Slovenya’da kamu tarafından finanse edilen nefret: Bir felaket projesi

yorum

Dijital çağda nefret söylemi konusunu tartışırken, suçu genellikle Facebook veya Twitter gibi içerik aracılarına atıyoruz. Ancak parti propagandası biçimini almış nefret dolu söylem, kamu parası kullanılarak dolaylı veya doğrudan devlet tarafından finanse edildiğinde ne olur?

Bu yorum yazısı, yerel devlet destekli dezenformasyonun AB demokrasisini nasıl tehdit ettiğini araştıran “Dezenformasyonda Boğulmak” başlıklı dosyamızın bir parçasıdır.

Nedeni

2018’de sorduğum esas soru çok basitti. Çevrimiçi bir platform ve TV kuruluşu olan Nova24TV, ulusal bir iletişim şirketinin reklamını yayınlıyordu ve bunun nedenini bilmek istedim.

Bu özel medya operasyonu önde gelen Sloven sağ partisiyle bağlantılı olduğundan, herhangi bir çevrimiçi platform ve TV kanalından bahsetmiyoruz. Nova24TV, son yıllarda farklı küresel yalan haber sitelerinden kopyaladığı bir yalan haber seli yayınladı ve bazı durumlarda da mülteciler, siyasi muhalifleri, küresel iklim krizi ve onlara karşı çıkan herkes hakkında kendi uçuk hikayelerini icat etti.

Ayrıca küresel alternatif sağ kişilikleri öne çıkarıyorlar, birçok alternatif sağ komplo teorisi (örneğin Büyük Yer Değiştirme teorisi, hayırsever George Soros ve diğerleri hakkında yalan iddialar) yayıyorlar ve medyada Generation Identity* hareketine zemin sunmak gibi bir işlevleri var.

Ulusal iletişim başkanlarının, yayınladıkları reklamlarla birlikte görünen medya içeriğini yargılamadıklarını söyleyerek, sorumu aleni bir biçimde yanıtlamayı reddetmesinden sonra, hükümet başkanına başvurmak, ulusal parlamentoya dilekçe vermek ve reklam sözleşmeleri yoluyla propaganda finansmanı konusunu gündeme getirmek üzere ulusal bir hareket örgütledim.

Sonraki yıllarda, Orbán rejimiyle bağları olan bu propaganda kuruluşunun finansmanına katkıda bulunmak için devletin taraf olduğu reklam sözleşmeleri yoluyla kamu parasını buraya akıtan birkaç bakanlık üzerinde yoğunlaşarak araştırma odağımı genişlettim. Son birkaç yıl içinde düzenlenen birçok bağımsız rapor, Sloven sağcı siyasi parti SDS’nin propaganda kuruluşlarının hisselerini Orbán rejimiyle bağlantılı kişilere nasıl sattığını belgeliyor. Ayrıca, söz konusu yayın kuruluşu, küresel alternatif sağ hareket havuzundan tanınmış kişilerle, hem iç siyaset sahnesinde hem de küresel olarak güncel olaylarla ilgili sağcı parti propagandası ve yanlış bilgiler içeren düzenli röportajlar yayınlıyor.

Karar-alma süreçleri

Dedikleri gibi, bu bir devlet sırrıydı. Kamu şirketleri ve özel şirketler, anlaşmanın pazarlama yönünü nerdeyse hiç hesaba katmadan, bir propaganda kanalına reklam vererek siyasi nüfuz satın alıyor gibi görünüyordu. Televizyon izleyicileri ve çevrimiçi kullanıcılarla ilgili düzenlenen raporlar, izleyicilerin bu medya kuruluşunu pek de umursamadığını gösteriyordu, ancak ulusal iletişim, ulusal postane, en büyük yerli sigorta şirketi ve en büyük yerli perakendeci gibi şirketler Nova24TV’ün TV programlarında veya çevrimiçi platformlarında reklam alanı satın almakta herhangi bir sorun görmüyorlardı.

Ancak, Savunma Bakanlığı bu sağcı propaganda kanalına reklam vermeye başlayınca işler gerçekten ilginçleşti. Bir nefret propagandası kanalına reklam vermekteki pazarlama gerekçesini gösteren belgelerin yayınlanması ve bu kararın alınmasına yol açan sürecin izlenmesi için Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası uyarınca hükümete dilekçe vermeye başladık. İşler beklendiği gibi gitmedi.

Bakanlıktan gelen ilk yanıt, reklam bedellerinin kamu kaynaklarıyla ödendiğini gösteren belgelerin ticari sır kapsamında olduğuydu. Yerel veri koruma kurumuna yapılan şikâyetin ardından bu sorun çözüldü ve kamu fonlarının sağcı partiler SDS ve NSi ile bağlantılı sağcı medya kuruluşlarına hangi yollarla aktarıldığını ayrıntılarıyla anlatan belgeleri aldık. Resmî kayıtlar, reklam satın alma raporlamasında büyük çelişkiler olduğunu gösteriyor; bu çelişkiler inkar edilemez biçimde, bakanlığın önce parti-bağlantılı propaganda kuruluşlarını finanse etmeye karar verdiğini ve ardından bu karar doğrultusunda reklam ajansına teorik reklam satın alma işlemi yaptırdığını gösteriyor. Bu, bazı ilginç yorumlara yol açıyor, çünkü TV istasyonu o sırada diğer tüm içerik parçalarını iptal etmedikçe, bildirilen sayıdaki TV reklamlarının oynatılması pratikte neredeyse imkansızdır.

Domen Sivac

Domen Savič (1981), Državljan D (“Citizen D”) adlı STK’nın direktörüdür. Bir sivil toplum kuruluşu yöneticisi olarak, dijital haklar, iletişimin gizliliği ve dijital güvenlik, medya düzenlemeleri ve vatandaşların siyasi alana aktif katılımı ile ilgili uzun vadeli projeler geliştirmeye odaklanmaktadır. Son üç yıldır, kamu kaynaklarıyla Slovenya’daki propaganda ve nefret söylemi üreticilerinin finanse edildiğini teşhir eden bir nefret söylemi karşıtı kampanya yürütüyor. Ulusal kamu yayıncılığı ve özel medya şirketlerinde çalıştıktan sonra dijital pazarlama alanına yöneldi ve sonunda bir dijital haklar üzerine faaliyet gösteren bir STK kurdu. Slovenya’nın Ljubljana kentindeki Sosyal Bilimler Fakültesi’nden gazetecilik derecesine sahiptir.

Siyasi karşılık

Eylül 2018’den bu yana, karar vericilerin propaganda ve nefret söyleminin, reklam sözleşmeleri yoluyla kamu tarafından finanse edilmesi meselesinin üzerine gitmesini sağlamaya çalıştık. Dönemin başbakanı Marjan Šarec, Kasım 2018’de konuyu dikkatle ele alan ve "devlete ait şirketlerin reklam kampanyalarının yeniden düşünülmesi" çağrısında bulunan bir açıklama yaptı. Bu, iç siyasi yelpazenin sağ tarafında, başbakanın sağcı medya kuruluşlarını sansürlemek üzere olduğu iddiasıyla bir patırtıya neden oldu.

Devletin çoğunluk sahibi olduğu şirketlerin yönetim organlarında devletin çıkarlarını temsil eden Sloven Sovereign Holding, 2018’de devlet şirketleri için geçerli olan reklamcılık kurallarının yeniden gözden geçirildiğini ve bazı değişiklikler yapıldığını, kuralların daha net hale getirildiğini belirten bir bildiri yayınladı; hiçbir şey değişmedi.

Konu bir noktada yerel medya kuruluşlarına ulaştı, ancak devlet şirketlerinin, hükümetin ve Slovenya Sovereign Holding’in engellemeleriyle ilgi hızla dağıldı.

Parlamentoya konuyu ele alması için ilk dilekçe verişimizde ilginç bir şey oldu. Dilekçe metni, dilekçe sisteminin gerektirdiği tüm kişisel verilerimle birlikte aynı propaganda kanalında yayınlandı. Hiç kimse hiçbir açıklama yapmadı ama yine de dilekçelerden sorumlu meclis komisyonunun başkanının, bu propaganda kanalının denetimini elinde tutan aynı sağ partinin üyesi olduğunu belirtmek gerekir.

Toplumsal karşılık

Genel kamuoyu konuyla ilgili hızla bir cepheleşti. Yaptığımız araştırmaları alkışlayan ve bunların yanıtsız kalması karşısında utanç duyan insanlar olduğu gibi bana, işverenlerime ve aileme sözlü olarak saldıranlar da oldu.

Sözü edilen propaganda kuruluşu, hakkımda yalan ve yanlış bilgilerle dolu birkaç makale yayınladı. Sağcı siyasi parti SDS üyeleri Meclis’te toplum içindeki saygınlığımı sorguladı ve e-posta, telefon ve sosyal medya platformları üzerinden ölüm tehditleri aldım. Süpermarketlerde takip edildim ve ardından nerede yaşadığımı ve nereden alışveriş yaptığımı bildiklerini söyleyen insanların tehdit tweetlerine maruz kaldım.

İftira konusunda uzmanlaşmış yerel hukuk büroları, yapılan hakaretlerin işimle ilgili olduğunu, “adil oyun” kuralları içinde olduklarını dolayısıyla Slovenya’da geçerli iftira yasalarına göre soruşturulamayacağını açıkladıklarından, bu hakaretlere ve asılsız iddialara karşı yasal bir başvuruda bulunmadım. Polis bana tehditlerin soruşturma yürütecek kadar açık olmadığını ve isimsiz hesaplar tarafından gönderildiği için izini sürmenin çok zor olduğunu söyledi.

Bir felaket projesi

Propaganda faaliyetinin kamu kaynaklarıyla finans edilmesi vakaları, birkaç bakanlığı ve devlet şirketini kapsıyor ve bulgularımıza dayanarak, Slovenya’daki propaganda finansmanı projesinin, devlet şirketleri ve hatta bizzat devlet tarafından verilen reklamlar yoluyla kamu kaynaklarının yanlış yönlendirilmesini içerdiği sonucuna varabilirim.

Bu, parlamento muhalefeti, Sayıştay, yolsuzlukla mücadele kurumu ve diğer düzenleyici kurumlar gibi devletin denetim organlarının kabul ettiği ve aynı zamanda görmezden geldiği bir mesele gibi görünüyor. Kamu kaynaklarıyla finanse edilmekle birlikte pazarlama ölçütlerine uygun reklam sözleşmeleri yapmak için seçilen medya kuruluşları hakkında en temel resmî yanıt talepleri bile yoğun bir muhalefetle karşılaşıyor. Bu muhalefet, bu ilişkileri sorgulamaya cüret eden herkese hem parti temsilcilerinden hem de anonim kaynaklardan gelen açık saldırılar ve şeffaf olmayan belge izleri şeklini alıyor.

Aynı zamanda, bağımsız kuruluşların sessizliği de sağır edicidir, çünkü tek başına bir birey bu konuları derinlemesine araştırmak için zaman ve çaba harcayıp paranın izini titizlikle takip ederek, nefret söylemini finanse etmek için halkın parasının nasıl harcandığını deşifre ettiğinde bile, hiç kimse bu keşiflere tepki göstermiyor ve konuyla ilgili daha resmî bir soruşturma başlatmıyor.

Burada sadece “sıradan” siyasi fikirlerin propagandasından bahsetmediğimizi belirtmek isterim zira bu propaganda kuruluşları aynı zamanda alternatif sağ hareketi normalleştiriyor ve fikirlerini destekliyor, sağcı parti adına bir saldırı platformu gibi hizmet ediyor ve ayrıca reklam sözleşmeleri yoluyla kamu parasını özel ceplere aktarmanın benzersiz bir yolunu sunuyor.

Sonuçları

Kendime, önem verdiğim insanlara, Državljan D’ye ve çalışma arkadaşlarıma yönelik sözlü saldırılardan daha önce bahsetmiştim. Aynı zamanda, haber programlarında bana yer verme cesaretini gösteren gazetecileri ve editörleri hedef alan, halihazırda sürmekte olan örgütlü bir kampanya var ve bu da konunun diğer medya organlarında haber yapılması üzerinde caydırıcı bir etki yaratıyor.

Mülteciler, Soros, iklim krizi ve hatta Covid-19 salgını ile ilgili komplo teorileri gibi alternatif sağ söylemler, Slovenya’da sadece kamusal söyleme nüfuz etmekle kalmıyor, aynı zamanda siyaset alanına ve siyasi karar alma süreçlerine de giriyor.

Parti propagandası ve nefret söyleminin kamu parasıyla finanse edilmesi sürecine dahil olan tüm ilgililerce sürdürülen sessizlik kuralı, sorunu derinleştiriyor ve aynı zamanda davranışı normalleştiriyor.

Çözüm

Kamu fonlarının reklam sözleşmeleri yoluyla parti propaganda organlarına aktarılmasının sistemik bir özellik arz ediyor olması, birçok bağımsız tarafı içeren sistemik bir çözüm gerektiriyor. Ayrıca, bu propagandanın büyüyüp serpilmesinin nedeni tam olarak, alandaki diğer oyuncular (siyasi partiler, gazeteciler ve toplumun geneli) ana aktörlerle yüzleşmek istemediğinden ve bu zorlu işi görmezden geldiğinden dolayı, propagandanın kamu tarafından finanse edilmesi meselesinin çözümünün karmaşık bir yapıya sahip olmasıdır.

Genel sessizliğin bir nedeni, devletin çoğunluk hisseye sahip olduğu şirketlerin en büyük ulusal reklam verenler olmasına ve editörlerin de bunları soruşturmanın, reklam sözleşmelerinin feshedilmesine neden olabileceğinden korkmalarına bağlanabilir. İkinci neden, bakanlıklardan belge alınmasının çok meşakkatli bir işlem olması ve bunun da gazetecilerin bu konuda gerçek zamanlı haber yapmalarına izin vermemesi olabilir. Državljan D, Savunma Bakanlığı kampanyasıyla ilgili belge talep etmeye Eylül 2018’de başladı ve bugüne kadar hikâyenin tamamını hâlâ öğrenemedik. Son olarak, dijital pazarlamanın ticari yönüyle ilgili, gazetecilerin ve genel kamuoyunun meseleyi kavramasını ve sorunları gerçek zamanlı olarak tespit etmesini zorlaştıran genel bir bilgi eksikliği var.

Biri soru sormaya cesaret ettiğinde verilen şiddetli tepkiyle birleşen cehalet ve bu amaç için herhangi bir kamusal kaynağın olmaması (tüm araştırmamızı kendimiz finanse ettik), parti propagandasının başarıya ulaşacağı statükoyu sağlıyor ve kamu söylemine nüfuz ederek onu alternatif sağın nefret bataklığına sürüklüyor.

Bu metin İngilizce'den Türkçe'ye Deniz Tuna tarafından çevrilmiştir.

 

* Avrupalıların ve Avrupa kökenli halkların yalnızca kendilerine ait olduğu iddia edilen kültür ve bölgelere sahip olma hakkını savunan, pan-Avrupa milliyetçi aşırı sağ bir siyasi ideoloji.-ç.n.