“Vahadan” esen taze rüzgarlar: Şili’de sistem değişikliği mümkün.

Analiz

Şili’de 15-16 Mayıs’ta yapılan Anayasa Komisyonu seçimleri ülkede toplumsal, siyasi ve ekonomik bir değişimin önünü açtı.

“Vahadan” esen taze rüzgarlar: Şili’de sistem değişikliği mümkün.

2019 yılının Ekim’inde Şili’deki gösterilerden bütün dünyaya yayılan fotoğraf karelerinde, Santiago’nun metro istasyonlarında turnikelerin üzerinden atlayarak artan bilet fiyatlarını protesto eden öğrenciler vardı. Gösteriler, yeni bir anayasayı mümkün kılan bir sürecin başlangıcı oldu.  #ChileDespertó (“Şili Uyandı”) sloganıyla ülkenin dört bir yanında neo-liberal sisteme karşı sokaklara dökülen milyonlar yeni bir anayasa talep ediyordu. Bu talebin gerçekleşmesi şimdi elle tutulacak kadar yakın.

Seçim, onlarca yıldır süren mücadelenin kazanımı

Halkın seçtiği 155 kişilik bir Komisyon önümüzdeki 12 ay boyunca yeni bir anayasa taslağı hazırlayacak. Bu yeni anayasa, hayatın her alanında özelleştirmenin yolunu açan ve az sayıda insanın çok zenginleşmesine, halkın büyük kısmının ise borçlanarak yaşamasına neden olan Pinochet anayasasının yerini alacak. Çoğu insanın yeni anayasadan asgari beklentisi, radikal bir sistem değişikliği. Anayasa Komisyonunun seçilmesiyle bu değişikliğin temeli de atılmış oldu. Seçim – ve sonuçları-, toplumsal hareketlerin onlarca yıldır sürdürdüğü mücadelenin kazanımı oldu. 2019’daki kitlesel protestolar bir dönüm noktasıydı: Gösteriler polis şiddetine rağmen aylarca sürünce, hükümet anayasa değişikliğiyle ilgili bir sürecin başlamasına razı olmak zorunda kaldı. Protesto hareketi sayesinde, baskılara ve pandemiye rağmen anayasa referandumu yapılması ve referandumun yüzde 80’lik oyla kazanılması çoğu insanın umut dahi edemeyeceği bir sonuçtu. Sonunda çoğunluğu ilerici üyelerden oluşan bir Anayasa Komisyonu kurulması da insanlar için sürpriz oldu. Şu anda ülkeye büyük bir iyimserlik havası hakim.

Seçim, hükümetteki sağcı partilere ağır bir darbeydi

Sağ kanadın siyasi akılla çıkardığı ortak liste Vamos por Chile“ („Hadi Şili’ye!”) umulan sonucu getirmedi. Oyların yüzde 21’ini alan sağ partiler 155 kişilik komisyonda sadece 37 sandalye elde etti, yani şu anda veto için gerekli yüzde 30’luk yeterli azınlığa sahip değiller. Seçim öncesinde en büyük korku, sağ kanadın veto hakkı elde etmesi olması ve komisyonda alınan bu olumlu kararın engellemesiydi. Bu olmadığı gibi, hükümetinin siyasi başarısızlığını kabul eden Şili Devlet Başkanı Sebastian Piñera seçimin ardından şöyle dedi: “Vatandaşın talep ve isteklerine uyum sağlayamadık. Yeni ifade biçimleri ve yeni bir liderlik anlayışıyla karşı karşıyayız.” Piñera sadece üç yıl önce başkanlık seçimlerinin ikinci  turunda 3,8 milyon oy alarak tarihi bir zafer kazanmıştı. Anayasa komisyonu seçimlerindeyse sağdaki dört partinin toplam oyu 1,2 milyonu geçemedi. Kamuoyu araştırma şirketi CADEM’in verilerine göre, Piñera Nisan ayında halkın sadece yüzde 9’unun onayını almıştı.

Ekolojik, feminist ve sosyal devletçi bir rota onay aldı

Seçim sonucu sadece görevdeki devlet başkanını, muhafazakar sağ partileri ve mevcut ekonomik ve sosyal sistemi reddetmekle kalmayıp bir taraftan da toplumun partisiz merkezi kesiminin liderliğinde, ekolojik, feminist ve sosyal devletçi yepyeni bir rota için somut bir güvenoyu anlamına geliyor. Referanduma bağımsız katılan adaylar 138 sandalyenin 88’ini[1], yani yerli halk için ayrılan 17 sandalyenin dışında oyların yaklaşık yüzde 64’ünü alarak Komisyondaki en büyük grup oldu.

Sadece “Halk Listesinden” (Lista del Pueblo) aralarında toplumsal hareket liderlerinin ve aktivistlerin de yer aldığı 27 bağımsız aday komisyona girdi. Bu adayların çoğu, kimsenin tanımadığı, ama yerelde aktif, örgütlü, genç insanlar. Keza, Yeşiller ve Komünist Partisi de dahil olmak üzere soldaki partilerin oluşturduğu 28 kişilik “Geniş Cephe” (“Apruebo Dignidad”) listesinden neredeyse sadece bağımsızlar Komisyona girdi. Bağımsız solcular, toplumsal-ekolojik bir dönüşümden yana olanlarla birlikte güçlendi ve üçte birlik azınlıkla veto hakkını elde ettiler.

Eski hükümet ittifakının lideri Michelle Bachelet’in önderliğinde merkez sol partilerin  “Onaylıyorum Listesi”  ise ağır bir hezimet yaşamak zorunda kaldı. Sandalyelerin sadece yüzde 16’sını almak ağır bir yenilgiydi. Listede yer alıp da başarılı olan tek parti, 15 sandalyeyle Sosyalist Parti’ydi. Tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşayan “eski merkez” de anayasa çalışmalarında ciddi bir rol üstlenemeyecek gibi görünüyor.

Siyasi sisteme taze kan: İndijen (yerli) toplumlarda eşitlik ve temsiliyet 

Öte yandan yerli nüfus ilk kez demokratik sistemde kendilerine ayrılan sandalyelerle temsil ediliyor. 17 sandalyenin yedisi Mapuçe, ikisi Aymara’ya ait; Rapa Nui, Keçuva ve Kavaşkar gibi gruplar ise birer sandalyeye sahip. Seçilen adaylar arasında Mapuçe hareketinin lideri Francisca Linconao ve avukat Natividad Llanquileo gibi ünlü isimler de var. Güney Şili’de Mapuçe hareketi ile hükümet arasında onlarca yıldır süren toprak, su ve çevrenin korunması gibi kısmen şiddet de içeren sorunlar düşünüldüğünde, siyasi sisteme taze kan geldiğini söylemek mümkün.

Öten yandan yeni Şili anayasasının, hazırlayanların yarısının kadın olduğu ilk anayasa olmasında, protestolarda ve takip eden sürecin tamamında aktif olan Şili feminist hareketinin de katkısı büyük. Feminist hareket aslında seçimden önce ciddi bir mücadele vererek toplumsal cinsiyetler arası eşitliğin sözleşmeye girmesini sağlamıştı. Bu eşitlik mekanizmasından öncelikle erkekler faydalandı, aksi takdirde komisyonda 84 kişiyle kadınlar çoğunlukta olacaktı, şu anda 78 erkek ve 77 kadın üye var. Öte yandan seçim her şeye rağmen feminist hareketin açık bir zaferidir, diyebiliriz. Ciper Şili’nin yaptığı bir araştırmaya göre, seçilen adayların yüzde 57,4'ü feminist talepleri temsil ediyor. Komisyon seçimine paralel yapılan yerel ve belediye başkanlığı seçimlerinde de genellikle solcu ve aktivist bir geçmişe sahip olan genç kadınlar başarılı oldu. Santiago'nun yeni belediye başkanı, Komünist Parti'den Irací Hassler (30 yaşında) bu değişimin sadece bir örneği.

Çevre hareketinin çok sayıda talebi de solcuların çoğunlukta olduğu Komisyonda kabul edilecek gibi görünüyor; çevrecilerin bir kısmı Komisyonda zaten bizzat temsil ediliyor. Komisyon üyelerinin birçoğu Çevre ve İklim Hareketleri Birliği SCAC’ın  ekolojik bir anayasa için yaptıkları önerilerin altına imzalarını attılar ve halen ekstraktivist ekonominin aşılması, su hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı gibi çevreyle ilgili insan hakları için çalışıyorlar. Anayasa Komisyonunun 17 üyesinin çevre hareketinde aktif insanlardan oluşması ve uzun yıllardır sosyo-ekolojik sistem içinde çalışıyor olmaları anayasa çalışmaları sırasında güçlü bir temsiliyet sağlamaları umudunu artırıyor.  

Korona salgını toplumsal sorunları bir kez daha ortaya çıkardı

Komisyonda görüşülecek konuların en başında pek çok yaşam alanının kamusallaştırılması da var. Çeşitli toplumsal hareketler onlarca yıldır sağlık, eğitim ve emeklilik sisteminin özelleştirilmesine, lise ve üniversite öğrencileri ise 2006’dan bu yana, çoğunun borçlanmak zorunda kaldığı özel eğitim sistemine karşı mücadele ediyor. Korona salgını Şili’deki toplumsal sorunları bir kez daha en can alıcı biçimde ortaya koydu. “Sosyal salgından” hemen önce Devlet Başkanı Piñera’nın sözleriyle “Latin Amerika’nın vahasında” birdenbire komşulara çorba dağıtan mutfaklar kuruldu. İnsanların sokağa çıkma kısıtlamaları boyunca ne ayakta kalabilecek tasarrufları vardı ellerinde, ne de bu “vahada” onlarca yıldır  biriken borçlarını ödeyebilecek paraları. Bu yüzden temelden bir dönüşüme bağlanan umutlar şimdi çok daha büyük.

Siyasi partilerin komisyonda sadece 50 sandalyeyle temsil ediliyor olması son yıllarda yolsuzluk skandallarıyla defalarca gündeme gelen siyasiler sınıfının giderek toplum nezdinde reddedildiğinin göstergesi. Çok zengin bir iş adamı olan Piñera gibi siyasetçiler, yıllardır kendi ceplerinden başka bir şey düşünmeyen bir sınıfı temsil ediyor. Soldaki bağımsızların hakimiyetinde kurulan Komisyonun güncel ekolojik, toplumsal ve ekonomik sorunlara çare olup olmayacağını ve yeni anayasayla kuşaklar üstü adil bir demokrasi inşa edilip edilemeyeceğini bekleyip göreceğiz. Temel taşları seçimle atılan bu büyük görevi, önümüzdeki bir yıl içinde, 155 seçilmiş aday ve onları denetleyen eleştirel bir sivil toplum yürütecek ve sonunda halk anayasayı onaylamak için bir kez daha sandığa çağrılacak.

Bu yazı Almancadan Türkçeye Dilman Muradoğlu tarafından çevrilmiştir.

 [1]  Parti listelerinden seçime giren bağımsız adaylar bu yazıda “bağımsız” olarak geçmektedir. Bkz. César Guzmán Concha’nın açıklamaları: https://cl.boell.org/es/2021/05/24/cambio-politico-cambio-constitucional-y-diversidad-en-la-convencion-constituyente

 

[1]