Günümüzde balıkçılık sektörüne ait resmi kayıtlarda ve çalışma yaşamına katılımda cinsiyet açısından erkeklerin lehine olacak şekilde dengesiz bir durum söz konusudur. 2002 AB raporuna göre Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında en çok kadın balıkçı Yunanistan’dadır. Türkiye’de ise tekne üzerinde çalışan kadın balıkçılarla ilgili herhangi bir sayısal resmi kayıt yoktur.
Balıkçılık, insanların besin ihtiyaçlarını karşılayan en eski geçim kaynaklarından biridir ve yüzyıllardır okyanus, deniz, göl ve akarsularda kadın ve erkek birlikte çalışmaktadır. Antropologlar, kadınların eski çağlardan beri balıkçılık mesleğinin içinde önemli görevler aldıklarını rapor etmektedir. Oysa günümüzde balıkçılık erkeklerin yaptığı bir meslek olarak algılanmaktadır. Balıkçılık sektöründe çok az sayıda kadın teknede çalışmayı tercih etmiş, daha çok işleme, pazarlama ve kafes balıkçılığı alanlarında istihdam edilmişlerdir.
Günümüzde balıkçılık sektörüne ait resmi kayıtlarda ve çalışma yaşamına katılımda cinsiyet açısından erkeklerin lehine olacak şekilde dengesiz bir durum söz konusudur. Kadınların balıkçılıkta zaman içinde kazandıkları yetenekleri ve mesleki tecrübelerini tam olarak değerlendirememesi erkeğin ekonomik olarak üretken, etkin ve görünür olmasına; dolayısıyla da toplumda değer kazanmasına olanak sağlamıştır.
Dünyada ekonomik büyümenin önemli bir parçasını kadınlar oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı olarak kadınların çalışma yaşamındaki eşitsiz durumu, onların üretim süreçlerine aktarılmasıyla ortaya çıkmıştır. Cinsiyete dayalı eşitsiz durumun göstergesi, kadınların çalışma yaşamına girmesini engelleme ve/veya sınırlandırma, bazı mesleklere ve işlere uygun görülmeme gibi uygulamalardır. Kadının toplumsal iş bölümü; günlük yaptığı ev içi işlerin yoğunluğu, doğum, çocuk bakımı, eğitim durumu gibi koşullar kadınların çalışma hayatına girmesine engeldir. Resmi alana dahil olamamaları, yaptıkları işlerin ekonomik değer olarak görülmemesine, toplumsal değersizliğe ve ikincil konuma itilmelerine neden olmuştur. Kadın emeğinin hatlarının çizilmesi sonucunda, kadınlar belli sektörlerde ve işlerde yoğunlaşmışlardır. Onlar, çalışma yaşamında “kadın” işleri arasından seçim yapmak zorundadırlar. Sektörler, iş kolları buna göre belirlenmiş, ilgili normlar saptanmış ve kadınlar çalışma yaşamında yerlerini almışlardır.
Toplumsal yapının bir parçası olan balıkçılık sektörü de bu yapıyı bünyesinde taşımakta ve erkek mesleği olarak bilinmektedir. Böylelikle toplumsal cinsiyet yaklaşımı balıkçılıkta da karşımıza çıkmaktadır. Balıkçılığın yaşam biçimi, çalışma şartları, yönetim ve yapılanma biçimlerinin eril kültür tarafından oluşturulduğu için çalışan kadının, sektör içinde çeşitli engeller ve dolayısıyla baskılarla karşılaştığı görüşü mevcuttur.
2014 yılında kafes balıkçılığı da dahil olmak üzere balıkçılık sektöründe 56.6 milyon kişi yer almış, bunların %36’sı tam zamanlı, %23’ü ise ya zaman zaman ya da belirsiz statülerde çalışmıştır. Rakamlar 2010 yılından itibaren nispeten daha kararlı halde seyretmiş; kafes balıkçılığı sektöründe çalışanların oranı da 1990 yılında %17’den 2014 yılında %33’e yükselmiştir. 2014 yılında, dünyada balıkçılık sektöründe yer alanların %84’ü Asya kıtasında görülmüş, bunu Afrika (%10), Latin Amerika ve Karayipler (%4) izlemiştir. Kafes balıkçılığı sektöründe çalışan 18 milyon kişinin %94’ünün Asya’da olduğu kaydedilmiştir. 2014 yılında kadınlar, doğrudan balıkçılık ana sektöründe yer alanların %19’unu oluşturmuştur. Ancak işleme, pazarlama, ticaret gibi ikincil sektör de dahil edildiğinde 2014 yılında kadınların balıkçılık işgücünün yarısını oluşturdukları görülmektedir.
2005-2014 yılları arasında Avusturalya, Şili, Japonya, Morityus, Saint Lucia, Sri Lanka’da balıkçılıkta cinsiyete göre veri toplanmıştır. Bu ülkelerde cinsiyete göre veri toplama sisteminin rapor sıklığı ve kalitesi arttıkça, kadınların balıkçılık sektöründeki katkısı sayısal olarak tespit edilir hale gelmiştir. Kadınlara finansal kaynak ve politika desteğinin önündeki engel; resmi kayıtlarda görünür olmamaları ve düşük ücret karşılığı çalışmalarıdır. Balıkçılık sektöründe kadınların çalıştığı her alanda veri toplama sisteminin toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirilmesi, kadınların balıkçılık sektörü iş gücündeki önemini ortaya koyacaktır.
Belirlenmiş ülkelerdeki balıkçılıkta çalışan kadın ve erkek sayıları (2010-2014)
kadınların durumu bu mesleğe olan bakış açıları, balıkçılıktaki rolleri son yıllarda Türkiye’de de değişmeye başlamıştır. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede, kadınların sektöre sağladıkları katkı ve karşılaştıkları sorunlar da dikkat çekmektedir. Özellikle tekne üzerinde çalışan kadınlar/kadın balıkçılar, sektörün görünmeyen emekçileridir. AB’nin 2002’de çıkardığı rapora göre avcılık ana sektöründe Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında en çok kadın balıkçı %7 ile Yunanistan’dadır. Türkiye’de ise tekne üzerinde çalışan kadın balıkçılarla ilgili herhangi bir sayısal resmi kayıt yoktur. Balıkçılık mesleği erkek meslekleri arasında kabul edildiğinden yönetim planlarında da cinsiyet dengesi gözetilmemektedir.
Dünya genelinde kadın balıkçılar ile ilgili bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar daha çok sektördeki kadın çalışanların görünürlüğünü ortaya koymak, balıkçılık mesleğini sürdürürken ihtiyaçlarını belirlemek ve onların da yer alacağı sürdürebilir politikalar geliştirmek, yönetim planları oluşturmak için yapılan çalışmalardır.Kadın balıkçıların desteklenmesi, iş gücüne ve karar mekanizmalarına katılımı ile ilgili uluslararası örgütler de mevcuttur. Uluslararası Kolektif Balıkçı Desteği-(ICSF), Denizsel Ortamdaki Kadınlar için Federasyon (2FM), Norveçli Kadın Balıkçılar Federasyonu (NFK), Kadın Balıkçılar ve Aileleri için Federasyon (3FM), Bölgelerarası Kıyı Kadınları Federasyonu (FIFEL), Balıkçılıkta Kadın, Kadın Balıkçı (WIF), Balıkçılık Sektöründeki Latin Amerika Kadınları (La red latinamericana de las mujeres del sector pesquero) gibi örgütler eğitim, araştırma, bilgilendirme hizmetleri vermekte, Uluslararası Kadın Çalışmaları Forumu ve Samudra Raporu, Aktea gibi süreli yayınlar ve raporlar yayınlamaktadır.
Bu kurumların temel öncelikleri şunlardır:
Kadın balıkçıların konumlarının korunması: Uluslararası ve ulusal politikalarda en temel prensip olan eşitlik ilkesinin yürütülmesi, balıkçılık kaynaklarından erkeklerle aynı haklara sahip olmalarını sağlamak.
Kadın balıkçıların eğitimi: Kadınların balıkçılıkta yeteneklerini tazelemeleri, özgüven kazanmaları, aile müessesini daha iyi yönetebilmeleri ve balıkçılık sektöründe artı gelir kaynakları yaratmaları için eğitim vermek.
Örgütlü yapı ile politik ağırlık kazanabilmek: Organizasyonlar oluşturarak kadın balıkçıların politik açıdan gittikçe daha fazla fark edilebilir hale gelmelerini sağlamak.
Yönetimsel baskı ve zorluklara dayanabilmek: Kadın balıkçı organizasyonları, erkek balıkçıların organizasyonlarına göre finansal kaynak sıkıntısı, grup yapısı oluşturma ve işletim gibi farklı zorluklar yaşamaktadır. Bu tür sorunların çözümüne yardımcı ve yol gösterici olmak.
Karma organizasyonlara katılım: Bazı ülkelerde kadınlar erkek organizasyonlarına katılmayı tercih etmişlerdir. Örneğin, İspanya’daki kadın midye toplayıcıları “mariscadoras” grupları kendi erkek meslektaşları ile entegre olmuşlardır. Şimdi ise erkek organizasyonları olan kooperatifler “Cofradias”’lar ile sorumlulukları paylaşmaktadırlar. İşte bu karma modelin içindeki kadınların varlığını desteklemek.
Kolektif çalışma: Norveç’te kurulan ilk kadın organizasyonu Damegruppen Havglimt’in (1946) hedefi balıkçıların yaşam koşullarının iyileştirilmesidir. Organizasyon, sağlık nedenleriyle çalışamaz durumdaki balıkçılara maddi destek sağlanmasının temellerini oluşturulmasında diğer organizasyonlar ile birlikte çalışmalar yürütmektedir. Diğer bir amaç da farklı alanlardaki organizasyonlarla çalışmalar yapmak ve kolektif fayda sağlamaktır.
Balıkçılıkta kadın haklarının ve kadınların sorunları dikkate alınmalıdır. Her sektörde olduğu gibi balıkçılıkta da kadın ve erkek eşit haklara sahip olmalı ve ayrımcılığı yasadışı ilan eden kanunlar oluşturulmalıdır, bunların sürdürebilir tabanda devamlılığı sağlanmalıdır. Sürdürebilir balıkçılık yönetiminde kadınlar doğrudan ve açıkça hedeflenmeli, güçlendirilmelidir. Kadınların doğrudan ve açıkça hedeflenmesi, güçlendirilmesi balıkçılık sektörünün her alanında kadına/ kadın balıkçıya dair değer zincirini kuvvetlendirecek ve nesiller arası hak zincirini de güçlendirecektir.