Covid-19 karantinası sırasında dijital iletişim araçlarının giderek artan kullanımı, birçok engelli insan için evden çalışmayı kabul edilebilir -ve hatta daha sosyal- hale getirdi. Ancak teknolojinin kapsayıcılığa doğru yolculuğu hâlâ çok uzun. Dört profesyonel, durumun artıları ve eksilerini değerlendirdi
"Haydi Zoom için bir zaman belirleyelim." Yeni koronavirüs nedeniyle uzaktan çalışan birçok insan için bu artık tanıdık ve giderek daha konforlu görülen bir davet. Ancak bu türden bir evden çalışma teknolojisi, Amerikalıların dörtte birini oluşturan engelliler üzerinde daha karmaşık bir etkiye sahip. Her ne kadar evden çalışmak, engelli çalışanlara daha kapsamlı şekilde iş yapabilme desteği sağlasa da çoğu teknolojinin tasarım ve işlevindeki eşitsizlikler, engelsiz ve engelli çalışanlar arasında uçurumlar yaratmaya devam ediyor.
İletişimde Covid-19 karantinalarının getirdiği bariyerleri aşmaya olanak tanıyan Zoom, Cisco Webex ve Microsoft Teams gibi dijital araçların giderek artan kullanımı, engelli insanlar için evden çalışmayı kabul edilebilir hale getirdi -ve hatta işyeri sosyalleşmesini kolaylaştırdı. Tekerlekli sandalye kullananlar işe gidip gelirken ulaşım konusunda zorluk çekmiyor veya ofislerinde gezinmek için ihtiyaç duydukları yardımı istemek zorunda kalmıyorlar. Akıl hastalığı olan kişiler çevreleri ve potansiyel stres faktörleri üzerinde daha fazla kontrole sahipler. Konuşmadan-metne dökme yazılımları sayesinde işitme engelliler ve işitme güçlüğü çeken bireyler, iş arkadaşlarını, ofislerdeki yüz yüze ortama kıyasla çok daha iyi anlayabiliyorlar. Yapay zeka, görme engelli birinin yüzleri algılamasına da yardımcı olabiliyor.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), anksiyete ve depresyon teşhislerine sahip 31 yaşındaki dijital hikaye anlatıcısı Odochi Ibe için işverenlerin yıllardır ayak dirediği evden çalışma uygulamalarının ve teknolojilerinin zorunlu olarak benimsenmesi bir nimet oldu. Her şeyden önce, aksi çalışma biçiminde engellere sahip insanları yaygın biçimde değersizleştiren işyeri ayrımcılığı vakalarını azalttığı için...
Bir Zoom çağrısı üzerine Ibe, "İnsanların, bir işyerindeki herkesin muteber olduğunu görmesi için bir salgın gerekti" diyor. Brooklyn'de yaşayan ve Howard Üniversitesi gazetecilik bölümü mezunu Ibe'ye göre, "İşyerindeki herkesin işyerine erişme olanağı olmalı."
Ibe, evden çalışmanın DEHB ile ilgili stresini önemli ölçüde azalttığını söylüyor. Pandemiden önce Ibe sabahları işe gitmek üzere evden çıktıktan sonra, unuttuğu eşyaları almak üzere defalarca eve geri dönmek zorunda kalıyordu. Gecikmeler, ne kadar erken kalkarsa kalksın, işe zamanında gitmesini zorlaştırıyordu. Ama bu artık bir sorun değil ve Ibe günlerinin önemli bir bölümünü geri kazanmış durumda.
Ibe, Pages ve Google Docs gibi tipik kelime işlem uygulamalarını kullanmakla birlikte, onu yönlendirecek açık kaynaklı yazılım bulmakta hâlâ zorluk çekiyor. Kendisi için ideal uygulamanın, çalışma saatlerini sayan ve tarayıcı, telefon ve Apple Watch üzerinden hatırlatıcılar gönderen bir uygulama olacağını söylüyor. Sosyal medyada gezinme, mesajları kontrol etme veya video izlemenin zaman kaybına dönüşmemesi için zamanı oyunlaştırarak dikkat dağınıklığıyla savaşmaya yardımcı olan Forest üretkenlik uygulamasını kullanıyor.
Evden çalışma teknolojisi katılımı kolaylaştırıyor
İşyerine erişim kolaylığı ve evden çalışma olanağı, bazı engelli çalışanlara işyeri tartışmalarına ve kararlarına rahatça katkıda bulunma fırsatını da getiriyor.
Otelcilik yönetimi alanında bir satış ekibinin araştırmacısı olarak 7 yıl çalışan 43 yaşındaki Dana Carpenter, "Bana göre bu durum, birçok işin evden çalışma şeklinde yapılabileceğinin kanıtı" diyor. Omurga kas atrofisi (SMA) olan Carpenter, Şubat ayında işten çıkarılıncaya kadar işini Teksas Austin'deki evinden yürütüyordu. Carpenter, "Salgın olmayan zamanlarda da engelli insanlar bu tür olanaklardan faydalanabilmeli" diyor.
Carpenter yaklaşık 20 yıl önce üniversiteden mezun olduğunda, evden çalışmak onun için "bir tek boynuzlu ata sahip olmak" gibiydi. Erişilebilir ve uygun fiyatlı konutlara odaklanan kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun ofisinde çalışırken, kimi günler salt işe gitmek bile onun için bir mücadele oluyordu. Örneğin, yaşanan büyük bir fırtına sırasında, elektrikli bir tekerlekli sandalyeyle dışarı çıkmanın hayati bir risk unsuru olduğu gerçeğiyle yüzleşmişti. İş yaşamında defalarca bu tür yaşamsal riskler almak veya evde kalıp o günkü maaşından vazgeçmek seçenekleriyle karşı karşıya kaldı.
Ofise gittiğinde ise yemek yerken kendisine yardımcı olacak birine ihtiyacı olduğu için, öğle yemeklerini hep atlamak zorunda kalıyordu. Yemek yemek yerine sadece bir içecek içiyordu ve kendisine gereken tek yardım bir iş arkadaşının pipeti fincana yerleştirmesii oluyordu. Carpenter ofiste olduğu süre boyunca lavaboyu kullanmıyordu. Carpenter'a göre bunlar, “yöneticisinin başından beri anlamadığı küçük küçük şeylerdi.”
Evde ise işler daha kolay. Kollarını kaldıramadığı için, yazı yazarken bir iztopu faresi kullanıyor; yaratıcı yazma ve daha uzun e-postalar için ise sesten metne dönüştüren uygulamalara başvuruyor. Amazon Alexa Dot, çalışma alanındaki ışığı ve fanı kontrol ediyor. Carpenter, "Teknoloji evden daha fazla çalışmanın kapısını açtı” diyor.
Serbest bir ürün ve grafik tasarımcısı, yazar, illüstratör ve danışman olan Kam Redlawsk da ofis ortamında ayrımcılığa uğradığını hissedenlerden biri. Aynı zamanda bir engelli savunucusu olan Redlawsk'ın progresif kas güçsüzlüğüne neden olan GNE miyopatisi var.
Redlawsk'ın serbest çalışma kararı almasının bir nedeni de 2010 yılı civarında gittiği iş görüşmelerinde karşılaştığı aşağılayıcı ve moral bozucu deneyimler oldu. Kişisel bloğunda da yer verdiği bir örnekte, Redlawsk, çocuklar için yüksek teknoloji robotik tasarımı yapan San Francisco merkezli bir şirketle yaptığı iş görüşmesini anlatıyor. 41 yaşındaki Redlawsk o sırada hala manüel tekerlekli sandalyedeydi. Potansiyel yöneticisi, telefonla yaptıkları görüşmelerde Redlawsk'ın iş tecrübesiyle ilgili övgü dolu sözler etmişti. Ancak yüz yüze görüşme için ofise gittiğinde, tekerlekli sandalyesini kalın halı boyunca itmekte zorlandı ve yöneticiden yardım istemek durumunda kaldı. Kesin olarak bilmenin bir yolu olmadığını kabul etse de bu olayın, engeliyle birlikte potansiyel işine mal olduğunu düşünüyor.
Şimdi ise kendisinden başka kimse için çalışmasına gerek yok. Redlawsk'ın serbest işini yapmak için yalnızca iPhone, iMac ve Cintiq Warcom çizim tabletine ihtiyacı var. Kullandığı tek erişilebilirlik cihazı, ekranının arkasına uzanmak ve güç düğmesine basmak zorunda kalmadan bilgisayarını kapatmasını sağlayan akıllı bir fiş. Gelecekte hastalığının ilerlemesiyle bir göz izleme cihazının gerekli olabileceğini ifade ediyor.
"Teknoloji çok önemli. Engelli insanlar, bundan ciddi fayda sağlayan en büyük gruplardan biri" diyor Redlawsk ve ekliyor: "Bir bakıma, teknolojiyi, yetenekli bir topluma açılan bir kapı olarak görüyorum. Bu tür cihazları kullanırken ben engelli değilim." Çağ ilerledikçe işverenlerin evden çalışmayı daha ciddi bir husus olarak ele alması gerektiğini belirten Redlawsk, "Şirketlerin bunu yapısal sistemlerine yerleştirmeye başlaması gerçekten önemli" ifadesini kullanıyor.
Chicago Illinois'de, beyin felciyle ve prematüre retinopatisi adı verilen bir göz rahatsızlığıyla yaşayan, 10 yaşındaki görme engelli yazar Robert Kingett, internetin sadece kendisine değil, siyahlar ve transseksüel Amerikalılar da dahil olmak üzere çevresindeki diğer birçok azınlığa ses olduğunu söylüyor. Kingett, konuşma engeli nedeniyle e-posta üzerinden gerçekleştirdiği röportajında, teknolojinin uzaktan çalışmanın önündeki engelleri azalttığını ifade etti. Kingett, "İnternet ayrıca, toplumdan soyutlanmış ama aslında çok güzel olan bir dizi insana hak ettikleri megafonları verdi" diyor.
Kingett, açık kaynak NVDA ekran okuyucunun yanı sıra Microsoft ve Apple tabanlı yazılımlar kullanıyor; çünkü "her ikisinin de kapsayıcı tasarım konusunda yaptıklarını seviyor." İletişim yazılımına gelince, ekran okuyucu desteği sağlama açısından en iyisinin Zoom olduğunu düşünüyor.
Zorluklar devam ediyor
Öte yandan Kingett, özellikle kapsayıcı tasarım eksikliğinden kaynaklı olarak teknolojinin engelli insanlar için kendince zorluklar barındırdığını ifade ediyor.
Örneğin, ekran okuyucuyla kullanamadığı programların listelenemeyecek kadar çok olduğunu belirtiyor. Bunlardan biri, kısa video paylaşım uygulaması olan TikTok. Kingett, boş bağlanlar ve düğmeler nedeniyle TikTok'un masaüstü sürümünün kullanımının zor olduğunu söylüyor. Bir diğer örnek ise oyuncu odaklı bir sohbet uygulaması olan Discord. Kingett'e göre Discord, her ne kadar ekran okuyucusunu desteklese de engelli birçok kişiyi kapsamakta eksik kalıyor. Ekran okuyucu veya fare olmaksızın, özel olarak klavye kullanan görme engelli kişiler, sekme tuşu metin kutusunda kilitlendiği için uygulamada gezinemiyorlar. Discord'un etiketleme sorunları da engellilerin şikayetleri arasında bulunuyor.
Kingett, engelli olmayan kişilerin, alışkanlıkları gereği, genellikle daha az erişilebilir uygulamaları kullanmayı tercih ettiklerini ifade ediyor. Bu onun için bir problem. Kingett, "Pek çok insan ve buna bağlı olarak işverenler beni çoğu zaman erişilemez ürünlerle uğraştırmaya zorluyorlar; çünkü kendi ayrıcalıklı isteklerini benim ihtiyaçlarımın üzerinde görüyorlar" diyor.
Ulusal Sağırlar Derneği'nin CEO'su Howard A. Rosenblum'a göre, toplulukları benzer mücadelelerle karşı karşıya kalıyor. Rosenblum, "Çoğu çalışan evlerinden video konferans platformlarına katılmaya uyum sağlarken, sağır ve işitme güçlüğü çeken çalışanlar toplantı sırasında iletişimi kaçırma endişesiyla yaşıyor ve erişim ihtiyaçlarını savunmak zorunda kalıyor" diye yazıyor.
Ibe, evden çalışmanın bir başka dezavantajına dikkat çekiyor: Teknoloji eliyle uzaklaşma devam ederken, yapısız bir düzende çok fazla zaman geçirmek onun akıl sağlığına zararlı olabilir. DEHB'si nedeniyle bir kitap rafını düzenlemek veya köpeğini uzun bir yürüyüşe götürmek için saatler harcayabilen Ibe, kimi zaman günün bittiği ve hiçbir şeyin tamamlanamadığı gerçeğiyle karşı karşıya kalıyor.
Evden çalışmanın, Amerika'da ayrımcılıkla hesaplaşma dönemine denk gelmesi işleri zorlaştırıyor. Üretken olmak için yeni keşfedilen zamanı kullanma fikri ona mantıklı gelmiyor. "Düzenli gündelik trajedilerle uğraşırken, bir yandan da küresel bir salgın ve sivil haklar ayaklanması ortamında çalışıyoruz. Bunlardan herhangi birini yapacak enerjim yokmuş gibi hissediyorum" diyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nde koronavirüsün yavaşlama belirtisi dahi göstermediği bu dönemde, evden çalışmak ve Zoom toplantıları iş yaşamında kalıcı görünüyor. Henüz kısa bir süre önce Google, çalışanlarının Temmuz 2021'e kadar küresel ofislere geri dönmeyeceklerini duyurdu.
Henüz öngörülemeyen konu ise, pandemi sona erdiğinde şirketlerin evden çalışmaya izin verip vermeyeceği, özellikle de bu esneklikten fayda sağlayan -ve karşılığında işyerlerini faydalandıran- engelli çalışanlar için ne düşünecekleri.