Yerin Altında - GÖRÜNMEYEN EKOSİSTEM

 

Toprağın verimliliği; yaşı, ana materyali, organik madde içeriği, iklim ve insan gibi birden fazla etmene bağlıdır. Toprak Atlasından bir makale;

Toprağın oluşumu yüzlerce, daha doğrusu binlerce hatta milyonlarca yıl alır. Bu, yüzey kayaçlarının iklimsel olaylar etkisiyle birkaç metre derinlikte toprağı oluşturacak şekilde parçalanması için gereken süredir. Toprak dediğimiz alanın sadece yarısı, kum ve kil gibi mineral tabanlı parçacıklardan oluşur. Yaklaşık %20’si sudur, %20’si de havadır.  %5 ila 10’luk kısmını ise bitki kökleri, canlı organizmalar ve humus gibi organik materyaller oluşturur.

Topraktaki organik materyaller toprağın üst katmanlarına koyu kahverengimsi bir renk verir. Bu üst katman hayat doludur: toprak solucanları, bitler, örümcekler, maytlar, sıçrarkuyruklular ve diğerleri... bir avuç toprakta dünyadaki insan sayısından daha fazla mikroorganizma, bakteri, mantar ve arkebakteri vardır. Bu organizmalar bitki artıklarını ayrıştırır, onları humusa çevirir ve bu verimlilik sağlayan maddeyi toprağa dağıtır.

Humus, besin maddelerini ve suyu depolar; toprağa gözenekli ve stabil bir yapı sağlar. Ayrıca humus bitkilerin aslen havadan, bir sera gazı olan karbondioksit formunda emdikleri karbonu da içinde barındırır. Bu da toprağı en önemli karbon havuzlarından biri yapar. Topraktaki organik maddeler küresel bazda 1500 milyar ton karbon depolamaktadır. Bu da yerüstündeki biyokütlenin yani ağaçlar, çalılıklar ve çayırların toplamda depoladıkları karbondan üç kat daha fazladır.

Toprak peynir gibidir, içinde bulunan boşluklar da en az kütle kadar önemlidir. Gözenekler ya da toprak mineralleri ve organik maddeler arasında yer alan boşluklar, toprağın havalanmasını sağlar, köklerin ve toprak organizmaların nefes almasını mümkün kılar. Bu gözeneklerde havanın yanı sıra yapışma kuvveti ve kılcal hareket sayesinde orada tutunan su da bulunur. Bir metreküp toprak 200 litre su kapasitesine sahiptir. Böylece uzun zaman yağmur yağmasa bile bitkilere o paha biçilmez sıvıyı iletmeye devam edebilir. Bir topraktaki gözeneklerin hacmi topraktaki parçacıkların büyüklüğüne, köklerin varlığına ve topraktaki organizmaların etkinliklerine bağlıdır.

Özellikle de toprak solucanları çok önemlidir. Bunların bazıları toprakta dikey tüneller açarak aşağı katmanlara doğru ilerler ve böylece sağanak yağışlar sırasında suyun, toprağın alt katmanlarına çabucak süzülmesini sağlar. Alt katmanlarda üst katmanlara nazaran daha az humus ve canlı organizma bulunur. Alt katmanların rengi daha açıktır, genellikle de demirli bileşikler sebebiyle buradaki toprak sarı ya da kırmızımsıdır. Köklerin derine inmesine ve üst toprak katmanları kuruyken bile su çekmesine imkân tanıyan derin toprak katmanlarının varlığı, toprak verimliliği için çok önemlidir.

Toprağın oluşması için ne kadar süre gerektiği yer ve mevkiye bağlıdır. Buzul Çağı’nda Orta Avrupa’da çekilen buzullar, eski toprakları kazıyıp karıştırarak temizledi ve bunlara yeni çökeltiler ekledi. Bölgenin tipik kahverengi toprağı, diğer birçok toprağa kıyasla çok genç ve az yıpranmış durumda, sadece 10.000 yıllık. Topağa fosfor ve potasyum gibi besin maddelerini yavaş yavaş veren minerallere sahip. Tropik bölgelerdeki kırmızı topraklar ise milyonlarca yıldır iklim olaylarına maruz kalmış ve orijinal mineral kaynaklarının çoğu çözünmüş, dönüşmüş ve suyla yıkanıp gitmiş. Ortaya çıkan fosforun büyük kısmı demir ve alüminyum oksitler tarafından bağlanmış ve bu sebeple bitkilerin ulaşamayacağı bir formda.

Toprak özellikleri büyük ölçüde ana kaynak tarafından belirlenir. Kuarz bakımından zengin bir kayaç hafif, ince taneli ve kumlu; iyi havalanmış fakat görece olarak az su ve besin maddesi depolayabilen bir toprağa dönüşür. Ana kayaç feldspat bakımından zenginse sonuçta ortaya çıkan ince partiküllü ve ağır killi bir toprak olur. Böyle topraklar daha fazla su ve besin depolayabilirler ama hava bakımından fakirdirler. Suya öyle bir tutunurlar ki; bitkilerin kökleri bu suyun çoğunu ememez. En iyi topraklar ne hafif ve kumludur ne de ağır ve kilce zengin. Bunun yerine çoğunlukla orta büyüklükte mil denen parçacıklar içerirler. Mil, hem kum hem de kilin avantajlarını taşır: iyi havalanmış fakat bol su ve besin maddesi depolayabilir.

Aşırı verimli topraklar ürün yetiştirmeye elverişliyken daha az verimli topraklar çayır, mera ve orman için uygundur. Ve daha az verimli topraklar bile ekolojik sebeplerle değerli olabilir. Turbalar yoğun tarım için fazlasıyla sulaktır ama çok büyük miktarda karbon depolarlar. Eğer toprak aşırı yoğun ya da yanlış şekilde kullanılırsa toprağın işlevi azalır ve bozunmaya başlar. Dünya çapında toprakların %20 ila 25’inin bozunmaya maruz kaldığı tahmin ediliyor. Her geçen yıl 5 ila 10 milyon hektar toprak daha, yani Avusturya büyüklüğünde bir alan bozunuyor. En çok etkilenen alanların başında da ekilebilir araziler geliyor. Fakat ekip biçme faaliyeti illa toprağa zarar vermek zorunda değil. Irak’taki Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan taşkın ovaları, Yeni Gine’deki platolar 7000 yıldır ekilip sürülüyor olmalarına rağmen hâlâ verimli topraklara sahip.  

------------------------------------------

Kaynak bilgileri:

s.12: Boden-Biologie. Leben im Dunkeln. LUA-Info 13, http://bit.ly/1zAqcSr UBA, Verlust der Biodiversität im Boden, http://bit.ly/11puTCi. s.13 World Reference Base for soil resources 2014, Annex 1, s.135-172, http://bit.ly/1u5aH4H harita: Thomas Caspari/ISRIC.