Türkiye’nin “nükleer
sevdası” yarım yüzyıldan fazladır devam eden bir hikâye. Hükümetin yakın
gelecekteki (2023) hedefi üç nükleer santral. İstanbul Küçükçekmece’de bulunan
eğitim amaçlı 5 megavat gücündeki reaktör dışında Türkiye’nin kurulu bir
nükleer santrali yok. Mersin’de kurulması planlanan santral için ihale yapıldı.
Sinop’ta ikincinin yapılması için görüşmeler devam ediyor. Üçüncü santralin
yeri konusunda ise söylentiler şimdiden ortalıkta dolaşıyor. Nükleer karşıtı
sivil toplum örgütleri ise var güçleriyle eylemlerine devam ediyor. Bu tartışmalar
süredursun, Ege denizine kıyısı bulunan İzmir’de çok önemli bir olay yaşandı.
Bir nükleer santralimiz olmamasına rağmen, şimdiden radyoaktif madde bulaşmış
bir çöplüğümüz oldu. İzmir’de 70 yıldan uzun süredir kurşun üreten bir fabrikanın
70 dönümlük arazisine binlerce ton radyoaktif madde (Europium 152 - Europium
154) bulaşmış zehirli atığı gömdüğü tespit edildi. Üstelik tüm yetkili kurumların
da durumdan haberdar olduğu ortaya çıktı.
İzmir Gaziemir’de, tam
adı Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Tic. A.Ş. olan kurşun fabrikası 1940’lı yıllarda
kuruldu. Fabrika kurulduğu günden beri külçe kurşun üretti. Bunun için de
ömrünü tamamlamış akü ve hurda kurşun kullanıldı. Kurşun fabrikasının 70
dönümden fazla arazisi var. Dışarıdan bakıldığında, arazinin çoğu boş
görünüyor. Ancak üzerinde neredeyse tek bir ot dahi yok. Bir bölümünde ise
bugün kaderine terkedilmiş, üretim için kullanılan makinalar, araçlar, depolar,
asit havuzları, araçlar var. Fabrika 2010’da üretimi durdurdu. Dış kapıdaki
güvenlik görevlisinin dışında fabrikada kimse yok. Aslan Avcı kurşun fabrikası
hakkında kurumların düzenlediği raporlara bakıldığında, neden terkedildiğini
anlamak zor değil. Belgelere göre, fabrikadaki sadece “görünen” tehlikeli atıkları
bertaraf etmenin bedeli en az 27 milyon lira.
2007’de gömülü radyasyon tespit edildi
Fabrika zehirli atıklarının
çoğunu gömmesine rağmen, bir kısmını da 16 Nisan 2007’de tek zehirli atık
bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ’a gönderdi. İZAYDAŞ bazı atıklarda radyasyon
tespit etti; fakat, atıkları kabul etmedi ve hemen durumu Türkiye’nin nükleer
konusunda tek yetkili mercii Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na (TAEK) bildirdi.
TAEK’in ilk incelemelerinde fabrikada atık gömülü bir alan bulundu ve
radyoaktif madde bulaşmış malzemeler tespit edildi.
Daha sonra 17 Haziran
2008’de, o zamanki adıyla İzmir Çevre ve Orman Müdürlüğü (bugün İzmir Çevre ve
Şehircilik Müdürlüğü) fabrikayı denetledi. Fabrika arazisinin 21 noktasında iş
makineleriyle kazı yapıldı. 19 noktada tehlikeli atıklara rastlandı. Fabrikaya
yönetmeliğe aykırı hareket ettiği gerekçesiyle 321 bin TL ceza kesildi.
Sorumlular hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Denetleme sonucunda hazırlanan
rapora göre, fabrikanın açık depolarında 200 ton atık tespit edildi, atıkların
geri kazanım/bertaraf tesislerine gönderilmesi gerektiği vurgulandı.
Çevre ve Orman Bakanlığı
denetçileri Temmuz 2008’de bir kez daha fabrikaya gitti. Bu kez başka bir
alanda 180 ton tehlikeli atık tespit edildi. Raporda, 15-18 Temmuz 2008’de TAEK
tarafından alınacağı beyan edilen, üzerinde radyoaktif madde işareti bulunan atıklar
bulunduğu belirtildi. Ayrıca, raporda gömülü radyasyonlu atıkların TAEK tarafından
paketlendiği ve Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CNAM) gönderilmek üzere
fabrikada bekletildiği de anlatıldı.
TAEK: “Karantinaya alın”
8 Eylül 2008’de, TAEK
Aslan Avcı’ya radyoaktif malzemelerle ilgili bir yazı gönderdi. Yazıda,
fabrikada mayıs, haziran, temmuz ve ağustos aylarında fabrikada TAEK tarafından
radyasyon ölçümü ve incelemeler yapıldığı, depolama sahasında, fırınlar
bölgesinde, kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış cüruf ve atıklar
tespit edildiği; radyoaktif maddelerin potalarda eritildiği belirtiliyordu.
TAEK radyasyon güvenliği sağlanması için yapılması gerekenleri sıraladı.
Radyasyonlu atıkların bulunduğu yerin karantina altına alınması, fabrikada
depolama alanlarının kapatılması, buralarda hiç bir işlem yapılmaması,
personelin gerekli tedbirleri alması, radyasyon ölçüm sistemlerinin kurulması
istendi.
Tüm kurumlara haber verildi
İzmir Valiliği İl Çevre
ve Orman Müdürlüğü yetkilileri de, 17 Eylül 2008’de fabrikaya bir yazı
gönderdi. TAEK ve il çevre müdürlüğü yetkililerinin 9-10 Eylül 2008’de
fabrikada incelemeler yaptığı, 70 dönümlük arazinin 90x90x12 metre ebatlarındaki
bir bölümünde çok fazla radyoaktif madde bulaşmış malzeme bulunduğu söyleniyor,
“ilgili kurumların bilgisi dışında hiçbir işlem yapılmaması” konusunda fabrika
uyarılıyordu. Durum İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra, Gaziemir
Kaymakamlığı’na, Gaziemir Belediyesi’ne, Gaziemir Sağlık Grup Başkanlığı’na da
bildirildi. Bu yazı, ilk olarak 2007’de ortaya çıkan olayın tüm kurumlar tarafından
bilindiğinin de bir kanıtı oluyordu.
Kasım 2008’de TAEK,
fabrikaya çevre ve insan sağlığı açısından alınması gereken tedbirleri bir kez
daha hatırlattı. TAEK eski Başkanı Okay Çakıroğlu imzalı belge Çevre ve Orman
Bakanlığı ile İzmir Valiliği’ne de gönderildi. Çevre ve Orman Bakanlığı
yetkilileri Aralık 2008 ile Eylül 2009 tarihlerinde bir kez daha fabrikayı
denetledi, raporlar düzenlendi.
Nükleer çubuk eritmişler
Aslan Avcı kurşun fabrikasının
iç yazışmaları da durumun ne kadar vahim oluğunu anlatıyor. Teknik Müdür Ö.
Y.’nin Genel Müdür H. G.’ye gönderdiği mail’lerde radyasyon içeren tehlikeli atıkların
İZAYDAŞ’a gönderilmesi durumunda maliyetin 12 milyon lira olacağı, Çekmece
Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CNAM) gönderilmesi durumunda maliyetin daha da
artacağı vurgulanıyor. İç yazışmalardan radyasyonlu atıklardan alınan
numunelerin TAEK’e bağlı CNAM’a gönderildiği anlaşılıyor. Bu numunelerde yapılan
inceleme neticesinde radyasyon tespit edilen malzemelerin artık bir atık sınıfında
değil, “radyoaktif kaynak” olduğu belirtiliyor. CNAM’da yapılan incelemelerde
radyoaktif kaynak tespit edilen malzemelerin Türkiye’de bulunmaması gerektiği
de anlatılıyor. Radyasyonun “Europium 152” adı verilen bir malzemeden bulaşmış
olabileceğini tespit eden CNAM, bu malzemenin ancak nükleer santrallerdeki
nükleer çubuklardan bulaşabileceğini de açıklıyor. Europuim 152’nin Türkiye’ye
yasal girişinin olmadığı da açıkça ifade ediliyor. Yazışmalarda, Türkiye’nin
radyoaktif maddeleri ancak geçici depolama yapma yetkisine sahip olan CNAM’da
depolayabileceği vurgulanıyor.
Gömülü atıklar ne olacak?
Fabrika arazisinin her
tarafında radyasyonlu malzemeler, tehlikeli atıklar halen duruyor. Atıkların
bulunduğu yerlerde yapılan ölçümlerde radyasyon cihazları sinyal veriyor. Akü
ve kurşun kalıntıları üzeri açık depo alanlarında rüzgârla birlikte etrafa
savruluyor. Toprağa gömülü atıkların bulunduğu bazı noktalardan da radyasyon
sinyalleri alınıyor. Fabrika içindeki görünen atıkların toplam miktarının 100
bin tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Toprağa gömülü haldeki tehlikeli atıkların
miktarını ise üzerindeki toprağı kaldırmadan bilmenin imkânı yok.
Arazinin dış sınırları
tel örgülerle çevrili, ancak tel örgülerin çoğu işlevsiz. Arazi çok büyük
olduğundan fabrikanın yanı başındaki mahalle araziyi yol olarak kullanıyor.
Çocuklar okullarına gidebilmek için zehirli atıkların bulunduğu yoldan geçiyor.
Arazinin bazı bölümlerinde gömülü atıklar kusma yapmış, toprağın üzerinde asit
birikintileri oluşmuş. Bazı kısımlarda beyaz toz halinde sülfürik asit, bazı
yerlerdeyse sarı kükürt dışarı sızmaya başlamış. Zehirler hava ve toprakla
yüzeyde birleşince yanma başlamış. Dumanların çıktığı yerde kokuya dayanmak
mümkün değil.
Fabrika ve zehirlerin
gömüldüğü arazi ile evler birbiriyle iç içe. Aslan Avcı kurşun fabrikasına en
yakın ev ise Mevlüt Sert’e ait. Sert’in 1979’da ev yapmak için satın aldığı
arazi fabrikayla komşu. Mevlüt Sert yıllar boyunca yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“O zaman sadece bir bina vardı. Sonra bir sürü bina yaptılar, makineler
getirdiler. Burası dereydi. Dereyi doldurdular. Mahalle eylemler yaptı.
Fabrikanın buradan gitmesini istiyorduk. Mahallede iki kişi astım oldu, sonra
aynı kişiler kanser oldu ve öldü. Fabrika çalışanlarından da ölenler olduğunu
duyduk. Eylemlerin üzerine milletvekilleri geldi, sağlık müdürlüğünden gelip
tarama yaptılar. Ben Çevre Müdürlüğü’ne şikâyet ettim. Fabrikanın zehirli
dumanlar çıkardığını söyleyince heyecanlandılar. Ama kimse gelip gitmedi.”
Mevlüt Sert’in eşi Gülşen Sert ise, fabrikanın yıllarca dumanından ve
kokusundan şikâyet etti: “Camları kapıları açamıyorduk. Çok ağır bir koku vardı.
Atıklarını gömdüklerini görüyorduk. Bir ara, traktörle üzerini toprakla kapattılar.
Fabrika çalışırken bizim bahçemizde hiçbir şey yetişmezdi. Şimdi mandalin de
yetişiyor, zeytin de. İki yıldır fabrika çalışmıyor. Kurtulduğumuza
seviniyoruz.” Bölgede çalışan ve adını vermek istemeyen bir güvenlik görevlisi
de atıkların uzun süre durduğu tepeyi gösteriyor: “İki günde buranın
traktörlerle üzerini kapattılar. Sonra da hiçbir şey yapmadılar. Oraya dikkatli
bakın; tek bir ot yetişmiyor...”
Europium 152 ülkeye nasıl girdi?
Okan Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi atom mühendisi Prof. Dr. Tolga Yarman’ın
konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle: “Söz konusu radyoaktif malzeme Europium
152 izotopu adını verdiğimiz atom çekirdeği. Bu maddenin ülkemize nasıl
girdiğini anlamakta zorluk çekiyorum. En önemli sorulardan biri bu. Bu malzeme
tek başına girmiş olamaz, muhakkak beraberinde başka radyoaktif atıklarla
gelmiş olmalı, yanmış nükleer reaktör çubuklarında bulunuyor olmalı. Yanmış
nükleer reaktör yakıt elemanları Türkiye’ye nasıl ve hangi maksatla getirilmiş?
Bunun açığa çıkarılması gerekiyor. Bunun ötesinde, yanmış atıklarda bu fabrika
neyi eritmiş? Farkında olmadan eritildiğini söylüyorlar. Buna ihtimal vermenin
zor olduğunu düşünüyorum. Fabrikanın bulunduğu yerin altına gömülmüş, ancak
fabrikanın erittiği ve üretimde kullandığı maddelerin içinde de mutlaka
radyoaktif malzemelerin bulunduğuna ilişkin bir resim çok vahim şekilde karşımıza
çıkıyor. O takdirde, fabrikanın üretim unsurlarının ciddi olarak takip altına
alınması gerekiyor. Fabrikanın ürettiği ve dışarıya verdiği ürünlerin yansıtacağı
tehlikeyle de karşı karşıyayız. Fabrikanın üretim damgasını taşıyan birkaç
aküyü derhal kontrol altına almak gerekir.”
TAEK’in derhal duruma
müdahale ederek savcılık nezdinde de suç duyurusunda bulunulması gerektiğini
belirten Yarman şöyle devam ediyor: “Sadece bu maddeleri kullananları cezalandırmak
için değil, bu maddelerin nasıl olup da kullanıldığını anlamak ve daha vahim
durumları önlemek için gerekliydi. Bunun neden yapılmadığını anlamakta güçlük
çekiyorum. Ortada ciddi bir cürüm var. Kasıtlı olmasa dahi çeşitli açılardan
görev ihmali var. Birileri bu malzemeyi yollamış, satmış, demek ki yasal
olmayan ilişkiler var. Tehlike yalnızca fabrikanın içindeki ya da gömülü atıklardan
kaynaklanmıyor. Bu malzemeler eritilirken fabrikada çalışan personelin de
bulunup sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekiyor. TAEK bunun nereden
geldiğinin izini nasıl sürmemiş? Nerede bu ürünler? Fabrikanın ürettiği
kurşunlardan üretilen akülere mutlaka ulaşmak gerekiyor.”
Yarman acilen yapılması
gerekenler konusunda da şunları söylüyor: “Bölgenin karantinaya alınması
gerekiyor. Yeraltı sularıyla radyoaktif maddelerin nerelere kadar ulaştığını
kestirmek mümkün değil. Radyoaktif maddelerin güvenli bir yere nakledilmesi
gerekiyor. Arazinin eşilmesi ve atıkların güvenli bir yere alınması gerekiyor.”
İzmir Çevre ve
Şehircilik İl Müdürü Ata Erbolat ise konuyla ilgili şöyle bir açıklamada
bulundu: “TAEK bize bir yazı yazarak ‘Benden habersiz bir işlem yapmayın’ dedi.
Biz de ilgili kurumlara bu yazıyı gönderdik. Radyoaktif madde tespitinin yapıldığı
ve hiçbir işlem yapılmaması gerektiğini bildirdik. Yapılması gerekenlerin tamamı
yönetmeliklerle belirtilmiş. Yetkili TAEK’tir. Bir an önce, radyoaktif
maddelerin bertaraf edilmesi gerekiyor, neye mal olursa olsun. Fabrikada atıkların
gömüldüğüne dair şikâyet gelmişti. Biz de Mart 2008’de ekip gönderdik. 320 bin
TL ceza kesildi. Ceza ile ilgili mahkemeye gittiler. Davayı kaybettiler. Ancak
temyize gittiler. Mahkeme halen devam ediyor. İl Çevre Müdürlüğü yönetmeliğe
uygun olmadığı için de suç duyurusunda bulundu. İZAYDAŞ ile anlaşma aşamasında
numunelerden radyoaktif madde çıkınca TAEK devreye girdi. Ve biz TAEK’in yazısından
sonra hiçbir işlem yapmadık.”
Hazine arazisi de kirletilmiş
Fabrikanın, adının açıklanmasını istemeyen
eski bir üst düzey çalışanı yıllarca tehlikeli atıkların bertaraf edilmek
yerine gömüldüğünü itiraf ederek şunları anlattı: “Atık tonu 270 TL’ye bertaraf
tesislerine gönderiliyor. 100 bin ton atık olduğu tahmin ediliyor. Bu da 27
milyon lira demek. Gönderilmiyor, gömülüyordu. Fabrikanın sahibi öldükten
sonra, çocukları arasında miras kavgası başladı. Beş kardeş arasındaki kavga
halen devam ediyor. Hiçbir teknolojik iyileştirme yapılmadı. Ben de kaçarcasına
fabrikadan ayrıldım. Radyoaktif kaynak olmasa bile kurşun atığının gömülmemesi
gerekiyor. Bunlar hastalığa neden olur. Üstelik, fabrikanın bir bölümü TAEK
tarafından karantinaya alındı. O zamanki tahminlere göre, sadece burada 50 bin
ton atık vardı. Bir de fabrikanın içinde bulunan hazine arazisine gömülü atıklar
var. 30 yıl önce, ilk aküleri giyotinle keserlermiş, atıklar oraya gömülürmüş.
Bir defasında, beton atma işlemi yapmadan önce kazarken baktık, içeride
akülerin plastik parçaları var; gömülmüş. Fabrikanın tüm arazisinin altının
üstüne getirilmesi gerekiyor. Kimin, nasıl gücü yeter, bilmiyorum.
Yönetmeliklere uygun olarak işçileri sağlık taramasına gönderirdik. İşçilerin
kanında kurşun olup olmadığına baktırırdık. Bazen işçilerde kurşun bulunurdu, o
işçiyi hastaneye yatırırdık.”
TAEK beş yıl sonra yeniden harekete geçti
Olaylar Radikal
gazetesinde bir hafta boyunca yayımlanan haberlerle (Radikal gazetesinde yayınlanan haberlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz) ortaya çıkınca TAEK yeniden
harekete geçti, radyasyonlu atıkları gömüldükleri yerde bıraktıktan tam 5 yıl
sonra, yeniden arazide incelemelerde bulundu. TAEK yaptığı incelemenin ardından,
2012’de, internet sitesinde üst üste açıklamalar yayınladı. Bu açıklamalarda
özetle şu bilgilere yer verildi: “Yapılan incelemelerde yalnız Europium 152’ye
değil, Europium 154’e de rastlandı. Ayrı ayrı yerlerde 15 ton, 21 ton ve 151
ton radyasyonlu atık gömüldüğü yerden çıkarıldı ve CNAM’a gönderildi. Sonraki
incelemelerde 1100 ton cüruf üzerindeki radyasyon seviyesinde ciddi artışlar
tespit edildi. 900 ton malzemenin firma tarafından ayrıştırılmasının yapılması/yaptırılması
gerektiği belirtildi. Fabrika çalışanlarına da radyasyondan korunmaları için
eğitim verildi.” TAEK bu açıklamaların ardından üzerine düşen sorumluluğu
yerine getirdiğini ve sorumluluğun diğer kurumlarda olduğunu belirtti.
Tüm yaşananların
üzerine, yetkili kurumların neler yapacağı merak konusuydu. Türkiye Büyük
Millet Meclisi Çevre Komisyonu üyesi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu Ocak 2013’te, ilgili bakanlıklara olayın
ortaya çıkmasının ardından ne gibi çalışmaların yapıldığını soran bir önerge
verdi. İlk yanıt veren kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldu. Bakanlığın
cevabında, kurşun fabrikasının arazisinde radyoaktif madde bulaşmış atık
bulunduğu, 90x90x12 metre ebatlarındaki alanın karantinaya alındığı, TAEK
talimatları doğrultusunda arazinin bu bölümünün 10 bin 200 ton toprakla kapatıldığı
belirtildi.
Radyoaktif madde bulaşmış
atıkların üzerinin neden toprakla yeniden kapatıldığı, neden toprak altındaki
atıkların çıkarılıp gerektiği gibi depolanmadığı, radyoaktif madde bulaşmış atıkların
toplamda ne kadar olduğu, toprak altındaki radyoaktivitenin yeraltı sularına
karışıp karışmadığı ve en önemlisi bir nükleer santrali olmayan Türkiye’ye
Europium 152 ve 154 atom izotoplarının nasıl geldiği hâlâ cevaplanmayı bekleyen
sorular olarak karşımızda duruyor.
------------------------------------------------------------------------------------------
Serkan Ocak
1982 Karadeniz Ereğli doğumlu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Gazeteciliğe stajyer muhabir olarak Hürriyet’te başladı. Gazetenin İstanbul ekinde ağırlıklı olarak kent haberleri yaptı. 2006’dan bu yana çalıştığı Radikal gazetesinde esas olarak çevre alanının yanı sıra, insan hakları, toplumsal olaylar ve adliye konularında haberler yapıyor.
İlk nükleer çöplük İzmir'de çıktı 03.12.2012
TAEK radyoaktif atıkları inceliyor 04.12.2012
TAEK'in beş yıllık nükleer sessizliği 04.12.2012
TAEK'ten radyasyona 30 dakika 05.12.2012
Hazine arazisine bile zehir gömdüler 06.12.2012
Tehlikeli atom izotopu tek değilmiş 07.12.2012
TAEK'e soru: İki yılda ne değişti? 07.12.2012
Eyvah "gelenek" geleceğe taşınacak 08.012.2012
Kurşun fabrikasına soruşturma açıldı 10.12.2012
"İzmir'deki kirlilik besin zincirine girdi" 11.12.2012