ABD-İRAN Siyaseti: Savaş Yorgunluğu ve Savaş Tehdidi Arasında

Analiz

Donald Trump kendini bir çıkmaza sokmuş gibi görünüyor. Seçim kampanyasının ortasında, Yakın ve Orta Doğu’daki bir savaştan sorumlu tutulmak istemiyor. Aynı zamanda, geri adım atmayan güçlü bir adam profili çizmek istiyor. Bu da genel durumu öngörülemez kılıyor.

Teaser Image Caption
ABD, Washington'da bulunan Beyaz Saray
  1. Askeri Harekatı Kim İstiyor?
  2. Askeri Harekat Nasıl Önlenebilir?
  3. Durum Daha da Gerginleşecek mi?

ABD ve İran arasında artan gerilimde Donald Trump’ın payı büyük. İran’ın bölgedeki agresif ve istikrarsızlaştırıcı rolüne tepki olarak Trump, diğer tüm partilerin muhalefetine karşı, İran’la olan nükleer anlaşmayı iptal etti. O zamandan beri ABD, İran’a karşı ekonomik yaptırımları ağırlaştırma politikası yürütüyor.  Buna göre İran baskı altına alınarak, yeni ve daha geniş kapsamlı bir nükleer anlaşmaya razı olacak. Bu azami baskı siyasetinin etkileri oldu ve İran ekonomisi bu durumdan son derece olumsuz biçimde etkilendi. Ama sonuç olarak bu durum İran’ı yeni müzakere masasına oturtmadı. Bunun tersine İran da bölgesel güvenlik politikası çerçevesinde gerginliği tırmandırarak ve haziran ayı sonunda bir ABD insansız hava aracını vurarak ABD’yi baskı altına almaya çalıştı. Buraya gelinmesinin nedenlerinden biri olarak, şu ana kadar ABD’nin ne İran’ın ne de bölgedeki diğer aktörlerin yararına olacak gerçekçi ve inandırıcı bir öneride bulunmaması gösterilebilir. Bunun tersine ABD yönetiminde İran’da rejim değişikliği isteyen sesler yükseliyor ve bu da müzakere ihtimalini iyice düşürüyor. Diğer taraftan Donald Trump, askeri gerilimi tırmandırma peşinde olmadıklarını yeniden vurguladı. Trump yeni seçimlere hazırlanıyor ve Amerikan halkının çoğunun savaş yorgunu olduğunu biliyor. Afganistan savaşından 18 ve Irak savaşından 16 yıl sonra (ki her ikisinde de ABD yenilmiş sayılabilir) Amerikan kamuoyunda Yakın ve Orta Doğu’da yeni başlayacak bir savaşa destek nerdeyse yok gibi.

1.Askeri Harekatı Kim İstiyor?

Yine de Washington’da, ulusal güvenlik danışmanı yeni-muhafazakr John Bolton gibi askeri harekattan yana olan güçlü sesler var. Bu kişiler, ABD’nin ezeli düşmanını ortadan kaldırmanın ve bölgeyi Amerikan çıkarlarına göre yeniden düzenlemenin tam zamanı olduğunu öne sürüyorlar. Bunun yanı sıra, İran’ın İsrail’I yok etme fantezileri nedeniyle, nükleer anlaşmaya rağmen yakın bir gelecekte İran’ın bir atom silahı edinebileceğini öne sürenler de var. Son olarak, İran’ın bölgede gerginliği artıran hamlelerinin karşılıksız bırakılmaması gerektiğini, yoksa İran’ın bölgede daha gözü pek davranmak için cesaret bulacağını savunanlar var.

Bu nedenle, her iki tarafın karşı tarafa azami derecede baskı uygulama stratejisi, her hamleye bir karşı hamleyle cevap verilmesi ve siyasi çıkış yollarıyla diplomatik becerinin eksik oluşu, krizin artarak devam edeceğini ve sonunda geniş çaplı bir askeri çatışmaya dönüşeceğini akla getiriyor. Bunun ise, İran’ın komşusu olan AB dahil olmak üzere bütün bölgede, küresel enerji pazarında ve okyanus aşırı ortaklık çerçevesinde son derece dramatik insani ve siyasi sonuçları olacaktır. Sonuç olarak ABD, böyle bir savaşta Avrupa’nın desteğini hesaba katmamalıdır.

2. Askeri Harekat Nasıl Önlenebilir?

2020 sonbaharında ABD’de başkanlık ve kongre seçimleri olacak. Neredeyse tüm demokrat başkan adayları, seçimi kazanmaları halinde İran’la nükleer anlaşmanın yeniden sağlanmasını istediklerini belirttiler.  Eğer demokratlar kazanırsa, anlaşmanın uluslararası ortakları o zamana kadar anlaşmaya sadık kalırsa ve gerginlik çatışmaya dönüşmezse, yeni bir siyasi çözüm bulunabilir. AB bu konuda elinden gelieni yapmalı.

Amerika’nın Bakış Açısı:

Savaş yorgunluğu ve askeri harekat arasında kalan Donald Trump kendini bir çıkmaza sokmuş gibi görünüyor. Seçim kampanyasının ortasında, Yakın ve Orta Doğu’daki bir savaştan sorumlu tutulmak istemiyor. Aynı zamanda, geri adım atmayan güçlü bir adam profile çizmek istiyor. Bu da genel durumu öngörülemez kılıyor. Daha fazlası…

İsrail’in Bakış Açısı

Ruh İkizi mi? Trump ve Netanyahu

İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump’un İran’a karşı çatışmacı tutumunu destekliyor ve cesaret veriyor. Ancak askeri bir harekat İsrail için büyük riskler taşıyor. Daha fazlası…

Avrupa’nın Bakış Açısı

Gerginliğin Hafifletilmesi

AB dış politika sorumlusu, ABD ve İran’ı körfezdeki gerginliği tırmandırmamaları konusunda uyardı. AB aynı zamanda nükleer anlaşmanın kurtarılmasına çalışmalı. Daha fazlası...

 

 

Ancak oraya gelene kadar daha henüz çok zaman var ve hiçbir şey belli değil. Savaşın önlenmesi, her şeyden önce halihazırdaki ABD ve İran hükümetlerinin atacağı adımlara bağlı. ABD tarafında durum, Donald Trump’ın elinde: Seçim çalışmalarında ABD’nin askeri açıdan çekilmesi mi yoksa Trump’ın hiç zayıflık göstermeyen, her darbeye karşılık veren sert adam imajı mı önemli olacak?

3. Durum Daha da Gerginleşecek mi?

İran’ın bir Amerikan insansız hava aracını düşürdükten sonra Trump’ın askeri missilemede bulunmaması, onun askeri hareketı hemen düşünmediğini gösteriyor. Ancak Trump’ın duruma ya da muhafazakâr medyadaki güncel yorumlara göre kararlarını günden güne değiştirmesi ve öngörülemezliği aynı zamanda bir sorun. Bunun yanı sıra, her iki tarafın da tahrike tahrikle karşılık vermesi, her iki taraf bunu istemese de savaşa kadar gidilmesine neden olabilir. Son olarak, bundan sonraki gelişme büyük ölçüde İranlı yöneticilerin hesabına da bağlı. Bu da durumu oldukça değişken ve öngörülemez yapıyor.

“Ateşle Oyun: ABD ve İran Savaşın Eşiğinde mi?” isimli dosyamızdan bir katkı.