Dosya

Türkiye konusundaki Avrupa diplomasisine Fransız-Alman yaklaşımları

Türkiye jeostratejik konumu ve AB üyesi ülkelerle arasındaki birçok ekonomik ve kişisel bağlantısı dolayısıyla Avrupa için hayati bir müttefik olmaya devam ediyor. Suriye’nin güvenliğin koordinasyonu, göç yönetimi ve ticari ilişkilerin yanı sıra birçok üye ülkede yaşayan Türkiye kökenli önemli bir nüfus, AB için Türkiye’yle ilişkilerin sürdürülmesini zorunlu kılıyor. Ancak ülkenin devam eden otoriterleşme süreci ve Libya’dan Dağlık Karabağ’a uzanan çatışmalarda askeri gücüyle yer alması, Ankara ile güçlü bir ortaklık sürdürmeye çoğu zaman zorlaştırıyor.

Joe Biden’ın yeni ABD başkanı olarak seçilmesi Türkiye’deki rejime yönelik daha fazla baskı uygulanması beklentilerini artırsa da, Türkiye’nin Avrupa’nın kendisinin başa çıkması gereken ilk ve öncelikli mesele (ve/veya fırsat) olarak kalması kuvvetle muhtemel. Ancak Ankara’nın tercih ettiği çalışma biçimi, AB üzerinden değil, ikili ilişkiler suretiyle üye ülkeleri bölmek.

Doğu Akdeniz’de devam eden faaliyetleri nedeniyle Türkiye’ye uygulanabilecek yaptırımlar konusunda AB üye ülkeleri arasında yakın zamanda yaşanan tartışmalar, Türkiye’ye karşı Alman ve Fransız yaklaşımları arasında büyüyen bir uçurum olduğunu gösterdi. Bu dosya ile AB’nin daha eşgüdümlü bir yaklaşım oluşturması için süren diyaloğa katkıda bulunmak amacıyla, Fransa ve Almanya’nın Türkiye’ye ilişkin bazı görüşlerine odaklanmayı amaçlıyoruz.