30 Mart yerel seçimleri: Hak ihlâlleri ve gölgelenen meşruiyet

Platform seçim gözlemini Türkiye’nin taraf olduğu insan hakları sözleşmeleri, ulusal mevzuat ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları çerçevesinde oy verme ve oy sayım işlemini izleyerek yapıyor. 
Bağımsız seçim gözlemciliği statüsünün platformumuza tanınması için YSK’ya yaptığımız başvuru, kanunlarda açık bir yasaklama hükmü olmamasına karşın reddedildi. Buna rağmen, platform 2011’deki genel seçimleri on ilde izleyerek raporladı,2 30 Mart yerel seçimlerinde ise on beş ilde 48 STÖ’nün katılımıyla seçim gözlemi yaptı. Seçim İzleme Platformu önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2015’teki genel seçimleri daha fazla ilde izleme kararı aldı.

Seçim öncesi ortam
Türkiye 30 Mart yerel seçimlerine demokratikleşme reformlarının durduğu, Kürt sorununun çözümü için yürütülen barış sürecinde somut adımların atılmadığı bir ortamda, hükümetin Gezi eylemleri olarak bilinen sivil eylemleri antidemokratik ve şiddete dayalı yöntemlerle bastırma yaklaşımının yarattığı toplumsal gerilim ve 17 Aralık 2013’te başlayan, iktidar partisinden dört bakan, yakınları ve bazı işadamları hakkında yolsuzluk iddialarını içeren operasyonların yarattığı siyasî gerilimle girdi. Seçim döneminde, medya ortamını da içine alan, etkisi her yerde ve her alanda hissedilen bu toplumsal/siyasal gerilimin açık saldırılara dönüştüğü birçok olay yaşandı ve bu olaylarda hayatını kaybeden yurttaşlar oldu.  
Siyasî partiler, liderler ve medya organları gerilimin azaltılması için yeterli özeni göstermediği gibi, miting meydanlarında, medya organlarında ayrımcılığa ve nefret söylemine dayalı çok sayıda örnek yer aldı.
Seçim otoritesi olarak YSK ve diğer devlet organları ifade, örgütlenme ve yönetime katılma hakkının kullanması için gerekli önlemleri alma sorumluluklarını yerine getirmedi. Seçimlere dair  gözlemlerimiz şöyle:  

Seçim otoritesi
YSK seçmen kütüklerinin oluşturulmasından seçim sonuçlarının kesinleşmesine kadar seçimle ilgili tüm işlerin yapılmasından sorumludur. YSK kararları kesindir, yargı denetimine açık değildir ve bu önemli bir sorundur. Kurulun seçim öncesinde aldığı siyasî parti ve adayların radyo ve televizyon reklamlarının Türkçe olmasına ilişkin kararıyla3 seçim sonuçlarına yapılan itirazlar konusunda verdiği kararlar tartışmalara yol açmıştır.
Seçmen kütükleri
Seçmen kütükleri adrese dayalı nüfus kayıtları üzerinden hazırlanıp güncelleniyor. Sistem örneğin evsizler, kadın konuk evlerinde yaşayan kadınlar gibi kişilerin seçme hakkını ellerinden alıyor.  
Kütüklerin hazırlanmasında çifte standart söz konusu. Hukuken aynı durumda olduğu halde seçmen kütüklerinde kayıtlı olan ve olmayan zihinsel engelliler bulunmakta.  Bunun yanı sıra, kanunlar gereğince seçmen kütüklerinden düşürülmesi gereken kişilerden halen seçmen kütüklerinde kayıtlı olanlar mevcut.
Seçmen kütüklerinin hazırlanmasında temel alınan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi hükümet tarafından kontrol edilmekte ve bu sistemin kötüye kullanılmasına yol açacak açıklar bulunmakta. 

Siyasal partiler ve adaylık süreci 
Siyasî partiler bu seçimde de adaylarını ağırlıklı olarak merkez tarafından atama yöntemiyle belirlemiştir. Farklı siyasî partilere aday adaylığı başvurusunda bulunan engelliler, LGBTİ’ler ve Romanlara aday listelerinde seçilebilecek sıralarda yer verilmemiştir. Hiçbir siyasî partinin, aday tespitinde ayrımcılığın önlenmesine ilişkin bir politikası bulunmamaktadır. Siyasî partiler ve adaylar seçim harcamaları ve kaynaklarını kamuoyu ile paylaşmamıştır.

Propaganda özgürlüğü ve bilgilenme hakkı
YSK radyo ve televizyonlarda siyasî reklamların dilinin Türkçe olması gerektiğine ilişkin bir karar aldı. Bu karar Türkçe bilmeyen seçmenlerin bilgilenme hakkının ihlalidir. Birçok siyasî partinin seçim toplantıları, seçim büroları, il/ilçe merkezleri ve adayları propaganda döneminde saldırıya uğradı. Uyarılara rağmen, hükümet bu olayların önlenmesi için gerekli tedbirleri almamış ve adlî makamlar tarafından etkili soruşturmalar yapılmamıştır.
Seçim propagandası dönemine denk düşen sosyal medya yasakları seçmenlerin bilgi alma özgürlüğünün ihlal edilmesine yol açmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri propaganda özgürlüğünü kısıtlamanın bir aracı olarak kullanılmış ve kamu idareleri muhalif partilerin toplantı ve gösterilerine katılanlara ceza kesmiştir.
Seçim sürecinde kamu olanakları ve kamusal yetkiler hükümet partisi lehine kullanılmıştır.
Genel olarak siyasal partiler/adaylar medyayı kullanma konusunda eşit fırsatlara sahip olamamıştır. 
Seçim günü  
Sandık kurulu başkan ve üyeleri ile seçmenler oy kullanma prosedürü hakkında yeterli bilgiye sahip olamamış, çoğunlukla seçmenlere oy verme prosedürü açıklanmamıştır. Okuma yazma ve Türkçe bilmeyen seçmenler oy kullanırken zorlanmıştır. Geçersiz sayılan oyların ağırlıklı bölümü oy kullanma prosedürünün yeterince bilinmemesinden kaynaklanmıştır.
Sandık kurulları ağırlıklı olarak erkek üyelerden oluşturulmuş, yok denecek kadar az sayıda kadına sandık kurulu başkanlığı görevi verilmiştir. 
Oy pusulaları okuma yazma bilmeyen ve görme engellilere uygun düzenlenmemiştir. Oy pusulalarında bağımsız adaylar için amblem, sembol vb. görsel unsurlar kullanılamaması siyasî partiler ile bağımsız adaylar arasında eşitsizlik yaratmış ve bağımsız adaylara oy vermek isteyen okuma yazma bilmeyen seçmenlerin zorlanmasına yol açmıştır.
Oy kullanılan mekânların çoğunluğu fiziksel olarak engelli ve yaşlı seçmenlerin erişimine uygun olmadığından seçmenlerin bir bölümü oy kullanamamıştır. Bazı yerlerde güvenlik güçleri sandık başlarında keyfî olarak bulunmuş, birçok oy verme yerinde aşırı güvenlik ablukası oluşturulmuştur.
Devlete bağlı kapalı kurumlarda (yaşlı bakım ve huzurevleri, engelli bakımevleri) yaşayanların oyları istismar edilmiştir. Buralarda seçmenler belirli bir partiye oy vermeleri için yönlendirilmiştir.
Birçok yerde siyasî parti/aday kampanya materyalleri seçim günü kaldırılmamıştır. Sandık alanları siyasî partilerin/adayların güç gösterisi faaliyetlerine sahne olmuştur.
Oy verme gizliliği birçok yerde ihlal edilmiş, özellikle okuma yazma bilmeyen, yaşlı veya engelli seçmenlerin bazıları oylarını açık kullanmak zorunda kalmıştır. Bazı yerlerde toplu oy kullandırılmıştır. Açık sayım ilkesi birçok yerde ihlal edilerek sayımı izlemek isteyen seçmenlere izin verilmemiştir.

İtirazlar
Türkiye tarihinin en çok geçersiz oy kullanılan seçimi yapılmış, farklı siyasî partiler tarafından birçok yerde seçim sonuçlarına itiraz edilmiştir. İl seçim kurullarının itirazları ret veya kabul etmesine ilişkin kararlarında çifte standart iddiaları vardır. Seçimler 13 yerde iptal edilmiştir; bunların ikisi il, beşi ilçedir ve bu merkezlerde 1 Haziran’da yeniden seçim yapılmıştır. 

En gergin ve en tartışmalı seçim 
Seçimler AKP, CHP ve MHP tarafından hükümet oylamasına dönüştürülmüş, BDP ise yoğun olarak özerklik temasını işlemiştir. Bu durum seçimleri yerel olmaktan çıkarmış ve seçmen tercihlerine de etkide bulunmuştur.
30 Mart seçimleri seçim siyasî partiler ve seçim mevzuatının uluslararası insan hakları standartları çerçevesinde demokratikleştirilmesi gerektiğini bir kez daha açıkça ortaya koydu. Seçimler dışında hiçbir demokratik katılım kanalının açık olmadığı, sandık sonuçları üzerinden “çoğunluk demokrasisi” uygulanan bir ülkede bu durum daha fazla önem kazanıyor. Neticede, Türkiye 30 Mart’ta tarihindeki en gergin, sonuçları ve meşruiyeti en çok tartışılan seçime sahne oldu.

1    Platform kadın hakları, engelli hakları, insan hakları, LGBTİ hakları ve hasta hakları alanlarında faaliyet yürüten STÖ’lerden oluşuyor.

2    http://www.esithaklar.org/bagimsiz-secim-gozlem-raporu-yayinlandi/
3    Bu kararın düzeltilmesi için yaptığımız başvuru YSK tarafından reddedildi.