Sokakta yaşayan çocukları kazanmak için üniversite-toplum işbirliği

“Sokak çocuğu” olgusu sosyoekonomik, kültürel, psikolojik, politik çok çeşitli boyutları olan önemli sosyal sorunlardan. Bu sebeple, konuyla ilgili kuramsal ve/veya uygulamaya dönük çalışmaların disiplinlerarası bir yaklaşım ve profesyonel bir ekiple yürütülmesi gerekiyor.

Akademik yazında “sokak çocuğu” olgusunun genellikle sosyoekonomik ve kültürel boyutlarıyla ele alındığı, sıklıkla da sadece göç, yoksulluk, yetersiz sosyal politikalar gibi yapısal faktörlere vurgu yapıldığı görülüyor. Sokakta yaşayan çocukların topluma kazandırılmaları için yapılan çalışmaların bilimsel temellerden yoksun bir şekilde yürütülmesi ve başarısız sonuçlar vermesinde,1 bilimsel çalışmaların genellikle sorunun sosyolojik arka planıyla sınırlı olması da etkili. Sokakta yaşayan çocuk soyut bir kavram olmaktan çıkıp, hak sahibi aktif bir özne haline gelemiyor.

Bu durum sokakta yaşayan çocuklara yönelik toptancı ve etiketleyici bakış açısının güçlenmesine de neden oluyor. Bu çocuklara yönelik olumsuz tutumda, psikolojinin genel olarak insan davranışlarını, psikolojinin ölçme değerlendirme araçlarının dar çerçevesi içinde anlamaya çalışan, indirgeyici ve patolojize eden yaklaşımının da etkisi büyük. Her biri birer birey olarak yaklaşılması gereken bu çocuklar gerekli ilgi ve önemi görmeyip, kavramsal tartışmalar içinde kaybolarak, “nesne” olmaktan kendi seslerini doğrudan ileten “özne” haline gelemiyor.2

Sokakta yaşayan çocukların ve ailelerinin gerçeklerinin yeterince anlaşılamaması, sokakta yaşayan çocukların topluma kazandırılmaları için yasal düzenlemeler ve etkin hizmet modellerinin birbirini tamamlayan bir şekilde hayata geçirilememesine neden oluyor. Bilimsel temellerden yoksun iyi niyetli girişimler sürdürülebilir olamadığı gibi, çocukları ikinci kez travmatize ederek onların çaresizlik ve güvensizlik duygularının artmasına yol açıyor. Ayrıca, çocuklarla çalışan uygulamacılar gerekli profesyonel donanım ve destekten mahrum oldukları için kendileri de travmatize olma riskiyle karşı karşıya. Sokakta yaşayan çocuklara hizmet veren kurumlarda çalışanların çok sık değişmesi ve bu kurumların çalışmak için genel olarak tercih edilen yerler olmaması çalışma ortamının nedenli travmatize edici olduğunun bir göstergesi.

Çocuklar sokakta yaşamaya nasıl başlar?

Sokakta yaşayan çocuklarla yapılan çalışmalar onların erken çocukluk, hatta bebeklik döneminden itibaren karşı karşıya oldukları kötü muameleye bir çözüm ve son çare olarak sokağa yönelmiş olduklarını gösteriyor. İşlevselliği bozulmuş ailelerden gelen bu çocukların bazen kendi anne ve/veya babaları tarafından sokağa itilmiş ya da kurum bakımına yönlendirilmiş oldukları anlaşılıyor. Sokakta yaşamaya başlamadan önce çocuk esirgeme kurumlarında kalmış, kurum çalışanlarının olumsuz tutumlarından ötürü zorunlu olarak sokağa yönelmiş çocukların sayısı da az değil.  

Başta anne olmak üzere, birinci derecede bakım veren kimse ile kurulan ilişkinin niteliğiyle erken dönem çocukluk yaşantıları insan kişiliği ve davranışlarının gelişiminde önemli rol oynuyor.3 Travma karşısında en kırılgan ve travmatik yaşantıların etkisinin en fazla olduğu dönem, bebeklik ve çocukluk dönemleri.4 Çocukların duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimleri için doğumdan itibaren ihtiyaçları üzerine düşünebilen kapsayıcı, yakın ve duyarlı ilişkilere ihtiyaçları var. Sokakta yaşayan çocuklar bu ilişkilerden ve bir çocuğun en çok ihtiyacını duyduğu güvenli aile ortamından yoksun olarak büyümüş çocuklardır.

Çocuklar, travmatik yaşantılarla başa çıkabilmek ve hayatta kalabilmek için “ânı kurtarmak” üzere birtakım savunma mekanizmalarına başvurur. Bu savunma mekanizmaları ânı kurtarmalarına yardım etse de aslında uzun vadede çocukların duygusal, sosyal, bilişsel gelişimlerini olumsuz yönde etkiler. Sözgelimi, soğuk hava şartları ya da yaşadıkları utanç duygusuyla başa çıkabilmek, sokağın güç şartlarına karşı cesaret toplayabilmek için madde kullanıp, kırılganlıklarını şiddete yönelerek bastırmaya çalışabiliyorlar. Bu durum eğitimlerine devam edememeleri, şiddete, suça yönelmeleri gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor.

Çocuklarla Birlikte Projesi

Haftada bir saatlik terapi gibi geleneksel yaklaşımlar sokakta yaşayan çocukların topluma kazandırılmalarında yetersiz kalıyor.5,6 Ağır travma mağduru ve sokak yaşantısı olan çocuklar için yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlara gerek var. Bu çocukların sevgi ve ilgi ihtiyaçlarını karşılayan insanların çevrelerinde olmaları ve sağlıklı ilişkiler kurmaları onları antisosyal davranışlardan uzaklaştırıyor.7 Ergenlik çağındaki sokakta yaşayan çocukların karşılarına çıkan yetişkinlerin genellikle örseleyici davranışlar sergilemiş olmaları, ergenliğin çocukluk ve yetişkinlik arası bir ara dönem olması onların kendilerine yakın yaş grubundaki gençlerin yanında daha rahat hissetmelerine neden oluyor.8,9,10,11

Türkiye’de sokak çocuklarına sunulan hizmet onların daha çok fiziksel ihtiyaçlarına odaklanmakta, duygusal ihtiyaçları neredeyse tamamen gözardı ediliyor. Çocukların öncelikli olarak duygusal ve sosyal açıdan desteklenmeleri için özel olarak geliştirilmiş ve aile çalışmalarını da kapsayan terapötik yaklaşımlara ihtiyaç var. Çocuklara hizmet veren çalışanların profesyonel donanıma sahip olmaları, düzenli süpervizyon ve eğitimlerle desteklenmeleri gerekli. Çalışanların, verilen hizmete inanmaları ve hizmeti sahiplenmeleri sağlanamadığı takdirde hizmetin başarılı olması mümkün olamaz.

Gerek hizmet geliştirilirken, gerekse sunulurken çocukların fikirlerinin alınması konusu çok önemli.12 Sokak çocukları evdeki kötü muameleye çaresizlikle boyun eğmeyerek büyük bir cesaret ve gözü karalıkla evi terk etmek zorunda kalan ya da aileleri tarafından evi terk etmeye zorlanan, sokağın ağır, örseleyici koşullarına rağmen hayatta kalmaya çalışan bireylerdir. Söz konusu sokak çocukları olduğunda çocuğun muhatap alınması konusu ayrıca önem kazanıyor.

Bu sorunlardan hareketle, Maltepe Üniversitesi’nde 2010’da Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar İçin Uygulama ve Araştırma Merkezi (SOYAÇ) kuruldu. SOYAÇ Türkiye’de üniversite bünyesinde sokak çocukları için kurulmuş yegâne merkez. SOYAÇ on ülkeden 14 saygın kuruluşun biraraya gelerek oluşturduğu Safe Families Safe Children (SFSC) Uluslararası Sokak Çocukları Koalisyonu’nda Türkiye’den yer alan tek kuruluştur ve çalışmalarını devletin ilgili kuruluşlarıyla işbirliği içinde yürütmektedir.

Maltepe Üniversitesi’nin başta psikoloji bölümü olmak üzere, ilgili tüm bölümlerinin öğretim elemanlarının danışmanlığında, öğrencilerin aktif katılımlarıyla bizzat alanda çalışanlar, ulusal ve uluslararası ölçekte konunun uzmanları ile işbirliği içinde çeşitli araştırma ve uygulama projeleri yürütmekte, sempozyum ve konferanslarla çalışmaların sonuçları yalnız akademik çevrelerle değil, tüm ilgililerle paylaşılıyor. Üniversite, hukuk fakültesinden güzel sanatlara çok çeşitli bölümleri bünyesinde barındıran disiplinlerarası çalışmaların gerçekleşebileceği çok zengin bir uzmanlık ve bilgi kaynağı olduğu gibi, genç, hevesli, heyecanlı, idealist insan gücüne de sahip.

SOYAÇ’ın üniversite öğrencilerinin aktif katılımıyla çalışmalarını yürütmesi öğrencilerin profesyonel gelişimlerinin yanı sıra duygusal ve sosyal gelişimlerine ve aktif katılımcı bireyler olmalarına de katkı sağlıyor.13 SOYAÇ ayrıca, cezaevindeki çocuklar ile risk altındaki çocukların aileleri ve çalışanlar için çeşitli uygulama ve araştırma projeleri gerçekleştiriyor.

SOYAÇ tarafından 2010-2011 akademik yılından bu yana, devletin sokakta yaşayan çocuklara hizmet veren ilgili kurumlarıyla işbirliği içinde, Çocuklarla Birlikte Projesi yürütülüyor. Güvenli bir “bağlanma ilişkisi”nin tesis edilmesi yoluyla akran temelli yaklaşım14 ile çocukların bireysel ve sosyal gelişimlerinin hedeflendiği projenin ilk yılında çalışmalar çocukların hizmet aldıkları kurumlarda gerçekleştirildi. Çocuklarla/gençlerle yürütülen çalışmaların onların bulundukları yerde başlatılması ve kişiliklerine, sosyokültürel kimliklerine karşı saygılı ve duyarlı bir şekilde davranılması çok önemli.15

Üniversitenin psikoloji bölümü öğrencilerinin görev aldığı Çocuklarla Birlikte Projesi’nde, öğrenciler projeye başlamadan önce ve proje boyunca eğitimler ve düzenli süpervizyonlarla destekleniyor.

Projenin ilk yılında yer almış çocuklar ve kurum çalışanlarının değerlendirmeleri çalışmanın çocuklar üzerindeki olumlu etkisini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Çocukların bakış açısıyla çalışmalar

“Madde çekiyorduk, çekmememiz için nasihat verdiler. İyi bir şey olmadığını anlattılar. Başkaları anlattığında öyle olmuyor. Sokaktayken zaten hep tiner çekiyoruz, kafa güzel. Herkes söylüyor, ama abla, ağabey gibi anlatınca daha iyi oluyor.” (17 yaşında, erkek)

“Sokak çocuğu olarak değerlendiriliyoruz. Şimdi böyle bir burukluk hissetmiyorum. Bize arkadaş olarak yaklaşılıyor. Güvenim arttı.”(14 yaşında, erkek)

“Perşembe akşamı olduğunda, yarın üniversiteliler gelecek diye konuşurduk aramızda. Bizim için geliyorlardı. Zamanında gelmeleri bizi önemsediklerini gösteriyordu. Geçen hafta yaptıklarımızı hatırlamaları, güleryüzlü olmaları çok önemliydi.” (16 yaşında, erkek)

“Üniversitede okuyorlar, ondan etkilendim. Oraya geldik, arkadaş ortamlarını gördük, sıcak ortamları var. Ben 8. sınıftayken okulu bıraktım. Şimdi bitirmek istiyorum, en azından ortaokulu. O zaman ehliyet alabilirim. Bir özenme oldu bende.” (15 yaşında, erkek)

“Önceden çocuklar yalnızdılar, bir araya gelip birbirleriyle konuşmuyorlardı. Ablalar, ağabeyler geldikten sonra, toplanıp, bir arada konuşmaya başlandı. Yalnız kalan çocuklar ortama karıştılar.” (14 yaşında, erkek)

Kurum çalışanlarının gözüyle

“'Her cuma gelecekler mi?’ diye soruyorlardı, sokağa gitmiyorlardı. Onların gelmesini bekliyorlardı. Onlarla konuşup sokağa öyle gidiyorlardı.” (Personel)

“Cuma gününü dört gözle bekliyorlardı. Bu çocukların bir şey için heyecanlanması o kadar zor ki. Bu çocukları ilk kez bir şey için heyecanlanırken gördüm. Maltepe Üniversitesi’nin adı geçince bile mutlu oluyorlar. Her sözlerinde Maltepe Üniversitesi’nin adını geçiriyorlar. Beş senedir buradayım, ilk kez bu çocukları bu kadar heyecanlı görüyorum. Onları heyecanlı mutlu görmek bizi de mutlu ediyor.” (Personel)

“İlk başlarda kız öğrencileri karşı cins olarak gördüler. Sanki sevgili gibi gördüler, çünkü bu çocuklar karşı cinsle olmaya, normal bir arkadaşlık kurmaya alışık değil. Başlarda, çocuklar öğrencilere sarkıntılık yapacak ve biz mahcup olacağız diye endişe duydum. Fakat, öğrenciler düzenli olarak her cuma gele gele bu algıyı değiştirdiler. İlk kez yaşamlarında karşı cinsle normal bir ilişki kurdular. Onların karşı cinsle olan ilişkilerine olumlu bir katkı yarattı.” (Personel)

Çocuklarla Birlikte Projesi kapsamında proje gönüllüleri ile çocukların kişisel dayanıklılık geliştirmelerine ve olumlu hedeflere ulaşmalarına yardımcı olacak ilişkiler sayesinde çocuklar üniversite bünyesinde tiyatro, sanat, felsefe, okuma-yazma, radyo, fotoğraf, müzik, dans gibi çeşitli atölyelere katılıyor. Çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre belirlenen bu atölyeleri çocuklar kendileri seçiyor. Aşağıda, çocukların çalışmalar hakkındaki değerlendirmeleri yer alıyor:

“Sizler olmasanız biz bunları başaramazdık biliyor musunuz? Siz bizi tuttunuz. Çok sevdim ben sizi abla.” (14 yaşında )

“Normalde sabah kalkmak bile istemeyiz, ama buraya geleceğimiz zaman kalkıp hazırlanıyoruz. Buraya gelmek beni mutlu ediyor, sakin oluyorum. Ablalar da görüyor, onların sözünden çıkmıyorum. Yurtta böyle değil ki, sinirlenince falan gözüm bir şeyi görmüyor.” (16 yaşında)

“Keşke her Allahın günü bu çalışmalar olsa, buraya gelsek, ne güzel olurdu… Ben bir ara marangozda çalıştım. Mobilyaların demir kaynaklarını yapıyorlardı. Bir usta da gelip nasıl yapılıyor bu kaynak diye bana öğretmedi. Hep merak ederdim bu inşaattaki demir kaynakların nasıl yapıldığını. Sanat atölyesinde nasıl yapıldığını öğrendim. Ne güzel bir şey yeni şeyler öğrenmek…” (17 yaşında)

“Biz buraya gelirken sabahtan duş alıyoruz. Herkes arkadaşından kıyafet emanet alıyor. Burada küfretmiyoruz. Ben önceleri üniversite yemekhanesinde yemek yemeye utanıyordum. Allahım ne olur yemesi zor bir yemek çıkmasa diyordum. Ama şimdi beraber yiye yiye alıştım.” (15 yaşında)

Büyük bir hevesle üniversiteye gelen çocukların özbakımlarından davranışlarına büyük bir özen gösterdikleri, kaygı ve streslerini yatıştırabildikleri görülüyor. Üniversite ortamı onların çok yönlü olarak gelişmelerine, kendilerine güven duymalarına ve geleceğe umutla bakmalarına yardımcı oluyor.

Çocukların kendilerine değer veren ilgi ve yeteneklerini keşfetmeleri için onlara destek olan abla/ağabeylerle kurdukları güvenli bağlanma ilişkileri yoluyla kendileri üzerine düşünmeye, değerlendirmeler yapmaya başladıkları görülüyor. Zaman içinde çocuklar duygularını açıkça ifade ederek önlerine hedef koyabildiler.

“Gelecekle ilgili planlarım var, ama okuma-yazmam yok. Mesela, bayan kuaförü açmak isterdim. Belki burada okuma-yazmayı öğrenebilirim.” (14 yaşında)

“Yüzme hocası ya da dans hocası olmak istiyorum. Buraya geldikten sonra bunları düşünmeye başladım.” (13 yaşında)

SOYAÇ’ın başta çocuklara hizmet veren devletin kurumları olmak üzere yerel yönetimler ve ilgili sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde çalışması çalışmaların sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Sözgelimi Kartal Belediyesi ile ortaklaşa gerçekleştirilen sivil savunma eğitimleri sonrasında 18 yaşını dolduran iki genç Kartal Belediyesi Sivil Savunma Müdürlüğünde stajyer, aynı çocuklar arasından 18 yaşını dolduran yedi genç SOYAÇ’ın bir başka büyük projesinde akran danışmanı olarak istihdam edildiler. SOYAÇ başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden sosyal bilimler alanında öğrenim gören öğrencilerden çok sayıda staj başvurusu alıyor. Avrupa’dan gelen öğrencilerin çalışmalara dahil edilmelerinin çocuklar üzerinde çok olumlu etkilileri olduğu gözlemleniyor.

SOYAÇ bugüne dek ulaştığı çocukların yüzde 80’nin yeniden sokağa dönmesini engellemeyi başardı. SOYAÇ’ın başarısında, düzenli süpervizyon ve eğitimlerle desteklediği psikoloji bölümü lisans ve yüksek lisans öğrencileri ile çocuklar arasında güvene dayalı sağlıklı ilişki kurulmasını esas alan psikodinamik yaklaşım etkili oldu. SOYAÇ çocukların güçlü yanlarına odaklanarak, medikal yaklaşım yerine, yeniden eğitim anlayışıyla çalışmalarını sürdürüyor. Sokakta yaşayan çocukların topluma kazandırılmaları için onlara hizmet verenlerin profesyonel donanımlarının arttırılarak desteklenmeleri ayrıca çok önemli. Yürütülen çalışmaların daha da gelişmesi için mutlaka ilgili bakanlık düzeyinde işbirliği yapılmasına, aile çalışmalarının dahil edilmesine gerek var. SOYAÇ çalışmalarının sonuçları, kendini değerli hissettiren, kurallarının ve sınırlarının net bir şekilde önceden belirlendiği tutarlı ilişkilerin kişiye umut vererek, öğrenmeye, hayata tutunmaya motive eden iyileştirici gücünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

----------------------------------------------

1 Bademci, H. Ö., “Working with Vulnerable Children: Listening to the views of the service providers working with street children in Istanbul” [''Savunmasız Çocuklarla Çalışmak: İstanbul'daki sokak çocuklarıyla çalışan hizmet personelinin görüşlerini dinlemek''], Children and Youth Services Review, 34, s. 725-734, 2012.

2 James, A. (2007) “Giving voice to children’s voices: practices and problems, pitfalls and potentials” [Çocukların sesini duyurmak: Uygulama ve problemler, güçlük ve potansiyeller''] American Anthropologist 109, s. 261-272.

3 Klein, M. (1959/1985). Our Adult World and Its Roots in Infancy [Yetişkin Dünyamız ve Çocukluktaki Kökenleri]. A. D. Colman & M. H. Geller (der.) Group Relations Reader 2 içinde, Washington, D.C.: The A. K. Rice Institute.

4 Perry, B.D., Pollard, R.A., Blakley, T.L., Baker,  W.L., & Vigilante, D. (1995). Childhood trauma, the neurobiology of  adaptation and use-dependent development of the brain: How states become traits. [Çocukluk travması, adaptasyonun nörobiyolojisi ve beyinin kullanıma bağlı gelişimi] Infant Mental Health Journal, 16, 271-291.

5 Gil E. (1996) Treating Abused Adolescents [Suiistimale Uğramış Ergenlerin Tedavisi]. New York, Guilford Press. 

6 Perry, B.D.  a.g.e.

7 Perry, B.D.  a.g.e.

8 Bademci H. Ö., Karadayı E. F. "Working with Street Children: Importance of Creating a Socially Safe Environment through Social Partnership, and Collaboration through Peer-based Interaction" [Sokak Çocuklarıyla Çalışmak: Sosyal Ortaklık Kanalıyla Güvenli Bir Sosyal Ortam Yaratmak ve Arkadaşlar Arası Etkileşimle İşbirliğini Geliştirmek], Child Care in Practice , s. 162-180, 2013.

9 Gil E. a.g.e.

10 Karabanow, J.  Clement, P.. Interventions with Street Youth: A Commentary on the Practice-Based Research Literature [Sokak Çocuklarına Yönelik Çalışmalar: Uygulama Temelli Araştırma Literatürüne Dair Yorumlar]. Brief Treatment and Crisis Intervention, 4(1), 93-108 (2004).

11 Perry, B.D.  a.g.e.

12 Skivenes, M. & Strandbu A. A child perspective and children's participation [Bir çocuk perspektifi ve çocukların katılımı]. Children, Youth and Environments. (2006).

13 Bademci, Ö., Karadayı, F., Tekin, U. "Partnership of University and State Care Services in Working with Street Children: Accounts given by the University Students Participating in the Social Responsibility Program" [Sokak Çocuklarına Yönelik Çalışmalarda Üniversite ve Devlet Bakım Servisleri Arası İşbirliği: Sosyal Sorumluluk Programına Katılan Üniversite Öğrencilerinin Anlatımları], Maltepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi dergisi, sayı: 2011/1+2, s. 134-170 (2014).

14 H. Ö. Bademci, E. F. Karadayı, a.g.e.

15 Batsleer, J. ve Davies, B. (der.) What is Youth Work? [Gençlik Çalışması Nedir?] Exeter: Learning Matters Ltd (2010).