Hindistan’ın kuzeydoğusunda genç olmak, çeşitli türden toplumsal müdahale eylemlerine katılımı gerekli kılıyor. Dr. Kaustubh Deka ve Dr. Soibam Haripriya, bu söyleşide gençlik hareketlerinin yerelliği, bölgedeki protesto kültürünün köklü geçmişi ve bu kültürün geniş etkileri üzerine kafa yoruyor.
Hindistan’ın kuzeydoğusu, inişli çıkışlarla dolu bir gençlik hareketi geçmişine sahiptir; son zamanlarda ise Hindistan’daki güçlü demokrasi yanlısı hareketlerin bazılarına ev sahipliği yapıyor. Hindistan’ın kuzeydoğusunda genç olmak, çeşitli türden toplumsal müdahale eylemlerine katılımı gerekli kılıyor. Dr. Kaustubh Deka ve Dr. Soibam Haripriya, bu söyleşide gençlik hareketlerinin yerelliği, bölgedeki protesto kültürünün köklü geçmişi ve bu kültürün geniş etkileri üzerine kafa yoruyor. Deka ve Haripriya, temel değerler, stratejiler ve demokratik bir gelecek anlayışı gibi özellikler üzerinden diğer hareketlerle ortaklaştırarak bu gençlik hareketini bölgedeki diğer hareketlerin bağlamına yerleştiriyor ve bazı hareketlerin vizyonları üzerinde değerlendirmelerde bulunuyor. Bu değerlendirmeler, ülkenin kuzeydoğu bölgesinde oradaki gençlerin damgasını taşıyan sosyo-politik söylemin çelişkili gibi görünen aynı anda hem Hint ulus-devlet projesine itiraz etme hem de seçim demokrasisine katılımı savunma tavrı üzerine düşünmeye olanak sağlıyor.
Dr. Kaustubh Deka: İkimiz de Hindistan’ın kuzeydoğu bölgesinden[1] olduğumuz ve bölgedeki gençlik aktivizmine tanıklık ederek büyüdüğümüz için, tartışmaya bu geniş ve karmaşık konuyu daha geniş bir çerçeve üzerinden değerlendirmemiz, kuzeydoğu Hindistan’da yaşanan sosyal değişimde son derece önemli hale gelen gençlik bağlamında ele alarak başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Dr. Soibam Haripriya: İkimizin yetiştiği Assam ve benim doğum yerim olan Manipur için de benzer durum söz konusu. Gençler, demokrasi meselesiyle militarizasyon bağlamında ve Silahlı Kuvvetler Özel Yetkiler Yasası [2] gibi bir yasa yürürlükte olduğu için özellikle ilgileniyorlar; bu yasayla bir insanın sırf şüphe üzerine öldürülmesi mümkün, bu da gençleri tehlikeli bir pozisyona sokuyor.
Dr. Kaustubh Deka: Dışarıdan bakanlar bölgeye ilişkin genel olarak buradaki gençlerin politikleştiği ve genellikle protesto siyasetinin ön saflarında yer aldığı biçiminde bir algıya sahip. Kuzeydoğuda gençlerin önemli rol oynadığı bir dizi hareketin olduğu kısmen doğru. Konunun daha geniş bir bağlamda değerlendirilmesi gerekiyor; şöyle ki, bu bölgelerde gençliğin çok önemli bir sosyal sınıf olarak görüldüğü postkolonyal yıllarda sömürgecilik karşıtı mücadeleler devam etti. Gençlik siyaseti bu tarihsel süreç nedeniyle meşrulaştı. Bu çok zengin bir tarih, öyle ki Assam’da Hindistan Ulusal Kongresi bölge şubesi kurulmadan (1921) çok önce, 1916’da ilk Öğrenci Birliği kuruldu. Öğrencilerin sömürgecilik karşıtı mücadelede örgütlü bir güç olarak oynadıkları bu öncü rol, onlara halkın gözünde belli bir meşruiyet sağladı.
Dr. Soibam Haripriya: Evet, gençlik hareketi ile öğrenci hareketi arasında tarihsel bir bağlantı var (terimleri birbirinin yerine kullanmamak gerek). Kuzeydoğuda 1970’ler, demografik dengesizlik olarak görülen şeye karşı çıkan öğrenci hareketlerinin görüldüğü bir dönemdi. Meghalaya, öğrenci birliği liderliğinde gelişen benzer bir olaya tanık oldu. Manipur’da, bugün Chaklam Khongchat Numit (açlık yürüyüşü) olarak hatırlanan ve anılan yürüyüşte öğrenciler, hükümetin iş dünyası ile danışıklı olarak neden olduğu suni kıtlığı protesto etti. 1965 yılında gerçekleştirilen bu protesto, devlet tarafından şiddetli bir misilleme ile karşılandı, birkaç öğrenci olay yerinde, ağır yaralanan bir kişi ise daha sonra hastanede öldü. Bu olay, Bütün Manipur Öğrenci Birliği’nin (AMSU) kurulmasında etkili oldu.
Dr. Kaustubh Deka: Bu söyleşiyi okuyan daha genel okur kitlesi için, kuzeydoğunun bütün bu “benzersizliğini” veya “olağanüstü yapısını” biraz daha açarak anlatsak iyi olacak. Kuzeydoğu Hindistan’da, yalnızca buraya özgü olduğunu söyleyebileceğimiz şöyle bir durum var: jeopolitik olarak bir geçiş bölgesinde, sosyal ve politik olarak ise ulusun hayal gücünün en üst sınırlarında yer alıyor. Bölgenin militarizasyonu, üniversitede okuyan sıradan gençlerin konumunu anlamak için çok önemli. Birkaç yıl önce Manipur Üniversitesi’ni ziyaret ettiğimde, oralı olmama rağmen, üniversite kampüsü içinde zırhlı araçları görünce çok şaşırdım. Gençlik yıllarımda Assam’da, paramiliter güvenlik kontrol noktalarının bulunduğu üniversite kampüsleri olduğunu hatırladım sonra; eğitim alanlarının militarizasyonu bunun tuhaf bir şey olduğunu fark edemeyeceğimiz kadar normalleşmişti yani. Bu bağlam çok önemli; askeri geçiş süreci yaşayan veya hassas dönemlerden geçen Güney Asyalı birçok toplum bu bağlamın nasıl bir şey olduğunu anlayacaktır, yani böyle bir bağlamın gençlerin baş kaldırmalarına ya da boyun eğmelerine nasıl neden olduğunu öğrenecektir.
Dr. Soibam Haripriya: Haklısın. Bölge hem coğrafi hem de siyasi bir çeper, dolayısıyla aynı zamanda bir hayalin de çeperi. Üniversite kampüslerinin askerden arındırılması, güvenli bir eğitim ve eleştirel düşünme alanı yaratılması talepleri tekrar tekrar gündeme getiriliyor, ancak senin de saydığın nedenlerden dolayı bu tür sesler anakara Hindistan’a ulaşmıyor, o yüzden de bugün bu konuşmayı yapıyoruz. Tabii ki, söylediğin gibi bir boyun eğme var ama aynı zamanda direniş de var. Direniş “fitnecilik” olarak görülüyor; bölgedeki bu hareketler üzerine düşünürken bu tür basit indirgemeci yaklaşımlar da ele alınabilir.
Dr. Kaustubh Deka: Gençlik hareketleriyle ilgili yazılı literatürü incelediğimizde, bu yayınlarda genellikle gençlik hareketinin ortaya çıktığı yere odaklanıldığını görüyoruz; üniversite kampüslerinin bu direniş ağlarının kurulduğu en önemli yerlerden biri olduğu söyleniyor genellikle. Bölgedeki gençlerin önderlik ettiği önemli toplumsal hareketlerin veya gençlik protestolarının bazılarının envanterini çıkaracak olursak, konuşmaya bağımsızlığın kazanıldıktan hemen sonrasındaki on yıllarda gençlerin fiyat artışına karşı önderlik ettiği ve sanayiye olan taleplerini dile getirdikleri hareketlerden başlamamız gerekir. Artık gençler çevresel kaygılar, ekoloji sorunları, cinsiyet eşitliği gibi konulardan bahsediyor. İnsanlarda kimlik bilinci, gençlerin öncülüğünde gerçekleştirilen ve dil, kimlik, etnik köken vb.nin tanınması konularının dile getirildiği çeşitli hareketler sayesinde de gelişti. Bu anlamda, üniversitelerin rolü sürekli değişiyor. Son zamanlarda Hindistan hükümetinin Vatandaşlık (Değişiklik) Yasası [3] teklifine (artık yasalaştı) karşı harekete geçildiğine tanık olduk. Kuzeydoğu Hindistan’da büyük bir kesim, bunun “yerli” toplumlara zarar vereceğini anladı. Bu yasaya karşı muhalefet üniversitelerde başladı ve toplumun diğer kesimlerine yayıldı. Kuzeydoğu ve Assam çok ciddi anlamda bu muhalif hareketin başını çekti ve hareket daha sonra ülkenin farklı bölgelerine yayıldı.
Dr. Soibam Haripriya: Vatandaşlık Yasası’nda değişiklik yapılmasına karşı yürütülan protestoyu, öncelikle gençlerin önderliğindeki bir protesto olarak düşünebiliriz (protesto hareketini sadece gençler gerçekleştirdi demek istemiyorum). Bu nesiller arası bir seferberlikti, çünkü sokaklarda gençler kadar çeşitli gruplardan insanlar da bir araya geldi; nesiller arası seferberlikten öğrenebileceğimiz şeyler var. Vatandaşlık Yasası’nda değişiklik yapılmasına yönelik protesto, yurttaş olmanın ne anlama geldiği fikrine yapılan bir yatırımdır. Pandemi, farklı seferberlik biçimleri üretti.
Dr. Kaustubh Deka: Pandemiden bahsetmişken, bunun gençlik seferberliğini ve gençlik siyasetini nasıl etkileyeceğini ve ne gibi yeni trendlerin ortaya çıkacağını görmek ilginç olacak. Üniversitem (Dibrugarh Üniversitesi) Vatandaşlık Yasası’nda değişiklik öngören düzenmemeye karşı yürütülen protestoların merkezlerinden biriydi. Pandeminin etkisi görünürdü diyebiliriz, çünkü bütün bir protestonun ivmesini durma noktasına getirdi, ondan sonra da tüm denklem değişti. İnsanların devlete bağımlılığı yoğun biçimde arttı, bununla birlikte devletin vatandaşlar üzerindeki gözetiminin yoğunluğu da arttı. Bu mesele yeni ortaya çıkan eğilimleri getiriyor aklıma; gençlik de bu değişikliklere uyum sağlıyor. Aynı şeyi kuzeydoğu Hindistan’da, Manipur’da da gözlemliyor olmalısın, son birkaç yılda kendini müzik biçiminde, yeni şiir/edebiyat türleri biçiminde ortaya koyan yeni bir protesto türü belirdi; gençler düşüncelerini, deyim yerindeyse yeni bir dille ifade ediyor. Bugünkü tartışmamızda daha çok örgütlü gruplara, gençlik örgütüne ve kolektif olarak gençliğe ağırlık verdik, ancak gençler güçlü bireysel girişimleriyle de etkilerini hissettiriyorlar. Bu, genel olarak bütün gençlik siyaseti/gençlik protestolarına taze bir değişiklik getiriyor.
Dr. Soibam Haripriya: Müzik demişken, Imphal Talkies gibi grupların yaptığı örnek niteliğindeki çalışmalardan bahsetmek isterim. Grup hayatına resmi olarak 2009’da çıkan Tiddim Road adlı albümle başladı. Bugün demokrasiye yatırım lafları ettiğimiz için söz ettim bundan, Imphal Talkies’in kurucusu Akhu Chingangbam’ın projelerinden birinin adı da Barış adlı Yerli Dili idi. Bunu ilginç buluyorum çünkü, etnisite/topluluk sınırlarını aşan bir barış projesi bu. Proje resmi olarak sona erdi ama Chingangbam şiddet olayları nedeniyle öksüz kalan çocuklarla müzik aracılığıyla ilişki kurmaya devam ediyor.
Dr. Kaustubh Deka: Bu sadece başka bir protesto biçimi değil, aynı zamanda zamanlaması en iyi ve en pragmatik olanlarından biri diyebilirim. Bir arzunun serbest bırakılması var; artık bölgeden sadece yerinden edilmeden değil, aynı zamanda bu arzulardan kaynaklanan bir dış göç var. Dolayısıyla şu anda bölgedeki gençler kendilerini bu kaygı ve arzu mecraları üzerinden ifade ediyorlar. Gençliğin kullandığı yeni ifade biçimleri, şu anda bölgede mevcut olan bu karmaşıklığı yansıtıyor. Endişeyle dolu ama aynı zamanda yaşadıkları gerçekliğin içinde bir anlam ve daha güzel çağrışımlar bulmaya çalışan gençlerin yaşamlarında var olan o karmaşıklığı yansıtıyor. Gençlerimiz hayata bu şekilde tutunuyor. İşte, üzerinde durmamız gereken şey, anlamaya çalışmamız gereken şey bu; bu konuşmada üzerine gidilmesi gereken şey de bu.
Dr. Soibam Haripriya: Bizler birey olarak, siyasi kuruluşlar veya sivil toplum grupları olarak gençlerin bu arzu ve isteklerine yapabileceğimiz yatırım, bu tür girişimleri desteklemek olabilir.
Dr. Kaustubh Deka: Bugünkü tartışmadan, kuzeydoğu Hindistan’daki gençlik figürünün, bölgenin ötesindeki gerçekliklerle, bölgenin coğrafi sınırlarının ötesinde yer alan, ama gençliğin nesiller arası bir etkiye sahip olduğu benzer toplumların gerçekleriyle uyuşan heterojen bir kategori, kesişimsel bir kategori ve sosyal bir kategori olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucunu çıkarabiliriz bence. Kendi hayatımızdan bahsedecek olursak, gençliğimizin kuzeydoğusu birçok yönden bugünkünden farklı bir yerdi. Gerçekliklerimiz hızla değişiyor, bu da gençleri değişken bir zemin üzerinde hareket etmek durumunda bırakıyor. Özellikle bu değişkenliğin farkında olmak önemli. Gençlik ve toplumsal değişim konusunu daha ayrıntılı ele almak gerektiği düşüncesindeyim, çünkü gençlik ve toplumsal değişim bağlamını daha iyi anlamamız gerekiyor, ayrıca bu bağlamı, demokrasi, kabullenme ve toplumsal değişim gibi daha geniş çaplı konularla ilişkilendirmeye çalışmamız gerekiyor.
Dr. Soibam Haripriya: Haklısın, gençlik her yerde bir değişim içinde, biz ise burada Hindistan’ın kuzeydoğu bölgesinin gerçeklerini ortaya çıkarmaya çalıştık. Heinrich Böll Vakfı’na bu söyleşiyi yapmamıza fırsat sunduğu için teşekkür ediyorum.
Bu makalede yer alan görüş ve analizler yazarlara aittir, Heinrich-Böll Vakfı’nı hiçbir biçimde bağlamaz. Makalenin içeriğinden tamamen yazarlar sorumludur.
[1] Arunaçal Pradeş, Assam, Manipur, Meghalaya, Mizoram, Nagaland, Sikkim ve Tripura eyaletlerinden oluşan kuzeydoğu bölgesi, Myanmar, Butan, Bangladeş, Çin ve Nepal ile sınır komşusudur. Bu bölge, ulus-devlet projesinin kötü etkilerine maruz kaldı, kendi kaderini tayin hakkı adına yürütülen hareketler sırasında yaşanan silahlı çatışmalara sahne oldu.
[2] 1958 tarihli Silahlı Kuvvetler Özel Yetkiler Yasası (AFSPA), Hindistan Parlamentosu’nda kabul edilen, “huzursuz bölgelerde” kamu düzenini korumak için Hindistan Silahlı Kuvvetleri’ne özel yetkiler veren bir yasadır. Yasa, insan hakları ihlallerine neden olduğu gerekçesiyle çok sayıda eleştiri aldı; bölgeden uzun süreden beri yasanın yürürlükten kaldırılmasına dair talepler var.
3- 2019 Vatandaşlık (Değişiklik) Yasası, 11 Aralık 2019’da Hindistan Parlamentosu’nda kabul edildi. 1955 Vatandaşlık Yasası’nda değişlikler yapan bu düzenleme 31 Aralık 2014’ten önce Afganistan, Bangladeş ve Pakistan’dan Hindistan’a gelen Sihler, Budistler, Jainler, Parsiler veya Hıristiyanlara (zulüm gören dini azınlıklara) Hindistan vatandaşlığına geçme hakkı tanıyor. Böylelikle yasa, 1955 Vatandaşlık Yasası’nın öngördüğü Hindistan vatandaşlığı edinme şartlarına, yani ülkede doğmuş olma, köken, kütük, vatandaşlığa kabul edilmiş olma ve Hindistan’a dahil edilen topraklarda yaşıyor olma şartlarına bunları da eklemiş oldu. Bu değişiklikten önce Hindistan Vatandaşlık Kanunlarında özellikle göçmenlere veya mültecilere vatandaşlık verilmesine ilişkin bir hüküm olmaması dikkat çekicidir. Bu durumu eleştirenler ise, yasanın vatandaşlık için dini inancından dolayı zulme uğramış olmak gibi özel hükümler getirmek suretiyle, Hindistan vatandaşlık yasalarına ilk kez din unsurunu yeni bir ilke olarak soktuğuna dikkat çekiyorlar. Yasa ayrıca, vatandaşlığa kabul için ülkede on bir yıl ikamet etmiş olma şartını bu üç ülkeden gelen söz konusu gayrimüslim göçmenler için altı yıla indiriyor. Hindistan Anayasası uyarınca kabile bölgeleri için öngörülen özel hükümlere tabi kuzeydoğu Hindistan eyaletlerinin pek çoğu, bu değişiklikten muaf tutulmuştur.