Küreselleşme sürecinde; zaman ve yere ilişkin düşüncelerin yeniden yapılandırıldığını, toplumsal ve ekonomik işlevlerinse hız kültürü kapsamında değerlendirilmesinin bir gerçeklik olarak sunulduğunu görüyoruz.1
Küreselleşmenin temel olarak üç alanda gerçekleştiği gözlemleniyor: ekonomik, politik ve kültürel.2 Ekonomik küreselleşme, küresel pazarla ilgilidir. Malların ve hizmetlerin üretimi, değişimi, dağıtımı ve tüketimini kapsayan bu alan, devletin azalan işlevini ve serbest pazar ekonomisinin artan önemini gündeme getiriyor. Politik küreselleşme ulusal sınıfların zayıflaması, diğer bir ifadeyle anlamsızlaşmasıyla sonuçlanıyor. Kültürel küreselleşme ise yerel kültürler ve kimliklerin önemsizleşmesi olgusunu kapsıyor. Küresel ekonomi, politika ve kültürün baskın etkileşimi sonucunda ortaya çıkan küresel standartlaşma gerçeği, dünya toplumlarının aynılaşmasına neden olmaktadır. Küreselleşme toplumları disipline edilmiş, homojen ve tüketerek farklılaşabileceğine inanan bireylerden oluşan bir yapıya dönüştürmektedir.3
Küreselleşme öncesinde yer; bireylerin sosyalleştiği, kimliğini kazandığı ve bu kimliği yaşayarak gösterdiği bir alandı. Ancak günümüz dünyasında küreselleşmenin homojenleştirici etkisiyle yerler standartlaşmış, kimliği ve geçmişi olmayan alanlara dönüşmeye başlamıştır. Yersizleştirme süreci olarak da adlandırabileceğimiz bu süreç yerel yaşamı ve değerleri reddetmemektedir. Bu durum, yerel alanların içine küresel değerlerin girmesini sağlamakta ve paylaşılan yerel değerlerin, bilginin, uygulamaların fark edilmesini zorlaştırmaktadır.
Günümüz bireyleri, çalışma yaşamlarında ya da günlük yaşamlarındaki süreçlerde sorumluluk ve esnekliğin artmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir tür hız olgusuna yakalanmıştır. Hız verimlilik ve profesyonellikle özdeşleşmiştir. Buna karşılık, yavaşlık bireylere alternatif değerleri gösteren bir yol olabilir. Yavaş Yaşam, günümüzün hızlı ve değişim halindeki zaman kullanımı anlayışına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Küresel dünyanın hızlı yaşam anlayışının tersine, Yavaş Yaşam bireylere yaşamı daha nitelikli ve etik kılacak bir değişim sunmaktadır.4,5 Yavaş Yaşam anlayışı 1986’da İtalya’nın Roma kentinde Carlo Petrini tarafından hızlı yemeğin (fast food) küreselleşmesine karşı gerçekleştirdiği eylemle başlayan Slow Food (Yavaş Yemek) hareketinin izlerini taşımaktadır. Kâr amacı gütmeyen ve gönüllü üyeliğe dayanan bir organizasyon olan Yavaş Yemek hareketinin temel amacı yeme alışkanlıklarının homojenleşmesinin ve kültürel kimliğin kaybedilme tehlikesinin farkında olan bireylerin gereksinmelerine yanıt vermektir.6 Küreselleşmeyle karşı karşıya olan ulusal ve yerel toplumların geleneksel yemek kültürünü korumayı ve geliştirmeyi hedeflemektedir. Yavaş Yaşam bireylere kaygısız ve rahat bir yaşam biçimi değil, yerel toplum odaklı bir yaşam biçimi geliştirme olanağı sunmaktadır.7
“Yavaş hareketi” yaratıcılığı ve yavaş yerleri günlük yaşamımıza sokmamıza olanak sağlamaktadır. Bireyler yavaşlık sayesinde, birbirlerinden farklı yaşamış olacaklardır. Yavaş anlayışıyla, küresel yaşam akışının olduğu her yerde, zaman-yer farklılığı sağlanabilecektir. Yavaş hareketinin dikkat çektiği nokta her özeli özgün bırakmak, çoğunluğun içerisinde eriyip gitmesine engel olmaktır. Yavaş hareketi küreselleşmeyi reddetmemektedir. Tam tersine, dünyadaki tüm insanların toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasal alanlarda birbiriyle yoğun bir iletişim ve etkileşim sürecine girmelerinin kaçınılmaz olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte, küreselleşmenin olumsuz yönlerini vurgulamaktadır.
Yavaş yemek
Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kırsal kesimde yaşıyor. Kentlerde gıda üretimi ve işlenmesinde çalışanları da buna eklersek, yeryüzündeki insanların çoğunluğunun gıda sektöründe çalıştığını ileri sürebiliriz. Bu sektörde uygulanan tekniklerin büyük çoğunluğu sürdürülemez niteliktedir. Tatsız, standartlaşmış, ekolojik olmayan ve çoğu zaman toplum sağlığı açısından tehlikeli gıda ürünleri üretiliyor. Geleceğimiz gezegenin ritmine uyum gösteren, geleneksel yöntemleri kullanan, biyolojik çeşitliliğe önem veren ve dünyanın her bir farklı yöresindeki kültür ve ekonomiye sıkı sıkıya bağlı gastronomik geleneklere saygı gösteren tekniklerle gıda üretilmesiyle güvence altına alınabilir.8
1986’da Bra-İtalya’da kurulan Slow Food (Yavaş Yemek), yemek alışkanlıklarının etik ve sosyo-kültürel boyutlarına ilişkin gıda tüketicilerinin artan gereksinmelerine yanıt olarak ortaya çıkmış ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir organizasyon olarak kurumsallaşmıştır. Gıdanın bir insan hakkı olduğunu savunan Slow Food’un temel amaçları yerel tarım, gıda bağımsızlığı ve biyolojik çeşitliliğin korunmasıdır; bu da hareketin başlangıcından beri etkinliklerinin iki taraflı yapısını sergilemektedir. Bir taraftan, bilimsel araştırmalar ve küçük çaplı özgün üretimlerin desteklenmesiyle yemek ve tarımsal mirasları korumak; diğer taraftan, özgün ve geleneksel yemekler hakkında bilgilerini arttırarak bireyleri eğitmek.
Slow Food dünya tarımının ve yiyecek tedarikinin endüstrileşme ve küreselleşme doğrultusunda büyümesinin, insanlık ve doğanın geleceğini tehlikeye soktuğunu belirtmektedir.9 Yerel tarım uygulamalarının başarılı biçimleri ekolojik denge ve bütünlüğü sağlayarak, dünyayı uzun yıllar boyunca doyurmuştur. Bu uygulamaların yerini hızlı bir biçimde, tek kültürlü küresel kontrol ve uygulamalar almaktadır. Slow Food bu sistemlerin geleneksel geçim biçimlerini, özgün ve yerel kültürleri olumsuz etkilediğini vurgulamaktadır. Bu dönüşüm ekolojik yaşamı destekleyen sistemleri de etkilemiş, insanların doğa, tarih ve kültür bağlarından kopmasını hızlandırmıştır.
Küresel işletmeler ve küçük ölçekli üretimleri etkisizleştirerek küresel sorunların tamamına çözüm getireceğine inanılan teknolojik girişimler, yerel ekonomi ve kültür yapıları üzerindeki olumsuz etkileri daha da arttırmıştır. Yerel ürünlerin tarihî ve doğal süreçlerine giren teknoloji eko-sistemleri bozmaktadır. Bu teknolojiler hava, su, toprak ve organizmaların genetiklerini değiştiren yeni ve genişlemiş genetik kirlilik getirmekte, küresel ısınmayı şiddetlendirmektedir; son olumsuz etkileri de iklim değişimidir.10 Bu olumsuzluklar ekolojik tarım ve gıdanın doğa temelli bütünlüğünü tehdit etmektedir. Yerel tarımın özgün ve geleneksel yapısını bozan küresel işletmeler ve teknoloji, etkin bir çözüm değildir. Yerel ölçekteki gıda üretiminden büyük ölçekte ve ihracat temelli üretime geçiş yerel toplulukların geleneklerinde, kültürlerinde ve ortak mutluluklarında bir çöküş yaratmıştır. Yerel toplulukların ürün yetiştirmelerindeki kendine özgü eğlenceli töreni ve deneyimi azaltmıştır. Slow Food’a göre, toplumsal, ekonomik ve ekolojik problemlerin temel çözümü daha yerel, demokratik ve katılımcı, şirketleşmeyen, ekolojik ve özgün değerleri olan, küçük ölçekli organik tarım uygulayan geleneksel tarım topluluklarına doğru değişimle gerçekleşir. Bu topluluklar çeşitlilik, sinerji ve dönüşüm ilkelerine dayalı sürdürülebilir bir uygulama sağlamalıdır.
İyi, temiz ve adil
Slow Food hareketi paylaşılan deneyimlere dayalı bir kalite kavramı önermektedir. Bu kavram üç boyutludur: iyi, temiz ve adil…11 İyi; gıdanın gerçek bir tat, aroma ve görünüşe sahip olması boyutunu içerir. Gıdanın bu nitel özelliğinin farkına duyularımız uyarıldığında, değişik ürünleri karşılaştırdığımızda ve daha tatmin edici olanı seçtiğimizde varırız. Temiz; sürdürülebilirlik boyutunu kapsar. Bunun anlamı ekolojik sisteme zarar vermeyen üretim yöntemlerinin kullanılması, biyolojik çeşitliliğe saygı duymak ve gıdanın insan sağlığı için güvenli olmasını sağlamaktır. Adil; ekonomik ve sosyo-kültürel sürdürülebilirlik boyutudur. Bu da gıdaların etik olarak sürdürülebilir olmasını, çalışanları sömürmeyen üretim yöntemlerinin kullanılmasını ve iyi ürünlerin dışlanmamasını gerektirir. Bu aynı zamanda, tüketiciler ve üreticiler için adil fiyat uygulamalarının sağlanması anlamına gelmektedir.
Yavaş kent
Yavaş Kent (Cittaslow) hareketi, Slow Food felsefesini kentlerin tasarım ve planlamasında kullanmayı amaçlayan uluslararası bir ağdır. Bu ağ başta Avrupa olmak üzere diğer kıtalarda da yaygınlık kazanmaktadır. Dünyanın 27 ülkesinde 177 yavaş kent bulunmaktadır. Bu kentlerin yaklaşık yarısı İtalya’da yer almaktadır. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, İngiltere, Norveç, Polonya, Türkiye ve Yeni Zelanda’da yavaş kent sayısı artmaktadır. Yavaş Kent kendi halkının ve ziyaretçilerin yaşam kalitesini artırmak için orijinal fikir, deneyim ve bilgiyi uluslararası yavaş kent ağları üzerinden paylaşarak çalışmayı amaç edinmiş bir olgudur. Yavaş Kent’in hedeflerinden biri, küreselleşme süreciyle yaşamımıza giren hızlı yaşam anlayışının genişlemesi karşısında bir sınır yaratmaktır.
Yavaş Kent hareketi, 1999’da slow food hareketinin kurucusu Carlo Petrini ve dört kurucu kentin (Chianti, Orvieto, Bra ve Positano) belediye başkanlarının Yavaş Kent Sözleşmesi’ni imzalamasıyla doğmuştur.12 Yavaş Kent Ağı yöneticiler, vatandaşlar ve Slow Food üyeleri arasında bağlantı kurarak insanlara kaliteli bir yaşam konusunda hizmet etme, çevreyi koruma bilincini geliştirme, yaşamdan keyif alma, sürdürülebilir gelişme gibi konularda üye kentlerin deneyimlerini paylaşmalarını amaçlamaktadır.
Yavaş Yaşam vatandaşların kentlerinde kolay, basit ve mutlu bir biçimde yaşamalarına olanak sağlayan pratik çözümlere ve hizmetlere sahip olmak anlamına gelir. Yavaş Yaşam, Latincede dendiği gibi, festina lente, yavaş fakat seri olmak demektir. Yavaş Yaşam her gün sıra dışı modern vurgular arayarak, diğer bir deyişle geçmişin en iyi bilgilerini gözden geçirerek, bugünün ve geleceğin teknolojik imkânları içerisinde iletişim, ulaşım, etkinlik, üretim ve satışta yeni çözümler sunmayı gerektirir. Yavaş Kent’i yaşatmak ve yönetmek şimdiki trendin tersine sıradan yaşamı devam ettirmektir. Doğal olarak daha yavaş, sakin, verimli, seri ama şüphesiz daha insansı, ekolojik dengeyi gözeten, bugünkü ve gelecek nesillerle ilgili, giderek küreselleşen ve iletişimin arttığı bir dünyada daha saygıdeğer bir kent…
Yerel toplumun ve ziyaretçilerin yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefleyen Yavaş Kent hareketi, üye kentlerde sağladığı olumlu gelişmeler nedeniyle dikkat çekmektedir. Uluslararası bir ağ niteliği taşıyan harekete katılım için kentin bir dizi kriteri yerine getirmesi gerekmektedir. Yavaş Kent hareketi, çevre ve kentsel doku kalitesini teknoloji kullanımını teşvik ederek iyileştirmeye çalışmaktadır. Yavaş Kentler yerel üreticiler ve tüketiciler arasında iletişimi ve diyalogu teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Çevrenin korunması, sürdürülebilir gelişmenin desteklenmesi ve kent yaşamın iyileştirilmesi kapsamında Yavaş Kentler doğal ve çevreye dost tekniklerle yiyecek üretimine destek sağlamaktadır. Yavaş Kent küçük kentler için bir kalite göstergesidir. Yalnızca nüfusu 50 binden küçük olan kentler bu ağa katılabilir. Yavaş Kentler toplumunun yaşam kalitesini artırmayı tercih etmiş kentlerdir. Bu felsefe kapsamında bir kentin, Yavaş Kent olabilmesi için aşağıda belirtilen şu kriterleri sağlaması gerekmektedir.13,14
Çevre politikaları
Hava, su ve toprak kalitesinin yasal düzenlemeler tarafından belirlenen parametrelere uygunluğunun sağlanması.
Kentsel ve özel atıkların sınıflandırılarak toplanmasının desteklenmesi ve bu uygulamanın yaygınlaşmasının sağlanması.
Evsel ve endüstriyel atıkların geri dönüşümünün desteklemesi ve yaygınlaşması.
Kentsel atık su için kanalizasyon filtresinin oluşturulması.
Alternatif enerji kaynaklarının (yenilenebilir kaynaklar, yeşil hidrojen, mini hidroelektrik güç kaynakları, bio-yakıt vb.) kullanımına dikkat çekilerek yerel yönetimlerce planlanan enerji tasarrufunun sağlanması.
Genetiğiyle oynanmış ürünlerin kullanımının önlenmesi için düzenleme yapılması.
Reklam panolarının ve dükkân vitrinlerinin düzenlenmesi.
Elektromanyetik kirliliğin kontrolüne ilişkin sistemlerin kurulması.
Gürültü kirliliğinin kontrol edilmesi ve azaltılması için planlar yapılması.
Kent aydınlanması için (ışık kirliliğinin önlenmesi) sistem ve programlar geliştirilmesi.
Çevresel yönetim sistemlerine uyum sağlanması (EMAS ve ECOLABEL ya da ISO 9001, ISO 14000 ya da SA 8000 ve Yerel Gündem 21’e katılım).
Altyapı politikaları
Tarihî mekânların, merkezî kayıt altına alınmış binaların ve yüksek kültürel değeri olan nesnelerin koruma planlarının yapılması.
Taşıt güvenliği ve trafik akışının sağlanması.
Okullara ulaşımın hızlandırılması ve kamu binalarıyla bağlantının sağlanması için bisiklet yollarının yapılması.
Özel ulaşımda alternatif yöntemlerin desteklenmesi, yaya alanlarının ve kamu taşımacılığının sağlanması (kentdışı otopark, yürüyen merdiven, bisiklet yollarının okulların ya da iş alanlarının yakınından geçmesi).
Engelliler için kamu alanlarının erişilebilir olması, mimarî engellerin kaldırılması ve teknolojiye ulaşabilmelerini sağlayan yasal düzenlemelerin uygulanması.
Aile yaşamını ve genel aktiviteleri destekleyici programların oluşturulması (rekreasyon, spor, yaşlı ve kronik hastalara yönelik ev hizmetleri, sosyal merkezler, kamu tuvaletleri vb.).
Tıbbî yardım merkezlerinin bulunması.
Yeşil alanların kurulması ve hizmet altyapılarının bulunması (oyun alanları, birbirleriyle birleşen yeşil alanlar vb.).
Doğal ürünlere yönelik ticaret alanlarının kurulması ve ticaretin genişlemesine yönelik planlar oluşturulması.
Özgün ve tarihî dükkânların korunması.
Bölge halkının alışverişte sorun yaşamaması için esnafla anlaşma yapılması, bölge halkının alışverişte sorun yaşaması halinde yardım sağlayacak dost dükkânların kurulması.
Geri kalmış kent alanlarının gelişimine yönelik projeler geliştirilmesi.
Kentin yeniden tasarımına ve iyileşmesine yönelik programlar yapılması.
Teknolojiden yaralanarak kent kalitesinin artırılması
Biyo-mimarî alanlarının kurulması, biyo-mimarînin geliştirilmesi ve tanıtılması için planlar yapılması.
Kentte kablosuz sistemlerin kurulması.
Elektromanyetik alanların izlenmesine yönelik sistemlerin kurulması.
Çöp bidonlarının kötü görünümünün önlenmesi ve atık su toplama sistemi için planlar yapılması.
Kamu ve özel alanların yeşillendirilmesinde doğal mimarî yapıyla uyumlu yerli ve özgün bitkilerin kullanılmasını sağlayan planlar yapılması ve tanıtılması.
Kent halkına çeşitli hizmetler vermeye yönelik planlar (belediye hizmetlerinin internet üzerinden gerçekleştirilmesi ve halka internet eğitimi verilmesi).
Gürültü kontrolüne yönelik planlar yapılması.
Kentin renk planlamasının yapılması.
Tele-işgücünün tanıtılması ve desteklenmesi.
Yerel ürünlerin korunması
Organik tarımın geliştirilmesi ve tanıtılması için gerekli planların yapılması.
Yerel esnaf ve zanaatkârların ürettiği ürünlerin kalite sertifikalarının oluşturulması.
Yok olma tehlikesindeki el sanatlarının korunmasına yönelik programların geliştirilmesi.
Yok olma tehlikesinde bulunan geleneksel mesleklerin korunması.
Slow Food işbirliğiyle, okulların yemek hizmetlerinde organik, yerel ve özgün ürünlerin kullanılması.
Slow Food işbirliğiyle, okullarda beslenme ve tat eğitiminin verilmesine yönelik programların geliştirilmesi.
Yok olma tehlikesinde olan özel tarifli gastronomik ürünlerin kullanımı ve üretiminin desteklenmesi.
Kente özgü ürünlerin sayımının yapılması ve ticaretinin desteklenmesi (çiftçilerin ve yerel pazarın harekete geçirilmesi).
Kent ağaçlarının sayımı ve kentteki anıt ağaçların korunması.
Yerel kültürel aktivitelerin korunması ve desteklenmesi.
Kent ve okul bahçelerinin yerel kültürün gelişmesine olanak sağlaması için desteklenmesi.
Farkındalık
Kent halkının, Yavaş Kent hareketine katılım motivasyonunun sağlanması için, Yavaş Kent sonuçları ve yöntemi konusunda bilgilendirilmesi.
Kent halkının Yavaş Yaşam felsefesini anlaması için programlar geliştirmek.
Slow Food ve Yavaş Kent faaliyetlerinin yayılmasını sağlayacak programların geliştirilmesi.
Yavaş Yemek faaliyet ve projelerinin desteklenmesi
Slow Food birliğinin kurulması.
Slow Food işbirliğiyle, okullarda yiyecek ve tat eğitimi programlarının oluşturulması.
Slow Food işbirliğiyle, okullarda sebze bahçelerinin kurulması.
Yok olma tehlikesinde bulunan ürünlerin ve türlerin korunmasına yönelik Slow Food projelerinin uygulanması.
Slow Food tarafından korunan yerel ürünlerin kullanılması ve okul kantinlerinde beslenme geleneklerinin (yemek hizmetleri, korunan alanlar ve yemek eğitim programıyla beraber) sürekliliğinin sağlanması.
Yerel ürünlerin Slow Food ve Terra Madre programı kapsamında desteklenmesi.
Yiyecek derneklerinin ve Terra Madre projesinin desteklenmesi.
1986’da Roma’da, İspanyol Merdivenleri’nin yanında açılan Mc Donald’s restoranını protestoyla başlayan Slow Food hareketi etnik ve bölgesel mutfakları koruma, doğal ve geleneksel üretimi tanıtma düşüncesiyle yola çıktıysa da gitgide Yavaş Hareketi’ne dönüşerek gıdanın ötesinde bir noktaya ulaşmıştır.15 Yavaş Hareketi pazar ekonomisi koşullarında küresel işletmeler tarafından sömürülme korkusu içindeki milyonlarca insanın duyarlılığını yansıtarak, ulusal ve küresel düzeydeki tarım ve sanayi işletmelerini sorgular duruma gelmiştir.16,17 Küresel işletmecilik anlayışına yönelik yaptığı sorgulamanın yanı sıra Yavaş Hareketi kültürel mirasın korunması, yaşam kalitesinin artırılması, sürdürülebilir gelişmenin sağlaması gibi uygulamaları sunmaktadır. Bu sürecin önemli bir parçası olan yavaş kentler, insanların yaşamlarından keyif alarak yaşayacakları bir kent ve dünya için atılmış önemli bir adımdır.
Küresel ekonomik, politik ve sosyo-kültürel yapılarda yerelleşme ve kültür arasındaki ilişki sık sık dikkatten kaçmaktadır. Yavaş Kent, yerel kültürlerin ekonomik yönden desteklenerek korunmasını sağlayan bir yöntemdir. Yavaş Kent odak noktası olarak yerel kültürleri, şarap ve yiyeceklerin yavaş üretimi ve tüketimini, ekolojik dengeyi, yerel ve organik içerikli ürünleri ele almaktadır.
Kaliteli yiyecek, sürdürülebilir ekonomi, sağlıklı çevre ve geleneklerin yaşandığı bir ortam yaratılarak, insanların hayattan daha fazla zevk almasını hedefleyen Yavaş Kent hareketi kültürel sermaye olarak temelde yiyecekleri kullanmaktadır. Kültürel kimliğimizin ve mirasımızın önemli bir kısmını oluşturan yiyecekler sayesinde Yavaş Kent, bir halk hareketi olma niteliği kazanmakta ve bu şekilde yerel kültürlerin küresel kültür karşısında ezilmesini önlemeye çalışmaktadır.18,19,20 Diğer taraftan, Yavaş Kent hareketinin en önemli unsurlarından biri olarak yerel ekonomileri gösterebiliriz. Endüstri devrimiyle birlikte küresel sorunların tamamına çözüm olacağına inanılan teknolojik gelişmeler yerel ekonomik ve kültürel değerler üzerindeki sorunları daha da artırmıştır. Yerel ürünlerin doğal sürecini etkilemesi yanında hava, su, toprak ve organizmaların genetik yapılarını değiştiren teknoloji genetik kirliliği de beraberinde getirmiştir.21,22 Yavaş Kent yerel işletmelerin desteklenmesi, yerel ticaret, çiftçi marketleri, adil ticaret ve yerel kur gibi uygulamalarla yerel üretimi öne çıkarmaktadır. Kültürel kimliğin korunması, sürdürülebilir yerel ekonominin gerçekleştirilmesi, ekolojik dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi değerlerle Yavaş Kent kentlerin insanla olan etkileşimini en üst düzeye çıkarmaktadır.
1. Gottschalk, S. (1999): Speed Culture: Fast Strategies in Televised Commercial Ads, Qualitative Sociology, 22 (4), 311-329.
2. Jones, M. ve Jones, E. (1999): Mass Media, London: Mac Millan Pres.
3. Lipschutz, D. R. (2002): The Clash of Governmentalities: The Fall of the UN Republic and America’s Reach for Imperium, University of Sussex.
4. O’Brien, S. (2007): The Micropolitics of Slow Living, Cultural Studies Review, 13(2): 237-241.
5. Parkins, W. ve Craig G. (2006): Slow Living, Oxford: Berg Publishers.
6. Nosi, C. ve Zanni, L. (2004): Moving From “Typical Products” to “Food-Related Services”: The Slow Food Case as A New Business Paradigm, British Food Journal, 106 (10/11): 779–792.
7. Doteuchi, A. (2003): The Changing Face of Suburban New Towns —Seeking the “Slow Life” for an Ultra-Aging Society, Japan: NLI Research.
8. Petrini, C. (2007): Taking Back Life: The Earth, The Moon and Abundance, 5th Slow Food International Congress, Mexico: Puebla.
9. Slow Food (2005): An Overview of the Slow Food Movement, www.slowfood.com.
10. Slow Food (2005): a.g.e.
11. Petrini, C. (2007): a.g.e.
12. Cittaslow (2009): International network of cities where living is easy, www.cittaslow.net.
13. Miele, M. (2008): CittàSlow: Producing Slowness against the Fast Life, Space and Polity, 12:1: 135-156.
14. Cittaslow (2009): a.g.e.
15. Yurtseven, H. R. (2007): Slow Food ve Gökçeada: Yönetsel Bir Yaklaşım, Ankara: Detay Yayıncılık.
16. Yurtseven, H. R. (2007): a.g.e.
17. Yurtseven, H.R., Kaya, O. ve Harman, S. (2010): Yavaş Hareketi, Ankara: Detay Yayıncılık.
18. Loades, C. M. (2005): Slow Cities and The Revitalization of Locality in The Age Of Globalization, Oslo: Oslo Üniversitesi Sosyal Antropoloji Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
19. Knox, P. L. (2005): Creating Ordinary Places: Slow Cities in a Fast World, Journal of Urban Design, 10 (1): 1–11.
20. Pink, S. (2007): Sensing Citta`Slow: slow living and the constitution of the sensory city, The Senses and Society, 2(1): 59–77.
21. Yurtseven, H. R. (2007): a.g.e.
22. Mayer, H. and Knox, P. L. (2006): Slow cities: sustainable places in a fast world, Journal of Urban Affairs, 28(4): 321–334.
-----------------------------------------------------------------------
Rıdvan Yurtseven
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi Bölümü öğretim üyesidir. Eko-gastronomi ve gastro-turizm araştırma alanlarını oluşturmaktadır. Slow Food, Terra Madre, International Cittaslow üyesi olan Yurtseven Slow Food Gökçeada Convivium liderliği, Cittaslow Gökçeada temsilciliği ve Cittaslow Türkiye Bilim Kurulu koordinatörlüğü görevlerini yürütmektedir. Yurtseven’in “Slow Food ve Gökçeada: Yönetsel Bir Yaklaşım” ve “Yavaş Hareketi” adlı kitapları bulunmaktadır.