Toplumsal Cinsiyet: Kendine Ait Bir Karış Toprak

Toprağın kadınlar için önemi sadece üzerinde gıda yetiştirebilmekle sınırlı değil. Toprak aynı zamanda kadınlar için bir zenginlik şekli, yaşayacak bir yer, bağımsızlık bir kaynak ve pazarlık gücü demek. Aynı zamanda kredi alabilmeleri ve devletin hizmetlerinden yararlanabilmeleri anlamına da geliyor. Toprak Atlasından bir makale;

Dünyada tarımla uğraşanların yarısı kadın. BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre 2010 yılında bölgelere göre farklılık gösterse de dünya çapında tarımsal işgücünün %43’ünü kadınlar oluşturuyor. Örneğin Güney Amerika ve Karayipler’de kadınlar, tarımdan para kazanan nüfusun %21’ini, Japonya hariç Asya’da %43’ünü, Sahraaltı Afrika’da ise %49’u kadın. Mozambik’te bu oran %67.3, Lesotho’da %65.2; bu oranın en yüksek olduğu Libya’da ise tarımsal işgücündeki kadın oranı %69.9 olarak ölçülmüş.

Pek çok ülkede tarım kadınlar için en önemli geçim kaynağı. Burundi, Ruanda, Nijer ve Nepal’de para kazanan kadınların %95’i tarımda çalışıyor. Tam tersine Almanya’da bu oran %1.3, İngiltere’de ise %1’in altında.

Demek ki kadınlar için tarım, tarım için de kadınlar önemli. Her yerde değilse bile en az sanayileşmiş ülkeler kategorisinde durum böyle. Toprak onlar için tarım dışında da önemli bir varlık olmasına rağmen kadınlar, toprak konusunda sıklıkla ayrımcılığa maruz kalıyor. İşin hukuki kısmı da oldukça karmaşık. Toplum bilimciler erişim, mülkiyet ve denetim haklarını birbirinden ayırıyor. Bu karmaşık toprak hakları ile ilgili toplanmış toplumsal cinsiyete dayalı veriler sadece bir avuç ülkeye ait. Ayrıca aşağıdaki üç konuda da kadınlar dezavantajlı konumdalar:

  • Kadının bir toprak parçasına erişimi olabilir, burayı ekip biçebilir, üzerinde hayvan yetiştirebilir. Ama hangi ürünü yetiştireceğine dair kararı o veremiyor olabilir. Bu kararın kocası, ailenin erkekleri, aşiret ya da devlet tarafından alınması muhtemel. Ayrıca başka insanların burada hasat yapma ya da odun toplama hakkı da olabilir.
  • Eğer kadın bir toprağın sahibiyse bu toprağı kullanabilir, başkalarının kullanmasını engelleyebilir, toprağı satabilir ya da kiraya verebilir. Elde veri olan ülkelerde kadınların erkeklere oranla daha az toprak sahibi olduğu görülüyor. Kadın toprak sahiplerinin oranı Cape Verde’de %51, Kenya’da sadece %5, Suudi Arabistan’da %1. Paraguay’da ise kadınlar toplam tarım arazisinin %27’sine sahip.
  • Kadın toprağa sahip olsa bile denetimine sahip olmayabilir. Bazı ülkelerde toprak kadınlara miras kalamıyor ve kadınlar, kocalarının izni olmaksızın toprağı alıp satamıyor. Çoğunlukla kadının bakımının zaten babası, kocası ya da diğer erkek akrabaları tarafından sağlandığı varsayılıyor. Ama gerçekte durum çok farklı olabiliyor. Eğer kadın boşanırsa ya da kocası ölürse içinde yaşadığı, üzerinde gıda yetiştirdiği araziyi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. 16 Sahraaltı Afrika ülkesinde dul kalan kadınların sadece üçte biri kocalarından kalan mirasının büyük kısmına sahip olabilirken yarısından çoğu ise mirastan pay alamıyor. Aynı şekilde kadının evlendiği zaman anne ve babasının evini bırakıp kocasının evine gittiği durumda babanın mirası genellikle erkek kardeşlere kalıyor.

Bazı ülkelerde kadınların mülkiyeti ile ilgili kanunlar iyileştirildi. Gana, Malavi, Uganda ve Zambiya dulları kendi evinden ve arazisinden çıkaranları yargılamaya başladı. Arjantin, Bolivya ve Venezüella’da dullar vasiyete dahil edilmek zorunda. Brezilya, Kamboçya, Kolombiya, Hindistan ve Ruanda’da ise anne ve babalarından kalan topraklardan kız ve erkek kardeşlerin hukuken eşit pay alma hakkı var. Kanunlarda iyileştirmeler olsa da bunlar her zaman uygulanmayabiliyor. Ya vasiyet ya da hediye yoluyla iltimas geçilen erkek çocuklar ya daha fazla ya da daha iyi arazi edinmek suretiyle ödüllendiriliyor. Gelenekler ve görenekler sıklıkla formel hukuk sisteminin önüne geçiyor.

Peki, kadınlar nasıl toprak sahibi olur? Geleneksel ya da hukuki engellere rağmen miras hâlâ en çok rastlanan toprak edinme aracı olmayı sürdürüyor. Kadınların arazi satın alması ya da devlet veya yerel yönetimler tarafından onlara arazi tahsis edilmesi, erkeklere oranla nadiren rastlanan bir durum. Piyasa eksenli neoliberal politikalar büyük ölçekli toprak reformlarının rafa kalkmasına sebep oldu. Pek çok ülke bazen özellikle kadınlara tapu dağıtmaya çalışıyor. Tapular bir çifte ortak olarak verilebiliyor, bu sisteme uygun işleyen programlar Etiyopya ve Kolombiya’da toprak sahibi kadın sayısını dörde katladı. Ama iyi niyetli çabalar ters de tepebiliyor. Kenya, Mozambik ve Solomon Adaları’nda yeni yasalar, geleneksel kullanım haklarını ortadan kaldırarak toprak mülkiyetini tamamen erkeklerin üzerine geçmesine yol açtı. Sonuç olarak daha önce o toprağa erişimi olan kadınlar artık bundan tamamen mahrum kaldı.

Çözümler koşullara göre de değişebilir. Genel olarak, hükümetlerin formel ve geleneksel hukukta toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı kaldırması, kadınları ve erkekleri sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirmesi, personelini eğitmesi, toprak idaresi sistemlerini iyileştirmesi ve kadınların sesinin duyulmasını sağlaması gerekir.

-------------------

Kaynak bilgileri:

s.52: FAO, Tarımın ve gıdanın durumu 2010-11, Tarım sektöründe kadınlar, s.104-117, http://bit.ly/LL9mfR. s.53: Carmen Diana Deere and Magdalena León, The Gender Asset Gas. Land in Latin America. World Development 31 (2003), s.928 f., http://bit.ly/1GXyXuH. Keera Allendorf, Do Women’s Land Rights Promote Empowerment and Child Health in Nepal? World Development 35 (2007), s.1980, Tablo 1, http://1.usa. gov/1ALizsW