Japonya’daki nükleer felaket Türkiye hükümetinin umurunda değil: Bizim nükleer santralimiz dünyaya örnek olacak - Ekoloji

 

March 25, 2011
Ulrike Dufner

Mersin/Akkuyu’da nükleer santral kurulması on yıllardır tekrar tekrar Türkiye’nin gündemine giren bir konuydu. Geçen yıldan bu yana bu plan artık somutlaşmış durumda: Türkiye ve Rusya 2010 yılının Haziran ayında Akkuyu’da nükleer santral inşasıyla ilgili bir sözleşme imzaladı ve her iki ülke de çok kısa sürede gerekli kanunları çıkardı. Akkuyu’nun inşasına Nisan/ Mayıs aylarında başlanacağı söyleniyor. Hükümet Karadeniz kıyısındaki Sinop’ta bir nükleer santral kurulması konusunda da son derece ciddi. Buradaki santrali bir Japon firması inşa edecektir.

Japonya’daki deprem, geniş bir bölgede ağır hasara neden olan tsunami ve binlerce insanın ölümü, nükleer santrallerde oluşan büyük hasar ve olası en büyük nükleer santral kazası riski gibi bir dizi felaketin yarattığı dehşet sonrası, Türkiye’de sayısız çevre aktivisti ve uzman, gözünü hükümete dikmiş durumda: Hükümet, hele de Akkuyu santrali için öngörülen yerin deprem bölgesinde olması gerçeği karşısında, nükleer santral kurma planlarından vazgeçecek mi? Japon bir firma tarafından Sinop’ta inşa edileceği söylenen santral ne olacak?

Japonya’da yaşananlar teknolojinin denetimindeki sınırları bütün dünyaya teşhir etti. İmkansız olduğu düşünülen "artık risk", şimdiden bir gerçek. Türk hükümeti ise, bütün bunlardan hiç etkilenmemiş gibi görünmekle kalmadığı gibi, son derece kararlı bir tutum sergiliyor ve Türkiye’de planlanan nükleer santrallerin yaratacağı tehlikeyi, bir tüp gaz patlamasıyla karşılaştırabiliyor.   

Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Moskova’dan geri dönüş yolunda, Türkiye’nin Cumhuriyet’in 100. kuruluş yılı olan 2023’te iki değil, üç nükleer santrali olacağını söylüyor, ama üçüncü santralin yerini sır gibi saklıyor (1). Bakan, Japonya’daki nükleer felaketle ilgili endişeleri hiç dikkate almadan, Akkuyu’nun deprem bölgesi olmadığını, Türkiye’nin üçüncü nesil nükleer santraller planladığını, ayrıca Fukuşima’daki nükleer krizin nedeninin henüz tam kesin olarak bilinmediğini dile getiriyor. Yıldız, tek nedenin deprem ve tsunami olamayacağını, yoksa Japonya’daki bütün santrallerin etkilenmiş olması gerektiğini söylüyor.  Başbakan Erdoğan da bu koşullarda teknolojik açıdan dünyanın bir numaralı nükleer santrallerini inşa etme hayalini kurmaktan çekinmiyor.  

Anlaşılan o ki, Türk hükümeti için bu kararı yeniden düşünmeyi gerektirecek bir neden yok.  Verilen kararın altındaki nedenler hükümet açısından son derece açık ve net. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, böylece enerji ithalatına bağımlılığın azalacağını, enerji kaynaklarının çeşitliliğinin artacağını ve nükleer kulübün üyesi olacağımızı söylüyor: „Nükleer enerjide dünya bir bütündür, parçalanamaz, biz dışında kalamayız. Santrali neden kurmayalım? Ermeni sınırında yok mu? Çözüm kaçmak değildir. Biz en son teknolojiyi kullanacağız (2).“

Öte yandan CHP, DSP ve MHP milletvekilleri bu kararın acilen yeniden düşünülmesi, hükümetin inşaata başlama planının ertelenmesi ve Japonya’daki gelişmeler ışığında kararının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. DSP ve MHP mecliste nükleer santrallerle ilgili son sözün halka bırakılmasını ve bu konuyla ilgili bir referandum yapılmasını talep ediyor. DSP Genel Başkanı, 12 Haziran’da sadece yeni parlamentonun değil, Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin de oylanmasını öneriyor. Böyle bir önerinin, verilen kararın yaratacağı sonuçlar itibariyle olumlu karşılanabilmesi şüpheli. Sonuçta partiler nükleer santral planları ile ilgili yaklaşımlarını seçim söylemlerinde netleştirebilir, seçim kampanyaları sırasında dile getirebilirler. Böylece konunun en azından tartışılmasına ve kendi yaklaşımlarının kamuoyunda bilinir kılınmasına büyük katkı sağlamış olurlar.   

Kısa bir süre önce Türkçe çevirisi yayınlanan „Nükleer Enerji Masalı“, nükleer enerjinin riskleri konusunda güncel bilgiler aktarıyor. Kitabı 26 Mart 2011 tarihinden itibaren, www.boell-tr.org ve info@boell-tr.org adreslerinden posta giderlerini üstlenmek koşuluyla sipariş verebilirsiniz.

Kaynakça:
(1) http://www.internethaber.com/basbakan-erdogan-atesle-mi-oynuyor-335268h-p2.htm#ixzz1H9QfK6kP
(2http://www.internethaber.com/basbakan-erdogan-atesle-mi-oynuyor-335268h-p2.htm#ixzz1H9QFvUKJ

Ulrike Dufner, İstanbul’daki Heinrich-Böll-Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisidir.