Türkiye’de öteki olarak yaşayanlar, öteki olarak yaşarken hangi sorunlarla karşı karşıyalarsa, öldüklerinde de neredeyse aynı, hatta daha ağırlaşmış bir biçimde, aynı sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadırlar. Hayattayken, içinde bulundukları sorunlarla baş edebilmek için çeşitli taktik ve stratejiler geliştirme olanağına, en azından teorik olarak sahip olan ötekiler, ölümleri halinde ne yazık ki bu teorik olanağı da yitirmekte ve ölü bedenleri, çoğunluğun, devletin, kamu gücünün, aile gibi çeşitli toplumsal kurumların kendi zihniyetlerine uygun pratiklerine terk edilmektedir. Bu doğrultuda da örneğin eğer farklı bir etnik, cinsel ve dinsel kimliğiniz varsa, ölümünüz halinde, ölü bedeninize ölü bedenin yaşayan sahibinin kimliğinin hilafına her türlü operasyon, tören, müdahale yapma ya da tersinden, haklı olarak yapılmasını beklediğinizi şeyden geri durma, yaptırmama, yapmama hakkını çoğunluk, kamu gücü ya da kamu gücünün terk edildiği çoğunlukçu iktidar şebekeleri ya da çeşitli toplumsal kurumlar ele geçirmektedir. Ötekinin ölü-bedenine yapılan ya da yapılmayanların yaşayanların yaşama pratiklerine ve deneyimlerine apaçık bir etkisi olduğu ve özellikle tüm farklılıklarıyla birlikte yaşamak zorunda olanların, birlikte yaşamalarını olanaksızlaştıracak biçimde, öteki ölü-bedene yapılan ve yapılmayanın zehirleyici bir etkide bulunduğu açıktır. Ölü-bedenlerin çırılçıplak teşhiri, intikam almak ve korku vermek amacıyla yerde sürüklenmesi, uzuvlarının koleksiyon malzemesi yapılması, cinsel ve bedensel bütünlüklerine ölüm halinde müdahale edilerek sözümona normalleştirilerek definleri, ölü-bedenin dinselliğine uygun defin törenlerinin engellenmesi, kamu gücünün çoğunlukçu dinsellik, cinsellik ve etniklik referanslarıyla belirli defin biçimlerini dayatması bu bağlamdaki kimi genel örneklerdir. Bu ve benzeri müdahalelerle kuşatılı ötekinin ölü-bedeni, öldüğü halde bile, topluluk ve iktidar şebekeleri bakımından risk ve tehdit olarak okunmakta, onun işaret ve ima ettiği düşünülen belirsizlik alanları ölü-bedene müdahale edilerek ya da edilmesi gerekirken edilmeyerek ortadan kaldırılmaya, gizlenmeye, apaçık imha edilmeye çalışılmaktadır. Bu çerçeve içinde, bu sempozyum, ötekilerin, cinsel, etnik ya da dinsel olarak ötekilik deneyimlerine sahip kesimlerin ölüm karşısında karşı karşıya kaldıkları deneyimlerini konu almakta ve en azından bizim bilebildiğimiz kadarıyla ülkemizde gerçekleştirilen ilk deneyim olarak izleyicilerini bu deneyimlerin kavranabileceği bir dilin olanaklılıklarını yoklamaya ortak olmaya çağırmaktadır.
24 Ekim 2015, Cumartesi, İzmir
İsmet İnönü Sanat Merkezi, KültürPark, Fuar alanı, Lozan kapısı
Program:
Açılış sunumu
10.00-10.20
Anayasa ve yasalar karşısında ölü-bedenler ve ötekiler / Prof. Dr. Gökçen Alpkaya
1. Oturum: Nasıl yaşıyorlar?
10.30-12.00
Prof. Dr. Selçuk Candansayar, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi
Dr. Abdurrahman Aydın, Adıyaman Üniversitesi öğretim elemanı
Dr. Türkcan Baykal
2. Oturum: Nasıl yaşıyoruz?
14.00-15.30
Ercan Geçmez, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı
Ali Erol, Kaos GL Derneği
Zeynep Altın, Halkların Köprüsü Derneği
3. Oturum: Nasıl yaşıyorum?
16.30-18.00
Teodora Hacudi
Barış Annesi Behiye Yalçın
Pakrat Estukyan
Sinan Demirkan
Ganimet
Kapanış, bir değerlendirme
18.15-19.00
Prof. Dr. Cem Terzi
Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya
Detalı bilgi için:
http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=20347
Facebook için bu link: https://www.facebook.com/events/1634133123516150/
Hacı Bektaş’daki duyurusu için bu link: http://www.hacibektasvakfi.web.tr/