Enerji sektöründeki özelleştirmelerin yakıcı sonuçları

Teaser Image Caption
Yatağan işçileri özelleştirme karşıtı eylemde.

Enerji sektöründe 1980’li yıllardan bu yana  izlenen özelleştirme politikaları her bakımdan toplumsal çıkarlar aleyhine ve bir avuç özel şirketin lehine olmuş, tüketicilerden bu şirketlere malî kaynak aktarmanın yasal yolu haline gelmiştir. Bu politikaların önemli basamakları ve önünü açtığı gelişmeler aşağıda özetlenmiştir.1

1984: 233 sayılı KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile  KİT’ler (Kamu İktisadi Teşebbüsleri)  tanımlandı. 3096 sayılı yasayla Türkiye Elektrik Kurumu, TEK’in tekel statüsü kaldırıldı,

1993: 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla TEK ikiye bölündü,

1994: 3996 sayılı yasayla,Yap-İşlet-Devret modeli getirildi.

1997: 4283 sayılı yasayla Yap-İşlet modeli getirildi.

1999: 4446 sayılı yasayla Anayasa’nın 47, 125. ve 155. maddeleri değiştirildi. Danıştay Yasası’nda  değişiklik yapıldı. Elektrik üretim-iletim-dağıtım ve ticareti 3996 sayılı yasaya eklendi.

2000: 4501 sayılı yasayla Tahkim getirildi.

2001: 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası  yürürlüğe girdi.

2013: 4628 sayılı yasayı büyük ölçüde değiştiren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Yasası yürürlüğe  girdi.

Elektrik sektöründe kamusal varlığı küçülten  bu düzenlemeler sonrasında elektrik enerjisi sektöründe kurumsal yapı Şekil 1’ deki gibi oluşmuştur.

 

TEDAŞ özelleştirmeleri

Dağıtım sektöründe faaliyet gösteren ve aşağıda adları  belirtilen bölgesel elektrik dağıtım şirketlerinin tamamı özelleştirilmiştir. Özelleşen bölgesel dağıtım şirketlerinin özelleştirme bedelleri  ve devir alan şirketler Tablo 1’de verilmiştir.

Sektör özel tekellere devrediliyor!

Özelleştirme uygulamalarının hız kazandığı 2012’den bu yana Şekil 2’de görüleceği üzere gerek kurulu güçte, gerekse üretimde kamunun payı  gerilerken,özel sektörün payı hızla artmıştır.

Elektrik üretimi, toptan satışı ve  dağıtımında, rekabet getirileceği gerekçesiyle kamu varlığı özelleştirmeler eliyle yok edilirken, dağıtımda tek bir  özel sektör şirketler grubunun, sektörün yüzde 30’unu kontrol altında tutabilmesi, rekabet  hukukuna uygun görülebilmektedir. Belli başlı birkaç grup, gruba bağlı farklı şirketler eliyle, sadece elektrik dağıtımında değil, üretimi ve tedariki alanlarında da faaliyet göstererek yatay ve dikey bütünleşme ile hakimiyet tesis etmeyi amaçlamaktadır. Kamu tekeli yerini hızla az sayıda özel tekele bırakmaktadır. Halen iki özel sektör grubunun elektrik dağıtımında payı yüzde 50 düzeyindedir. Ulus ötesi enerji şirketlerinin bir çoğu Türkiye’de faaliyete başlamış olup, faal özel sektör şirketleriyle  birleşmeler, devralmalar da gündemdedir. Bu beklenti, başta EPDK olmak üzere, sektör yetkililerince de, “enerji sektöründe konsolidasyon olacak” denerek dile getirilmektedir.

 

Graphic 2: Shares of the Private and Public Sector in Installed Capacity and Electricity Generation

Santral özelleştirmeleri

Siyasî iktidar, Elektrik Üretim A.Ş’nin (EÜAŞ) 23.712  MW olan kurulu gücünün, bazı santralların  tek başlarına, bazı santrallerin ise gruplar halinde özelleştirilmesi ile üçte ikisi  oranında,14.147 MW’lık bölümünün  satılmasını  öngörmektedir.  Bu kapasitenin özelleştirilmesi halinde, kamunun elindeki tüm termik santrallar, kömür sahalarıyla birlikte özel sektöre devredilecek ve kamuda  kalacak kurulu güç, yalnızca bazı HES’lerden oluşan  9.574 MW olacaktır. Seyitömer,Kangal ve Hamitabat Termik Santralları özel sektöre devredilmiştir. Çatalağzı, Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santralları da özelleştirme kapsamına alınmış, teklifler toplanmıştır. Özelleştirilen Seyitömer, Kangal ve Hamitabat termik santralları ile ilgili bilgiler Tablo 2’de, özelleştirme sürecinde olan Çatalağzı, Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santralları ile ilgili bilgiler Tablo 3’de verilmiştir.

 

Özel sektöre devredilen termik santrallarda, “özelleştirileceği” gerekçesiyle uzun yıllardır ciddi rehabilitasyon yatırımları yapılmamıştır. Santralları alan özel şirketlerin deneyimli kadroları işten çıkarmaları (özelleşen Seyitömer santralında  594 işçinin işine son verilmiştir), ertelenmiş olan rehabilitasyon/yenileme yatırımlarını yapmamaları ciddi sorunlar oluşturabilir.

Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) elindeki kömür sahalarının bir bölümü (Adana-Tufanbeyli, Bingöl-Karlıova, Bolu-Göynük, Bursa-Orhaneli-Keleş-Davutlar, Manisa-Soma, Kütahya-Tunçbilek, Eskişehir-Mihallıçık) santral kurma ve rodövans şartıyla özel sektöre devredilmektedir. Maden Tetkik Arama(MTA), TKİ ve EÜAŞ'ın elindeki diğer bazı sahaların; (Afşin-Elbistan, Konya-Karapınar, Afyon-Dinar, Eskişehir- Alpu) ikili anlaşmalarla yabancı ülke şirketlerine devri söz konusudur.2

Öte yandan, TKİ, EÜAŞ, vb. birçok kamu kurumu da hizmetleri kamu çalışanları eliyle değil, özel sektörden hizmet alımı yoluyla gerçekleştirmekte, kömürün çıkarılmasını da, denetimsiz bir şekilde özel sektöre bırakmaktadır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın Soma İş Cinayeti sonrasında yaptığı  basın açıklamasında yer alan saptamalar yoruma ihtiyaç bırakmamaktadır.3

“Ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine (TKİ) ait Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından hizmet alım yolu ile işletilen Manisa İli Soma İlçesi Eynez mevkiinde bulunan yeraltı kömür ocağında, 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15:10 civarında meydana gelen olay sonucunda aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu yüzlerce maden emekçisinin yaşamını yitirdiği bir facia yaşanmıştır. Odamız uzmanları tarafından faciayla ilgili olarak yapılan tespitler göstermektedir ki:
-İşveren şirkete, ruhsat sahibi ve ilgili devlet kurumları tarafından etkin denetimler sağlanamamış ve gerekli sonuçlar elde edilememiştir.
- 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığı bu facia ile bir kez daha açığa çıkmış ve bu facia fiili olarak yasanın iflasının kanıtı olmuştur.
- Madenciliği, mühendisliğin bilim ve tekniğinden uzaklaştıran ve mühendisi işverenin insafına bırakan yanlış madencilik politikalarıdır. Odamızın 2010 yılında hazırlamış olduğu “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu”nda Soma havzasına ilişkin tespitler yapılmış ve burada bir facia yaşanabileceği belirtilmiştir.
- Ancak işçi ölümlerinin asıl nedeni, mevzuatın yetersizliği değil, neoliberal devlet politikalarıdır. 1980’li yılların başından itibaren uygulamaya konan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans, vb. neoliberal politikalar kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Kamu yararı gözetmeksizin, daha fazla kâr hırsı ile yapılan üretim zorlamaları, uzun çalışma süreleri, sağlıksız çalışma ve barınma koşulları, çalışanların sosyoekonomik durumları bu faciaların oluşmasına katkı koymuştur. Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma maden faciaları, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakılamayacağının ispatıdır.
- Hükümet yetkililerinin, henüz ocakta devam eden yangın söndürülmeden ve arama kurtarma çalışmaları sürerken, ‘bu işin fıtratında var’ söylemi, bilimin ve tekniğin karşısında aldıkları pozisyonu özetlemektedir.”

Özelleşen dağıtım şirketlerinde yapılan düzenlemeler4

1. Güvence bedellerinin arttırılması

EPDK tarafından Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken güvence  bedeli, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 27,1 artırılarak onaylanmıştır.

2. Sayaç sökme-takma bedellerinin arttırılması

2010 yılı için Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen bedeller üzerinden “sayacın yerinden sökülüp takma masrafı ile sayaç için kullanılan damga teli ve kurşunu karşılığı” olarak 12,5 TL bedel alınırken, 2010 yılının Eylül ayında “Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle 2011 yılı için EPDK tarafından belirlenen bedellerle, sayaç “sökme ve takma” işlemleri için ayrı ayrı olmak üzere 2x18,6 = 37,2 TL (yüzde 197,6 zamlı) alınması söz konusu olmuştur.

3. Bağlantı bedeli

Tüketiciden, dağıtım sistemine ilk bağlantı aşamasında bir defaya mahsus olmak üzere tahsil edilen bedeldir. EPDK tarafından Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken bu bedel, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 68 artırılarak onaylanmıştır.

4. Kesme-Bağlama bedeli

Tüketicinin çeşitli nedenlerle elektriğinin kesilmesi ve tekrar bağlanması halinde tüketiciden o işlem için tahsil edilen sabit bir bedeldir. EPDK tarafından Elektrik Piyasası Endeksi (EPE) veya TÜFE değişim oranları dikkate alınarak belirlenmesi gereken bu bedel, 2011 yılı için 2010 yılına göre yüzde 57,7 artırılarak onaylanmıştır.

5. PSH (sayaç okuma) bedeli

Perakende Satış Hizmet Bedel de 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren iki ayrı (PSH-Faturalama ve PSH-Sayaç okuma) faaliyet olarak ayrıştırılmıştır. 2010 yılı sonuna kadar tek bileşen olarak tarifeye yansıyan bu faaliyet ayrıştırıldıktan sonra yüzde 157 oranında zamlanmıştır.

6. Kayıp / Kaçak oranı

Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 34. maddesine ilave edilen 4. fıkra ile “Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından nihaî teklifler alınmadan önce kamuya ait dağıtım şirketlerinin uygulama dönemi için belirlenmiş olan parametrelerinde değişiklik yapılmasının talep edilmesi halinde, söz konusu talep Kurul tarafından değerlendirilir” hükmü getirildi. Bu karar doğrultusunda EPDK, 15.11.2012 tarih 4128 sayılı Kararı ile Dicle, Vangölü, Aras, Toroslar ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım Şirketleri için 2013-2015 yıllarına ait Kayıp kaçak hedef oranlarını yükseltti.

7. Brüt kâr marjı

Özelleştirilen ve özelleştirilecek olan dağıtım bölgelerindeki perakende satış şirketlerinin yüzde 2,33 olan “Brüt Kâr Marjı Tavanı” 2013-2015 yıllarında geçerli olmak üzere yüzde 3,49 olarak arttırılmıştır.

8. Fiyatların gelişimi

2008-2013 döneminde elektrik fiyatlarının gelişimi Tablo 4’te verilmiştir. Tabloda görüleceği üzere, beş yıl içinde elektrik fiyatları değişik tüketici grupları için yüzde 65,7-91,4 oranında artmıştır.

 

Kamusal bir enerji politikasının aciliyeti

Elektrik dağıtım özelleştirmeleri, 4628 sayılı yasada belirtilen ucuzluk yerine, elektrik tarifeleri, hizmet bedelleri ve uygulamaya esas diğer düzenlemeler ile pahalılık getirmiş, tüketiciden dağıtım şirketlerine malî kaynak aktarmanın yasal yolunu oluşturmuştur.

Ucuz ve güvencesiz iş gücünün çalışanlar üzerinde yarattığı sosyal yaralar, verimlilik adı altında istihdamın düşürülmesiyle yaratılan işsizlik, ucuz ve güvencesiz iş gücü nedeniyle ticarî ve teknik hizmet kalitesinde yaşanan olumsuzluklar, denetimsizliğin yarattığı kaynak israfı ve tüketiciye yansıyan yükü göz önüne alınarak, özelleştirme uygulamalarından acilen vazgeçilmelidir. İktidar etkilerinden arındırılmış merkezî kamusal bir yapının yeniden kurulması gerekmektedir.

Enerji kullanımının toplumun ortak gereksinimi olduğu gerçeğini temel alan bir anlayışla, elektrik enerjisinde üretimden tüketime kadar geçen süreçte merkezî bir planlama anlayışını benimseyen, kamusal yararı ön planda tutan, yerli ve yenilenebilir ülke kaynaklarından azamî ölçüde yararlanmayı hedef alan ve ulusal çıkarları gözeten, kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, doğal yaşamı tahrip etmeyen bir enerji politikasını bir an önce, katılımcı bir  yöntemle tasarlamak, planlamak ve uygulamak gerekmektedir.

Bu bağlamda, özelleştirmeler durdurulmalıdır. Enerji üretim, iletim ve dağıtımında  kamu kuruluşlarının da, çalışanların yönetim ve denetimde söz ve karar sahibi olacağı, özerk bir statüde,  etkin ve verimli  çalışmalar yapması sağlanmalıdır. Plansız, çevre ve toplumla uyumsuz, yatırım yerinde yaşayan halkın istemediği projelerden vazgeçilmelidir. Doğal gaz, petrol, ithal kömür gibi dışa bağımlı fosil yakıtların enerji tüketiminde ve elektrik üretiminde payını düşürmeye yönelik  politikalar uygulanmalıdır. Enerji girdileri ve ürünlerindeki yüksek vergiler düşürülmelidir.

--------------------------------------

1 Olgun Sakarya, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Enerji Birimi Koordinatörü , “Enerji Özelleştirmeler Ve Serbestleşme Uygulamaları  başlıklı bildirisi,TMMOB 9.Enerji Sempozyumu

2 Dr.Nejat Tamzok, “Türkiye Elektrik Sektöründe Serbestleşme Sürecine Bağlı Olarak Kömür Endüstrisinde Yapısal Dönüşü”, 19.Kömür Kongresi, Zonguldak, 23.5.2014.

3 TMMOB Maden Mühendisleri Odası Basın Açıklaması,16.5.2014

4 Olgun Sakarya, a.g.k