Birleşmiş milletler 23. İklim Zirvesi geçtiğimiz yıl 6-17 Kasım arasında Fiji liderliğinde fakat Almanya ev sahipliğinde Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleşti. HBSD olarak, her iklim zirvesinin ardından sivil toplum gözü ile takip edilen konuları araştırmalara kaynak oluşturması ve bu alada bir arşiv çalışması olması için, bir web dosyası hazırlamaktayız. COP23’ün ardından da değerli yazarlarımızın katkıları ile bir dosya hazırladık. COP23 zirvesi boyunca ele alınan konuları kısa başlıları ile hatırlayalım.
Talanoa Diyalogu
Fiji dilinde arka plana bir şey gizlemeden hikâyeler anlatmak anlamına gelen ‘talanoa’ sözcüğü COP23’ün ana teması olarak seçilmişti. Toplam da 5 büyük kasırganın ardından BİMÇDS tarafı 197 ülkeden birçok katılımcı bu tema ile iklim değişikliğini ele al ak adına COP23’e katıldı.
Ev Sahibi Fiji ise geçtiğimiz yıl Winston Tayfunu’nunda gayri safi milli hâsılasının üçte birini, 44 vatandaşını ve 40.000 yaşam alanını kaybetmiş bir ülke olarak ev sahipliği yaptı. Bu sebeple talanoa diyaloğu en çok iklim mağduru ülkelerin her şeyi tüm açıklığı ile konuşmak ve diyalog geliştirmek için başlattıkları bir müzakeredir diyebiliriz. Bu diyalog Paris Kurallar Kitabı oluşturulurken iklim direnci için sağlanması vaat edilen 2020’ye kadar yıllık 100 milyar dolarlık katkıyı gündemde tutmak ve NDCler ile sağlanacak karbon azaltımı teşvikine ivme kazandırmak adına kilit rol oynamaktaydı.
Paris Kurallar Kitabı
Paris Anlaşması’nın 2015 kabul edilmesinin sebeplerinden biri tüm teknik detayları zamana yayıp 2018’de nihayi olarak görüşülecek şekilde alan bırakmasıdır. 2018 Görüşmelerin teknik bir zeminde somut bir yol haritasına dönüştürüleceği yıldı ve bu sürecin çıktısı da Paris Kurallar Kitabıydı.
Kuralalr Kitabı’nın görüşmeleri geçen yıl Marakeş’te iki oturumla başladı. 2018’de Bonn’da devam etti ve önümüzdeki yıl COP 24 ‘te Polonya’da tamamlanacak.
Kolaylaştırıcı Diaylog
Paris kararı ayrıca COP'un 2018'de “Kolaylaştırıcı Diyalog” adı altında özellikle ulusal katkıların görüşülmesi için müzakere başlatmasını zorunlu kılmaktadır. Diyalog, tüm ülkelerin tek tek NDC'lerini değerlendirmek ve güçlendirmek için 2023'ten başlayarak her beş yılda bir gerçekleştirecekleri “Global Stocktake” için bir başlangıçtır. Paris Anlaşması'nın hedefine ulaşmak için küresel ilerleme, Kolaylaştırıcı Diyalog aracılı ile teknik ve politik detayları 2017 COP’unda görüşerek sağlanmıştır. Kolaylaştırıcı Diyaloğun Paris’ katkısı budur.
Paris Anlaşması ve Karar metninde yer alan öğelerin hemen hemen tamamının COP 24'te kabul edilmesi planlanmaktadır. Ancak COP 23 müzakerelerinde bazı ülkelerin, Kural Kitabı'nın sonuçlandırılmasını geciktirmeye istekli olduğu görülmüştür. Oysa bu ertelenemez bir görevdir. COP 24’te bir yol haritası ile bir an evvel iklim eylemine başlamanın tek yolu ertelemeden bu görüşmelerin bitirilmesidir.
Kayıp ve Zarar
Fiji ev sahipliğindeki bu Pasifik COPunun bir kayıp- zarar müzakereleri konferansı olması beklenmekteydi. Fakat ne kayıp-zarar gündemlerinde üzerine konuşulacak hali hazırda mevcut para ne de bu konuyu görüşmek için yeterli istek yoktu.
Kayıp ve Zarar terimi açmak gerekirse, kayıp; iklim değişikliği kaynaklı yaşam alanı, toprak kültürel miras ve bizatihi yaşamın kendisinin kaybı demektir. Zarar ise aslında geri kazanılabilir veya iyileştirilebilir iklim değişikliği sebebi ile zarar görmüş varlığı kast etmektedir. Örneğin bir kasırga sonrası kaybolan toprak ve canlılık kayıpken yıkılan binalar, köprüler gibi örnekler zarardır.
BMİDÇS'nin ortak-ama-farklılaştırılmış sorumluluklar (CBDR) temel prensibi altında, gelişmiş ülkelerin tarihsel ve kümülatif emisyonları nedeniyle genellikle bu emisyonlardan sorumlu olmayan yoksul ada ülkeleri iklim felaketleri ile karşı karşıya kaldıklarında sorumluluğu almak gelişmiş ülkelere düşmektedir. Bunun için de kayıp zarar için vaat edilmiş fonların vaat edilmiş katkılarının gelişmiş ülkelerce sağlanması gereklidir. Ancak gelişmiş ülkeler, finansal ve yasal yükümlülüklerini kabul etmekten korktukları için kayıp ve zarara karşı finansmanı tartışmayı reddetmektedirler. Bunu, BMİDÇS bağlamında ele alma konusundaki isteksizlik, resmi iklim müzakereleri dışında, bireyler, gruplar ve hatta kurumaların çareyi iklim davalarında aradığı gözlemlenmiştir. 2018’de de COP23 sırasında özellikle sivil toplumun artan iklim davalarını kayıp-zarar ile ilintili olarak sıkça konuştuğu görülmüştür.
Aralık 2010'da Cancun'da COP 16'da, ülkeler Cancun Adaptasyon Çerçevesi'nin bir parçası olarak kayıp ve zararı nasıl ele alacaklarını düşünmeye karar verdiler. Varşova Uluslararası Kayıp ve Zarar Mekanizması (WIM) Kasım 2013'te COP 19'da kararlaştırıldı ve üç ana işlevi içeriyor: bilgiyi geliştirmek, diyaloğu ve koordinasyonu güçlendirmek, kayıp ve zarar için finans dahil olmak üzere eylem ve desteği geliştirmek. Bu üçüncü fonksiyon 2018’de de ele alınmadı.
Geçtiğimiz iki yılda kayıp ve zararın iklim müzakerelerinin üçüncü önemli başlığı mı yoksa adaptasyon altında ele alınacak bir başlık mı olması gerektiği konusunda hararetli tartışmalar yapıldı. Bu bakımdan Paris Anlaşmasının kayıp ve zarar ile ilgili 8. maddesi çok faydalı bir gelişme oldu. Varşova Mekanizmasını uygulamak üzere kurulan yürütme komitesi, altıncı toplantısında 12 Ekim 2017 tarihinde beş yıllık bir taslak çalışma planı hazırladı. Bu plan bilgiyi geliştirmek ve diyalogu güçlendirmek için daha fazla çalışma talep ediyor, ancak hala kayıp ve zarara uğramış fakir ülkelere fon sağlamak için bir mali mekanizma oluşturma planını içermiyor. Çalışma planının finans bölümünde “finansal araçlar” (sigorta) kısmı yer almaktadır, ancak finansal araçlar kısmında finansmanı kimin sağlayacağına ve sorumluluğa ilişkin bir bilgi henüz mevcut değil. 2017’de de bu rollerin belirlenmesine ilişkin herhangi bir ilerleme sağlanamadı.
İklim Finansmanı
İklim finansmanı Bonn’daki en çok konuşulan konulardan biriydi. Her dört yılda bir yenilenen Finansal Mekanizmanın altıncı toplantısı da COP 23 sırasında gerçekleşti. İklim Finansmanının ana fonu haline gelen, Yeşil İklim Fonu ise COP23’te dağıtılması açıklanan fonun miktarı göz önüne alındığında yavaşça ilerleme kaydetmektedir. Sadece agreditasyon görüşmelerinin üzerine ayrıca 2018’de Yeşil İklim Fonu için kredilendirilebilir projeler de görüşüldü.
2017’deki görüşmelerden alınan bilgilere göre GCF şu ana kadar 32 doğrudan erişimi olan kuruluşu ve 27 çok taraflı kuruluşu akredite etmiştir. Bugüne kadar 54 projeye 65 Milyar ABD Doları aktarılmıştır. Özellikle BM ajansları olmak üzere çok kuruluşa da destek olmaya devam etmektedir.
Tarım, Ormanlar ve Alan Kullanımı
Tarım, ormancılık ve arazi kullanımı Paris Anlaşması'nın uygulanmasında kilit bir rol oynayacaktır. Paris Anlaşması uyumlaştırılırken, Bilimsel ve Teknik Danışma Alt Organında (SBSTA) 2017’de de birçok müzakerenin gündemi olmuştur.
Bonn’da tartışılan araçlar olumlu bir gelime sağlayacağı gibi endüstrisel tarım ve ormancılığında önünü açabilir. Zira 2017 görüşmelerinde bunun da ele alındığı gözlenmiştir. Yerel halkın zarar görmesine sebep olacak birçok endüstriyel adım, tarım ve ormancılık iyileştirme faaliyeti altında karbon emisyonu yapmaya devam etmenin bir yolu haline gelebilir. 2017 görüşmelerinde bu yolun kapatılacağına dair bir eğilim görülmemiştir
İklim değişikliği eylemi ve ulusal iklim planlarındaki isteksizlik, iklim politikası gündemine ‘jeomühendislik ‘ (Geoengineering) konusunda riskli ve tehlikeli teknoofix önerilerin aciliyet kisvesinde getirilmesine sebep olabilir. Bunun aksine emisyon açığını kapatmak ve mücadele isteğini artırmak konusundaki tartışmalar, kanıtlanmış teknolojilere dayanan ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Gezegensel Sınırlar bağlamında iklim adaletine katkıda bulunan gerçek radikal ve dönüştürücü emisyon azaltma stratejileri ciddi olarak ele alınmalıdır.
İnsan Hakları
Paris Anlaşması'nın başlangıcında yer alan ‘ İnsan Hakları dil’ hâlihazırda müzakere edilen Kural Kitabının tüm kilit unsurlarında somutlaştırılmalıdır. Bu dili oluşturma adına sivil toplum ve birkaç ülke delegesi, temel ilkelerin ve Tarafların mevcut insan hakları yükümlülüklerinin, yoksulluğun azaltılmasına özel atıflar, Yerli Halkların hakları da dâhil olmak üzere nihai metinden kaldırılmadığından emin olmak için sıkı bir şekilde savaşmak zorunda kaldılar. Halkın katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi, gıda güvenliği ve nesiller arası adalet ve ekosistem bütünlüğü kavramlarının Paris Kurallar Kitabında yer alamsı için aynı çaba 2017’de de devam etti. Paris Anlaşması nasıl İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine atıfta bulunduysa, COP24’te neticelenecek Kurallar Kitabı da bu atıfları somutlaştırmalıdır.
Toplumsal Cinsiyet
BİMÇDS altındaki çalışmaları COP 11 ‘de Lima Çalışma program, CP.7, 1/CP.16, 23/CP.18, 18/CP.20, 1/CP.21, 21/CP.22 ve Paris Anlaşması kararları ardından bir COP 23 kararı olarak Toplumsal Cinsiyet Aksiyon Planı (Gender Action Plan, GAP) altında toplandı. Toplumsal cinsiyet çalışmaları adına bugüne kadar sağlanmış en kapsamlı adımdır bu plan.
Kısaca GAP diye bahsedilen bu eylem planı iklim değişikliği eylem planlarına, teknoloji ve finansman kararlarına ve projelerine toplumsal cinsiyet perspektifini katmayı zorunlu tutmayı amaçlıyor.
Bu eylem planı metninde, amacı şöyle ifade edilmektedir; BİMÇDS’in her aşamasında ve Birleşmiş Milletlerin ilgili birimlerinde iklim politikaları oluşturulurken kadınların eşit, anlamlı ve tam katılmaları sağlanmalıdır. Oluşturulan politikalar cinsiyete duyarlı olmalıdır.
Cinsiyete duyarlı iklim politikası ise şöyle tanımlanmaktadır; azaltım ve uyum planlamaları özellikle teknoloji geliştirme ve transfer, finans, kapasite geliştirme alanlarında yapılırken politika haline dönüştürülen kararlar cinsiyete duyarlılığı, eşit, anlamlı ve tam katılımı gözeten kararlar olmalıdır.
Bu eylem planı, taraflara odaklı olduğu için her tarafa kendi iklim politikalarına göre öznel ilerleme kaydettiği koşulda bunun değerlendirmesinin de öznel olacağını ifade eder. Fakat bu eylem planında toplu uygulamalar için bir zaman çizelgesi bulunmaktadır. Bu zaman çizelgesine göre 2018 yılında çeşitli kademelerde görüşmeler yapılacak, özellikle bu alandaki çalışmalar için çeşitli fonlar teşvik edilecek ve 2019’da ise bu eylem en üst düzeyde Kabul görmüş olacak.
Bu eylem planının beş önemli kademesi vardır;
1. Kapasite geliştirme, bilgi paylaşımı ve iletişim; Paris Anlaşması altında tarafların ve birimlerin eşit bir ilerleme için iletişim ve kapasite geliştirme konusunda katkı koymasını hedefler.
2. Cinsiyet dengeli ve kadın liderliğinde katılım; BİMÇDS proseslerinin tümünde eşit, anlamlı ve tam toplumsal cinsiyet katılımını hedefler
3. Uyum; Birimler ve taraflar açısından ilerlemeler noktasında büyük farkların olmamasını ve tüm ilerlemelerin birbirine yakın düzeyde gerçekleşmesini hedefler.
4. Cinsiyete duyarlı uygulama ve uygulama araçları; Paris Anlaşmasının uygulanmasında tüm araçlarda cinsiyet duyarlılığının olmasını amaçlar.
5. İzleme ve raporlama; Tüm ilerlemelerin BİMÇDS tarafları ve birimlerince izlenip raporlanmasını amaçlar.
Toplumsal cinsiyet başlığı 2017 müzakerelerinin en çok konuşulan başlıklarından biriydi ve Eylem Planı, Paris Anlaşması’nın uyumlaştırma çalışmalarının tümüne yayılması hedeflenmektedir. Dolayısı ile bu başlık uzun sure görüşülecek anlamına gelmektedir.
Halkların İklim Zirvesi
İklim krizi içerisinde, bu krizin aşılması adına samimi kararlar almak için, karar alıcılara uyarı niteliğinde COPlar öncesinde düzenlenen Halkın İklim Zirvesi etkinliğinde 4 Kasım da ‘kırmızıçizgiler yürüyüşü’ ve birçok eylem gerçekleştirildi. 5-7 Kasımda ise Rheinland'da kömür madenciliğine karşı barışçıl bir kitlesel sivil itaatsizlik hareketi olan Ende Gelände eylemleri yer aldı.
Bu hatıllatmanın ardından, değerli yazarlarımızın izledikleri konulara ilişkin bilgi ve deneyim paylaşımlarını dikkatinize sunuyoruz iyi okumalar dileriz.