Sivil Toplumdan Sesler

2008 yılının son aylarında dünya büyük bir ekonomik krizle karşılaştı. Başlangıçta bir çok uzman bunun sadece finans piyasalarını etkileyen, bölgesel bir kriz olacağını öngörmüştü. Benzer bir biçimde krizin Türkiye’yi teğet geçeceği, bizzat Başbakan R. Tayyip Erdoğan tarafından dile getirildi. Ancak kısa bir süre içinde hem krizin bölgesel olmadığı hem de finans piyasalarıyla sınırlı kalmayacağı ortaya çıktı.

ABD krizi önelemek ve etkilerini azaltmak için 700 milyar $’lik bir ‘kurtarma planı’nı devreye soktu. Bu süreç içinde Lehman Brothers Inc. adlı ABD’li Yatırım Bankası  613 milyar $ borçla tarihin en büyük iflasını verirken, General Motors Corporation, Chrysler gibi şirketler de batmak üzere iken ya kamusallaştırıldılar ya da yeni ortaklar bulmak zorunda kaldılar. AIG adlı en büyük sigorta şirketi ise kamulaştırılarak kurtarılmaya çalışıldı. ABD bugüne kadar krizi önlemek için 8.5 trilyon $ para harcadı.

Kriz hızla küresel bir nitelik kazandı ve Avrupa, Uzak Asya gibi bölgeler ciddi olarak etkilendi.  TÜİK rakamlarına göre, 2008 Aralık ayında Türkiye’de işsiz sayısı bir ayda 279 bin kişi arttı. Sendikalar kriz nedeniyle 1 milyon işçinin işten çıkarıldığını söylüyor. Tarım dışı işsizlik oranı % 17 seviyelerinde. Aileleriyle beraber 20 milyon kişinin Türkiye’de işsizlikten etkilendiği tahmin ediliyor.

Birçok iktisatçı 1873-1893 ve 1929-1941 krizleri ile karşılaştırmalar yapıyor. Kimileri bu krizin önceki Büyük Buhran’dan daha derin yaşandığını ve daha kalıcı etkiler bırakabileceğini ifade etmekte. Dolayısıyla, bugün daha da büyük bir yıkım bizleri bekliyor olabilir.

Çoğunluk bu krizin finansal piyasalardaki regülasyon eksikliğinden kaynaklandığını düşünürken, kimileri krizi kapitalizmin içsel çelişkileriyle, örneğin kâr oranlarının düşme eğilimi gibi daha yapısal ve uzun dönem eğilimler ile açıklamakta. 

Krize dönük çözüm önerileri ise, genellikle 1929-41 krizine getirilenlerden farklı değil. Devletin doğrudan istihdam yaratması, üretim yatırımları yapması ve tüketimin arttırılması, çıkışın temeli olarak ifade ediliyor. Oysa ki dünya, aynı zamanda ekolojik bir krizin eşiğinde.  Küresel iklim değişikliği, artan kuraklık, gıda krizi ve doğal felaketler, dünyanın 1929 sonrasına benzer bir kalkınma hamlesini daha kaldıramayacağının bilimsel verilerini bizlere sunuyor.  

Böylesi bir ortamda Dünya Bankası ve IMF Yıllık Toplantısı’nın İstanbul’da yapılacak olması, küresel düzeyde sürmekte olan tartışmalara ve alternatif arayışlarına katılmak açısından önemli bir fırsat. Ayrıca Dünya Bankası ‘Kalkınma ve İklim Değişikliği’ başlıklı 2010 Kalkınma Raporu’nu İstanbul’da açıklayacak olması da bu toplantıyı önemli kılıyor. 

Bizler, 2-4 Ekim tarhilerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde düzenleyeceğimiz “IMF-DB ve Krizdeki Dünya - Karşıt Sesler”  başlıklı forumda ekonomik bunalımın sebepleri, ekolojik kriz, iklim değişikliği, işsizlik, yoksulluk, uluslararası kuruluşların rolleri, kriz ve savaş gibi konulara eğilerek alternatif arayışlarına katkıda bulunmaya çalışacağız.

Konuyla ilgilenen tüm akademisyenleri, araştırmacıları, sendikacıları, sivil toplum kuruluşlarını, aktivistleri, öğrencileri, çevrecileri, ekolojistleri, yeşilleri, kısacası dünyanın ve insanlığın geleceğinden kaygı duyan, bir şeyler yapmak gerektiğini düşünen ve mücadele eden herkesi düzenleyeceğimiz bu foruma katılmaya çağırıyoruz.

Ekli dosyalarda forum programına, afiş ve el ilanına ulaşmanız mümkün.

Antikapitalist Blok
Heinrich Böll Stiftung Derneği
Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
Küresel Eylem Grubu
Suyuma Dokunma Kampanyası
Yeşil Düşünce Derneği