1. YEŞİL BAŞKENT ÖDÜLÜ NEDİR?
Her yıl düzenli olarak Avrupa Yeşil Başkenti Ödülü verme düşüncesi Estonya’nın başkenti Tallinn kentinde 2006 yılında 15 Avrupa kentinin (Tallinn, Helsinki, Riga, Vilnius, Berlin, Warsaw, Madrid, Ljubljana, Prague, Vienna, Kiel, Kotka, Dartford, Tartu ve Glasgow) Belediye Başkanlarının katıldığı bir toplantıda ortaya çıkmıştır. Bu kentlerin yeşil vizyonları ortak bir mutabakat zaptı haline dönüştürülmüştür. Bu belgede çevre dostu kentsel yaşama öncülük eden kentlere ödül verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu düşünce Avrupa Komisyonu tarafından Mayıs 2008’de alınan bir kararla ödül haline getirilmiştir.
Ödülün Kapsamı ve Gerekçesi:
Avrupa bir şehir medeniyetidir ve Avrupalıların %80’i kentlerde yaşamaktadır. Dolayısıyla Avrupa’da kentler insanların yaşam alanlarını iyileştirmek için önemli bir role sahiptir. Kentsel alanlar pek çok çevreci tartışma ve mücadelenin de ortasında yer almaktadır ancak diğer taraftan da bu yönde bir çözüm ve yenilikçilik isteğini de beraberinde getirmektedir. Avrupa Yeşil Başkent Ödülü bu çabaları teşvik etmek ve ödüllendirmek üzere ortaya çıkmıştır. Avrupa Komisyonu’nun bu ödülü konumlandırırken niyeti kentlerdeki yaşam alanlarını ve genel olarak tüm çevreyi iyileştirmek olmuş bu yönde her yıl bir kentin ödüllendirilmesi yoluyla diğer Avrupa kentlerine yol göstermesi, öncülük etmesi, iyi uygulama örnekleri sunması, deneyim, düşünce ve fikirlerini diğer kentlerle paylaşması öngörülmüştür.
Ödül alacak kentin çevre dostu kentsel yaşam alanında öncü olması, çevresel standartları sağlama ve geliştirmede iyi bir kaydı olması, iddialı hedefleri gerçekleştirme yönünde sürekli bir taahhüdü bulunması, sürekli bir çevresel iyileştirme ve sürdürülebilir gelişme çabası içinde olması beklenmektedir. Bu doğrultuda Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’nün hedefleri;
1. Yüksek çevreci standartlara erişimde kayda değer bir ilerleme sağlayan kentleri ödüllendirmek
2. Çevresel iyileştirme ve sürdürülebilir gelişme alanında sürekli ve iddialı hedefleri olan kentleri özendirmek
3. Diğer kentlere ilham veren bir rol model teşkil etmesi ve tüm diğer Avrupa kentleri için iyi uygulama örnekleri ve deneyimlerini teşvik ediyor olması olarak özetlenebilir.
2. YEŞİL BAŞKENT ÖDÜL SÜRECİ NASIL İŞLEMEKTEDİR?
Başvuru yeterliliğine sahip her Avrupa kenti Avrupa Yeşil Başkent Ödülü resmi web sayfasından online başvuru formu teslim edebilir.
İki Aşamalı bir değerlendirme süreci uygulanmaktadır. Birinci aşamada tüm başvurular uluslararası tanınırlığı olan uzman değerlendirici paneline ulaşır ve konu ile ilgili uzmanların eş-denetiminde değerlendirilir. Uzman panelinin final raporu doğrultusunda kısa listeye giren 3-4 kentin adı Ödül Jürisi’ne bildirilir.
Kısa listeye giren kentler davet edilir ve kendi vizyonlarını, eylem planlarını ve iletişim stratejilerini Ödül Jürisi’ne sunarlar.
Sunum sonrasında, Jüri kazanan kenti belirler. Kazananlar ödül töreninde açıklanır.
Başvuru Koşulları
Mevcut durumda başvuru için üç yeterlilik kriteri aranmaktadır:
1. Avrupa Yeşil Başkent Ödülü tüm AB üyesi ülkelerinin kentleri, AB üyeliğine aday ülkeler (Türkiye dahil) ve Avrupa ekonomik bölgesindeki ülkelerin kentlerine açıktır.
2. İkiyüzbin ve üzeri nüfusa sahip yukarıda belirtilen ülkelerin tüm kentleri olan başvurabilir.
3. Bu ödülde kent tanımı seçimle belirlenmiş kent yönetiminin (İzmir için Büyükşehir Belediyesi) sorumluluğu altındaki alanları kapsar.
Değerlendirme Kriterleri
2010-2011 ödülleri için yapılan ilk değerlendirmeler 10 kriter üzerinden gerçekleştirilmiştir. 2014 yılından itibaren geçerli olmak üzere Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’ne aday olan kentler aşağıda belirtilen 12 çevre göstergesi ile değerlendirilecektir:
1. Küresel iklim değişikliğine yerel katkısı
2. Yerel ulaşım
3. Sürdürülebilir arazi kullanımı ile ilşkilendirilen yeşil alanlar
4. Doğa ve biyolojik çeşitlilik
5. Yerel hava kalitesi
6. Gürültü kirliliği
7. Atık üretimi ve yönetimi
8. Su tüketimi
9. Atık su arıtması
10. Ekolojik yenilikçilik ve sürdürülebilir istihdam
11. Yerel yönetimin çevre yönetimi
12. Enerji performansı
Başvuru sürecinde kentlerden bu 12 gösterge hakkında bilgi vermeleri istenmektedir. Bilgiler doldurulurken eylem planının mevcut detayları, belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı, hangi sürelerde ulaşılabileceği (5-10 yıl diliminde) ve uygulamaların sonuçları ve çıkarılan derslerin kaydedilmesi beklenmektedir.
3. KAZANAN KENTLER HANGİLERİDİR VE KAZANIMLARI NELERDİR?
“Avrupa Yeşil Başkent Ödülü finalistleri ve kazananları çevreye nasıl saygılı olunacağı, mükemmel kentsel yaşam kalitesi ve ekonomik gelişmenin nasıl başarılı bir şekilde bir arada olabileceği noktasında bizlere değerli gerçek yaşam örnekleri sundular”
Avrupa Yeşil Başkent Ödülü unvanına sahip olmanın getireceği avantajlar şöyle tanımlanmaktadır:
· Artan turizm faaliyetleri
· Daha çok yatırım ve genç profesyonellerin akınına uğrama (yüksek yaşam kalitesi)
· Kentin yükselen ünü ve imajı
2010-2011 Dönemi
İlk Avrupa Yeşil Başkent Ödülü 2010 yılında İsveç’in başkenti Stockholm kentine verilmiştir. Kent ülkenin en büyük kentidir ve nüfusu 830.000 kişidir. Ödülün veriliş gerekçesi şöyle açıklanmaktadır:
· Çevreci özelliklerin bütçede, operasyonel düzeyde raporlama ve izlemede göz önünde bulundurulduğu bütünleşik bir idari yapıya sahiptir.
· 1990’dan itibaren karbon dioksit salınımını yüzde 25 oranında düşürmüştür.
· 2050’den itibaren fosil yakıt kullanımını bırakmayı hedeflemektedir.
2011’de ise Hamburg bu ödüle layık görülmüştür. Hamburg metropoliten alanı 4.3 milyon kişiye ev sahipliği yapmaktadır, merkezi alanında ise 1.8 milyon kişi yaşamaktadır. Avrupa’nın 3. büyük limanını bünyesinde barındıran Hamburg bir liman şehridir. Kentin yerleşik kentsel alanının %16.7’sini orman, yeşil alanlar ve rekreasyon alanları oluşturmaktadır.
Hamburg kentine Avrupa Yeşil Başkent Ödülü veriliş gerekçesi şöyle açıklanmaktadır:
· Çevre Koruma: İklim değişikliği kontrolü üzerinde iddialı hedefleri olması, ekonomik gelişme ve çevre korumanın uyumlu bir şekilde yürütülüyor olması
· Kentsel Gelişme: Uluslararası Yapı Fuarı (IBA) ve Uluslararası Bahçe Şovu (IGS) ile birlikte HafenCity ve Elbe Nehri kıyısında gerçekleştirilen çevreci kentsel gelişme stratejisi
· Otobanın yarattığı gürültü kirliliğini azaltmak için yapılan 3500 metre uzunluğundaki ses perdesi ve Elbe Nehri kıyısındaki yeşil yürüyüş yollarını yeni kamusal parklara bağlama düşüncesi
· Kamu taşımacılığının diğer Avrupa kentlerine oranla örnek teşkil eder nitelikte olması (hafif raylı sistem önerisi: kentin çeşitli noktalarına her beş dakikada hızlı, çevre dostu ve esnek çalışacak 240 yolcu kapasiteli çevre-kirletmeyen araçlar)
· Kentin mottosu: “Öngörü ile büyüme” (growth with foresight) ekonomik olarak başarılı ve aynı zamanda çevreyi de koruyup iyeleştiren uzun vadeli bir gelişme strateji izliyor olması
2012-2013 Dönemi
2012 yılı kazananı İspanya Bask bölgesinden Vitoria-Gasteiz kenti olmuştur. Vitoria-Gasteiz 240.000 kişilik nüfusuyla orta ölçekli bir Avrupa kentidir. İklim değişikliği ile mücadele, iyi hava kalitesi, kenti çevreleyen yeşil kuşakları, su koruma planı, atık yönetimi, enerji etkinliği, sürdürülebilir kentsel gelişim, park ve bahçeleri, bisiklet yolları ve modern kamu taşımacılığı hizmetleri ile bu ödüle layık görülmüştür. Kent yönetimi ödülü kazanmada birinci itici güç olarak kentte yaşayanların ödülü istemesi ve sahiplenmesini göstermektedir. Vitoria-Gasteiz Avrupa Yeşil Başkent Yılı için başlıca mücadele alanlarını şöyle tanımlamaktadır:
· 2012 boyunca kamu taşımacılığında %10’luk artış (sürdürülebilir hareketlilik eylem planı çerçevesinde)
· Belediye uygulamalarındaki enerji tüketimi seviyesinde %5’lik azalma
· Plastik poşetlerin ortadan kaldırılması ve yeniden kullanmaya elverişli, dönüştürülebilir ve doğada çözünebilir olan çevreci türleriyle değiştirilmesi
· Pilot uygulama düzeyinde kentsel bahçe düzenleme planları yapılması
· Su tüketimini %5 oranında azaltmak
· Kentin mottosu: “İçi ve dışı yeşil” (green outside and green inside) Burada dışının yeşil olması çevre konularında yaratıcı ve sürdürülebilir çözümler üretebilme yetisi olarak tariflenirken içinin yeşil olması o bölgede yaşayan insanların ve kurumların farkındalık düzeyi ve kalpten bağlılığını vurgulamak üzere kullanılmıştır.
2013 yılı için ise Fransa’nın Nantes kenti seçilmiştir. Nantes Barcelona, Malmö, Nuremberg ve Reykjavik ile birlikte yarışan Nantes belirlenen 12 çevresel gösterge üzerinden en olumlu aday seçilmiştir.
2012-2013 döneminde aday olan diğer kentler ve mottoları ise şöyledir:
· Reykjavik (İzlanda): Enerji sağlayan yanardağlar (volcanoes providing energy), İzlanda’nın en büyük kenti ve120.000 nüfuslu (200.000 kriterini sağlayamıyor ancak geçerli, bir başvuru çünkü ülkede daha büyük nüfuslu başka bir yerleşim yok
· Nuremberg (Almanya), Temiz hava için çevre dostu dolaşım (eco-friendly mobility for clean air) Bavyera’da 1.2 milyon nüfuslu bir kent
· Malmö (İsveç), 2030’da yüzdeyüz yenilenebilir enerji (100% renewable energy in 2030) Malmö İsveç’in 600.000 nüfuslu üçüncü büyük kenti
· Barcelona (İspanya), Uyumlu çalışma ve yereli güçlendirme (coordination and empowerment) Katalunya bölgesinin başkenti ve 5 milyon nüfuslu metropoliten alanıyla Avrupa’nın en kalabalık kentlerindendir.
4. İZMİR NEDEN AVRUPA YEŞİL BAŞKENT ÖDÜLÜNE BAŞVURMALIDIR?
İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kentin nüfusu 2009 TÜİK verilerine göre 2.7 milyon kişidir. İzmir metropoliten alanına bakıldığında ise nüfus 3.5 milyon kişiye ulaşmaktadır. Nüfus büyüklüğü itibarıyla 2011 kazananı Hamburg ile 2013 finalisti Barcelona ile benzeşmektedir. Avrupa ölçeğinde İzmir nüfus büyüklüğü yüksek kentler kategorisindedir (Avrupa kentlerinin %85’i 200-500 bin nüfuslu orta ölçekli kentlerden oluşmaktadır).
“İzmir neden Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’ne aday olmalıdır” sorusu kentin güçlü, zayıf yönleri ile fırsat ve tehditleri içeren ayrıntılı bir SWOT analizi gerektirmektedir. Ayrıca şimdiye kadar ödüle hak kazanan kentlerle bir kıyaslama da (ör: benchmarking) yapılmalıdır. Diğer taraftan kentin yeşil vizyonunu (?) anlayabileceğimiz gelişme hedefleri, stratejik plan raporları ve diğer politika belgeleri ile geçmiş ve güncel uygulamalar sonucundaki çevresel iyileştirme ve sürdürülebilir gelişme kayıtlarına da bakmak gerekmektedir. Ayrıca sürdürülebilirlik, rekabetçilik ve yaşanabilirlik açısından oluşturulan ulusal/uluslararası indekslerdeki sıralamalarına da göz atmak önem kazanmaktadır. Örneğin MasterCard Worldwide ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliği ile gerçekleşen "Türkiye'nin Şehirleri Sürdürülebilirlik Araştırması" 2011 raporunda nesnel ölçütlere göre İzmir “Yaşam Kalitesi” ve “Çevre Performansı” açısından 1. sırada yer almaktadır (bkz. sf. 13).
Bahsedilen çalışmaların zaman maliyeti göz önüne alındığında genel bir bakış açısı ve güçlü yönler ve fırsatlar odaklı bakarak, İZMİR YEŞİL BAŞKENT 2022 için 22 neden sayılabilir:
1. İzmir Kentsel Pazarlama Stratejik Planında belirtilen kentin vizyonu “En çok ödüllendiren Akdeniz şehri olmak” ile Yeşil Başkent Ödülü adaylığı birbiriyle tutarlıdır. Doğa ile uyumlu Akdeniz kültürü İzmir’de tasarım kenti vizyonu doğrultusunda ele alınabilir.
2. İzmir organik tarımın başkenti durumundadır, İzmir Kalkınam Ajansı (İZKA) kümelenme vizyonu “İzmir saygın ve rekabetçi bir organik hammadde ve gıda tedarikçisidir” olarak tanımlanmaktadır.
3. Kentte yerel yönetimler aracılığıyla çeşitli noktalarda ekolojik yaşam tarzını ve alışkanlıkları şekillendirmekte rol oynayabilecek eko-pazar alanları oluşturulmaktadır.
4. Akdeniz Akademisi ve eko-yerleşmeler: İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlıkları yapılan Akdeniz Akademisi çevre ve ekolojik kaygılara yönelik bir yerel eko-yerleşmeler sistemi oluşturarak tarım potansiyelini değerlendirmek ve Akdeniz çevresindeki eko yerleşmeler arasında eko-network oluşturması hedefi bulunmaktadır.
5. Seferihisar Türkiye’nin ilk Sakin Şehri (Cittaslow- Slow City) ünvanını aldı. Cittaslow ağı biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir gelişim açısından önemli bir avantaj sunmaktadır.
6. Özellikle Urla ve Çeşme merkezli Yarımada Slow Food hareketi de hız kazanmaktadır. Sakin Şehir hareketi ile birlikte ele alındığında ekolojik yenilikçilik ve sürdürülebilir istihdam ile doğa ve biyolojik çeşitlilik konularında yerel bilinci arttıran önemli bir çevreci harekettir. Yine Yarımada bölgesinde uç veren gastronomi turizmi ile de uyumludur.
7. İzmir Doğal Yaşam Parkı, İzmir Kuş Cenneti gibi büyük ölçekli tematik yeşil alanların varlığı ve ekoloji temalı yenilerinin eklenebilecek olması çok önemlidir ve fark yaratabilecektir. Ancak mevcut durumda kişi başına düşen yeşil alan miktarı düşüktür (İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan 2-3 m2 iken yasal minimum standart kişi başı 10m2 ve 2013 kazananı Nantes şehrinde kişi başı 57m2 dir) ve kent içinde dağılımı problemlidir.
8. İZGEP gibi kuruluşlar ve yerel yönetim işbirliğiyle geri dönüştürülebilir malzemenin toplanıyor olması önemlidir.
9. Sayıları artan arıtma tesisleri ve Büyük Kanal projesinin varlığı önemlidir, ancak kapsamı acilen geliştirilmeli çünkü sorunlar devam etmektedir.
10. Gediz ve Küçük Menderes Havzalarının geri kazanılması için girişimler başlamış ve strateji belgelerinde hedefler arasına konmuştur ancak güncel durumda su kirliliği tarımsal sürdürülebilirliği tehdit eder boyuttadır.
11. Atık suyun arıtılarak yerel yönetim birimlerinde kullanılması ve su tasarrufunun özendirilmesi önemli bir ilk adımdır (ör: İZULAŞ atölyelerinde kurulan atık su arıtma tesisi)
12. Ulaşımın kesintisiz ve bütünleşik hale getirilmesi yönündeki güncel uygulamalar konfor ve erişilebilirlik açısından önemlidir.
13. Hafif raylı sistem ağının varlığı ve genişletilme düşüncesi, EGERAY, İZBAN, kent merkezi tramvay projesi dikkat çekicidir.
14. Yenilebilir enerji kaynaklarının varlığı ve kalitesi (özellikle Yarımada bölgesindeki jeotermal ve rüzgar enerjisi potansiyeli ve mevcut kurulu güç) ile yeşil teknolojilere kaynak, bilgi, kaynak desteği sağlayabilecek bir kenttir.
15. İzmir özellikle süs bitkileri ve su ürünleri üretiminde ve ayrıca organik tarımda ülkede önemli bir konumdadır. Doğal kaynak kullanımını sürdürülebilir ve yenilikçi değerlendirebilecek ekolojik iş geliştirme faaliyetleri için avantajlıdır.
16. Agro-turizm faaliyetleri ile doğal kaynaklarını tüketmeden, koruyup geliştirerek gelişebilecek bir konumdadır. Özellikle Yarımada bölgesi köylerinde ve yerleşmelerinde bu dönüşüm çoktan başlamıştır.
17. Evsel ısınmada doğal gaza geçiş hızla devam etmektedir. Ayrıca bazı bölgelerde jeotermal kaynaklar da kullanılmaktadır. Daha çevreci enerji kaynakları kullanımına rağmen kentin hava kirliliği, iklim değişikliği, enerji etkin yapı kullanımı ve tasarrufu vb. konularda bir inisiyatif geliştirmede acil adımlar atılması gerektiği görülmektedir.
18. EXPO 2020 adaylığı ve İzmir’in sağlık temasını seçmiş olması kentin sağlıklı yaşam ve kamu sağlığı alanında yapacağı yatırım ve yaşam tarzı tercihleri çevreci hareketleri besleyebilecek düzeydedir.
19. EXPO temasına paralel olarak İzmir’in “Sağlıklı Kentler Birliği” üyesi olması ve bu yöndeki çalışmaları İzmir’in çevre alanında gerekli araştırma ve uygulama altyapısını sağlamlaştırabilecek niteliktedir.
20. Fikir önderleri ve iş çevresi tarafından geçmiş kayıtları, potansiyelleri ve nitelikli insan gücü ile çevreye en duyarlı yeşil bir ekonomi modelini, sürdürülebilir kalkınma fikrini en hızlı kavrayacak, katkı koyacak ve verim alacak kent İzmir olarak nitelenmektedir.
21. Çevre koruma ve çevre sağlığı İzmir Büyükşehir Belediyesi temel stratejik hedefleri içinde ilk sıralardadır. Bu yöndeki hedeflerin performansının izlenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
22. İzmir için bilişim-destekli kentsel hizmetler yaygınlaşır, e-ticaret üssü, dijital arşiv kent gibi projeler hayata geçirilebilirse kağıt kullanımının azaltılması, yolculuk talebinin azaltılması gibi çevre açısından olumlu çarpan etkileri mümkün olabilecektir.
Bahsedilen tüm bu artılara rağmen İZKA verilerine göre kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su potansiyelinin ortalama 614 m3 olduğu İzmir’de “su fakirliği”, hava kirliliği, çevre yönetim sistemlerinin kullanım oranının düşük olması çevreye ilişkin önemli sorun alanları arasında gösterilmektedir. Yine bahsedilen güçlü yönlerin bazıları henüz çok erken fikir aşamasındadır veya kurulma sürecindedir. Kentin çevre alanında bir rol model olabilmesi için olağanüstü potansiyelinin yanında olgunlaşmış ve mükemmelleşmiş uygulamalarının da bulunması şarttır.
İzmir’in Avrupa Yeşil Başkent Ödülü’ne başvuru noktasında artıları eksilerinden fazladır ve konuya “bardağın dolu tarafından” bakılmalıdır. Bu aşamada en büyük eksik çevre alanında yeşil bir vizyon (motto ile beraber) ile iddialı hedeflerin konması ve bu yönde yukarıda bahsedilen parçacı çabaların bütünleştirilmesi gerekmektedir. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde Avrupa Yeşil Başkent Ödülü adaylığının EXPO 2020 adaylığı ile birlikte İzmir’e gereken hedefe odaklanma ve yönü verebileceği inancındayım.