek popülasyonu 1976’dan beri yaklaşık yarıya inmiş durumda. Alman doğa koruma bölgelerinde, rastgele alınan örneklere göre uçucu böceklerin biyolojik kütlesi 1989 ile 2016 yılları arasında yüzde 76 azaldı. Kuzey Amerika’da doğu kral kelebeğinin sayısı 30 yılda yaklaşık yüzde 80 geriledi. Hollanda’daysa evcikli böceklerin sayısı 2006 ile 2016 yılları arasında yüzde 60 azaldı. Birçok bölge, özellikle de tropik bölgeler için henüz veri yok. Ama eldeki bilgiler, azalmanın küresel bir olgu olduğuna işaret ediyor.

Bilimsel çalışmalar böceklerin yok oluşunun ve yaşam alanlarının kaybının, iklim krizi ve ışık kirliliği gibi bir dizi faktörden kaynaklandığını gösteriyor. Gübrenin gittikçe artarak kullanılmasının yanı sıra istilacı türlerin de bunda önemli bir rolü var. Pestisitlerin böcek popülasyonları üzerindeki etkileri de şimdiye kadar en ayrıntılı örnek olan —ve görece çok iyi popülasyon verilerinin bulunduğu— bir böcek grubunda, yani kelebeklerde incelendi. Araştırmacılar, ekolojik tarım işletmelerinde ekolojik tarım yapmayan komşu işletmelere göre çok daha fazla kelebek yaşadığını belirledi. Pestisitlerin kullanıldığı bahçelerde bu ürünlerin kullanılmadığı bahçelerdekinin yarısı kadar kelebek türü var.

Pestisitlerin çevre üzerindeki etkisini ilk kez Rachel Carson 1962 yılında Sessiz Bahar adlı kitabında vurgulamıştı. Yazar, bu kitabında DDT (dikloro difenil trikloretan) ve organosofatlar gibi insektisit kullanımının yarattığı sorunlara dikkat çekmişti. Bu kimyasallar artık birçok ülkede yasak. Ancak sektör bu pestisitleri, birçoğunun böcekler için çok daha zehirli olduğu ve 1990’lı yıllarda kullanıma sokulan neoniktinoidler gibi yeni kimyasallarla ikame etti. Bu kimyasallar dünya çapında en sık kullanılan insektisitler. Böceklerde DDT’ye göre 7.000 kat daha zehirli etki gösteriyorlar.

pestitist-atlas-s.-36_37-insektisitler-arilara-ciddi-zarar-veriyor
İmidakloprid etken maddesinden saf halde 1 tatlı kaşığı bile 1,25 milyar arıyı öldürebilir. AB’de bu maddenin ve diğer neonikotinoidlerin ekili olmayan alanlarda kullanılması yasak.

Böcekler pestisitlerden çeşitli şekillerde etkilenirler. İnsektisitlerin amacı bitkileri zararlılara karşı korumak olsa da sonuçta hem zararlılara hem de yararlı böceklere zarar verirler. Bitki zararlılarının doğal düşmanlarını da öldürürler: Uğurböcekleri, çiçeksinekleri veya yeşil zarkanatlar gibi böcekleri. Bu yüzden yaprakbitleri gibi bitki zararlıları hızla yeniden çoğalabiliyorlar. Ama fungisitler ve herbisitler de böceklere zarar veriyor. Bazı fungisitler örneğin insektisitlerle birlikte sinerji yaratırlar; yani bir böcek aynı anda iki maddeye maruz kaldığında zehir etkisi daha da artar. Bunun dışında herbisitler, karada yaşayan böcekler için önemli bir kaynak olan yabani çiçekler gibi bitkileri de yok eder.

Neonikotinoidler gibi sistemik insektisitler toprağı kirletir; yabani çiçekler bu maddeleri kökleri üzerinden alırken nektarları ve polenleri de zehirle yüklenir. Ayrıca, neonikotinoidlerin arılar üzerinde bir dizi subletal (öldürücülüğe yakın sınırda) etkisi de vardır. Arıların iletişimini ve yön bulmasını olumsuz etkileyen öğrenme zorlukları yaratırlar. Bağışıklık sistemini zayıflattığından arılar daha çok hastalanır. Ayrıca doğurganlığa zarar verirler. Science bilim dergisinde yayınlanan güncel bir araştırmada dünya çapında toplanan bal numunelerinin dörtte üçünde neonikotinoidler bulundu. Bunun ötesinde bal numunelerinde sadece bir neonikotinoid değil, on veya daha fazla sayıda insektisit, herbisit ve fungisit karışımı da görüldü. Bal arılarının bitkilerden bu karışımı aldıkları göz önünde bulundurulursa, binlerce başka tozlayıcı böceğin de çiçekleri ziyaret ettiğinde bu karışımları büyük olasılıkla aldığı söylenebilir.

Bütün bu etkiler ruhsatlandırma işlemlerinde yeterince dikkate alınmıyor. Oysa sonuçları  ölümcüldür: Böcek sayısının azalması tozlaşma, geri dönüşüm ve biyolojik zararlılarla mücadele gibi hayati ekosistem süreçlerini tehdit etmektedir. Böcek ölümleri, beslenme zincirinde boşluklara yol açarak nihayetinde insan sağlığını daha düşük kalite ve miktardaki hasatla tehlikeye sokuyor.

Neonikotinoidler Türkiye tarımında da yoğun bir şekilde kullanılıyor. Neonikotinoid grubu bünyesinde yedi adet pestisit bulunuyor. Bu yedi pestisitten beşi ülkemiz tarımında uzun yıllar boyunca kullanıldı. Ancak 2018 yılında bu pestisitlerin kullanımına çeşitli ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bazı kısıtlamalar getirildi. Bakanlık ile yapılan görüşmeler sonrasında imidakloprid, klotianidin ve tiametoksam isimli pestisitlerin kullanımına büyük sınırlamalar konuldu. Ancak 2019 yılında yapılan bir çalışmada gıda ürünlerinde bu pestisitlerin kalıntılarının tespit edilmesi bu sınırlamaların şu veya bu ölçüde kağıt üstünde kaldığını gösteriyor.

pestitist-atlas-s.-36_37-kucuk-yardimcilarda-buyuk-gerileme
2018 yılında başta arılar olmak üzere uçucu böceklere (ve doğadaki diğer canlı türlerine) büyük zarar verdiği için neonikotinoid grubu pestisitlerin kullanımının yasaklanması amacıyla sivil toplum örgütleri büyük bir kampanya düzenleyerek Türkiye genelinde 150 binden fazla imza topladı.

Geçtiğimiz yıl 27 Eylül 2021 tarihinde çıkarılan yeni pestisit yönetmeliği ile 2018 yılında alınan yasaklama kararı esnetilerek çeşitli ürünlerde (asetamiprid, imidakloprid, tiakloprid, tiametoksam) kullanımı serbest bırakıldı.

Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 yılında aldığı kararda hormonal sistem bozucu tiakloprid aktif maddesini içeren pestisitlerin kullanımı hakkında daha sonra karar vereceğini, şimdilik kullanıma devam edileceğini belirtmişti. Avrupa Birliği 15 Ocak 2020 tarihinde aldığı bir kararla tiakloprid kullanımını yasakladı. Yasaklama kararının tiaklopridin yeraltı sularına bulaşma potansiyelinin yüksek olması ve insanlarda üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler göstermesi nedeniyle alındığı belirtiliyordu. Bu ciddi gerekçelere rağmen tiakloprid Türkiye’de hâlâ yasaklanmadı. Nitekim 2021 yılında çıkarılan son pestisit yönetmeliğinde de hormonal sistem bozucu tiaklopridin çeşitli tarımsal ürünlerde kullanılmasına hâlâ izin verildiği görülüyor.

Bu yazıda Türkiye'ye dair yer alan bilgiler Bülent Şık tarafından derlenmiştir.