İsrail’de beş benzemez sekiz siyasi parti bir araya geldi. Onları birleştiren neydi peki? Netanyahu Mart 2021 seçimlerinden sonra bir koalisyon kuramamış, akabinde muhalefetin lideri Jair Lapid’in salt koalisyon görüşmelerini başlatması bile tarihi bir dönüm noktası olmuştu: Yahudi sağcı partiler ve Arap partileri İsrail tarihinde ilk kez ciddi bir işbirliği yapma iradesi gösterdi. Ancak peşine Doğu Kudüs’te başlayan olaylar, Hamas ile İsrail arasında askeri çatışmaların ötesine geçerek, iki taraftan radikal grupların karşı karşıya geldiği İsrail şehirlerinde sokağa taşındı. Koalisyon görüşmeleri bitmek üzereydi. Bugün varılan uzlaşı İsrail için ne anlama geliyor? Heinrich Böll Tel Aviv Büro Müdürü Dr. Stefan Hagemann’a sorduk:
- Muhalefetteki siyaseten çok farklı partilerin uzlaşması pek çok gözlemci için sürpriz oldu. Yesh Atid ( Gelecek Var) Partisi lideri Yair Lapid son dakikada diğer partileri nasıl ikna etti? Koalisyonun itici gücü hangi partilerdi?
Lapid bir siyasetçi olarak son yıllarda yükselmeye başlamıştı ve ısrarla Netanyahu’yu iktidarından etmek için uğraşıyordu. Son seçimlerin ardından bir koalisyon kurmak için uğraştı Lapid. Ama bugün bir koalisyon kurabilmiş olmasının baş aktörü hiç kuşkusuz Naftali Bennett’in Yamina (Sağa Doğru) Partisidir. Bennet olmadan çoğunluk sağlama ihtimali yoktu. Ve Bennet iki seçeneğe de, yani Netanyahu’yla bir koalisyona da, ona karşı kurulacak bir koalisyona da açık olan tek siyasetçiydi. Seçim kampanyası sırasında cephelerden birine dahil olduğunu söylemek zor. Ama şimdi Netanyahu’nun karşısında yer aldı, milliyetçi-dindar, sağcı bir partinin temsilcisi olarak, sağdaki bloğun liderini, Netanyahu’yu devirmeye karar verdi. Siyasi görüşleri itibariyle Netanyahu’yu tercih ederdi mutlaka Bennet, ama Netanyahu’nun koalisyon kurma şansının olmadığı gördü, üstelik beşinci bir seçimde de başarılı olamayacağını anladı. Kendisinin de yapılacak beşinci bir seçimde sadece kaybedeceğini ve siyasi arenadan silinme olasılığının yüksek olduğunu idrak etti. Seçim kampanyası sırasında iki şey vadetmişti Bennet, Lapid’le asla koalisyon kurmayacaktı ve beşinci kez seçime gidilmeyecekti.
Lapid, Bennett’in taleplerini karşılamak için ciddi ödünler verdi. Sadece yüzde 6,2 oy almasına rağmen, siyasi cephesini değiştiren tek partinin lideri olarak ona başbakanlığı verdi. Bu görev Bennett’a en azından uzun vadede kendini Netanyahu’nun halefi olarak konumlandırma fırsatı veriyor.
Perde arkasında İsrail’in bugün bir devlet krizi yaşıyor olmasının da rolü var. Ülkenin iki yılı aşkın süredir bir devlet bütçesi yok, Korona salgını çok kötü yönetildi, üstüne bir de Lag BaOmer Bayramında yaşanan felaket eklendi. … Bütün bunlar devletin doğru dürüst çalışmadığını ve artık ivedilikle bir hükümet kurulması gerektiğini düşündürdü. İşte Netanyahu’nun siyasi sistemi ve İsrail toplumunu giderek zehirleyen etkisini 12 yıllık iktidarın ardından bitirme arzusunun yanı sıra siyasi partileri birleştiren diğer nedenler bunlardı.
- Parlamento’da Likud Partisinin 30, Yesh Atid’in ise 17 sandalyesi var. Netanyahu bu avantaja rağmen koalisyon kuramadı. Üstelik öncesinde Arap partilerine de göz kırpmıştı. Netanyahu nerede kaybetti?
Hükümeti kurma görevi verilen ilk kişi Netanyahu’ydu. Ama aşırı sağ Kach Partisi ve İslamcı Birleşik Arap Listesi Ra’am’ı ortak bir koalisyona ikna edemediği için başarısız oldu.
Üstelik Netanyahu önceki yıllarda koalisyon kurduğu Bennet’i, Saar’ı ve Liebermann’ı da kaybetti. Yani Netanyahu’nun her zaman takip ettiği ‘muhalefeti böl ve zayıflat’ stratejisi bu kez işlemedi. Ayrıca kişisel husumetler de kendi siyasi blokunda bölünmelere yol açtı. Zira bu blok da Netanyahu’nun kişi kültüne ve yolsuzluklara karşıydı. Şimdi bu blokta da Netanyahu’nun kendi çıkarlarını öncelediği, devletin refahını ve İsrail toplumunun çıkarlarını umursamadığı duygusu hakim. İşte Netanyahu bu yüzden, Knesset’te sağcı bir çoğunluk olmasına rağmen hükümet kuramadı.
- Ortak siyasi rakip “Netanyahu” karşısında oluşan siyasi bir ittifak ne ölçüde kalıcı olur? Siyasette günlük işler başladığında ve siyasi tutum artık salt Netanyahu karşıtlığından ibaret olmadığında yeni koalisyonu ayakta tutacak şey ne olacak?
Çarşamba akşamı bir fotoğraf dolaşıma girdi: Merkezde yer alan seküler Lapid, milliyetçi-dindar Yahudi Bennet ve İslamcı Abbas bir masanın etrafında oturmuş, koalisyon sözleşmesini imzalıyorlar. Siyasi görüşleri çok farklı olan siyasetçilerin hükümet kurmak üzere anlaştığını gösteren tarihi bir fotoğraf bu. Ancak, sürenin bitiminden kısa bir süre öncesine kadar devam eden görüşmeler bu koalisyonun içerik olarak çok da fazla ortak noktası olmadığını gösteriyor. İsrail-Filistin sorunu mesela: Bennet bir Filistin devletine karşı ve işgal altındaki toprakların büyük bir kısmını ilhak etmekten yana. Sonra Meretz gibi iki devletli bir çözümden yana olan partiler var. Peki partilerin Yüksek Mahkemenin yetkilerine yaklaşımı ne olacak? Koalisyon görüşmeleri bu konu yüzünden bitmek üzereydi. Sağcı partiler Yüksek Mahkemenin yetkilerini kısıtlamaktan ve bu kuruma muhafazakar yargıçlar atamaktan yana. Koalisyonun görece liberal kanadı ise erkler ayrılığının, hukuk devletinin ve buna bağlı olarak daha güçlü bir yargı sisteminin bayraktarlığını yapıyor. İsrail İşçi Partisi Başkanı Merav Michaeli sonunda geri adım attı ve sağcı Yahudi Yamina Partisinin lideri Ayelet Şaked’in yargıçları atayan komitede yer almasına ve burada etkin olmasına razı oldu. Partiler Korona krizinin ardından İsrail ekonomisinin canlanması, ama bu arada kapsamlı reformlar yapılmaması konusunda anlaştı. Bu bağlamda büyük reformlar yapılması olası görünmüyor.
Bennett ve Şaked’in ciddi bir siyasi risk aldıklarını söylemek mümkün. Seçmen kitlelerinin büyük bir kısmı bu adımı atmalarından, yani koalisyona katılmalarından memnun kalmamıştır muhtemelen. Bu açıdan da koalisyonun en azından bir süre dayanması, bu arada Netanyahu’nun Likud Partisi içinde de zayıflatılması ve uzun vadede sorgulanması ikisinin de çıkarlarına uygun olacaktır. Ama bütün bunlara rağmen hızla koalisyonun sonunu getirecek şeylerin yaşanması ihtimali de var tabii. İsrail’de ve Gazze’de olayların yeniden tırmanması koalisyonu mutlaka çok zorlayacak bir gelişme olur.
- Ortadoğu’nun temel kırılma noktalarından bir olan İsrail- Filistin sorunu son olaylarla yeniden siyasetin gündemine girdi. Sosyal medyada İsrail kentlerinde yağmalama, saldırı, hatta linç cinayetlerine ait videolar dolaşıyor. Bu ortamda sağcı Yahudi partileri ile Arap partileri arasında işbirliği nasıl mümkün olacak? İki tarafı da bu koalisyona teşvik eden siyasi motivasyon nedir?
Mansur Abbas seçim kampanyasından itibaren Filistinli İsraillilerin yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik somut talepler dile getirerek pragmatik bir rol üstlendi. Koalisyon görüşmelerinde de, inşaat izinleri, Arap yerleşimlere finansal destek ve Negev Çölü’ndeki Bedevilerin şimdiye kadar tanınmayan yaşam alanlarının yasallaştırılması gibi taleplerinin bazılarını kabul ettirmeyi başardı. Abbas ayrıca İsrail’deki Filistin toplumunda suçla daha kapsamlı bir mücadele yürütülmesini, ama bunun, bugünkü Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana gibi baskı kurarak yapılmamasını istedi. Şimdi Kamu Güveliği Bakanlığına İşçi Partisinden Omer Ban-Lev getirilirse polisin Filistinli İsraillerle ilişkisinin de düzelme olasılığı var. Bu bağlamda, Filistin toplumunun en azından bir kısmı tarafından desteklendiğini seçimlerde gördüğümüz Abbas’ın pragmatizmine değdiği söylenebilir. Öte yandan pragmatik rotaya direnç gösterilmediği söylenemez elbette. Özellikle Abbas’ın Lod’ta bir camiyi değil de, yanan bir sinagogu ziyaret etmesi kendi partisi içinde de hiç hoş karşılanmadı. Abbas parti içinde de baskı altında ve şimdi bununla da mücadele etmek zorunda.
Sembolik anlamda çok önemli bir başka konu da bir Arap partisinin bu koalisyonu kerhen desteklemeyip bizzat koalisyonun içinde yer alması ve koalisyon sözleşmesini imzalaması. Parti bunu yaparak İsrail toplumunda siyaseten kabul gören bir aktör oldu. Ve bu gelişmeye paradoks bir şekilde, İslamcılarla koalisyon kurmak isteyen Netanyahu meşruiyet kazandırdı. Netanyahu’nun İslamcıların da dahil olduğu bir koalisyon planı olmasaydı kurulamazdı bu koalisyon. Oysa Netanyahu sadece ince bir hesap peşindeydi. Bunu şu anda tekrar Arap partilerini gayri meşru ilan etmesinden, Yamina ve diğer koalisyon partilerini, örneğin Negev’i Bedevilere satmakla suçlamasından anlıyoruz. Yine anlıyoruz ki, Netanyahu’nun hesapları büyük bir değişim yarattı ve bir Arap partisinin koalisyona girmesinin kapısını açtı.
- Bu arada Netanyahu cephesinden “solcu” bir hükümet kurulduğu suçlamaları ve uyarıları yükselmeye başladı. Koalisyonun siyasi heterojenliği dikkate alındığında kulağa biraz tuhaf geliyor. Bu suçlamaların kaynağında ne var ve bu ortamda koalisyondaki Meretz ve İşçi Partisi gibi siyaseten ilerici partilerin ne yapması gerekir?
Şu anda Yamina’ya, özelikle de Şaked’e ve Bennet’e karşı korkunç bir kışkırtma ve nefret kampanyası yürütülüyor. Netanyahu bütün rakiplerini “solcu” olmakla suçluyor. Ama şu anda yaşadığımız bununla da sınırlı değil. Suçlamalar “vatan hainliğine” kadar varıyor. Sosyal medyada Bennet’n poşulu fotoğrafları dönüyor. Rabin’in 90’lardaki poşulu fotoğraflarını hatırlatıyor bu. Bennett ve Şaked’in korumaları arttırıldı. Yani sadece Bennett ve Şaked’e değil, bütün koalisyon ortaklarının şiddete marus kalacağından endişelenen çok insan var. Mesela Tamar Zandberg’e (Meretz) ait sahte bir ölüm ilanı dolaşıma girdi. Netanyahu bunu kınamadı bile. Birkaç Likud’lu parlamenter yarım ağızla kınadı sadece.
Çok heterojen bir koalisyon kuruldu: Ciddi anlamda sağcı partiler var mesela, merkezde olan partiler var ve Meretz ve Avoda gibi ilerici, liberal, Siyonist- sol olarak konumlandırabileceğimiz partiler de var. Meretz Partisinden Nitzan Horowitz sağlık bakanı oluyor. İşçi Partisi lideri Merav Michaeli ulaştırma bakanı, Tamar Zandberg çevre bakanı olacak. Bu bakanlıkların nispeten küçük, çok önemli bakanlıklar olmadığını duymaya başladık gerçi, ama bu bakanlıkların da siyaseti değiştirme imkanları var. Mesela çevre ve iklim değişikliği İsrail toplumunda giderek daha fazla tartışılan konular. Bir önemli nokta da kurulan koalisyonda karşılıklı veto imkanı olması. Mesela Bennett Filistin devleti karşıtlığı ve işgal altındaki toprakların büyük bir kısmının ilhakı gibi gündemlerini kolayca hayata geçiremeyecek. Çünkü Meretz’in en önemli hedeflerinden biri bunları engellemek olacak. Elbette fiili durumun geçerli olması yönünde ortak bir karar alınması da mümkün. Ama öte yandan yine biliyoruz ki, fiili durum gerçek bir fili durum değil, fiilen ilhak edilen bölgelerde durumun giderek kötüleşmesi anlamına geliyor. Bu kötüye gidişi yavaşlatacak kişi Meretz’dir, ki bu da yerleşimcileri korkutan bir şey. Likud Partisinden bugünkü ulaşım bakanı Miri Regev, işgal edilen bölgelerdeki altyapı için kapsamlı bir master plan yaptırdı. Şimdi Merav Michaili ulaşım bakanı olursa bölgedeki öncelikleri değiştirebilir ya da bütçeyi başka alanlara kaydırılabilir. Bu koalisyondan büyük bir barış girişimi bekleyemeyeceğimiz elbette çok açık.
Meretz Partisi öncelikle yurttaş hakları için çalışan bir parti; daha somut söyleyecek olursak LGBTİQ bireylerin İsrail’deki koşullarını iyileştirmek istiyor. Koalisyon görüşmeleri sırasında bu konuda da çatışma yaşandı. İslamcı Ra’am Partisi derhal bu yönde reformları desteklemeyeceğini dile getirdi.
Resim Altyazısı: Tel-Aviv’de, Netanyahu’ya “defol” diyen bir afişin asıldığı pencere.
6) Lapid’in partisi dün, şu anda Knesset sözcüsü olan Lapid’li Yariv Levin’i, düşürmeye çalıştı. Ama yeterli çoğunluğu sağlayamadı ve başarısız oldu. Çeşitli medya organları koalisyon ortağı Yamina’nın bu adımdan haberi olmadığını yazdı. İlk günden koalisyonun bozulacağına dair bir işaret mi bu?
Yamina Partisinin içinde bu koalisyona karşı olanlar var. Hatta milletvekillerinden biri koalisyona evet oyu vermeyeceğini açıkladı. Demek ki Netanyahu’nun hala başka zayıf halkalar bulup onları bu koalisyonu desteklememeye ikna etmek için biraz daha zamanı var. Netanyahu’nun yenilgisinden ve koalisyonun başarısından ancak hükümet güvenoyu aldığında konuşabileceğiz. Ama Netanyahu da boş durmayacak, engel olmak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Bu süreç koalisyonun ne kadar istikrarsız olduğunu, her konuda nasıl tartışmalar yaşanacağını gösteriyor bir taraftan da. Öte yandan Netanyahu da kendi iradesiyle ortan yok olmayacaktır. Onun tek hedefi bu koalisyonu en kısa sürede yıkmak ve güçlenerek yeni bir seçime gitmek.
Ama aslında –bütün gerilimlere ve içeriklerdeki farklılıklara rağmen- tam da bu nedenle koalisyonun hemen yıkılmaması ortak hedefi ağırlık kazanıyor. Çünkü koalisyon sürdüğü sürece Likud içinde sorun çıkması olasılığı da artacaktır. Netanyahu’ya karşı alçak sesle de olsa ilk eleştiriler duyulmaya başladı bile. Likud ilk kez muhalefette kalacak. Oysa Netanyahu’suz bir Likud’un hükümeti kurma şansı vardı. Netanyahu geri çekilseydi, başbakanın Likud’tan seçilmesi mümkün olacaktı. Dört kez üst üste çoğunluk sağlayamaması Netanyahu’yu yıprattı. Doğaldır ki bu zaafiyet kendi partisi içinde de görülüyor. Likud muhalefette kaldığı, Netanyahu da yoksuzluk davasıyla boğuşmak zorunda kaldığı sürece, Likud’tan yükselecek eleştiriler de artacaktır. Öncelikle Bennett, Sa’ar ve Libermann olmak üzere yeni koalisyonda herkesin istediği de bu.
7) Çarşamba akşamı dolaşıma giren tarihi fotoğraf karesine dönecek olursak: Yahudi sağ ve Arap partileri koalisyon kurmak için aynı masanın etrafında. Bu an, geleceğin İsrail’inde siyasi dengeleri etkileyecek mi?
Evet bir Arap partisinin hükümete girmesi artık geri döndürülemeyecek bir değişim. Uzun zamandır iktidara gelemeyen Meretz ve İşçi Partisinin de güçlendiğini, belki hükümette daha da güçlenebileceklerini görüyoruz. Likud ve aşırı dindar partiler olmadan da hükümet kurulabileceğini gördük. Korona pandemisi sırasında özellikle aşırı dindar partilerle büyük siyasi tartışmalar yaşanmıştı. Belki bu bağlamda da devlet ve din ilişkisinde değişimler yaşanabilir ya da aşırı dindarların işgücü piyasasına entegrasyonu sağlanabilir. İsrail toplumunu uzun vadede değiştirecek gelişmeler olabilir bunlar. Yani değişim potansiyeli her halükarda mevcut.
Bu yazı Almanca'dan Türkçe'ye Dilman Muradoğlu tarafından çevrilmiştir.