Claudia Müller-Hoff: Şununla başlayayım; Çatışma Mineralleri* Yönetmeliği 2021 yılından beri denetimleri zorunlu kılıyor. Yönetmeliğin içeriği nedir ve şu anda tartışılan olan AB Tedarik Zinciri Yasası'ndan farkı ne?
Matthias Baier: Çatışma Mineralleri Yönetmeliği esas olarak çatışma bölgelerindeki insan haklarına odaklanıyor. Çevresel sorunlar veya adil ücret gibi sosyal unsurları içermiyor. Yönetmelik, kalay, tantal, tungsten ve altın gibi belirli metaller için açık ve kesin tanımlanmış eylem tavsiyeleri içeren, kaynağı çatışmalardan etkilenen ve yüksek riskli bölgeler olan minerallere ilişkin OECD kılavuz ilkelerini esas alıyor. Tedarik zincirinde şeffaflık ve özenin, çatışma ve yüksek riskli bölgelerdeki silahlı grupların ve güvenlik güçlerinin maden ticaretinden kazanç elde etmelerini engellemesi umuluyor. Ayrıca yönetmelikte belirttiği üzere, kaynaktan zengin çatışma bölgelerinde ve yüksek riskli bölgelerde insan hakları ihlalleri yaygın. Çocuk işçiliği, cinsel şiddet, zorla kaybetme, zorla yerinden etme ve kültürel alanların tahribi... Dolayısıyla, Çatışma Mineralleri Yönetmeliği belirli bir sektörü hedefliyor. AB Tedarik Zinciri Yasası ise tüm sektörler için geçerli olacak şekilde tasarlandı, böyle özel ilkeler belirlemiyor.
Rana Plaza fabrikasının çöküşü ya da Brumadinho barajının yıkılmasını hatırlayalım. Bu olaylarda hatalı denetimlerin rol oynadığı söyleniyor. Hatalı veya yetersiz denetimlerin nedenleri sıklıkla rekabetin yarattığı baskı, düşük ücretler, deyim yerindeyse “dibi görme yarışı” oluyor. Bu, denetimlerin etkinliği açısından pek de yapıcı değil. Ayrıca denetim firmalarının bir sorumluluk yükümlülüğü de yok. Dikkatli çalışmaları şart değil. Neden çatışma mineralleri gibi yüksek riskli bir sektörde zorunlu denetimlere başvuruluyor?
Denetimlerin eleştirilecek yerlerine bakarsak, sayısız örnek daha ekleyebilirim. AB'deki ithalatçıların denetim için mineral hammadde tedarik zincirlerine hâkim kalifiye personeli var mı? Esas soru şu: Bunun alternatifi ne? Tek bir denetim otoritesi tüm ithalatçıları denetleyebilir mi? Hayır. Bu yüzden, şirketlere kendilerini dışarıdan denetlettirme zorunluluğu getirilmesi esasen yerinde. Ancak bu denetimin ne kadar iyi, ne kadar güvenilir, ne kadar bağımsız olduğu sorgulanabilir. Biz denetimleri dikkatle inceliyoruz. Denetimin özellikle çatışma mineralleri sektörü için zorunlu hale gelmesinin nedeni, özel tedarik zinciri: Çok sayıda madenimiz ve şeffaf olmayan yapılarımız, nispeten az sayıda izabe tesisimiz ve rafinerimiz ve fakat çok sayıda müşterimiz var. Az sayıdaki izabe tesisinde denetim yapılması mantıklı. Ama bu, örneğin tekstil endüstrisi gibi diğer sektörlere hop diye aktarılamaz.
Peki, denetim şirketleri yaptıkları işlerden sorumlu tutuluyor olsa, denetimlerin kalitesi yükselip, örneğin Rana Plaza ve Brumadinho'daki gibi ölümcül hata riski ciddi biçimde azalamaz mıydı?
Şirketler baraj yıkılması sonuc ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulsalardı, şüphesiz iflas ederlerdi. Uzmanların beyanlarına bakılırsa, hiçbir sigorta şirketi böylesi bir yükün altına girmek istemiyor. Ancak olabildiğince fazla şeffaflık ve kontrole ihtiyacımız olduğu da bir gerçek. Bu nedenle de denetimlerin izlenmesi şart.
Denetimleri kontrol etmek için tam olarak ne yapıyorsunuz?
Halihazırda özen yükümlülüğüne tabi tüm şirketlerin web sitelerindeki bilgilerin kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini karşılayıp karşılamadıklarını belirlemek için hızlı bir kontrol gerçekleştiriyoruz. Buna denetim raporlarının özetini çıkartmak da dahil. Bunu ve bir ithalatın menşei ve nakliye rotaları gibi diğer risk kriterlerine bakarak, risk temelli münferit vakalar seçip bunları daha derinlemesine kontrol ediyoruz. Bu aşamada ayrıntılı denetim raporlarını titizlikle inceliyoruz.
AB Komisyonu, yetkilendirilmiş denetim sistemlerinin ve sorumlu faaliyet yürüten izabe tesisleri ile rafinerilerin bir listesini hazırlama görevini neden hala yerine getirmedi?
Bunu AB komisyonuna sormanız gerek. Gecikmeler elbette olmuştur, örneğin Covid-19 zamanı kimsenin Çin'e uçup bir izabe tesisini denetlemesi mümkün değildi. Ancak bir denetim sisteminin yetkilendirilmesi için konulan çıta yüksek. Daha az önce denetimlerle ilgili sorunlara değinmiştik.
Peki daireniz bu denetim raporlarına ve özen yükümlülüğü bulunan ithalatçıların listesine sivil toplumun erişmesine olanak tanıyor mu?
Bir denetim ciddi yürütülüyorsa, birçok ticari sır da içerir. Bu tür denetim raporlarını kamuoyunun erişimine açmayacağız. Ancak, hammaddeleri ithal ederek Avrupa pazarına sokan şirket, denetimin bir özet raporunu yayınlamakla yükümlü. Bizim elimizden en fazla özetlerin erişilebilir olmasını sağlamak geliyor. Şirketlerin listesine gelince, bu karmaşık bir konu. Eşikleri 18 binden fazla gümrük ithalat verisi kullanarak hesaplıyoruz ve sürekli değişen bir ithalatçı sayısı söz konusu. Kontrollerimiz için geçici bir tablomuz mevcut, ama kesinleşmiş bir liste yok.
2022 yıllık raporunda, biriminiz 145 yükümlü şirketin çoğunda özen yükümlülüklerinin ihlalini tespit etmiş. Şirketlerin özen yükümlülüklerini nasıl yerine getirdiklerine dair açıklık yok, denetimler ya yapılmıyor ya da denetim raporları tatmin edici değil. En önemlisi de, şirketlerin tedarik zincirlerindeki riskleri kendi risk yönetimleriyle sistematik olarak değerlendirmedikleri, bunun yerine denetim, yazılım veya danışmanlık hizmeti sağlayan taşeronlara bel bağladıkları izlenimi ortaya çıkıyor. Böylesi büyük bir özensizliği nasıl açıklıyorsunuz?
Elimde kristal bir küre yok. Yasadan bağımsız olarak, özenin ne anlama geldiğinin tam kavranmadığını düşünüyorum. Özen yükümlülüklerinin taşeronlara devrini sık gözlemliyoruz. Orta ölçekli bir şirketin tedarik zincirlerini takip etmek yerine enerjisini yenilikçi bir ürüne yönlendirmeyi tercih etmesini bir dereceye kadar anlayabiliyorum. Ayrıca “hadi, bu işi sizin için biz yaparız” diyen her türden tedarikçi de var.
Durumun düzelmesi için nelerin değişmesi gerekir?
Çatışma Mineralleri Yönetmeliği şunu söylüyor: İthalatçı, örneğin, tedarik zincirini kontrol etmek için denetim gibi kolaylaştırıcı bir sistemin kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın, kendi özen yükümlülüklerinden sorumlu olmaya devam ediyor. Şirketlerin açık ve net biçimde, etraflıca ve yeniden düşünmesi ve şunu anlamaları gerekiyor: Tedarik zincirlerinde özen yükümlülüğü, gerçekten önemsemek ve eleştirel yaklaşmak anlamına geliyor ve buna uygun, sistematik risk yönetimine gereksinim duyuyor. Bunun mümkün olduğunu, böyle şirketlerin var olduğunu biliyoruz. Gelgelelim meseleyi henüz anlamamış olanlar da var. İnternet sitelerinde güzel sürdürülebilirlik hedefleri var, ancak daha yakından baktığınızda, bunların gerçekten uygulamaya konmadıkları anlaşılıyor.
Tartışma
AB Tedarik Zinciri Yasası ile ilgili tartışmalarda sertifikasyonun şirketleri kendi sorumluluklarından kurtarmak için kullanılmaması gerektiği defalarca açıkça belirtilmiş olsa da, konseyde konu halen epey tartışmalı. AB komisyonunun Kritik Hammaddeler Yasası taslağı da, sürdürülebilirlik gereklilikleriyle ilgili olarak, sertifikasyon almaya gönüllü olmanın ve geçici tetkiklerin, AB'nin hem Avrupa dışında hem de Avrupa içindeki şirketlere mali destek sağlaması için yeterli olacağını öngörüyor. Oysa pek çok sivil toplum paydaşı bu konuya hayli eleştirel yaklaşıyor ve denetimlerin pek çok eksikliği tespit edemediğini vurguluyor. Madencilik faaliyetlerinden etkilenen insanlara kulak verilmediği dile getiriliyor. Bir de şu var, düşük maliyetli denetimler genellikle geniş kapsamlı ve daha yüksek nitelikli denetimlere ve belgelendirme sistemlerine tercih ediliyor. Bu da çevre ve insan hakları açısından riskli. Dolayısıyla, sertifikasyon işlemi “her şey okey” derken, esasen meseleyi daha fazla didiklememek için bir muafiyet ruhsatı da vermiş oluyor.
* Çatışma mineralleri, silahlı çatışmalar veya insan hakları ihlallerine sahne olan yerlerde çıkarılan, yahut çıkarılması ticareti veya satışı şiddet veya baskının finansmanına katkıda bulunan hammaddeleri ifade ediyor.
Matthias Baier Hammadde Tedarik Zincirlerinde AB Özen Yükümlülükleri Alman Denetim Dairesi yöneticisi.
Claudia Müller-Hoff (Bogotá, Kolombiya) ekonomist ve insan hakları alanında uzman bir hukukçu.
Bu makale ilk olarak burada yayınlandı.