“Feminist” Bir Etiyopya? Ülkedeki Son Reformların Arkasında Gerçekten Ne Var?

Analiz

Bakanlar kurulunun yüzde 50'si kadınlardan oluşan Etyopya Başbakanının reformları ülkesinde ve uluslararası alanda büyük ilgi gördü. Peki, Etyopyalılar için gerçekte neler değişti?

Sahle Work Zewde

Kadınlar hakkında ileri geri konuşanlar sadece gerici değiller, aynı zamanda gelecekte de aydınlanamayacaklar #AbiyAhmed

Giriş

Başbakan Abiy Ahmed’in yeni liderliği altında Etiyopya iddialı bir reform sürecine girdi. Bu durum, Eritre ile tarihî bir barış anlaşmasına da sebep oldu ve bu anlaşmayla Abiy Ahmed, Ekim 2019’da Nobel Barış Ödülü’nün yüzüncü sahibi oldu. Reform süreci, barış için bakanlıkta dahili bir pozisyon açılmasına da yol açtı. Bakanlar Kurulu’nun yüzde 50’si kadınlardan oluşmakta ve ülkenin modern tarihinde ilk kadın devlet başkanı Sahle Work Zewde oldu. Bu, birçok diğer kazancın yanı sıra, sürgünde yaşayan ve muhalefet partisinin kurucusu ve lideri olan Birtukan Mideksa’nın Milli Seçim Kurulu Başkanı olarak ve kadın hakları savunucusu Meaza Ashenafi’nin ülkenin Yargıtay Başkanı olarak atanmasını da beraberinde getirdi. Daha yakın zamanda, Başbakan Abiy Ahmed ormansızlaşma ve iklim değişikliği ile savaşmak için ağaç dikme kampanyası başlatmıştı ve bir günde 350 milyon ağaç dikilerek yeni bir dünya rekoru kırılmıştı.

Yeni yönetim tarafından başlatılan bu muazzam reformlara Etiyopya siyasi söyleminde, insan hakları ve ekonomik haklar konusunda artan farkındalık, baskıya karşı koyma konusunda değişen zihniyet, siyasi ve vatandaşlık haklarını talep etme ve etnik hakimiyete bir son verme arzusu ile kaynakların eşit paylaşımını talep etmek gibi çeşitli faktörler zemin hazırlamıştı. Aynı zamanda dijital çağın getirdiği online ve offline Qeerroo siyasi örgütlenmesi ve birbirine bağlantılılık, siyasi irade, #MeToo hareketinin beraberinde getirdiği feminist ideolojideki dönüşüm ve bu hareketle yaratılan küresel farkındalık ve dünyanın dört bir yanındaki diaspora toplulukları tarafından desteklenen, değişim için hararetle çalışan Etiyopya gençlik hareketi ile de yönlendirilmişti. 

Devlet destekli şiddetin ortalığı kasıp kavurduğu bir ülkede, sadece pan-Afrikacı değil evrensel bir dış politika benimseyerek yeni yönetim, Etiyopya’ya umut getirmiştir. Yine de üstesinden hâlâ gelinmesi gereken önemli zorluklar mevcuttur. Bu makalede, Başbakan Abiy Ahmed tarafından uygulamaya konulan ve kadın konusuna odaklanan muhtelif reformları belirli bir bağlamda ele almaya ve Abiy Ahmed yönetiminin ataerkilliği etkisiz hale getirme kararlılığını göstermeye çalışacağım. Bu makale, bu reformların yeterli olup olmadığı konusunu ve ülkenin önündeki farklı zorlukları muhakeme ederken son “feminist kararların” alınmasında etkili iç ve dış faktörleri ortaya koyacak. Sivil toplum örgütlerine ve kadın haklarına karşı olumsuz bir tepkinin süregeldiği, ulusal sınırların kapatıldığı, uluslararası anlaşmaların tanınmadığının ilan edildiği ve uluslararası işbirliğinin yerine hegemonya ve silah teçhizatının konduğu zamanlarda, Etiyopya’nın şimdiki hükümeti muhalefet ve sivil topluma alan açmak ve eski düşmanlara ulaşmak ve iç ve dış politikada kadın ve feminist bakış açısının gözetildiğinden emin olmak için alışıldık yolun dışına çıktı. Dahası, Etiyopya’nın siyasi yönelimi daha şimdiden bölgede olumlu bir etki yarattı.

Kadınlar için Demokratik Alan?

Ataerkinin Etiyopya’daki kadınların yapısal güçsüzlüğü ile bağı, toplumumuzda liderliğin yüzyıllar boyunca erkeklerin doğuştan hakkı olduğu söylemi yoluyla inceden inceye değerlendirilebilir. Yani, demokrasi iktidarın halk tarafından kullanıldığı karar verme yapısı olarak tanımlanırken, bizim “halktan” anladığımız olağan olarak “erkekler” olduğu için, demokrasi “erkeklerin idaresi” olarak anlaşılabilir.  Kadınların kasten ücretsiz olarak “mutfakta" konumlandırılması, çocukların bakımı ve kocalarına hizmet etme sorumlulukları ile birlikte bir kuraldı(r) ve bunu aksatan herhangi bir şey toplumsal bir anomali olarak değerlendirilirdi ve hâlâ öyle değerlendiriliyor. Geleneksel olarak, baskın toplumsal cinsiyet kimlikleri Etiyopya’da kadınların kamusal hayata yaptıkları katkıyı, onları evin özel alanına yerleştirerek reddediyor. Buna rağmen, kadınlar kamusal hayata çeşitli şekillerde katılmaktadır. Her ne kadar onların işleri görünmez ya da tamamen silinmiş olsa da farklı zamanlarda farklı kadınların işleri ülkenin son zamanlarda şahit olduğu yeni gelişmeleri etkilemiştir. Buna Etiyopya Öğrenci Hareketi, hiyerarşiye dayanmayan ve cinsiyet temelli olmayan Awramba komünü, Kızlar Forumu ve Etiyopyalı Kadın Avukatlar Derneği (EWLA) dahildir. Daha yakın zamanda, feminist örgütler ve inisiyatifler kültürel dönüşümü destekleyen bir savunuculuk çalışması ile teşvik edilen bir zihniyet değişimine de ön ayak oldular. Son örnekler Setaweet, üniversite tarafından yönetilen Sarı Hareket, YEGNA, BM’in her yıl gerçekleşen On Altı Günlük Aktivizm programı ve yerel ve uluslararası örgütler tarafından gerçekleştirilen kadınları ve genç kızları güçlendirme inisiyatifleridir. 

Bugün, iktidar konumundaki birçok aktör için, kadın meselesi sonradan akla gelen bir düşünce, uluslararası hükümet dışı kuruluşları (NGO) sakinleştirmek için üstünkörü bir çaba ya da Batı’nın işbirliğini ararken jeopolitik kazanç için bir atış olarak değerlendirilir. Yine de yukarıda bahsedilen inisiyatiflerin amacı Etiyopya’da kadınların nasıl muvaffakiyet göstermeye devam edebildiğine odaklanmak yerine sadece seçkin kulüplere katılmak, ataerkinin ve devlet zorunun bekçisi olmak ve NGO’ya bağımlılık sendromu için bir mazeretse, çok küçük bir ilerleme mümkün olacaktır. 

Bununla birlikte, son reformlar yoluyla, kadın hakları ve kadın aktivistlerin örgütlenme, lobi yapma ve eyleme geçme imkanlarından faydalanmak için teşvik edilmesi konusundaki çalışmaları mümkün kılarak, demokratik siyasete dönüşün sivil toplumun katılımı için yeni alanların yaratılmasını kolaylaştırdığını göz ardı edemeyiz. İlerlemeci reformcular, hukuksuzluk, cinsiyet nefretine dair oldukça kabarık bir geçmiş ve mülksüzleştirme ile tıkanmış bir ülkede çok kapsamlı bir toplumsal cinsiyet politikasının şekillendirilmesinin mimarlarıdır. Başbakan Abiy Ahmed, kadın meselesine öncelik vererek ve kadınların bakanlıklardaki temsilini yüzde 50 gibi yüksek bir oranla garanti altına alarak çoğulcu politika ve çok kültürlülük için umut vermektedir. Etiyopya’nın siyasi ekosistemi geliştikçe, sadece törensel başkanlık makamı değil hükümet başkanlığı gibi daha güçlü bir makam da kadınlar tarafından doldurulacaktır. Üst düzey makamlara atanan kadınlar sadece kadınlara özgü kendi yaşam tecrübelerini emsalsiz bir mükemmeliyet ve yetkinlikle muhtelif makamlara taşıyor.

Ne Kadar Feminist Müdahale Kabul Edilebilirdir?

Bu yeni reformlarla birlikte, kadınlar artık odanın içindeler, ancak ses çıkarmalarına “izin” veriliyor mu? Etiyopya’nın kadınlarının gündelik dertlerini yüksek sesle anlatmaya çalışırken sesleri ne kadar çok çıkıyor? Başbakanın ekibinde olmanın muhtemel kötü yanı feminist liderlik için başlı başına bir alana sahip olmamaktır. Feminist müdahaleye Başbakan ve iktidardaki diğerleri tarafından ne kadar hoşgörüyle yaklaşılır? Şimdi güçlü makamlarda olan bu kadınlar hiç şüphesiz sonraki nesil kadın liderlerine ilham kaynağı oluyorlar ve alan daha da genişliyor: Genç kızlar şimdi ev kadını olmaktan ötesini arzu edebiliyorlar. İktidar sahibi makamlarda oturan kadınlar, yeni görünür rol modelleri olarak konumlanıyor. Örneğin, Etiyopya’nın çığır açan başkanı ve muhtemelen Afrika’nın en güçlü kadını, Sahel-Work Zewde, Etiyopyalı Kadınlar Federal Yüksek Mahkemesi’nin Başkanı Meaza Ashenafi ya da eski ilk kadın Savunma Bakanı Aisha Mohamed (Kendisi Afar bölgesinden gelir. Etiyopya’nın kuzey kesiminde bulunan, tarihsel olarak ana akım siyasetten dışlanmış bir bölge) ya da meclisin eski bir sözcüsü ve ülkenin ilk Barış Bakanı olarak kilit pozisyondaki kişisi. Büyük soru şu: Bu kadınlar hareketleri nasıl inşa ediyorlar ve kişisel kariyer merdivenlerini tırmanmanın ötesinde kolektif sorumlulukları üzerine nasıl eyleme geçiyorlar? Şimdi kendileri iktidar sahibi durumundalar, diğerlerini nasıl güçlendiriyorlar? Bu ne kadar sistematik bir değişim getiriyor? Onların iktidara yükselişi sokaktaki kadın için ne anlama geliyor? Üretken bir yazar olan Toni Morrison “hürriyetin işlevinin bir başkasını özgürleştirmek” olduğunu bize öğretti. Kavga erkeklerle aynı masada oturup ataerkine hizmet etmek ya da erkeklerin bakışlarını tatmin etmek değil-nihai hedef ataerkine tamamen son vermektir. Daha çok güvenlik talep ediyoruz; yüklerimizden kurtulmak istiyoruz. Afrika Birliği Komisyonu’na iş yerinde cinsel taciz konusundaki hikayelerini anlatan kadınlar için adalet talep ediyoruz. Güvenli bir ev, okul, sokak, iş yeri, ibadet yeri, gece kulübü ve ülke talep ediyoruz. Benzer toplumsal adalet projelerine dahil olan diğerleri ile feminist bir koalisyon kurmayı talep ediyoruz. Kadınların toplumsal konumu değiştikçe, direnişe eklemlenme bilgisi, pratiği ve dönüşüm dürtüsü de değişmek zorundadır.

Eritre ile Barış ve Yeni Ortaklıklar

Etiyopya ve Eritre arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yanıt olarak, Eritre ve Cibuti arasındaki ilişki de aynı biçimde iyileşti, bu da Eritre’nin Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’ne (IGAD) yeniden kabul edilmesine kadar gitti ve barışçıl bir dış politika imkânını tahayyül etme potansiyelini yarattı. Etiyopya’nın bölgede aktif barış yapıcı rolü Başbakan Abiy Ahmed’in Sudan’daki iktidar kavgasındaki aracı rolüyle pekiştirildi. Barışseverlik ve feminizm el ele gidiyor. Dış politika ve jeopolitik ilişkilerde barış aramak çoğunlukla bedenleri, savaş tellalı erkeklerin savaş alanı olan kadınların refahını istemektir.

 

İronik bir biçimde, Başbakan’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan hükümetleri ile çift taraflı yatırım için yakın müttefikleri var. Bu, temel ekonomik problemleri hafifletmek için totaliter ve monarşilerle aynı yatağa girerek yapılan bir girişim ve pek de feminist bir ortaklık olarak değerlendirilemez. Örneğin, Başbakanlık Ofisi’nin Twitter sayfasına göre, 15 Temmuz 2019 tarihinde, Başbakan Abiy, Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı ve BAE hükümeti arasındaki 100 milyon dolarlık hibe için bir mutabakat anlaşmasının niyet mektubunun imzalanmasına başkanlık etti. Bu yeni yönetimin yeni küresel ortaklıklar oluşturmak istediğinin ve Çin tarafından sunulan yatırım fırsatlarının ötesindeki fırsatlara yöneldiğinin açık bir işaretiydi.

Yeni yönetim sürdürülebilir, barışçıl bir arada yaşama doğru giden yolun toplumsal adalet, eşitlik, politik zihin açıklığı ve ekonomik işbirliğinden geçtiğinin farkında. Bununla beraber, bölgesel aracılıklara Etiyopyalılar şüpheyle yaklaşıyorlar ve özel olarak feminist bir liderlik yanıtı gereken Etiyopya içindeki Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişiler konusundan bahisle Abiy Ahmed’in “kendi tenceresi yanarken başkasınınkini karıştırdığını” söylüyorlar.

İlerideki Zorluklar

Etiyopya kültürel belirlemeciliğin cefasını çekiyor. “Kültürel hassasiyetleri” olan ataerkil bir toplum olarak feminizmin sadece “her zaman sinirli, erkeklerden nefret eden, sutyen yakan, geleneksel Afrika toplumunun dokusuna düşman ve Batı tarafından desteklenen hiperseksüel lezbiyenler” anlamına geldiği şeklindeki yaygın yanlış anlamanın dışına çıkmış değil. Belirli korkunç bir olaya tepkide feminizmi karikatürleştirerek aldatıcı bir şekilde kadın konusunda endişeleniyor görünmek ancak zamanın toplumsal düzenini sürdürmek anlamına geliyor. Başbakan Abiy Ahmed’in atanmasından sonra halkın gerçekten coşkulu hoş geldin karşılaması, onu bağrına basması ve neşesi, kızgınlık, öfke, devletin kırılganlığı konusundaki endişeler ve Başbakan’ın toplumda hukuk ve düzeni devam ettirecek kadar ve acil durumlarda harekete geçecek kadar “erkek olmadığı” suçlamaları ile yer değiştirdi. Başlangıçtaki umut ve neşe ile şu anki kızgınlık ve belirsizlik arasındaki boşluk günden güne genişliyor.

Zorluklar saymakla bitmez: Etnokratik devletin yeniden ortaya çıkışı, ayrılıkçı vurgular yapan etnik rekabet ve federal özerkliğe kafa tutan erkek şovenizmi ile ateşlenen etnik milliyetçiliğin yeni dinamikleri, etnik gerilimi gazlayan yüksek oranda sanal zorbalık, kontrolsüzce yapılan nefret konuşmaları ile ayarın kaçtığı sosyal medya, şiddet dili ve nefret kusan troller, çok az insan sermayesi ile etnik azınlıklar için dijital alanın kapatılması ve kadınların her gün kadın nefreti ile hedef alınması.

Bunun yanında, tarihsel olarak Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’ne (EHDDC)- bu cepheye şimdi Oromo Demokratik Cephesi tarafından Başbakan Abiy Ahmed başkanlık etmektedir-hâkim olan Tigre Halk Kurtuluş Cephesi’nin (THKC) hegemonyacı etnokratik arzuları, hükümet ve bir bütün olarak toplum için ciddi zorluklar ortaya koymaktadır. Eski âdetler zor ölür ve THKC, Abiy Ahmed’in seçilmesiyle iktidarı kaybetmelerini hazmetmeye çalışıyor. Çalıntı artıklarını çaresizce tüketmeye çabalıyorlar. Başbakan Abiy Ahmed, kendini yeniden kurgulamak için çalışırken, iş arkadaşlarına kendilerini yansıtan bir seyahate çıkmaları için yeterli alan verdi ancak onun öngörülü yöntemleri kırılgan erkeklikleri ile sakatlananlar tarafından yanlış yorumlandı.

Başbakan Abiy Ahmed, ulusu yeniden yaratmak için yaklaşımını çeşitlendiren, onurlu bir değişim yaratıcısının tüm özelliklerini yansıtmaktadır, ancak sabit fikirlilerden herhangi bir destek alamayınca, kendisine itimat edilmeyen bir hain olarak görülüyor ve isyan, ihanetle ve bağışlanamaz, hileci ve hukuksuz faaliyetlerle karşılaşıyor. En son gerçekleşen “darbe” girişimi (Temmuz 2019), kendisine karşı yapılan suikast girişimi onun egosunu yaralamaya yönelik, dönüştürücü çabalarını, değeri düşmüş erkeklik olarak nitelendiren kişilerin hareketleridir.

Bugün Etiyopya’da hâlâ kadınlara karşı cinsiyete dayalı şiddet devam etmektedir. Çoğunlukla rapor edilmeyen tecavüz kültürü bir normdur ve kadın sünneti, çocuk yaşta evlilik (tecavüz), cinsel taciz ve cinsiyetler arası maaş farkı gibi alanlar henüz devlet seviyesinde yeni cinsiyet eşitliği bakış açısından ele alınmamış konulardır. İşler daha da kötüye gittiğinde bir şeyleri halı altına itmek ve feminist aktivizmi dışlamak ya da aktivistlere kötü nam yakıştırmak ters teper. Şuna dikkat edilmeli ki bugün Etiyopya’da aktivistlere yönelik kamusal algı endişe vericidir, aktivizm tıpkı feminizm gibi tabu bir kelime olmuştur ve feminizmin hem teorik hem de pratik özellikleri konusunda herhangi bir anlayışa sahip olmayanlar tarafından yükselen kin moral bozucudur. Su ve elektrik tedariki, toplu taşıma, bürokrasi, gıda tedariki, polis zulmü ve yaygın yoksullukla mücadele gibi alanlarda değişim ve iyileştirme için çaresizce ihtiyaç içinde olunan daha görünür zorluklar da mevcuttur. Rejim şu anda bu gibi mevzuları Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin başlangıçtan beri söylediği kalkınmacı devlet modeline taban tabana zıt ve bu politikaları tam bir terk ediş anlamına gelen neo-liberal eğilimlerle düzeltmeye çalışıyor. Bununla beraber, bunların hepsi hemen ele alınması gereken eşitsizliklerdir.

Gidilecek Uzun bir Yol Var

Toplumsal öngörü sahipleri, yenilikçiler, sanatçılar, siyasetçiler ve feministler hepsi benzer şekilde, etnik, toplumsal cinsiyet, din, ekonomik ve siyasi dışlanma ve maddi yoksunluk ve toplumsal mülksüzleştirme ile hırpalanmış bir cumhuriyeti düzelterek, ulusu yeniden tahayyül ve inşa ediyorlar. Bununla beraber, Etiyopyalılar hâlâ kolektif iyileşme için önemli konuşmalar yapma, barışçıl, adil ve müreffeh bir ülke ortak vizyonu arzusunda derinlemesine birlik olma ihtiyacı içindeler. Etiyopyalılar vatanlarında ve yurtdışında hesap verebilir, ilerlemeci, şeffaf, ölçülebilir ve takip edilebilir akımlarla karmaşık stratejik politika açığını telafi etmek için yeni yönetimle ortaklık kurmak zorundadır. 

Eli kulağında değişimleri ve birinin sistem içindeki suçluluğunu derinlemesine anlamak için, Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin günahlarının bir kişi tarafından temizlenmesinin mümkün olup olmadığını sormak gerekir. Tek bir adamın dostane pişmanlığı on yıllardır büyüyen zorlukların üstesinden gelebilir mi? Başbakan Abiy Ahmed serbest ve adil bir seçim kampanyası düzenleyerek iktidardaki varlığını meşrulaştırma çabası içinde. Feminizm sorununu telafi etmenin yollarından bir tanesi anayasanın tüm karar alma aşamalarında cinsiyet eşitliğini getiren yasaları onaylaması olur. Önümüzdeki seçimlerde, kaç kadın aday olacak? Bu kadınların ve erkeklerin kaç tanesi feminist değişim için siyasi bir taahhütle gelecekler? Etiyopya bir kadının tam ve onurlu bir yaşam sürmesi için ne kadar güvenli olacak? Yönetim yorulmaksızın bölgeyi toparlamakla uğraşırken, bazı seyirciler henüz kendi evimizin düzenli olmadığını ve değişim için acil bir yol haritasına ihtiyacımız olduğunu savunuyor. Ancak, insanlar bir yol haritası ya da rotada bir değişim arayışı içindeler mi? Bazıları federal yönetimlerin zamanının geçtiğini iddia ediyor ancak gerçekten, soru şu olmalı: Federal hükümetler eşitlik ve farklılığı teşvik edip emniyetini sağlayabilirler mi?

Sonuç: Etiyopya’nın Yeniden Oluşumu Bir Tek Adam Gösterisi Olamaz

Bununla beraber, eğer Başbakan Abiy Ahmed, elindeki gücü bir popülerlik yarışmasında (popülizm) kendisinden vaiz görünümlü kamusal bir kişilik yaratmak için donatırsa, tüm pozitif kazançlar ağır ağır kaybedilecek ve ulusun karşısındaki birçok zorluğu alevlendirecektir. Etiyopya’nın yeniden oluşumu bir tek adam gösterisi olamaz. Bu iyice vurgulanmalı: Eğer iktidar partisi feminist liderlik için ihtiyacın sonlandığını varsayarsa, muhalefet kendilerinin bakıp büyüttüklerinden gelecektir. Toplum bize hiper-erkeklik ve güçlü liderliğin el ele gittiğini öğretti ancak bu bir efsane. Merhum Başbakan Meles Zenawi (1955-2012) ve onun müdafilerinin zehir saçan erkekliği ile istismarcı ve dayatıcı bir ilişki içindeki bir ülke için, Etiyopya hâlâ yas ve yoksunluk semptomlarından muzdarip olabilir. Ülke Başbakan Abiy Ahmed ve onun yönetimi ile sağlıklı bir ilişki kurmaya tam anlamıyla hazır mı? O, Etiyopyalıların hep birlikte iyileşmesini istiyor ancak şoven bir lidere işlevsiz bağımlılıktan muzdarip olan bir ülke adına, iyileşme ve herkes için adaletin yeniden tahayyül edilmesini aktif bütünsel bir arzu içinde birleştirmek zaman alacaktır.

Bu dönem hem ülke içinde hem de bölgede barışçıl bir arada yaşamı kurmak için uygun bir zaman olabilir, ancak Etiyopyalıların kendi içinde daha çok iç konuşma ve diyaloğa ihtiyacı var, bir çeşit dahil etme ve adalet temelli kasti bir karşılıklı tanışma hali. Ülkenin özgürleşmesi söylemi ve bunun tahayyülü için bir kültür değişimi ve feminist bir plan savunulmalıdır. Yakında ve uzakta olanlar evlerini düzene sokma projesi için bu planı kullanmalılar. Başbakanın yönetimi popülizm yaratma noktasında olabilir, ancak kadınların iktidarda temsili taahhüdüne dayalı stratejik kurumsal yeniden yapılanma ve demokratik reform çalışmaları henüz başladı. İnanıyorum ki feministler, kadın düşmanları bu farklılıkların üzerine gidemezse, sonunda Başbakan tarafından açılan alanı işgal edecekler ve baskıyı yok etme ve herkes için adil bir dünya yaratma ahlaki cesaretini göstereceklerdir. Kronik kötümserlik bulaşmış bir dünyada feminist gündemin yaygınlaşması bir uyandırma alarmı gibidir. Başbakan, Etiyopya’da ve dışarıda çeşitli grupların arasında sinerji yaratmak konusunda oldukça kararlı, ancak adaletsiz birlik felaket reçetesidir ve en iyi durumda boş umut olarak kalır.

Başbakan Abiy Ahmed’in liderlik tarzının en büyük başarılarından biri toplumsal cinsiyet reformu bir tarafa, erkeksiliğini kırma şekli, toplum önünde ağlayan bir erkek olabilmesi ve barış arayışının yumuşaklık ile zayıflık ve saldırganlığın güç olarak görüldüğü bir dünyada sevgi ve barış çağrısı yapmasıdır. Genellikle şiddetin bir liderlik meziyeti olduğu, iktidarın zor ve terör uygulama anlamına geldiği bir ortamda, Ahmed birçok Etiyopyalının şaşırdığı yeni tür bir erkekliği teşvik etmektedir. Affetme ve uzlaşmaya yönelik davranışlara değer veren, adaleti destekleyen ilerlemeci düşüncesi, belki de annesiyle yakın ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Hâkim toplumsal cinsiyet rollerine ve iktidar ilişkilerine karşı koymak sadece Afrika’da iktidarda olanlar tarafından değil tüm dünya tarafından öğrenilmesi gereken derslerdir.

Hepsinin ötesinde, Başbakanın kararları ve reformları dünyada iktidarda olan liderlerden tamamen farklılık göstermektedir. Özellikle iklim değişikliği ve bunun çeperlerde yaşayan insanları nasıl etkilediği arasındaki kesişimi anladığını, bir günde milyonlarca ağaç dikerek iklim değişikliği ile mücadele etme çabasında bunu görebiliriz. Benim gibi radikal bir feminist için Abiy Ahmed ve onun yönetimi henüz yeterli çalışmalar gerçekleştirmemiş olabilir ancak ölümün ve demokratik çöküşün eşiğinde bir ülke için şimdiden tahmin edilemeyecek boyutlarda bir değişimi gerçekleştirdi. Hatta kendisi “mesih” olarak adlandırılabilir ve çok uzak olmayan bir süre sonra “Abiyizm” adında bir hareketin ortaya çıktığını görebiliriz.