“Atalarımızın topraklarında onurlu yaşayabilmek istiyoruz.”
Fabiola Vargas, Çevre Mühendisi, Cochabamba, Bolivya
Bolivya'da yerli çiftçi topluluklarının atalarının topraklarında onurlu koşullarda yaşamalarını destekleyen bir sivil toplum kuruluşu olan Centro de Comunicación y Desarrollo Andino'da (CENDA) çalışıyorum. Bolivya devleti buradaki insanların haklarını pek önemsemiyor. Bunun yerine madencilik sektörünün çıkarlarını gözetiyor. Örneğin Poopó bölgesinde, madencilik atıklarının bertaraf edilmesini ancak göz ucuyla kontrol ediyor. Daha önce günlük su tüketimi ve tarım için kullanılan nehirler ağır metallerle zehirlenmiş durumda. Sadece o bölgede yaklaşık 50 aile etkilendi. Yiyecek yetiştiremiyorlar, hayvanları ya hastalanıyor ya da sakat doğuyor. İnsanlar uzak yerlerden su taşımak zorunda ve neticede birçoğu topraklarını terk edip şehre taşınıyor. Sesimizin nihayet duyulabilmesi için daha fazla insanın örgütlenmesine ihtiyacımız var. Cenda'ya buradan ulaşabilirsiniz.
“Acılarımızı da başarılarımızı da gösteriyoruz”
Geuza da Cunha Morgado, Aktivist, Marabá, Brezilya
Brezilya'nın Pará eyaletinde bulunan Marabá'da Pastoral Arazi Komisyonu (CPT) için çalışıyorum. VALE S.A.‘nın işlettiği, dünyanın en büyük demir cevheri madeninden zarar gören kırsal nüfusu, özellikle de kadınları destekliyoruz. Madenciliğin ailelere ve topluluklara, özellikle de kadınlara, yaşlılara ve çocuklara kalkınma ve ilerleme vaat ettiği yönündeki büyük anlatıya meydan okuyoruz. Çünkü gerçekte birçoğumuz büyük şirketlerin çıkarları nedeniyle topraklarımızdan sürülüyoruz. Madencilik yerel ekonomiyi değiştiriyor; biz kadınlar toprağımızı, yiyecek ve şifalı bitkiler yetiştirdiğimiz ekim alanlarımızı kaybediyoruz. Kazançlı işleri erkekler yapıyor; gelir ve servet güçlü şirketlerin elinde toplanıyor. Kadınları hem acılarını hem de başarılarını göstermeleri için yüreklendiriyoruz. Onlara hakları olduğunu hatırlatıyoruz. Bu bana büyük mutluluk veriyor. CPT'ye buradan ulaşabilirsiniz.
“Onca zaman bilmediğim ne çok şey varmış!”
Hannah Pilgrim, social scientist and human geographer, Berlin, Germany
Almanya’nın demir, bakır ve alüminyum gibi metalik hammaddelerin en büyük tüketicilerinden biri olduğuna dair bir fikriniz var mıydı? Madencilik yoluyla elde edilen metalik hammaddelerin neredeyse tamamını ithal ettiğimizi biliyor muydunuz? Madencilik sektöründe madencilikten etkilenenlerin ve doğanın haklarının çeşitli şekillerde ihlal edildiğini biliyor muydunuz? Ben uzun süre haberdar değildim. Alman siyaseti, metaller söz konusu olduğunda yıllardır ağırlıklı olarak endüstrinin çıkarlarını destekleyegeldi. 2020 yılından bu yana 10 yıl önce çevreciler ve insan hakları aktivistleri tarafından PowerShift'te kurulan “AK Rohstoffe” ağının parçasıyım. Burada hammadde meselesinde dönüşüm için mücadele ediyoruz. Somut taleplerimiz şunlar: Almanya ve AB'de aşırı metal tüketimi azaltılsın, kapalı ve azaltılmış malzeme döngüleri hızlı bir şekilde hayata geçirilsin ve metal hammadde tedarik zincirleri boyunca insanlar korunsun. (Hannah Pilgrim'in e-posta adresi).
“Meslek seçimlerimiz karbon ayak izini belirliyor”
Heinrich Jung, elektrik ustası, Ingelheim
Ingelheim'da yaşıyorum. 40 yıl önce şirketim Blitzblume'yi kurdum (Blitz elektrik mesleğini, Blume ise ekolojiyi temsil ediyor). Şirketi şu basit soruya cevaben kurmuştum: Usta bir elektrikçi olarak çevreyi korumak için ben ne yapabilirim? Tüketim mallarını onarıyorum ve böylelikle çok kıymetli kaynakları daha uzun süre kullanabilmemizi sağlıyorum. Endüstri bunu zinhar yapmaz. Şirketler satmak ister. Ama birey olarak sürdürülebilirlik adına bir şeyler yapmak için birçok fırsatınız var: Kişisel tüketimlerinizle, tercihlerinizle ya da girişimlerde yer alarak. Kendimize şunu sorabiliriz: Hangi karbon ayak izine neden oluyorum, geride hangi karbon ayak izini bırakıyorum? Bilhassa bir kişisel karar var ki, bu dünyanın geleceği üzerinde her birimizin kendi etkisi açısından özellikle önemli: Meslek seçimi. Meslek konusundaki tercihimiz işimizin etkisinin ya da yararının ne olacağını da belirliyor. Ve çalışma hayatı peye uzun! (Heinrich'in e-posta adresi)
“Dirence rağmen önemli başarılara imza attık”
Beatriz Olivera, Eengenera A.C. Direktörü
Dolores Rojas, Heinrich-Böll-Stiftung Meksika ofisi
Girişimimiz “¡Cambiémosla ya!” (Şimdi değiştirelim!) bünyesinde sivil toplum örgütleri, belediyeler ve akademisyenler var. Son 30 yıldır belirli ekonomik çıkarları ve madencilik faaliyetlerini destekleyegelen 1992 tarihli maden yasasında reform istiyoruz. Bu amaçla araştırmalar yaptık, tartışma etkinlikleri düzenledik ve karar alıcılar arasında farkındalık yarattık. İş dünyası ve siyasetin direncine rağmen bazı şeyleri başardık. Bundan böyle maden ruhsatları daha sıkı koşullara tabi olarak verilecek, sosyoekolojik kaygılar dikkate alınacak ve çevresel ve sosyal etki çalışmaları yapılacak. Yerli topluluklara istişare hakkı tanınıyor, ayrıca doğa koruma alanlarında madencilik yapılmasına izin verilmiyor. Bunların yanı sıra, şirketler madenler için rehabilitasyon, kapatma ve kapanma sonrası bakım planları hazırlamak zorunda. Ülkede sosyoekolojik dönüşümü gerçekleştirmek için hala gidilecek uzun bir yol var, ancak başarılarımız da önemli birer ilk adımdır. (Beatrix Olivera'nın e posta adresi ve Dolores Rojas'ın e-posta adresi)
“Kadınlar hakkında kadınlarsız karar verilemez!”
Khosi Nomnqa, feminist ve aktivist, Johannesburg, Güney Afrika
2015'ten bu yana WAMUA/MACUA (Women Affected by Mining United in Action / Madencilikten Etkilenen Kadınlar Eylem Birliği) üyesiyim. Afrika'da madencilik sektörünün yarattığı tahribattan en çok kadınlar etkileniyor. Kadınların madencilik sektöründe istihdam edilme şansları çok az, buna rağmen hava ve su kirliliğinin zorunlu kıldığı bakım emeğinin maliyetlerini ve zorluklarını kadınlar üstleniyor. Küçük toprak sahibi kadınlar madencilik projeleri nedeniyle topraklarından oluyor, cinsel tacize ve istismara uğruyor. Kadınların miras yoluyla toprakları edinme hakkı olmalı, hayatlarını etkileyen kararlara dahil edilmeliler. Güney Afrika'da yapılan madencilik faaliyetinden fayda sağlayan küresel kuzeydekiler önemli müttefikler olabilir. Hükümetlerini, şirketlerin bilhassa kadınları etkileyen ağır insan hakları ihlallerinin faili olmalarını engellemeye çağırabilirler. (MACUA'ın e posta adresi)
İllüstrasyonlar: Georgette Smith
Bu makale ilk olarak burada yayınlandı.