Bu dosyada neler var?:
- Dünyada ve Avrupa'da metal madenciliği
- Gelecekteki teknolojilerde seçili madenler için talep
- Kaynak kıtlığı kaçınılmaz değil
- Madencilik ve toplumsal cinsiyet
- Madencilik çevre ve insan sağlığına zararlı
- AB'nin yeşil mutabakatın bir parçası olarak kaynak politikası
- Hammaddelerin jeopolitik önemi
- Huzursuzluk ve protestolar: Latin Amerika'dan maden direnişleri
Dünyada ve Avrupa’da metal madenciliği
Aşağıdaki grafikte yer alan noktalar, dünya genelindeki metal rezervlerinin hesaplanmış değerini gösteriyor. Rezervler, gerçekten de kârlı biçimde çıkartılabilir hammaddeler ve varlıkları farazi değil. Teknolojik veya ekonomik koşulların değişmeleri durumunda, rezerv miktarları da değişebilir. Fiyatlar düşükken ekonomik olarak anlamlı olmayacak, zor ulaşılabilir yerlerde madencilik faaliyetini hammadde fiyatları arttığında yapmaya değebilir. Veya yeni bir teknoloji, önceden ulaşılamayan madenlere erişimi mümkün kılabilir. Renkli alanlar ülkelerin yıllık maden üretimindeki payını gösteriyor.
Gelecekteki teknolojilerde seçili madenler için talep
Grafik, gelecek teknolojilerinin ihtiyaçlarından kaynaklanacak, belirli hammaddelere dönük olası talebi gösteriyor. Bunlar, örneğin mikroçipler, yüksek performanslı lityum-iyon depolama sistemleri, yakıt hücreleri, rüzgâr türbinleri ve ince film fotovoltaikler olabilir. Hangi teknik inovasyonların, siyasi ilkelerin ve tüketim kalıplarının galip geleceğine bağlı olarak, hammadde talebi de farklı biçimlerde şekillenecek. Örneğin, tesisler daha uzun süreli kullanılır ve sıklıkla onarılırsa, hammadde talebi azalabilir. Sunulan rakamlar bir tahmini yansıtmıyor, mevcut bilgiler ışığında gerçekçi görünen olası gelişmeleri ortaya koyuyor.
Ana unsurlar, dijitalleşme, inşaat ve ulaşım
Kamusal söylem, hammaddeye dönük yoğun talebin kaynağının enerji dönüşümü olduğunu ima ediyor. Ancak bu doğru değil. Almanya’da bu talebi besleyen en önemli unsurlar, dijitalleşme ile inşaat ve ulaşım sektörleridir. Satış rakamlarının aynı kaldığını varsayarsak, sadece 2030 yılında elektrikli Volkswagen araç bataryaları için gerekecek alüminyum ve nikel miktarı, Almanya’nın 2030 yılına kadar kurmayı planladığı yeni rüzgâr enerjisi santrallerinin tamamı için kullanılacak miktarın sekiz katına denk gelir. Dahası, yenilenebilir enerjilerin üretimi için fosil yakıtlardan çok daha fazla madene ihtiyaç yok. Tersine küçük hidroelektrik santraller veya çatıların üzerine monte edilen PV-tesisatı gibi bazı yenilebilir enerji teknolojilerinin "metal ayak izi”, örneğin fosil kömür santrallerininkine kıyasla çok daha küçük. Sayılarla ifade edersek, küçük bir hidroelektrik santral bir megavat saat elektrik için 340 g madene ihtiyaç duyar. Bu rakam bir kömür santralinde 3.920 grama, yani küçük bir hidroelektrik santralin ihtiyacının neredeyse 10-11 katına kadar çıkabilir.
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygınlaşması büyük miktarlarda maden kullanımı gerektiriyor, bu açık. Bununla birlikte, malzeme yoğunluğu gaz ve kömürle çalışan elektrik santrallerine göre daha küçüktür, çünkü orada ayrıca yakılan fosil hammaddelerin de hesaba katılması gerek.
Lüksemburg Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (LIST) verileriyle PowerShift çalışmasından: Hammadde ve enerji dönüşümünü birlikte düşünmek.
Aslında eldeki hammadde yetebilir…
Tabi eğer üretim ve tüketim sürdürülebilir bir döngüsel ekonomi doğrultusunda yapılandırılırsa... Bu, yaşam alanlarının küçülmesi, elektrikli aletlerin onarılması ve nihayetinde geri dönüştürülmesi, araba sayısının azalması, kalan az sayıda arabanın da daha küçük ve hafif olması demek.
Değişim potansiyeli şu anlama geliyor: Sürdürülebilir bir döngüsel ekonomide oluşması beklenen talebin büyük bir kısmı, örneğin kobaltın yüzde 61'i veya neodimyumun yüzde 68'i teknolojik yenilikler, geri dönüşüm ve davranış değişiklikleri sayesinde karşılanabilir. Yüzde sıfır şu demek: Döngüsel ekonomi içerisinde alınacak önlemler sayesinde kıtlıklar önlenebilir.
Madencilik ve toplumsal cinsiyet
- Hammadde sektöründe kadınların kazancı erkeklerinkinin dörtte biri.
- Madencilik yapılan ülkelerde kadınların genellikle ne haklara ne de unvanlara erişimi var.
- Elle madencilikte kadınların oranı ülke ve şirkete göre değişmekle birlikte, yüzde 30 ila yüzde 50 arasında kalıyor.
- Endüstriyel madencilikte kadınların oranı yaklaşık yüzde 10.
Madencilik kadınları nasıl etkiliyor?
- Kirlenmiş toprak ve suyoluyla, zira tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar çoğunlukla kadınlar.
- Pek çok ülkede kadınların toprak hakları yok. Hem geçim kaynaklarını kaybeder hem de toprak madenciliğe açıldığında kendilerine tazminat ödenmez.
- Maden bölgelerine göç eden işçiler tarafından cinsel saldırıya uğrayabilir.
Madenciliğin çevre ve sağlık üzerindeki etkileri
Hava kirliliği: Açık ocak madenciliğinde kurşun, arsenik veya kadmiyum gibi paçalar rüzgarla birlikte çevreye taşınıyor. Araç trafiği, nitrojen ve ince partikül yayıyor. Bu zararlı maddeler maden sahasının yakınında yaşayan insanların sağlığını etkiliyor, solunum hastalıklarına ve alerjilere neden olabiliyor.
Su kirliliği: Asidik maden suyu, metaller ve diğer atıklar nehirlere karışıyor. Su kirliliğinin ana kaynakları, işleme tesislerinden, atık havuzlarından, yeraltı madenlerinden, atık imha tesislerinden, aktif veya halihazırda kullanımda olmayan ocak girişleri veya servis yollarından çıkan zararlı atıklar.
Su sarfiyatı: Federal İstatistik Dairesi’ne göre, Almanya'daki en büyük su tüketiminden sanayi ve madencilik sorumlu. Cevherlerin çıkarılması ve işlenmesi için su lazım. İsveç'te yapılan bir araştırmaya göre, 1 kilogram bakır çıkarmak için yaklaşık 92,7 litre suya ihtiyaç var. Almanya'da madencilik ve sanayi daha az su tüketme eğiliminde, ama tarımdaki su tüketimi artıyor.
Arazi tahribatı: Açık çukurlar veya atık yığınları araziyi ve toprağı fiziken tahrip edebilir. Bu da yerel flora ve faunaya zarar demek. Madencilikten önce var olan yüzey özelliklerinin birçoğu eski haline getirilemez. Toprak katmanlarının aşındırılması ve derin yeraltı kazıları toprağın dengesini bozabilir. Islah edilen alanlar başlangıçta sahip oldukları tarımsal verimliliği yitirir.
Biyoçeşitlilik kaybı: Kirlilik ve arazi tahribatı, madencilik yapılan alanındaki biyolojik çeşitlilik üzerinde yıkıcı etkilere yol açabilir. Toprak mikroorganizmalarından büyük memelilere kadar geniş bir yelpazede tür kayıpları yaşanır. Bu kayıplardan en çok etkilenenler endemik türler, yani yalnızca sınırlı alanlarda veya belirli bir bölgede görülen türler, yaşam alanlarına dönük en ufak bir müdahale bile yok olmalarına neden olabilir. Madencilik nedeniyle açığa çıkan zehirli maddeler kimi hassas türlerin popülasyonlarını tamamen yok edebilir.
Yeşil mutabakatın bir parçası olarak Avrupa Birliği’nin hammadde politikası
Avrupa Yeşik Mutabakatı - Genel bir strateji
Hedef: 2050’ye kadar 27 üye ülkede iklim nötrlüğü. 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında 1990 yılı verilerine kıyasla yüzde 55 düşüşün yanı sıra çok sayıda bireysel önlem içeriyor.
Kritik Hammaddeler Yasası (KHY)
Hedef: Üye ülkelerin kritik hammadde tedarikini güvenceye almak. Halihazırda 34 maddelik bir listeden oluşuyor ve liste sürekli güncelleniyor. Hammadde kaynakları çeşitlendirilecek, kısa vadeli tedarik darboğazlarına karşı bir izleme mekanizması kurulacak, dayanıklılık artırılacak ve döngüsel ekonomi güçlendirilecek. Bunun için temel araç, Avrupa içinde ve dışında, madencilik, geri dönüşüm ve ileri işlem alanlarında stratejik projelerin teşvik edilmesi olacak. Sivil toplum, yasada hammadde azaltmaya yönelik hedeflerinin yokluğu ile cılız çevre ve insan hakları standartlarını eleştiriyor.
AB Tedarik Zinciri Yasası
Hedef: Avrupalı şirketlerin tüm sektörlerdeki tedarik zincirlerinde yaşanan insan hakları ihlallerini ve çevre kirliliğini azaltmak veya ortadan kaldırmak. Şirketler, faaliyetleri sonucunda tedarik zincirinin herhangi bir aşamasında görülen çocuk işçiliği, kölelik, çevre kirliliği veya biyoçeşitlilik kaybı gibi etkileri tespit etmek, önlemek, sona erdirmek veya hafifletmekle yükümlü.
Stratejik Hammaddeler Ortaklığı
Hedef: Güvenli hammadde tedariki. Hammadde ortaklıklarında Avrupa Birliği, kendisi için güvenli, esnek, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir tedarik zincirleri oluşturmak üzere kaynak zengini ülkelerle iş birliğini amaçlıyor. Aynı zamanda, hammadde tedarikçisi ülkelerde değer zincirleri yaratarak ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi vaat ediyor.
Kritik Hammaddeler Kulübü
Hedef: Hammadde tedarik zincirlerinin güvence altına alınması. “Kritik hammaddeler kulüpleri” sayesinde küresel tedarik zincirlerinin ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) güçlendirilmesi öngörülüyor. Kulüp üyeleri yatırımları kolaylaştırmak ve serbest ticaret anlaşmalarını yaygınlaştırmak istiyor. Amaç, adil olmayan ticaret uygulamalarına karşı kendilerini savunmak. Bu, örneğin Endonezya ya da Namibya gibi ülkelerin hammaddelerin işlenmesi için kendi sanayilerini kurmalarının engellenmesi anlamına gelebilir. Birçok sivil toplum kuruluşu bu durumun, AB'nin örneğin Latin Amerika ve Afrika’daki madencilik ülkelerinde, söz konusu ülkelerin kendi hammaddelerinden daha fazla faydalanabilmeleri için değer yaratılmasını sağlamaya dönük niyet beyanlarıyla çeliştiğini düşünüyor.
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı
Hedef: AB içinde daha az atık ve sürdürülebilir ürünler. Avrupa Yeşil Mutabakatının temel direği. Yeniden kullanım ve geri dönüşümü teşvik etmek için ekotasarım direktifi ve onarım hakkı gibi çok sayıda bireysel önleme yer veriyor.
Hammaddelerin jeopolitik anlamı
Heinrich Böll Stiftung Pekin Ofisi Direktörü Oliver Radtke ile yapılan söyleşi
Sayın Radtke, Çin dış politikasında hammaddelerin rolü ne?
Çin, bazı mineral hammaddelerinin tekelini elinde tutuyor. Örneğin, halihazırda AB'nin nadir toprak ithalatının yaklaşık yüzde 98'ini karşılıyor. Pekin bunları birer ticaret silahı olarak kullanıyor: 2010 yılında hükümet, tartışmalı Senkaku Adaları ya da Çin'in kullandığı tabirle Diaoyu Adaları yakınlarında gerçekleşen bir olaya tepki olarak Japonya'ya yapılan tüm nadir toprak ihracatını durdurmuştu. Bunun yanında Çin, ithalat alanında da yasaklara gitti; örneğin Avustralya'dan kömür ya da ıstakoz ithalatını da yasaklamıştı. OECD’nin bir araştırmasına göre Çin, kritik hammaddelere yönelik ihracat kısıtlamalarında lider.
Çin, kendi hammadde tedarikine ne kadar stratejik yaklaşıyor?
Yeni İpek Yolu Girişimi'nin (BRI) bir parçası olarak, Çin kamu teşekkülleri devasa şekilde artan kendi taleplerini de karşılamak için, dünya çapında hammadde çıkarılmasına yatırım yapıyor. Çin şu anda küresel çelik üretiminin yüzde 50'sini tüketiyor. Ülke, hidrojen pilleri, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi temiz teknolojilerle ilgili planlarını 15 ila 20 yıl önce geliştirdiği için, yaklaşmakta olan mineral ekonomisine Avrupa'dan çok daha iyi hazırlanmış durumda.
Çin hammadde konusunda kendi kendine yetebiliyor mu?
Hayır, büyük ölçüde yumuşak emtia ithalatına, yani soya ve sığır eti gibi neredeyse hiç işlenmemiş tarımsal ürünlere bağımlı. Çin yıllık soya tüketiminin neredeyse yüzde 80'ini, ağırlıklı olarak Brezilya ve ABD'den ithal ediyor. Bu da onu Amazon bölgesi ve Mercosur'daki (yasadışı) ormansızlaşmanın başlıca aktörlerinden biri haline getiriyor. Ülke bu bağımlılıkları azaltmak istiyor. Gelecek endüstrileri açısından Çin, örneğin lityum ve kobalt gibi madenlerin ithalatına bağımlı ve bu nedenle Afrika ve Güney Amerika'daki üretici ülkelerle stratejik ortaklıklar kurmak ve bunları genişletmek isteyecek.
NGO Earthworks, Washington, D.C. Politika Başdanışmanı Aaron Mintzes ile söyleşi
ABD'de yatırım yoluyla enflasyonla mücadele etmek hedefiyle tasarlanan Enflasyonla Mücadele Yasası’nda hammadde arzının oynadığı rol ne?
Enflasyonla Mücadele Yasası, ülke içinde yapılacak madencilik ve rafineri faaliyetlerinin yanı sıra yurt içinde üretilen veya serbest ticaret anlaşması olan ülkelerden temin edilen ve (metal, batarya ve bunların bileşenleri gibi hammaddeleri) içeren elektrikli araçlar için de vergi indirimleri öngörüyor. Bu şekilde birincil ve geri dönüştürülmüş malzeme arzının artırılması amaçlanıyor. Hükümet, Enflasyonla Mücadele Yasası ve Altyapı Yasası (Altyapı ve İş Yatırımları Yasası) aracılığıyla hammadde arz ve talebini birbiriyle uyumlu hale getirmeye uğraşıyor.
ABD'deki mevcut hükümet hammadde tedarikini güvence altına almak için stratejik bir jeopolitika izliyor mu?
Evet. Dışişleri Bakanlığı, Avustralya, Kanada, Almanya, Fransa gibi bazı sanayileşmiş ülkelerin güvenli ve sürdürülebilir hammadde tedarikini sağlamak amacıyla oluşturduğu, küresel bir girişim olan Mineral Güvenlik Ortaklığı’na dahil. Ayrıca Latin Amerika'ya odaklanan Enerji Kaynakları Yönetişim İnisiyatifi'nde de parçası. Burada mesele özellikle lityum.
ABD'de madenciliğin nüfus üzerindeki etkileri neler?
Amerika Birleşik Devletleri'nde bakır, kobalt, lityum ve nikel yataklarının ezici çoğunluğu Amerikan yerlilerinin yaşadığı rezervasyonların 35 mil yakınında. Bugün ABD'de halen madenciliğin pek çok boyutunu düzenleyen yasa 1872 tarihli; yani yerleşimcilerin kolonileştirme döneminden söz ediyoruz. Her ne kadar yasa, madencilik için ruhsat verilmeden önce yerli kabilelere danışılması gerektiğini öngörse de uygulamada bu çoğu zaman hükümetin belki bir mektup göndermesi ya da bir toplantıya katılması şeklinde gerçekleşiyor. Mesela ruhsat ücretlerini düzenleyen herhangi bir hüküm bulunmuyor. Reform yapılmadığı takdirde, 21. yüzyılda madene hücum, kaçınılmaz olarak geçmişin hatalarını tekrarlayacak.
Huzursuzluk ve protestolar: Latin Amerika'dan maden direnişleri
- Bilinen çatışmalar: 284
- Sınır ötesi çatışmalar: 5
- Dahil olan madencilik projeleri: 301
- Protestoların kriminalize edilmesi vakaları: 264
- Madencilikle ilgili referandumlar: 39
- Su çatışmaları: 162
Bu makale, Creative Commons Lisansı altında lisanslanmış ve ilk olarak buradayayınlanmıştır.
Kapak fotoğrafı: Kongo'da bir kobalt madeni, DPA