Kapanmanın kayıt dışı işçiler üzerindeki şiddetli etkisi ve Delhi'de devam eden sonuçları
Delhi'de kayıt dışı ekonomideki milyonlarca işçi, Covid-19 salgını ve Mart 2020'de birkaç saat öncesinde yapılan kısa bir duyuruyla uygulanan ulusal kapanma nedeniyle olumsuz etkilendi. İşçilerin gelirlerinin büyük bir kısmını kaybettikleri, temel ihtiyaçlarını karşılamak için yüklü miktarlarda borç aldıkları ve hayatlarını kazanmaya çalışırken ölümcül virüse maruz kalma riskini göze aldıklarına ilişkin korkunç hikayeler vardı. Bu makale, kayıt dışı çalışanların, özellikle kadınların, herhangi bir destek sistemi olmaksızın geçim kaynaklarında ani daralma ile karşı karşıya kalarak nasıl salgınının en kötü mağdurları arasına girdiklerini ve kapanma önlemlerinin gevşetilmesinin ardından ekonominin kademeli olarak yeniden işlemeye başlamasından sonra bile toparlanmakta ne kadar zorlandıklarına dikkat çekmektedir. Aynı zamanda, salgın sonrası dönemin daha adil ve eşit bir hale gelmesine katkıda bulunabilecek bazı orta ve uzun vadeli önlemler önermektedir.
"O zamanlar (kapanma sırasında) çalışmıyorduk, bu yüzden ne biriktirdiysek onu kullandık. Ama bu sadece karnımızı doyurmaya yetti, bu yüzden ne kira ne de elektrik faturası ödedik. Bu durumda bile, çoğu zaman yiyeceğimiz kalmadı, bu yüzden STK'dan bize bu konuda yardım etmesini istemek zorunda kaldık. "
Delhi’de atık toplayıcısı bir kadın
Mart 2020'de yalnızca dört saat önce yapılan bir duyuruyla uygulanan Covid-19 salgını ve sıkı ulusal kapanma, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de kayıt dışı ekonomide çalışan milyonlarca işçi üzerinde ciddi bir etki yarattı. Salgın, işçilerin şehirden dışlanmasının boyutlarını gözler önüne serdi. Tencerenin kaynaması için günlük kazançlara bağımlı olduklarını gösterdi ve bu ortaya çıktıkça, işçilerin gelirlerinin büyük bir kısmını kaybettikleri, temel ihtiyaçlarını karşılamak için yüklü miktarlarda borç aldıkları ve hayatlarını kazanmaya çalışırken ölümcül virüse maruz kalma riskini göze aldıklarına ilişkin korkunç hikayeler duyduk. Bu yeni çatlakları Covid-19 yaratmış gibi değil, halihazırda var olanları birçok bakımdan ağırlaştırdı.
Covid-19, her şeyden çok, şehirde yaşamak için iyi bir işe sahip olma hakkının ne kadar merkezî önemde olduğunu da açıkça ortaya koydu, özellikle de kayıt dışı çalışanlar bakımından. Şehrin ekonomik başarısını besleyen kayıt dışı işçilerdir, hal böyleyken ama şehrin imgeleminde bir eksiklik olarak kalırlar.
Bu makale, Covid-19 krizinin Delhi'deki kayıt dışı işçilerin geçim kaynakları üzerindeki etkisini göstermekte ve ulusal kapanmanın kayıt dışı işçiler için iş ve gelir anlamında ani, mutlak bir düşüşe nasıl yol açtığına dikkat çekmektedir. Kapanma önlemlerinin gevşetilmesinden ve ekonominin kademeli olarak yeniden işlemeye başlamasından sonra bile, kayıt dışı işçilerin toparlanması yavaş ve zor olmuştur. Buna bir de, özellikle gelirlerin azaldığı ve savunmasızlığın arttığı bir çağda ekstra bakım yükünün orantısız bir şekilde kadınlara düştüğü, onları hem sağlık hem de ona eşlik eden gelir krizinin sessiz kurbanları haline getiren bakım krizi eklenmiştir. Covid-19 salgınının bu çok katmanlı doğası, fakirleri zenginlerden, kadınları erkeklerden daha fazla etkileyen ciddi ve eşitsiz etkilere sahiptir.
Çalışma ve kazanç üzerindeki etkisi
Kayıt dışı istihdam, herhangi bir yasal veya sosyal koruma kapsamında olmayan iş olarak tanımlanır. Kayıt dışı işçiler, bu nedenle, çalışamadıkları durumlarda hiçbir güvenlik ağına sahip değildir, kendilerinin ve ailelerinin geçimi genellikle günlük kazançlarına bağlıdır. Hindistan'daki 461,52 milyon işçinin yüzde 90 gibi ezici bir çoğunluğu (415,23 milyon) kayıt dışı. Delhi'de de, tüm işçilerin yüzde 80'i (koca bir 4,92 milyon) kayıt dışı işçilerdir (Raveendran ve Vanek 2020). Bu işçiler, evlerde çalışan ya da evlere hizmet veren (ev işçileri, sürücüler, atık toplayıcılar, ev eksenli işçiler), kamusal alanlarda mal ve hizmet satan (sokak satıcıları, çekçekciler) ve şehrin kelimenin tam anlamıyla inşa edilmesine yardımcı olanları içerir (inşaat işçileri).
Mart 2020'de Covid-19 salgınının yarattığı riskin farkına varılmasıyla Hindistan, sonunda üç aydan fazla süren sert bir kapanma süreci yaşadı. Bu süre zarfında, "zorunlu" addedilenler dışındaki tüm ekonomik faaliyetler tamamen durdu. Hareketli bir şehir olan Delhi, endüstrinin, pazarların, ofislerin kapatılması ve toplu taşıma hizmetine ara verilmesiyle durdu. Geçinmek için yürütülen faaliyetlerin aniden kesilmesi, şehirdeki yaklaşık beş milyon kayıt dışı işçi üzerinde doğrudan hasar yarattı.
Bu makalenin yazarlarının çalıştığı uluslararası bir ağ olan Women in Informal Employment: Globalizing and Organizing (WIEGO, Kayıt Dışı İstihdamda Kadınlar: Küreselleşme ve Örgütlenme)* tarafından yapılan küresel bir çalışma, kapanmanın zirvesinde (Nisan) ve erken açılma dönemindeki (Haziran-Temmuz) etkiyi, kriz öncesi döneme (Şubat) kıyasla değerlendirmeye çalıştı. Ev eksenli işçiler, ev işçileri, sokak satıcıları ve atık toplayıcılar olarak sınıflandırılan dört sektör üzerindeki etkiye odaklanan çalışmanın yürütüldüğü şehirlerden biri Delhi idi (WIEGO 2020) [i]. Çalışma, kapanma sırasında işçilerin yalnızca yüzde 18'inin çalışabildiğini gösterdi. Anketin, işçilere, kapanmanın tepe noktası sayılan Nisan ayında tek bir gün bile çalışıp çalışamadıklarını sorarak çok düşük bir çıta belirlediğine dikkat edilmelidir.
Pravin Kumar’ın hikayesi
Bir sokak satıcısı olan Pravin Kumar, Delhi'deki ünlü Lotus Tapınağı yakınlarında soğuk içecekler satıyor. Mart 2020'nin sonlarından bu yana işsizdi ve yalnızca Ocak 2021'de, kapanmadan dokuz ay sonra ve o da günde yalnızca iki saat satış yapabildi. Neredeyse hiç turist olmadığı ve sokak yiyecek ve içeceklerinden hastalık kapma korkusu devam ettiği için, kazancı, kapanma öncesi seviyelere kıyasla yok denecek kadar az. Bugün bile hâlâ yeterince kazanmadığından yakınıyor: “Bazı günler işe gitmek bile istemiyorum çünkü çok çabalıyorum ama neredeyse hiç para kazanmıyorum. Sadece iki saat satış yapabiliyorum ancak kimse bu havada soğuk içecek içmek istemiyor. Uğraşmaya değmez.”
Sokak satıcıları, bir tür kredi şeklinde finansal yardım sunulan birkaç iş kategorisinden biri olduğundan herkes gibi, Pravin Kumar da yetersiz olduğunu düşünse de başvurdu: “Hükümet bize kredi değil nakit yardımı yapıyor olmalıydı; kendimizi doyurmaya bile imkânımız bile yok, bunu nasıl geri ödeyebiliriz?” diyor.
Şubat 2021'de, başvurduktan iki buçuk ay sonra, bir yandan bulabildiği küçük işleri yapmaya devam ederken, krediyi almayı bekliyordu. Sadece işlerin yakında düzelmesini umuyor çünkü böyle daha ne kadar devam edeceğini bilmiyor.
Başka çalışmalar da benzer bulgulara ulaşmıştır. Delhi-NCR’deki* Ulusal Uygulamalı Ekonomi Araştırma Konseyi (NCAER) tarafından yapılan ankete göre, ankete yanıt verenlerin yüzde 84'ünün, kapanmadan sadece iki hafta sonra bile gelirleri azalmış veya ücretlerinde indirim yapılmıştı ve katılanların yaklaşık yarısı bu indirimi “çok fazla” buluyordu (NCAER 2020). Azim Premji Üniversitesi tarafından yapılan Covid-19 Geçim Anketi, katılımcıların yüzde 73'ünün Delhi'deki işlerini kaybettiğini de ortaya koymuştur (Lahoti, ve ark. 2020).
Kapanmadan kaynaklanan kısıtlamalarının hafifletildiği haziran ayında bile işlerini geri kazananların sayısı yeterli olmaktan uzaktır; WIEGO araştırmasına katılanların yalnızca yüzde 51'i çalışabiliyordu. Ayrıca, salgının etkilerinin ve toparlanmanın kayıt dışı iş sektörleri arasında farklılık gösterdiği de ortaya çıkmıştır. Yalnızca atık toplama sektöründe, ankete katılanların çoğunluğu (yüzde 78) bu dönemde çalışmaya devam edebilmiştir. Sokak satıcıları ve ev işlerinde çalışabilenlerin oranı ise, Haziran ayında bile sırasıyla yalnızca yüzde 53 ve yüzde 42’dir.
Ani iş kaybı, kayıt dışı çalışanların ortalama kazançları üzerinde yıkıcı bir etki yaratmıştır. Ankete katılan işçilerin en az yüzde 97'si Haziran'da, kriz öncesine göre daha az hane gelirine sahip olduklarını ve yüzde 54'ü hiç hane gelirlerinin olmadığını bildirmiştir. Nisan ayında kazançlarda ciddi bir düşüş ve Haziran itibarıyla sadece yalnızca çok küçük bir toparlanma yaşandığına tanık olmaktayız (bkz, şekil 1)
Bu ekonomik şokun nedeni sektörler arasında da farklılık göstermektedir. Ev eksenli çalışanlar bakımında, salgın ve ardından gelen kapanma, iş siparişlerinin durması ve pazara sınırlı erişim anlamına gelmekteydi.
Grafik 1: Kapanma ve kapanma sonrası dönemde gelir kaybı (WIEGO, 2020)
Müteahhitlerin iş aldığı fabrikaların çoğu kapandı ve aracıların kendileri de işsiz kaldı. Salgın hastalıktan bu yana çoğu atık toplayıcı dışarı çıkıp atık toplayamadı. Atık toplayıcıların kazançlarının büyük bir kısmı, hurdacılara kuru ve geri dönüştürülebilir atık maddeler satmaktan gelir, ancak ülkede devam eden kriz nedeniyle hurdacılar da kapandı. Buna atık oranlarının büyük ölçüde düştüğü gerçeği de eklenmiştir. Atık toplayıcılar halihazırda eskisine göre daha az kuru atık elde ettiğinden, bundan elde ettikleri kazanç da neredeyse yarı yarıya azalmıştır. Örneğin, önceden kilosu 32 rupiye satılan su şişelerinin fiyatı, kapanma sırasında yarıya düşmüştür.
Ev işçileri açısından ise, ulaşım kısıtlamaları önemli bir engel oluşturmuş ve zorunlu olarak evde kaldıkları sürelerde ya kısmi ücret ödenmiş ya da hiç ödenmemiştir. Yatılı işçi olarak çalışmaya devam edenler, ücretlerde mukabil bir artış garantisi olmadan çok daha artan bir iş yüküyle karşı karşıya kalmışlardır. Kapanmanın sokak satıcıları üzerindeki sonucu dağıtım ağlarının bozulmasıdır. Halen satış yapabilenler için mal ve üretime erişimde zorluklar yaşamışlar ve bunun da ötesinde, polisin şiddetli tacizlerine maruz kalmışlardır. Müşteri sayısının azalması, kazancın da çok düşük olduğu anlamına gelmektedir. Şu anda bile, birçok satıcı işlerine devam etmenin yolunu hâlâ bulamamıştır ve sınırlı tasarrufları da tükenmiştir.
Cinsiyet etkisi
Ülkenin geri kalanında olduğu gibi, Delhi'de de işgücü piyasasında cinsiyet ayrımcılığı söz konusudur. Şehirdeki kayıt dışı işçiler arasında kadınlar toplamın yalnızca yüzde 15'ini oluşturur ve bu da kadınların işgücüne düşük katılımını yansıtmaktadır. Bununla birlikte, tüm kadın işçilerin yüzde 76,4 gibi ezici bir çoğunluğu kayıt dışı ekonomidedir. Kadınlar genellikle, sosyal korumadan yoksun ev işçiliği ve ev eksenli çalışma gibi genellikle istikrarsız, en az güvenli ve düşük kazançlı işlerde çalışmaktadır. Covid-19 krizinin son aylarında, Delhi'de, kadınların üzerindeki bakım yükü artarken, çalışma oranında ve kazançlarında keskin bir düşüş oldu. Bu iki faktör birlikte, krizin kadınlar üzerindeki etkisini erkek meslektaşlarınınkine göre çok daha şiddetli hale getirmiş, kadınların mağduriyetini ve sonrasında ekonomik krizden çıkışlarını uzatmış ve zorlaştırmıştır.
İş ve kazanç kaybı, özellikle ev işçiliği ve ev eksenli çalışma gibi kadınların ağırlıkta olduğu bazı kayıt dışı çalışma kategorileri için özellikle şiddetli olmuştur. Delhi'deki ev işçileri, Nisan ayında yalnızca yüzde 1 çalışma oranıyla en kötü durumda olanlardır. Kapanma dönemi bittikten sonra bile, işçilerin yalnızca yüzde 42'si Haziran ayında çalışabilmiştir. Ev eksenli çalışanlar bakımından ise, bu işçilerin iş kapasiteleri, emeklerine yönelik talebin tedarik zincirinde devam eden kesintilere bağlı olarak düşmesi nedeniyle, kapanma dönemine göre daha fazla azalmıştır. Bu durum, bu sektörlerin krizden önce bile çok düşük ücretli sektörler olmasıyla ilgilidir.
Sokak satıcılığı ve atık toplama gibi sektörlerde bile, kadınların eski durumlarına geri dönmesi, erkeklere kıyasla daha yavaş olmuştur. Kapanma kısıtlamaları hafifletildikten sonra bile, erkek atık toplayıcıların yüzde 86'sına karşılık kadınların ancak yüzde 50'si işine devam edebilmiştir ve kazançları da çok daha düşüktür. Bu, kriz öncesi ve sonrası kazançları erkek satıcılarınkinden daha düşük olan kadın satıcılar için de geçerlidir. Tarihsel olarak, genel kabul gören anlayış kadın satıcıların, daha büyük satıcı grubu içinde bile, pek de tekin olmayan yerlerde kolay bozulur ürünler satmasıdır. Taciz ve cezalandırma korkusu ile artan bakım yükü bileşiminin kadınların sokak satıcılığına kaldıkları yerden devam edememelerine neden olduğu varsayılabilir.
Bu arada, çalışmak sadece tek bir risk faktörüdür; kadınlar ayrıca ev işleri ve bakım sorumluluğunu orantısız bir biçimde üstlenmektedirler. WIEGO araştırması, tüm bakım sorumluluğu kategorilerinde görülen artışın kadınlar aleyhine orantısızca yüksek olduğunu göstermektedir (bkz. Şekil 2).
Şekil 2: Covid-19 krizi sırasında bakım sorumluluklarındaki artışın cinsiyete göre ayrılmış hali (WIEGO, 2020)
Jagruti Devi’nin hikayesi
Jagruti Devi, kocası ve üç çocuğuyla birlikte Güney Delhi'deki Rangpuri Pahadi'nin kenar mahallelerinde yaşıyor. Covid-19 krizinden önce, evden evde dolaşarak atık toplayan kocasına atık ayırma işlemini evde yaparak yardım ediyordu. Kriz Delhi'ye sıçradığında ve şehir kapanma sürecine girdiğinde, çalışmak ve kendini desteklemek için hiçbir yolu yoktu. Kocası, çalışmak için her dışarı çıkışında acımasız taciz riskiyle karşı karşıya kalarak tek bir atık bile toplayamadan döndüğünde, Jagruti Devi de işsiz kaldı.
Kapanma kısıtlamaları hafiflediğinde, tasarrufları tükenmişti. Bunun üzerine alternatif iş kaynakları aramak zorunda kaldı. Şimdi günde iki kez ev işçisi olarak çalışmaya gidiyor ve gittiği evlerden biri de ev sahibinin evi, kira karşılığı çalışıyor. Öğleden sonra evde atıkları ayırıyor ve akşamları, kocasının sebze satışına çıktığı arabayı düzenlemesine yardım ediyor. Tüm bunlara rağmen, geliri kriz öncesi seviyelerin oldukça altında kalıyor.
Bütün bu işleri, artan bakım yükünü ve ev sorumluluklarını dengelemeye çalışırken yapıyor. Okullar kapandığında, çocuklarının eğitimlerine devam edebilmesi için bir akıllı telefon edinebilmek için mücadele etmek zorunda kaldı. “Hepimiz ne kadar paramız varsa birleştirdik, çocuklar bile kumbaralarını kırdı da öyle bir telefon alabildik. Artık hepimiz aynı telefonla idare etmek zorundayız.” diyor.
Üzerindeki yük sorulduğunda, ailesini besleyebilmek için çalışmaya ve hareket etmeye devam etmesi gerektiğini söyleyerek pragmatik bir yaklaşım benimsiyor. Devlet yetkililerinden hiçbir beklentisi yok, ancak salgın sırasında birçok kez ona yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerini temin eden ve ayrıca e-kupon başvurusunda bulunmasına ve iki kez hükümet karnesi almasına yardımcı olan STK'ya duyduğu minnettarlık duyuyor. Jagruti, Şubat 2021'de, kapanmadan neredeyse bir yıl sonra durumundan bahsederken, çocuklarının okula geri dönmesi ve birden fazla işte çalışmayı bırakıp biraz dinlenebilmek için kendi işine kaldığı yerden devam edebileceği bir normalliğe dönmeyi beklediğini söylüyor.
Bundan başka, Covid-19 krizi ve buna bağlı bağlanma, kayıt dışı çalışan hanelerde yoğun strese neden olmuştur. Aniden çalışamaz hale gelme ve gelir düzeyindeki sert düşüş, kayıt dışı çalışanların kendilerini ve ailelerinin karnını doyurabilmek de dahil, en temel ihtiyaçları karşılama becerilerini ağır bir şekilde etkilemiştir. Görüşülen atık toplayıcıların yarısından fazlası, anketin yapıldığı aydan bir önceki ay, bir noktada gıda güvencesizliği ile karşı karşıya kalırken, yüzde 57'si hane halkı arasındaki yetişkinlerin aç kaldıkları günler olduğunu bildirmiştir. Diğer üç sektördeki işçilerin yaklaşık yüzde 25-30'u da aynı şekilde açlık yaşadığını bildirmiştir.
Bu tür yoksunluk durumlarında, kadınlar genellikle çocukların refahı ve açlıkla başa çıkma konusundaki endişelerini dile getirmişlerdir. Delhi'deki işçilerden biri şöyle diyor: “(Bu noktada) istediğim tek şey, çocuklarımın aç uyumaması.”
Bu durum, gıda güvencesizliğinin kadınlarda yaratmayı zihinsel travmayı göstermektedir. Başka işçilerin tanıklıkları da aynı duyguyu ortaya koymaktadır. Başka bir kadın şöyle diyor: “Ailemde çocuğum dahil beş kişi var. Çocuğu kendimizi beslediğimiz gibi besleyemeyiz; bir çocuk sadece yarım litre sütle yaşayamaz.”
Delhi'den ev işçisi bir kadın, kaç işçinin “tüm aileyi doyurmak için” yeterli yiyeceğe sahip olmadığından “her bir aile üyesine daha küçük miktarlar verdiklerini” anlatıyor.
Salgın vurduğunda çocuk bakım tesisleri kapanmasıyla uygun fiyatlı ve kaliteli bakım hizmetlerine erişimi olmayan kayıt dışı kadın işçiler, yaptıkları ücretsiz bakım işini artırıp ücretli ya da ücretsiz çalıştıkları işte harcadıkları zamanı azaltarak bakım tedarikinin maliyetlerini karşılamak zorunda kalmışlardır. Daha önceki araştırmalar, çocuk bakımı sorumluluklarının kayıt dışı çalışan kadın işçilerin gelir güvenliğini nasıl pek çok açıdan etkileyebileceğini vurgulamıştır−daha esnek, ancak daha güvensiz ve daha az ücretli işler arama eğilimindedirler; çocuk bakımı, çalışma düzenini geliri olumsuz etkileyecek şekilde değiştirir, kadınlar eşzamanlı olarak hem çocuk bakıp hem çalıştıklarında dikkatleri dağılır ve üretkenlik azalır; ve nihayetinde kadınlar, çocuk bakımı sorumlulukları nedeniyle çalışamadığında tasarruf azalır (Alfers 2016).
Çocukların artık çevrimiçi eğitim alıyor olmasının getirdiği ek sorumluluk, kadınların üzerindeki yükü daha da artırdı. Pek çok yoksul işçi, çok az bir gelire sahip olduğu veya hiç olmadığı zamanlarda bile bir akıllı telefona yatırım yapmak zorunda kalmıştır. Evde eğitimin yanı sıra, hasta, engelli ve yaşlı bakımının yükü de çoğu kez kadınlara düşmektedir. Çocuk sahibi kadın işçiler sık sık yer yokluğundan, gürültünün ve ev işlerinin artmasından ve çocuklarının eğitimi ve refahıyla ilgili endişelerinden şikayet etmektedir. Ayrıca, kadınların ev dışındaki bakım görevleri Covid-19'a maruz kalma olasılıklarını artırmıştır. Örneğin, haneye özel su şebekesi olmadığı durumlarda kadınlar orantısız bir eve su taşıma yüküyle karşı karşıya kalmaktadır ve ortak tuvaletler birçok kadın için sadece hijyen açısından risk oluşturmakla kalmaz aynı zamanda şiddet ve taciz alanlarıdır. Temel su ve temizlik hizmetlerinden yoksun kötü bir yaşam alanı, kadınların hastalığa karşı savunmasızlıklarını artırmaktadır. Artan bakım yükü, kadınların sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir, duygusal yorgunluğun, zihinsel gerginlik ve kaygının artmasına neden olmaktadır. Gelirin azaldığı bir durumda, özel çocuk bakım merkezleri veya diğer hane halkı yardımları gibi dışarıdan sağlanan bakım ihtiyaçları da kadınlara yüklenmektedir. Sağlık, ekonomi ve bakım krizinin birleşik etkisi, kayıt dışı çalışan kadınların sessiz ve uzun vadeli kurbanlar olarak yaşamaya devam ettiği bir duruma neden olmaktadır.
Adil ve eşit bir “yeni normal” inşa etmeye doğru
Tüm sektörlerdeki kayıt dışı çalışanlar, kapanma aylarını bugüne kadar karşı karşıya kaldıkları en zor zaman olduğunu söylemekte ve çalışamama ve para kazanamama durumunu salgının hayatlarında yarattığı en önemli sonuç olduğunu belirtmektedirler. Bu kent işçileri, enformel işletmelere, enformel faaliyetlere karşı genellikle düşmanca yaklaşan veya cezalandırma eğilimi içinde olan ve kriz öncesinde bile birçok sorunla karşılaşıldığı yasal ve politik bir ortamda faaliyet göstermektedir. Çalışma haklarının ellerinden alınmasıyla birlikte, Covid-19'un doğurduğu sağlık krizi kısa sürede aynı zamanda bir ekonomik krize ve bakım krizine dönüşmüştür. Özellikle kadınlar, bazılarının güvenli ve üretken geçim kaynakları olmayan düşük ücretli işlerle meşgul olduğu ekonomik fırsatlardan yoksundur. Sosyal dezavantajları ve kötü çalışma koşulları nedeniyle sadece daha yüksek risklerle karşı karşıya olmakla kalmamaktadırlar aynı zamanda bu risklerle baş edebilmek için ellerinde daha az kaynak vardır. Elde ettikleri düşük kazanç, artan bakım yükü ve uzun vadeli desteğe erişememek veya bundan çok az yararlanmak, salgının kayıt dışı çalışanlar, özellikle kadınlar üzerindeki etkisinin devam etmesi ve uzun vadeli sonuçlar doğurması anlamına geliyor. O halde buna verilecek yanıt, adil ve eşitlikçi daha iyi bir "yeni normal" in yeniden inşa edilmesi amacıyla uzun vadeli ve reform odaklı olmalıdır.
Yukarıda açıklandığı gibi, Covid-19 krizinin etkisi kayıt dışı çalışanlar üzerinde şiddetli olmuş ve hayatlarını her bakımdan etkilemiştir, özellikle de kadın çalışanların. 2021'in başlarında bir miktar normallik işareti belirmiş olsa da, işçiler kazançlarında çok cılız bir iyileşme, ağır borç yükü ve hafiflemeyen bakım yükü ile hâlâ mücadele ediyorlar. Salgının ortaya çıkardıklarından ders alarak, salgın sonrası dönemin daha adil ve eşitlikçi bir hale gelmesine katkıda bulunabilecek birkaç orta ve uzun vadeli önlem vardır. İşte bazı öneriler:
Geçim kaynaklarına yeniden kavuşmayı sağlayacak yatırımlar yapılması: Gelecekteki iyileşme açısından, insanların geçim kaynaklarına yeniden kavuşmalarının desteklenmesi, tüm sektörlerdeki işçilerin ifade ettiği karşı konulmaz bir biçimde en yaygın ihtiyaçtır. Bu, hem taciz edilmeden çalışmak için gerekli izinlerin verilmesini hem de çalışabilecekleri fırsatlara ve sermayeye erişimi içermektedir. Örneğin, birçok sokak satıcısının işini sürdürmesi hâlâ zor çünkü insanlar hastalığın pazarlarda daha kolay yayılacağından korkmaktadır. Bu, güvenli ve sosyal mesafe kuralına uygun bir sokak satıcılığı pazarı ihtiyacını akılda tutarak yenilikçi bir pazar yeniden tasarımını savunmak için bir fırsattır. Benzer şekilde, ev eksenli çalışanlar, şu anda yüksek talep gören maske ve ek koruyucu ekipman imalatına ev eksenli çalışanları dahil edilmesine yönelik mevcut çabaları desteklenmesi ve teşvik edilmesi de dahil olmak üzere, hedefli bir geçim kaynaklarının iyileştirilmesi programına ihtiyaçları duymaktadırlar. Çocuk bakım merkezlerinin yeniden açılması ve çalışma saatlerinin artırılması, kadınların işe geri dönmelerini hızlandıracaktır.
Tanıma ve düzenleme: Başta kadınların ağırlıkta olduğu tüm çalışan grupları işçi olarak tanınmalı ve çalışmaları, insana yakışır bir ücret ve çalışma koşullarını güvence altına alan iş mevzuatı kapsamına alınmalıdır. Kayıt dışı çalışanların, şehrin sorunsuz işlemesini sağlanmasında önemli bir rolü vardır ve eğer bu salgın onlar için bir şey yaptıysa, bu, verdikleri emeğin bu yönünü vurgulamak olmuştur. Kayıt dışı çalışanların emeğini kamusal söylemde merkeze yerleştirmeye devam etmek ve rehabilitasyon ve iyileşmelerini destekleme yollarını aktif olarak tartışmak gerekmektedir. merkezi hükümetin son dönemde ortaya koyduğu bir inisiyatifle, sokak satıcılarının kayıt altına alınması için, tavsiye mektuplarını vekalet olarak kabul etme uygulaması başarılı bir şekilde uygulandığı takdirde, tüm sektörlerdeki kayıt dışı çalışan işçilerin vekaleten belgelenmesi konusunda model olabilir.
Kapsayıcı sosyal koruma: Kriz, sosyal koruma sistemindeki boşlukların kayıt dışı çalışanların devlet yardımlarına erişiminin önündeki en büyük engel olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Kayıt dışı çalışanların çoğu şu anda iş ve sosyal koruma yasalarının kapsamı dışında kalmaktadır. Pek çoğu, elverişli bir kimlik belgesinden yoksun olmaları ve dışlayıcı bürokratik engellerin nedeniyle devlet yardımlarına erişememiştir. Göçmen işçiler, onları şehre bağlayan belgelere sahip değildir ve sonuç olarak devlet yardımı girişimlerinin dışında kalmışlardır. Aksi yöndeki iddialara rağmen, hâlâ Hindistan’a damgasını vuran bir dijital uçurum söz konusudur ve çok sayıda işçi, internet erişimleri olmadığı için e-karne programına kayıt olamadıklarını bildirmiştir.
Günün ihtiyacı kayıt dışı çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanmasıdır. Bu durum, kayıt ve erişim gereksinimlerinin kolaylaştırılması konusunda ivedi çaba gerektirmektedir. Devletin, ayrıca, halk sağlığı sistemimize yatırım yapması ve kayıt dışı çalışanları mevcut sağlık ve sigorta programlarına dahil etmesi, mahalle ve topluluk düzeyinde temel sağlık hizmetlerinin sağlanmasını mümkün kılması gerekmektedir. Günümüzde, uygun fiyatlı ve coğrafi olarak uygun yakınlıkta, nitelikli toplu test ve karantina merkezlerine erişimin sağlanması da şarttır. Bundan başka, yaşamları ve çalışma koşulları üzerinde çok daha sert etkiler yaratan bu krizle karşı karşıya olan kadın işçilerin orantısız bir şekilde üstlendiği bakım sorumluluklarının hafifletilmesi bir zorunluluktur. Sosyal koruma, kadınlar bakımından, üzerlerine aşırı bir bakım sorumluluğu yüklenmiş kayıt dışı çalışan kadınların çalışmaya devam etmeleri sağlamak üzere tam gün çocuk bakımı gibi hizmetleri de içermesi gerekmektedir.
REFERANSLAR
Alfers, Laura. 2016. Our children don't get the attention they deserve: A synthesis of research findings on women informal workers and child care from six membership based organisations (Çocuklarımız hak ettikleri ilgiyi göremiyorlar: Altı üyeli örgütün kayıt dışı çalışan kadın işçiler ve çocuk bakımı üzerine araştırma bulgularının bir sentezi). WIEGO.
Lahoti, Rahul, Rosa Abraham, Surbhi Kesar, Paaritosh Nath, ve Amit Basole. 2020. Azim Premji Üniversitesi COVID-19 Livelihoods Survey (Covid-19 Geçim Kaynakları Anketi).
https://cse.azimpremjiuniversity.edu.in/wp-content/uploads/2020/06/Comp…, Bengaluru: Azim Premji Üniversitesi.
NCAER, National Data Innovation Centre (Ulusal Veri Geliştirme Merkezi). 2020. Delhi NCR Coronavirus Telephone Survey Round 1 (Delhi Koronavirüs Telefon Anketi 1. Tur) (Nisan 3-6): Ön rapor: http://testnew.ncaer.org/image/userfiles/file/NDIC-TEL/DCVTS%20Results%…, New Delhi: National Council of Applied Economic Research.
Raveendran, Govindan, ve Joann Vanek. 2020. Informal Workers in India: A Statistical Profile (Hindistan’da Kayıt Dışı Çalışan İşçiler: İstatiksel bir Profil). WIEGO Statistical Brief No. 24. https://www.wiego.org/publications/informal-workers-india-statistical-p…, WIEGO.
WIEGO. 2020. COVID-19 Crisis and the Informal Economy: Informal Workers in Delhi, India (Kriz ve Kayıt Dışı Ekonomi: Hindistan, Delhi’de Kayıt Dışı çalışan İşçiler). https://www.wiego.org/publications/covid-19-crisis-and-informal-economy…, Women in Informal Emplyment: Globalising and Organising
Web bağlantıları listesi:
‘Impact of COVID-19’- Delhi Diary, Avi Majithia & Malavika Narayan’ın blogu- https://www.wiego.org/impact-covid-19
https://thewire.in/women/women-informal-workers-lockdown
https://scroll.in/article/971621/reimagining-urban-housing-for-those-wh…
‘Govt launches Rs. 5,000-cr special credit facility for street vendors; here's all you need to know about Rs. 10,000 loan scheme’(Hükümet, sokak satıcıları için 5000 Rupilik özel bir kredi olanağı sunuyor; 10.000 Rupilik kredi programı hakkında bilmeniz gereken her şey burada). Firstpost News makalesi. 1 Haziran 2020 https://www.firstpost.com/business/govt-launches-rs-5000-cr-special-credit-facility-for-street-vendors-heres-all-you-need-to-know-about-rs-10000-loan-scheme-8435181.html
‘Covid-19: How India can ensure that women in the informal sector get the protection they deserve’ (Covid-19: Hindistan, kayıt dışı sektörde çalışan kadınların hak ettikleri korumayı almalarını nasıl sağlayabilir?), Shalini Sinha. 12 Mayıs 2020. The Scroll. https://scroll.in/article/961181/covid-19-how-india-can-ensure-that-women-in-the-informal-sector-get-the-protection-they-deserve
‘PM SVANidhi: Centre launches 'Letter of Recommendation' module for street vendors’ (MV Svandidhi: Merkez, sokak satıcıları için 'Tavsiye Mektubu' modülünü başlattı). India TV. 7 Ağustos 2020. https://www.indiatvnews.com/news/india/pm-svanidhi-centre-launches-lett…
‘All you need to know about the One Nation, One Card Scheme’ (Bir Ulus Bir Program hakkında bilmeniz gereken her şey). Deccan Harald. 2 Ağustos 2020. https://www.deccanherald.com/national/all-you-need-to-know-about-the-one-nation-one-card-scheme-868618.html
Sonnot:
[i] Aksi belirtilmedikçe, bu makaledeki veriler bu rapordan alınmıştır. https://www.wiego.org/publications/covid-19-crisis-and-informal-economy-informal-workers-delhi-india
Bu metin İngilizce'den Türkçe'ye Deniz Tuna tarafından çevrilmiştir.
* WIEGO Ağı, üç ayrı gruptan bireylerin ve kurumların oluşturduğu küresel bir ağdır. Bu gruplardan biri, kayıt dışı çalışan işçiler konusunda üyelik temelli faaliyet gösteren sendikalar, kooperatifler ve işçi birlikleri; ikincisi alanda çalışan araştırmacı ve istatistikçiler, üçüncüsü kalkınma ajanslarından uygulayıcılardır. Tüm dünyada 50’den fazla uzman barındırır ve gönüllülük temelinde çalışır.-ç.n.
* The National Capital Region: Ulusal Başkent Bölgesi. Delhi Ulusal Başkent Topraklarının merkezinde Haryana, Uttar Pradeş ve Rajastan eyaletlerini kapsayan bir planlama bölgesi. Bölgenin altyapısını, toprak kullanımını vb. gibi hususları geliştirmek üzere 1985’de yürürlüğe konulmuş bir plandır.-ç.n.
Bu metin İngilizce'den Türkçe'ye Deniz Tuna Dink tarafından çevrilmiştir.